Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Güzel Ve Anlamli Yazilar > Denemeler
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 10-10-2006, 15:42   #1
Onursal Dost
Serhad - ait Avatar
Üyelik Tarihi: May 2006
Yaş: 41
Mesajlar: 1,387
Tesekkür: 4294967295
63 mesajina 141 kez tesekkür edildi
 Serhad isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Smile Yaşamın Ezgisi

Yaşamın Ezgisi
siteadi.com - Yaşamın Ezgisi
Sevecen Tunç


“o zamanlar naylon yoktu, yaşama vardı”
babannem


Eski insanlar eski evler gibidir. Kapının tokmağını çevirip eşikten girdiğinizde sizi selamlayan o aydınlık oda ‘hayat’tır. Diğer tüm odalar hayata açılır. Zamanımızın pek konforlu evlerinin salonu değil; cezaevlerinin avlusu gibi…
Eski insanların da kalplerinin tüm odaları hayata açılır. Yan yana sıralanmış ahşap evler gibi birbirlerine omuz vermeleri; ölümü de çoğu kez yaşamdan bellemeleri; taşıdıkları coşku, şükretmeyi bilmekle gelen mütevazı duruş, kabulleniş, onların hayatla barışık ve bir o kadar da devingen olabilmelerini sağlamıştır. Yirmi birinci yüzyıl insanı ise, kapitalizmle birlikte süregelen doyumsuz, bireyci, bencil tutumuyla çağ hastalığı depresyondan kurtulmayı henüz başarabilmiş değildir. Oysa stres, sıkıntı ve ayrılıkların ortasına düşen kalbiniz eski ritmine İbrahim Ferrer dinleyerek yeniden kavuşabilir. Acemi kalbiniz! Bakın bolero ritimlerine yavaş yavaş ayak uydurmaya başladı bile…

