Dostun Sayfasi

Dostun Sayfasi (http://www.dostunsayfasi.com/)
-   Hikaye ve Öyküler (http://www.dostunsayfasi.com/hikaye-ve-oykuler/)
-   -   Martıların hikayesi (http://www.dostunsayfasi.com/hikaye-ve-oykuler/31763-martilarin-hikayesi.html)

Corumlu 07-02-2011 23:37

Martıların hikayesi
 


Bundan yüzyıllar önce deniz aşırı, çok güzel bir ülke varmış. Tabi her masalda olduğu gibi bu masalda da o ülkenin bir kralı ve tabii ki bir de prensesi varmış. Prenses dünyalar güzeli bir kızmış. Kralın emri ile her gün prenses dolaşmak için saray muhafızları ile birlikte sarayın dışına çıktığında ona bakmak yasakmış. Halk onun dolaşmaya çıktığı ilan edildiğinde eğilir ve gözlerini kapatır, ya da evlerine kaçışırmış. Onu görmenin bedeli ölümle cezalandırılırmış. Günlerden bir gün yine prenses dolaşmak için çıktığında... Fakir bir köylü delikanlı iradesini yenememiş ve yavaşça başını kaldırıp prensese bakmış ve başını kaldıran fakir delikanlı ile prenses o anda göz göze gelmişler... Tabii ki... Tahmin edeceğiniz gibi fakir delikanlı pensese inanılmaz bir aşkla tutulmuş. Prensesin de o derin bakışlarının boş olmadığını düşün en fakir delikanlı günlerce uyuyamamış ve ölümü bile göze almak pahasına, prensesi bir kere daha görmek için uğraşmış durmuş. Bu arada fakir delikanlıya da tutulan güzel prenses onun zarar görmemesi için günlerce kendini saraya kapatmış. Sonunda dayanamayan fakir delikanlı her şeyi göze alarak gizlice sarayın bahçe duvarına tırmanmış ve prenses ile bir kere daha göz göze gelmişler. Fakir delikanlı hemen duvardan atlamış ve prensesle konuşacağı anda saray muhafızlarına yakalanmış. Kralın karşısına götürülen delikanlı nasıl olsa ölümle cezalandırılacağını bildiğinden krala prensese duyduğu aşkını anlatmış. Kral ölüm emrini vereceği anda prensesin yalvarışlarına dayanamayarak fakir delikanlıya başka bir ceza vermeyi kabullenmiş
.
İŞTE HİKAYEMİZ DE ZATEN BURADA BAŞLIYOR.

Hemen bir gemi hazırlattıran kral gidilebilecek en uzaktaki adaya bir fener yaptırmış ve fakir delikanlıyı da o adada yanlız yaşamaya mahkum etmiş...Aradan bir kaç ay geçmesine rağmen prensesi unutamayan fakir delikanlı prensese olan aşkını kağıtlara dökmüş ve martılara anlatmaya başlamış... Artık bütün martılar fakir delikanlının prensese olan aşkından haberdarmış. Sonunda martılar bile fakir delikanlıyı anlamış ve yazdığı mektupları prensese götürmeye başlamışlar... Ve zamanla prensesin de yazmış olduğu mektupları fakir delikanlıya götüren martılar aracılığı ile aşkları iyice büyümüş; ta ki... Bir sabah sarayın bahçesinde kahvaltı yaparken prensesin odasının penceresine ağzında bir mektupla konan martıyı kralın görmesine dek. Tabii korkulduğu gibi olmamış... Ağlayarak kızına sarılan kral, hayvanların bile bu aşkı anlarken kendisinin anlayamadığı için kendisinden utandığını söyleyerek prensese hemen bir gemi göndertip fakir delikanlıyı getirtip kendisi ile evlendireceğini söylemiş. Buna çok mutlu olan prenses hemen fakir delikanlıya bir mektup yazmış ve olanları anlatmış. Tabii bu arada mektubu götürmek için bekleyen martıya da her şeyi anlatarak bütün martıları düğünlerine çağırmış. Buna çok sevinen martı mektubu bir an önce ıssız adaya götürmek için yola çıkmış. Tam yolu yarılamışken yanından geçen bir kaç martı arkadaşına haber verip hepsinin düğüne davetli olduğunu söylemek için gagasını açtığında mektubun düştüğünü farketmiş. Ve mektubu tüm martılar hep birlikte aramaya başlamışlar... Fakat bir türlü bulamamışlar. Bu arada prensesten mektup alamayan fakir delikanlı, yazmış olduğu mektupları göndermek için bir tek martı bile bulamamış... Biraz ilerisinde uçuyorlar fakat yanına gitmiyorlar ve mektubu arıyorlarmış... Prensesin kendisini unuttuğunu yahut istemediğini sanan fakir delikanlı martıların onun için gelmediğini düşünerek, fenerden kendisini kayaların üzerine atarak intihar etmiş. Ve malesef kralın gemisi adaya vardığında fakir delikanlının soğuk bedeni ile karşılaşmışlar...
İşte o gün bugündür, her şeyi düzeltmek için denizler üzerinde uçan martılar o mektubu ararlar. O mektubu bularak o inanılmaz sevgiyi ve her şeyi geri getiriceklerini sanırlar ve bu yüzden de hep denizler üzerinde uçarlar.
http://www.google.be/url?source=imgr...qx7biBG2cyJi_w

Bir martı vardı önceden.

