Dostun Sayfasi

Dostun Sayfasi (http://www.dostunsayfasi.com/)
-   Güzel Ve Anlamli Yazilar (http://www.dostunsayfasi.com/guzel-ve-anlamli-yazilar/)
-   -   çağın kıstırılmış sesi: Protest müzik (http://www.dostunsayfasi.com/guzel-ve-anlamli-yazilar/26038-cagin-kistirilmis-sesi-protest-muzik.html)

Abudeniz 21-09-2009 12:32

çağın kıstırılmış sesi: Protest müzik
 
Ceren Başal -BURSA

Hiçbir şey bilmiyorlar, bilmek istemiyorlar
Hiçbir şey görmüyorlar, görmek istemiyorlar
Şu cahillere bak, dünyanın hakimi onlar
Onlardan değilsen eğer, sana zalim derler
Onlara aldırma hayyam dostum…

Coğrafya fark etmeksizin insanın insan olma sürecine göz attığımızda kimi zaman sistemle uzlaşılamayan, kimi zaman da, daha iyi yaşam koşulları nedeniyle ve sistemde bazı şeylerin değiştirilmesi istemiyle toplumsal mücadelenin olduğu görülecektir. Müzikte bu isyanın en doğal haykırılabilen sesidir. Çünkü müzik insan doğasına sınıf gözetmeksizin en rahat hitap edebilme özelliğine sahiptir.
Müzik, ilk çağlardan itibaren toplumsal gelişimlerle paralellik seyreder. Toplumsal alandaki sınıf farklılıkları ise aynen müziğe yansır. Her dönem politikalarının uygulanmasında, kültürün oluşturulmasında büyük önem arz eder. Yönetenler açısından da yönetilenler açısından da belirli misyonları vardır. Yönetenler sistemin devamını sağlamak için, milyonlarca kişiye yasaklarını benimsetmek için ya da yozlaştırmak, değerlerinden uzaklaştırmak için kullandılar müziği.
Victor Jara’dan Yupanqui’e , Ruhi Su’dan Ahmet Kaya’ya Bulutsuzluk Özlemi’ne Siya Siyabend’e ve diğerlerine kadar. Yüreklerini ortaya koyma cesaretini gösterenler “İsyanın içinde olmak mı, içinde isyan olmak mı” diyerek çıktıkları yolda çoğu kez faşist cuntalarla, yasaklanmalarla, tutuklanmalarla, işkencelerle karşılaşır. Müzikleri bir silah şarkıları ise mermileridir bu insanların.
Evrensel olarak ele alındığında, 1950’li yıllarla beraber şekillenmeye başlayan bu müzik türü sonraki yıllarda yoğun bir siyasal---toplumsal mücadeleye dönüşen özgürlük şiarını temsil eder bir anlamda. Özellikle Şili’de 1960’lı yılların ikinci yarısında yükselen sosyalist mücadelede partili---örgütlü olan grup ve şarkıcılardan söz edilebilir. Bu türün başında da Latin Amerika kökenli Victor Jara gelir.
“Devrimci şarkıcı olmanın yalnızca politik şarkılar söylemek anlamına geldiğine inanmıyorum. Devrimcilik halkımızın değerlerini emperyalizmden kurtarmaktır.”diyen Victor Jara Şili’de ‘yeni şarkı---türkü hareketinin öncülerindendir. Öyle ki Şili’de 11 Eylül 1973’te Pinochet ‘in gerçekleştirdiği darbe sırasında tutuklanır ve binlerce kişinin kapatıldığı Şili Stadyumunda işkence görür. Faşist cunta tarafından öldürüleceğini bile bile muhalif çizgisini korur. Muhteşem gitar tınısıyla doldurur stadyumu .Gitar çalmaması için önce parmakları kırılır. Victor bir avuç faşistten daha inatçıdır kesik diline rağmen mırıldanmaya halka direnmeyi öğretmeye devam eder.
Türkiye’de ise 1960 yılından sonra şekillenmeye başlayan sol taraflı müziğin, 1980’li yıllara gelinene kadar aşık tarzı ve halk müziği motiflerinden oluştuğu açıkça görülür. Türkiye’de “devrimci müzik” geleneğinin öncüsü Ruhi Su sayılabilir. Alevi deyişler çalıp söyleyebilen belki de ilk sanatçıdır Türkiye’de.
Bu tarz özellikle 1980’lerin ikinci yarısıyla beraber ilgi görmeye başlar. Bir ara sol toplumsal duyarlılığı dile getiren tüm türlere “özgün müzik” denilir. Bu türün özgün müzik öncüsü de Ahmet Kaya’dır. Dönemin baskı dolu atmosferine açık yanıtlar verecek şarkılar yazmayı başaran Kaya’ya iktidarın tavrı diğer protest müzik sanatçılarına yapılanlardan farklı olmaz. Tutuklamalar, cezaevleri bu dönemde de gündemdedir. Hatta Kaya’dan bir anlamda etnik kökenini reddetmesi bile istenmektedir. Öyle ki Magazin Gazetecileri Derneği( MGD) ödül töreni gecesinde ‘Kürtçe şarkı söylemek, klip çekmek istiyorum ve bunu yayınlayacak yürekli kanal sahiplerinin olduğuna inanıyorum demişti.
1980 darbesinden sonra kurulan ve zaman içinde türlü değişimlere maruz kalan bir diğer grup ise “Grup Yorum”dur. Grubun muhalif çizgisi günümüzde de devam etmektedir. Grup Yorum ‘un şarkılarıyla, türküleriyle, marşlarıyla söyleyeceği çok şeyi vardır. Tüm devrimci tavır ve duyarlılıklara rağmen, en çok Yine 1980’li yıllarda “Bulutsuzluk Özlemi diye anılan grup, müziklerindeki isyan oluşumunu rock boyutlarına taşıdılar.
Tüm bu 1980 darbesi ve sonrasında gelişen müzik türlerini geride bırakıp günümüze döndüğümüzde ise sokağa belki de en çok yakışan grup Siya Siyabend çıkar karşımıza. Beyoğlu’nun tüm karanlık gürültüsüne aydınlık melodilerle ışık tutan.
Protest müzik insan isyanını dile getirir. Yürekleri kanayan, kanayan yüreklerinin de sanatlarına, seslerine renk verdiği sanatçılar yani doğrudan yüreğe hitap edebilmenin mimarları müzik olgusu içinde hep baskılara maruz kalmışlardır. Oysaki muhalifliğin en hoş karşılanabilir tutumudur müzik. Karanlığa ışık tutacak nitelikteki müzik –oligarşinin gençliği yozlaştırmak adına yaptığı müzikler hariç-- baskıcı iktidarlar elinde git gide karanlığa sürüklenmekte ve halk tabanında “doğacak güneş nerede kaldı” isyanlarını çağırmakta haklı işçi ve emekçi sınıflarının direniş türkülerine tercüman olmaya devam etmektedir.

Vur çekici ez demiri demiri
Şekillendir doğayı şekillendir proleter
Nasırlı elleriyle sofrasında ekmeği
Islık sesleriyle direniş türküleri….





Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:16 .

Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1