26-04-2007, 12:46 | #1 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1,415
Tesekkür: 0
|
Zelo Ve Toprağin öyküsü
Zelo bir suyun hikayesidir, suyun esmerliği değer tenine zelonun, bir
siteadi.com - Zelo Ve Toprağin öyküsü fırtına sessizliğidir. 5 bin yılın hıncını içinde tutar, beşbin yılın alışılagelmişliği değildir ancak. zelo süzülerek gelir zelo hiç durmaz evrilir. buharlaşır önce bulutlara karışır ve oradan tekrar düşer yağmur tanelerine tutunarak, dağlara iner... dağlardan şehirlere... hep zelonun öyküsüdür gezginlik. zelo ardından hasret bırakır kimi zaman, kimi zaman atar kendini papatyaların koynuna.... kimi zaman da zelonun kendine inadı tutar.. ama ağlamaz çünkü zelo birşeylerin ağlayışındaki gözyaşıdır zaten.. En çok geçtiği yolda toprağın yanağıdır. ilk başta ne zelo anlayabilmiştir bunu nede toprak... Evet suyu olurda bir hikayenin toprağı olmazmı? anası rüzgar, atasıda taş tı toprağın.. ama ne rüzgarın çocuğu olabilmişti toprak nede taşın.. Kendini zamana ait sanıyordu, belkide öyleydi.. bazen bir kafesteydi, paramparça edilmişti tel örgüler vardı üzerinde, birde duygularına mayın eklenmişti... su bile geçse onun için intihar demekti... kimine görede sadece yabaninin biriydi su toprağı tanırmıydı bilmiyordu toprak. toprak suyu tanıyordu ancak.. Anımsıyordu ama nereden olduğunu kestiremiyordu. kal-u beladanmıydı yoksa bir masal alemindenmiydi tanışıklılığı.. hani rüzgar ananın taşıdığı bir masal alemi... belkide kulağına o fısıldamıştı tüm bunları.. hikayesi başlıyordu toprağın zeloya değdiği anda. bazen hiçbir renktendi toprak bazende her renkten.... herkes biliyordu da onu, o kendini bilmiyordu, aynalara bakmamıştı..mavi diye tanımlamıştı hayatı,masmavi..... Hani kurşun sıkılsa umurunda değildi bile.. ama esintilerden ürküyordu işte .. O da zelo gibi vatanından mezopotamyasından kopup düşmüştü karma karışık bir şehrin bağrına.. beton yığınına daralıyordu artık, birde zelonun olmayışına.. özlüyordu yurdunu belki yurduda özlüyordu onu.. çok gerisinde kalmıştı ovalar, dağlar... bir of çekse hiçbir şey değişmeyecekti.. hasretinde olduğu karşıki dağlarda hiçmi hiç yıkılmayacaktı.. Zelo toprağın teninde bir çatlama görür su serperdi, su toprağa değmeden aleve dönerdi.. kar yağar zelo olmazdı, yağmur yağar zelo olmazdı, güneş doğar toprak çatlardı... suyun toprağa değeceği olmazdı.. toprak anlardı! Toprak bir yudum su isterdi zelodan, zelo nun suları çekilirdi artık biliyordu zelo, toprağın isteğini.. susayan toprak su yerine tuz atıyordu teninin üzerine..zelo şaşırıyordu ama sormuyordu niye.. toprağın çatlayan yanı yara olmuştu,zelo görmüyordu... toprak kanıyordu zelo bilmiyordu... zelo ile toprağın arasında ateşten bir nehirdi hayat. toprak düşlere dalardı.. zelonun elinden bir yudum su alırdı.. yeşerirdi bağrı.. akasyalar açardı. kuşlar konardı bağrına toprağın.. akasyarada börtü böcek... bir mavilik eserdi düşlerine dönerdi, bir kızıllık eserdi düşlerinden ederdi... hikeyesi ne bir tiyatro nede bir film sahnesiyidi.. Herşey hikayenin içinde bir perdeydi..kaçıncı perdesindeydi bu hikayenin bilinmezdi.. belirsizleşirdi zelonun belirgin suları, sonbahar perdesi çekilir zelo kaybulurdu.. ilkbahar olur zelo ortada dururdu.. bir gün toprak kendini bir uçurum ağzında buldu.. uçurum dünyanın dışına bakıyordu.. üç şey geldi aklına toprağın.... ya rüzgar anası yetişecek , toprağı dünyaya savuracaktı. ya zelo bir inat gibi yürüyeyecek,toprakla sevdasını uçuruma ekecekti.. yada toprak zelonun bile bilmediği bir belirsizliğe kendini verecekti... ......ZELO'M.... zelo'm