Kendini ummadığı, istemediği bir boşlukta buldu birgün.

O boşluk; gözleri kamaştıran mavilikten oluşan,

rüzgarıyla üzerinde kimseyi barındırmayan okyanustu.

Ne yol gösterecek biri vardı,

ne de geriye dönebilmek için bir çaresi.

Geriye dönmek istemiyordu ama aklı hala eskilerdeydi.

Hiç bir yöne sapmadan ileriye gidiyordu, bilinmezliğe gidiyordu ümitsizce.

Geriye dönüş imkansız, ilerisi, sağı, solu bilinmezlik..

Başka da çaresi yoktu zaten.




Bir gün karşı yönden gelen başka bir martıyla karşılaştı.

Önce birbirlerine bakıp gülüştüler.

Kaderlerinin benzerliğinden olsa gerek birbirlerine güvenmek ve aynı yolda,

aynı yönde gitmek istediler.

Karşı yönden gelen martı gün geçtikçe tutuldu bizim umutsuz martıya.

Ama sevdiğinin duygularına o kadar yabancıydı ki, hiç bir şeyden emin değildi.

Yine de artık ne yöne gittiği,

yolun sonunda onları neler beklediği hiç önemli değildi onun için.

Sadece sevdiğinin yanında olmasını istiyordu,

sadece onu istiyordu,

sadece onu!

Fakat nedense sevdiğine sevgisini, ilgisini içinden geldiği gibi gösteremiyordu.

Buna kendiside çok üzülüyor ve biraz zaman istiyordu.

Sevdiğini kırmamak istiyordu ve kırmamıştı da.

Çünkü biliyordu;

geçmişle boğuşmak ve ondan kurtulmak hiçte kolay değil.





Günler geçti bu bilinmez yolculukta.

Kimi zaman yolları ayrılır oldu saçma sapan sebeplerden.

Her defasında tekrar yola koyuldular.

Çünkü ikisinin de desteğe ve sevgiye ihtiyacı vardı ve bu durumun ikisi de farkındaydı.

Sonra bizim ümitsiz martı düşündü derin derin.

’Gerçekten sevmediğim biriyle gidemem bu yolu, aklım hala eskilerde

ve

sonunda ne olduğu belli olmayan bu yolculukta boş yere oyalayamam sevenimi.’ dedi.

Kendince iyilik yaptığını düşünüyordu sevenine.

Ama bilmiyordu ki sevdiği onunla her şeye katlanmaya hazırdı.

Her şeye..



Sevdiğinden bunları duyan martı çaresizce, hiç bir şey demeden, kırılmadan geri döndü.

Aklında sevdiği, kalbinde sevdiği..

Kayboldu o gözleri kamaştıran mavilikte.

İkisinden de haber alınamadı bu güne kadar.





Rivayetlere göre;

Umutsuz martı:

Her şeyden ümidini kesmiş, kendini rüzgara bırakmış

ve

başka bilinmezliklere savrulmuş.

Geri dönen aşık martı ise:

Üzgün bir şekilde geri dönerken farkında olmadan ağır yaralar almış.

Uçamamış bir daha.

Şarkılara inanmış;

Kestiği ümitlerden bir yelken yapmış,

Ne gidebilmiş sevdiğinin yanına ne de kalmış..

Tek umudu varmış artık:

Bir gün sevdiğinin rüzgarda savrulupta yelkenine konması .




Rivayet işte

İnanananız var mı?

DEDE KARTAL 07-02-2011 23:45

martiya deyilde uctugu sehire hastayim ne caylar icerdik zamaninda:mad:

Corumlu 08-02-2011 11:37

Alıntı:

Gürol´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 170950)
masaLdaki gagasından mektubu düşüren ve denizine küsen martı aşağıdakidir,hemde tam kendisi tanıyorum yıLLardır :)

http://img198.imageshack.us/img198/48/93871431.jpg

EmekLerine sağLık ÇorumLum,güzeLdi,merak ettim çığLıkLarı neden acaba martıLarın...

---------------------------------------------------------------

Desene Onun için hep yere bakiyor utancindan, seni gidi hain marti :D

Neden bilmiyorum ama seviyorum martilari, belkide gizemli olduklarindan...


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:40 .

Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1