21-04-2007, 12:34 | #1 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1,415
Tesekkür: 0
|
Mem û Zin
“Partiye katılmadan önce unutulmuş Botan’ın ıssızlığı içinde kimsesiz ve arkasız, kendi halimizde yaşıyorduk. Ne kendimize azıcık bir güvenimiz ne de geleceğe ilişkin bir parça umudumuz vardı. Kimsesiz ve arkasız halk gerçekliğimizin içinde bende kişi olarak yalnız ve arkasızdım. Bütün dünyam Gabar ve çevresi ile sınırlıydı. Tamamen içe kapalı bu dünya’da kuşakların birbirine aktardığı genel bilgilerin ve deneylerin dışında bir eğitim ve öğrenim olanağımız yoktu. Bu yüzden Parti içinde politika, taktik, teori konularında bir kütük, bir taş gibiydim. Bölge’den katılan arkadaşlar hemen hepimiz bu durumdaydık. Agit arkadaş bize bu durumumuzu aştırmak için çok yoğun çaba harcıyor, büyük emek veriyordu. Resmiyette, toplu eğitimlerde ve günlük yaşam içinde, bizim eğitimimize özel bir çaba harcadığı gibi bununla yetinmiyor, birde her birimizle ayrı ayrı özel olarak ilgileniyordu.
siteadi.com - Mem û Zin Hikayesi Beni de her fırsatta yanına çağırıyor, bana Kürdistan ve dünya devrimlerini, partiyi, politikayı, Kürtleri ve insanlığı anlatıyor, bütün bunları bana sabırla özenle, izah ederek kavratmaya çalışıyordu. Gelgelelim Agit arkadaşın anlattıklarının hiçbirini benim kafam almıyor, özene bezene izah ettiği her şey bir kulağımdan girip öbür kulağımdan çıkıyordu. Agit arkadaş anlatıyor bile olsa, bu konular, konuşmalar beni sıkmaktan da öte bunaltıyordu. Sonunda öyle bunaldım ki bir yerde dayanamayıp Agit arkadaşa: -Heval dedim, sen bunları bana anlatıyorsun da anlattıklarının bana bir faydası yok. Agit arkadaş, şaşkınlık içinde: -Neden? -Heval Agit bizim buralarda bu gibi durumlar için anlatılan bir Mem u Zîn fıkrası var. Müsaade edersen ben bu fıkra ile anlatayım nedenini. -İyi anlat öyleyse Fevzi Aydın. Bende anlattım: -Heval, bizim buralarda Gabar’da ve Botan’ın her yerinde masalcılar vardır. Bu masalcılar köy köy dolaşır, halkın umum isteği üzerine her yerde ille de Mem u Zîn hikayesini anlatırlar. Bu hikayecilerden birinin bir köye geldiği duyulunca, bütün köy halkı hikayecinin konakladığı eve üşüşür. Mem u Zîn hikayesini dinlemek için başköşesine hikayecinin kurulduğu odada, ona en yakın yeri kapma yarışı sona erince; odayı salkım saçak dolduran dinleyiciler, sabırsızlıkla hikayenin başlamasını beklerler. Fakat başköşede oturan hikayeci hemen anlatmaya asla yanaşmaz. Dinleyiciler sabırsızlık içinde “ hadi, hadi” diyerek neredeyse yalvar yakar olurlar, fakat o ağırdan alır, nazlanır, olmadık cilveler döker. Botan’ın köylerinden birinde yine böyle başköşeye kurulmuş bir hikayecinin nazı, cilvesi orada bulunan dinleyicilerden birinin canına tak etmiş: -Yahu yetti artık bunun cilvesi, nazı ! Anlatacağı altı üstü bir Mem u Zîn hikayesi değil mi? Bunun ağzının kokusunu dinlemeyin. Mem u Zîn hikayesini ben anlatayım size, demiş. Odayı dolduran dinleyiciler merak içinde: -Sen Mem u Zîn hikayesini biliyor musun? -Tabi ki biliyorum. -Öyleyse anlat o zaman. Sözü alan sabırsız: -Hikaye şöyle : Bir Mem var Ala aşiretinin oğludur. Bir de Zîn var, o da Mir Zeydin’in kızıdır. Bu Ala aşiretinin oğlu Mem ile o Mir Zeydin’in kızı Zîn birbirlerine tutulmuş yani aşık olmuşlar. Fakat Zîn’de önceden gözü olan fesat Beko da ikisinin arasına girmiş, aşıklar kavuşamamışlar. Hepsi bu ! diyerek kestirip atmış. -”Heval Agit, ben de bu politika denen dolambaçlı, karışık ve uzun işlerden anlamam. Bana göre: Bir PKK var, o benim partimdir! Bir Kürdistan var, o benim ülkemdir ! Bir de TC var o da benim düşmanımdır! Ben bunları bilirim, bildiklerim de bana yeterlidir. Gerisi fazlalık, kuru kalabalık, bundan gerisine benim aklım ermez. Kusura bakma ama, sen benim için boşuna nefes tüketiyorsun heval Agit” dedim. Ben bunları söyleyip de böyle kestirip atınca, Agit arkadaşı bir gülme tuttu; kahkahalarla gülmekten katıldı, gözlerinden yaş geldi. Gülüyor, gülüyor, oturduğu yerde kolunu karnına bastırıp nefeslenmeye çalışarak “ of of “ diyor, ardından yine kahkahalara kapılıyordu. Belli ki gülmekten karnının etleri ağrımıştı. Agit arkadaş sonunda güçlükle ayağa kalkarak yanımdan kaçarcasına uzaklaştı. Daha sonraki günlerde Agit arkadaşın, benim bu Mem u Zîn fıkram ile kestirmeci tarzımı “ Fevzi Aydın’ı sizde mutlaka dinleyin “ diyerek önde gelen bütün arkadaşlara anlattığını öğrendim. Benzer durumlar ortaya çıktığında arkadaşlar “ Heval Selim, şu Mem u Zîn fıkranı anlat hele bir ” diyerek bana takılır oldular”. ZOZAN SİMA/ANF/BEHDİNAN
__________________
Serbest piyasa dostluklar ikilem kıskacında Hüküm sürüyor iktidar Hükümlü olmuşuz Hükmettiğimiz çarkın sahte zarında Her gün, Biraz daha zalimleştiriyor İçimizdeki canavarı Her kuvvet, Biraz daha zalimleştiriyor İçimizdeki şeytanı DİLİMİN SINIRI DÜNYAMIN SINIRLARIDIR...
Konu ZiLAN tarafından (21-04-2007 Saat 12:43 ) de değiştirilmiştir. |
Tags |
hikayesi, mem, zin |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|