Bolero İspanyol kökenli bir dans olmasına rağmen, nedense bana Kübalı yanık tenli kızların çıplak, ağır adımlarını anımsatır. Tumba ve bongolarla renklenen perküsyon, akustik gitar ve Ferrer’in eşsiz vokaliyle bolero “yaşam” ırmağının akıntısına kafa tutan bir sandal bile değil, ufacık bir saldır. Vatanı Küba gibi… Orada olalım ya da olmayalım milyonlar yeryüzünün başka hiçbir köşesinde söylenmeyen o şarkıyı dinliyor olacaktır!
“ Fidel için şöhret bir mısır tanesi büyüklüğündedir.” diye yazılmıştı bir yerlerde… Ferrer’in omzuna yetmişinden sonra konan görkemli şöhret kuşu onun da sırtını hiç kambur yapmadı. Ferrer, Ry Cooder’ın Buena Vista Social Club projesiyle belki uluslararası bir üne kavuştu; Sydney Opera Binası’ndan Tokyo’daki The Orchard Hall’e kadar birçok yerde konser verdi; Ricky Martin’den Bruce Wills’e kadar pek çok ünlüyle tanıştı; ama bunlardan hiçbiri onu kendi ülkesinin devlet başkanı Fidel Castro ile buluşması kadar heyecanlandırmadı:
“Elimi sıktığı gün yaşamımın en önemli anlarından biriydi”
1927’de Santiago yakınlarında doğan Ferrer on iki yaşında annesini kaybedince doktor olma hayallerine veda edip sokaklarla tanışır. Popcorn ve şekerlemeler satarak yaşam mücadelesi verdiği bir sırada, kuzeni bir müzik grubu (Los Jovenes del Son) kurmayı teklif eder. Onlar artık ‘son’ müziğinin genç adamlarıdır. Komşu partilerinde şarkı söylemeye başlar. İlk performansında kazandığı 1,5 peso, kendini milyoner gibi hissetmesi için yeterlidir! Los Jovenes del Son grubuyla başlayan müzik serüveni, 1955’te kaydettiği hit parçası ‘El platanar de Bartolo’ ile devam eder. Bu beste dünya çapında ün kazanırken, Ferrer’in ismi Küba sınırları içinde kalır. Müziğe başladığı andan itibaren önemli işler yapmasına rağmen nedense hep gölgede kaldığına inanmaktadır. Bunun adını koyamaz bir türlü. Dinleyicisi tarafından sevildiğini hissetmektedir, ama müzisyen arkadaşlarının güven vermeyen ikiyüzlü tavırları, ters giden işler, kötü şans… Müziğe duyduğu büyük aşkı kaybetmesine rağmen, 1991 yılına kadar Los Bocucos grubunda şarkı söylemeye devam eder. Birlikte, Fransa Komünist Partisi’nin davetlisi olarak Fransa’ya, ardından Prag’a, son olarak da Sovyetler Birliği’ne giderler. Los Bocucos ile ayrılan yollar, yeniden sokaklarla kesişir. Bir halkın ezgisi, işte tam burada bir halkın ezintisine dönüşür ve İbrahim Ferrer yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak, ailesine bakmak için ayakkabı boyacılığına başlayarak altmış dört yaşında sokaklara döner…
Ve tam yedi yıl sonra, Ry Cooder adlı Amerikalı bir müzik yapımcısı bolero söyleyecek yumuşak bir ses aradığı sırada, İbrahim Ferrer sararmış eski fotoğraflar gibi sandıktan çıkartıldı. Ferrer kendisine sunulan projeyle ilk anda pek ilgilenmedi, müziğin onu hayal kırıklığına uğrattığını birkaç kez yineledi durdu, fakat Kübalı müzik direktörü Juan de Gonzales onu ikna etmeyi başardı. Böylece İbrahim Ferrer arkasında boyacı sandığını bırakarak yıllar sonra stüdyonun yolunu tuttu.
Buena Vista Social Club düşü gerçeğe dönüştü, mucizevi bir şekilde, grubun süper dedelerine (super abuelos) uluslararası bir şöhret ve Ferrer’e Grammy Ödülü’nü getirdi. Albümleri altı milyondan fazla sattı. Ferrer’in sonraki solo albümleri de hak ettiği başarıyı kazandı. Wim Wenders’in çektiği Buena Vista Social Club belgeseli Küba’nın büyülü müzisyenlerine ( Compay Segundo, Omara Portuondo, Ruben Gonzales…) daha geniş kitlelerle buluşma olanağı sağladı.
Ferrer, geçtiğimiz ağustosta bir aylık Avrupa turnesinin dönüşünde hayata yorgun düştü ve aramızdan ayrıldı. Demiştim ya; eski insanlar eski evler gibidir, dayanıklıdırlar; bizim neslin yaşam coşkusu boz bulanık su ise, onlarınki köpük köpük deniz… Hayata yenik düşmezler…
Bense, belki henüz taşındığım güzelim cumbalı evimin havasından, pencerelerdeki sardunyadan; belki ‘yeni’ olan herşeye karşı beslediğim önyargıdan, belki de ‘gündelik ilişkilerin ve alışverişlerin budalalığından’ olsa gerek; Orhan Veli gibi eskiler alıp eskiler biriktirmeye başladım bu günlerde... Biriktirdiğim ne varsa; örsler, şamdanlar, taş plaklar, şiirler, şarkı sözleri, yaka iğneleri, anılar… Ne varsa paylaştım anlatarak eşe dosta. Anlatırken ayakkabı boyacısı dedemle ayakkabı tamircisi dedemi de karıştırdım. Çocuk belleğimde, ayakkabı onaran dedem, yıllar sonra Ferrer’in yaşam öyküsüne, örs sesleri ise Ferrer’in müziğine dönüşüverdi… İşte bu yüzden, bu yazıyı Kübalı İbrahim Dedem’e, ondan ödünç aldığım iki adet gardenyayı da Taşbaşılı Celal Dedem’e ve kalbinin tüm odaları hayata açılan gençlere armağan ediyorum…



iki adet gardenya

İki adet gardenya senin için
Onlarla demek istediğim:
Seni seviyorum, sana tapıyorum, hayatım
İyi bak onlara çünkü
Onlar benim kalbimdir ve senin.

İki adet gardenya senin için
Bir öpücüğün tüm sıcaklığı onlarda
Tadamayacaksın başka hiçbir
Aşkın kucağında
Sana verdiğim öpücükleri.

Seninle yaşayacak onlar
Ve konuşacaklar seninle, benim gibi
Ve inanamayacaksın duyacaksın:
Seni seviyorum dediklerini.
Fakat bir gün geç saatinde akşamın
Ölürse gardenyalar
Bildikleri içindir
Bana ihanet edip
Bir başkasını sevdiğini.

Yazan: Isolina Carillo
Çeviri: Sevecen Tunç

__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi
birçok kere yitirdim denizde kendimi
gidiyorum aramaya, suyu bilmeden
beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri.

  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
ezgisi, yaşamın


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:09 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1