Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Güncel Olaylar
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

 
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Prev Önceki Mesaj   Sonraki Mesaj Next
Eski 25-02-2007, 21:10   #1
Dost
Üyelik Tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 376
Tesekkür: 0
13 mesajina 15 kez tesekkür edildi
 nirvana isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı Madimak unutulmasin.

"Laiklik gidecek, şeriat gelecek!"
siteadi.com - Madimak unutulmasin.
• "Şeytan Aziz!"

• "Şerefsiz vali, istifa!"

• "Laik düzen yıkılacak!"

• "Zafer İslam'ın!"

• "Şeriatçı devlet kurulsun!"

• "Muhammet'in ordusu, laiklerin korkusu!"

• "Müslüman Türkiye!"

• "Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak!"

Size çok tanıdık gelen sloganlar değil mi?

Evet, 2 Temmuz1993 Cuma günü öğleüstü, Sıvas'ta Paşa ve Meydan camilerinden çıkan gericiler, bu sloganlarla yürüyüşe geçmişlerdi...

Daha sonra yaşananları biliyoruz...

Şeriatçı güruh, Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sıvas'ta bulunan yazar ve sanatçıların toplandığı Madımak Oteli'ni ateşe verdi.

37 insan, bu cehennem ateşinde yandı kavruldu.

Ama yangın orada kalmadı, kısa sürede bütün ülkeyi sardı...

Gözü dönmüş köktendinciler, Sıvas’ta“Madımak Yangını”nın dumanı tüterken, halkı şöyle tehdit etmişlerdi :

"Kendinden zuhur şeklinde ortaya çıkan şanlı Sıvas kıyamından alınacak ne çok ders var herkes için! Sıvas’taki 'Cuma'da ani zuhur'dan, son olarak altını çizmek istediğimiz husus şu: Halk, hakkına sahip çıkıyor ve 70 yıldır kendisine hayatı zindan eden işgalci laiklere karşı 'kısas'ın hayat veren soluğuna sığınıyor! Artık TC'de hayat, yalnız Müslümanlar için zor olmayacak, işgalci laikler için de zor olacak! Sıvas, sadece küçük bir haber! Herkes safını seçmekle mükellef! Bizden söylemesi!” (Taraf Dergisi, 1 Ağustos 1993)

Evet, onlar daha o gün, “Sıvas katliamının sadece küçük bir haber” olduğunu söyleyerek, “safımızı doğru seçmemizi” öğütlüyorlardı bize!

Öğütlemekle de kalmıyor, açıkça gözdağı veriyorlardı:

“Bîtaraf olan, bertaraf olur!” (Türkçesi: Bizden yana olmayan, yok edilir!)

Köktendinciliğin yasası bu denli açık ve kesindi!

Ama, şeriatçılarla laikler arasında “denge hesapları” yapan bizim naif solcularla saftirik orta yolcular, dinci örgütlenme karşısında “taraf” olmamak için hâlâ bin dereden su getirmeye çalışıyorlar!

Ne yapacaklar?

Sıvas kıyımcılarıyla “konsensus” mu sağlayacaklar?

* * *

“Sıvas Davası”nın Ankara 1 Numaralı DGM’deki “karar duruşması”nı gazeteci olarak izlemiştim...

Sanıklar, yazımın girişindeki sloganları, o gün mahkemede de pervasızca haykırmışlardı!

Sıvas topluöldürümünün kahramanları (!), sokaklardan sonra, mahkeme salonunu da savaş alanına çevirmişlerdi!

Hem suçsuz olduklarını söylüyor, hem “dinsizlere ölüm!” çığlıklarıyla duruşma salonunun altını üstüne getiriyorlardı!

DGM yargıçları bile bu gözü dönmüş saldırganlar karşısında korkuya kapılmış, çareyi dışarı kaçmakta bulmuşlardı!

Ben, Ankara'daki yargılama aşamasında, katliam sanıklarının gözlerindeki kini ve yüreklerindeki öc alma isteğini yakından gördüm.

Duruşma arasında kapatıldıkları nezarethanenin demir parmaklıklarını kırabilselerdi, hepimizi oracıkta parçalayacaklardı!

Üstelik, bu niyetlerini gizlemiyor, ölüm tehditlerini yüzümüze karşı açık açık haykırmaktan çekinmiyorlardı.

Laik medyayı “can düşmanı” gördüklerinden, hepimizi bir an önce cehenneme göndermek için sabırsızlanıyorlardı!

Biz, onların gözünde “kâfir” ve “zalim”dik; bu yüzden de“cehennem ateşi”ni çoktan hak etmiştik!

Nitekim, Ankara DGM’deki son duruşmada da “cehennem” tutkularını yüzümüze karşı haykırmaktan geri durmadılar. Karar açıklanırken, bir yandan sağ el parmaklarını havaya kaldırarak “İBDA-C” ve MHP’nin “kurt başı” işaretini yapıyor; bir yandan da, “Yaşasın kâfirler için cehennem!” diye slogan atıyorlardı...

Bu iflah olmaz fanatik katiller için, “Öyleyse canınız cehenneme!” demekten başka bir şey gelmiyordu elden…

* * *

Duruşmalarda yaşanan bu sahnelere karşın, Ankara DGM, sanıklara yine de en hafif cezaları vermiş, işin “örgütlü şeriatçı kalkışma” boyutunu ısrarla görmezlikten gelmişti.

Çünkü, “cuma”yı ve “cami”yi tarih boyunca “kıyam” (dinci kalkışma) için sıçrama tahtası olarak kullanan şeriatçılar, “Sıvas cankırımı”nın kendiliğinden “zuhur” ettiği masalına devletin kimi birimlerini de inandırmışlardı!

Oysa, Sıvas Valiliği’nin 2 Temmuz 1993 tarihli “Olay Raporu”, bunun tam tersini kanıtlıyordu.

Bu raporda, örgütlü saldırının gelişimi dakika dakika anlatılmıştı.

Dönemin Sıvas Valisi Ahmet Karabilgin de, olayın Cumhuriyet'e karşı “irticai tertip ve kalkışma” olduğunu açıkça belirtmişti.

Müdahil avukatların bütün çabalarına karşın, Ankara DGM, suçun gerçek niteliğini görmemekte direndi.

Neyseki, yanlış karar, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nden döndü. Yargıtay, Sıvas cankırımının cumhuriyete ve laikliğe karşı gerici bir ayaklanma olduğu gerekçesiyle, Ankara DGM'nin kararını bozdu... Ancak, adaletin gerçekleşmesi için, Sıvas mağdurlarının sekiz yıl beklemeleri gerekti…

* * *

İnsanlar 2 Temmuz 1993 günü Madımak Oteli’nde yakılmayı beklerken, devlet ve hükümet sözcülerinin açıklamalarını anımsıyor musunuz? Hiç unutulmaması gereken bu sözler, Sıvas cankırımında devletin sorumluluk payını açıkça gösteriyor.

· Süleyman Demirel (Cumhurbaşkanı): “Devlet güçleriyle halk karşı karşıya getirilmemelidir. Ona gayret ediliyor.”

· Tansu Çiller (Başbakan): “Devlet oradadır. Sayın İçişleri Bakanı oradadır. Güvenlik güçleri oradadır. Otelin etrafını saran vatandaşlarımıza hiçbir şekilde zarar gelmemiştir. Onlardan ölen ve yaralanan da yoktur. Dolayısıyla olay, bir otelin yakılması ve içinde olan vatandaşlarımızın ölmesi ile ortaya çıkmıştır.”

· Erdal İnönü (Başbakan Yardımcısı): “Güvenlik güçlerimiz, vatandaşlarımızın zarar görmemesine dikkat ederek olayları kontrol etmeye çalışmışlardır. Olaylar sırasında, güvenlik güçlerinin özverisi sayesinde itfaiyeye yol açılmış ve vatandaşlarımızın daha fazla zarar görmemesi sağlanmıştır.”

· Mehmet Gazioğlu (İçişleri Bakanı): “Olaylar, Aziz Nesin’in, halkın inançlarına karşı bilinen tahkir ve tahrik edici konuşması ve Türk halkını aşağılayıcı deyimleri yüzünden başlamıştır. Yangın, önceden planlanmış bir olay değil, topluluk psikolojisi ile ortaya çıkmıştır. Aziz Nesin hakkında soruşturma başlatılmıştır.”

Evet, aymazlık içindeki DYP-SHP Hükümeti'nin Sıvas topluöldürümü karşısındaki tutumu budur.

Şeriatçı tehlikenin boyutlarını, bugün sekiz yıl öncesine göre daha somut olarak görebiliyoruz.

Biliyorsunuz, Sıvas yangınını çıkaran zihniyet, daha sonra iktidar ortağı oldu.

Sıvas katillerinin savunmanı Şevket Kazan, cumhuriyet düşmanlarını kovuşturacak adalet örgütünün başına getirildi.

Madımak körükçüsü “kara molla”lar, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girdi!

Şeyhler, mollalar, tarikat önderleri Başbakanlık’ta ağırlandı; “iftar sofraları” Çankaya Köşkü’ne taşındı!

* * *

Sıvas olayı, Cumhuriyet tarihimizin en utanılası sayfalarından biridir.

Edebiyatçılar Derneği’nce yayımlanan“Sıvas Kitabı” (*), bu büyük cankırımını yaşayanların tarihsel tanıklıklarıyla doludur. “Hâfıza-i beşer”, ne denli unutmaya yatkın olursa olsun, bu kitap var oldukça, “Sıvas Katliamı”, toplumsal belleğimizde hep taze ve diri kalacak, asla unutulmayacaktır!

Attila Aşut

Benzer Konular
  Alıntı ile Cevapla
 

Tags
madimak, unutulmasin


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:13 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1