gözlerinde sakladığın ilk vasiyetim olsun yazıyorum... kim okursa okusun anam anam olalı hep sevda pişirdi ister BENDEN bir gün, üstüne titrediği emanetiydi.. analık hakkı işte hayallerini tandırlarda bıraktı, yaktı unuttuk.. biz gök yüzünde bağdaşımızı kurduk yıldızlar vardı, ve aya kanardı biz kandık, öylece kalmadı bize iki kelime kalmadı zelo'm akabinde dünyaya savurduk tükürüklerimizi bazen güldük ağladık elimizde testiden şarap şahit yalnızlıktan öte hiç bir kimse... kezzap doldurur ayrılığa içerdik ismimizin bekareti zabıtlarda bozulurdu zelo'm tüm sorgular ikimizi teşhis ederdi hatırla sende anarşistçe ısındık o ilk günde soba yanar ben yanardım seni öyle tanıdım silsilesi piçleşti sonrasında gülüşün ya bekle demelimiydim, her gittiğin de evet demelimiydim, gidiyorsun diye ben kalmazken hiç bir yerde zaten gerisi inkar oldu ölümlerin ben ölürken seni sevdiğimide bildim parçalanmış tenimi değil, seni zelo'm gün ortası zamansız bir serseri ayak bir önceki zamandan kopmuş pusu kurulmuş dilime ,KİMLİĞİME hiç bir ırktan değildim işkenceleride sevdim seni severken zelo'm sessiz okyanusun sesiyim yitip giden şairin elinde duyabilirmisin bir kargaşa koparken tanımadığımız sokak kalmadı amma hiçbir sokakta bizi tanımadı, almadı koynuna almadı zelo'm tohum toprağa küsmese filizlenmeyecekti ben sana küsmeden filizlendim baltala bedenimii, görevini bende gör kanım yerde kaldı her cinayetin ardından devriyelerden kaçtım,kaçaklandım katledilişimin sonuna birde seni ekledimki infazı büyük olmalıydı büyük sevdim çünkü zelo'm hiç sorulurmu.....? en az son bahar kadar kederlendim bu akşam beton yığınından geçmiyor nefesim sataşma bana haa anber kokar duruşun sataşma ganimeti olurum şavaşın sen hem anber kok ben hep tepeden tırnağa bir günah kalayım zelo'm düşüyorum dünyayı çiğniyorum ayaklarımın altında isimsiz çılgınlıklar sayısız ezber dualar.. mabedleri yıkıyorum ibadeti tanrılardan çalıyorum tanrıların çocuklarından........ onlarında benden çaldığı çok şey oldu zamanında-- ............zelo'm kim vurdu ötekini kaç kurşun düştü yerlere illetli bir büyü meçhulleri sokarken geceye çok ustaca yazılmış öykünün acemi çocuğu kaldım, ben sende acemi bir çocuğum zelo'm (ki hep oynamayı unuturum...) bu koca şehir neye liman? neye çağrı bunca ezan nelere kadir mevla, herşeyemi yoksa? hiçbirşeyemi zelo'm? gerçekle yüzleşmek değil yüzleşirken hasaplaşmaktır bende korkabilirim, acıyabilir de bir tarafım olmazsa dinamitlerle süslediğim sabaha gir bir yokla sonra BİR KİBRİTTE SEN ÇAK darılmam gücenmem bir daha gücenemem sana bilirsin zelo'm belkide bir hikayenin dramıdır hani son bulmasa bu şiir -ki vasiyetimin ilkidir- kendi renginde bir papatya sunacaklar al onu eksik yanıma,yarama sen iliştir takıştır sürüştür hele uslanmazlığım görünmesin bir o zaman.... o zaman kendine unutmuşluğu kalkan bil benide hiç tanımadığın bir yalan........ yinede sevdamken asıl olan asıl olan sevdamken zelo'm
__________________
Serbest piyasa dostluklar ikilem kıskacında Hüküm sürüyor iktidar Hükümlü olmuşuz Hükmettiğimiz çarkın sahte zarında Her gün, Biraz daha zalimleştiriyor İçimizdeki canavarı Her kuvvet, Biraz daha zalimleştiriyor İçimizdeki şeytanı DİLİMİN SINIRI DÜNYAMIN SINIRLARIDIR...
|
26-04-2007, 13:22 | #2 |
Dost
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Bulunduğu Yer: ANKARA
Yaş: 48
Mesajlar: 4,240
Tesekkür: 87
|
zilancım emeğine sağlık bizleride pek iyi yarınlar beklemiyor bu gidişle yağmura hasret kaldık
__________________
Kayıp kentin güzel insanı
Rüzgar esermi sizin oralarda? Ve Umut türküsü söylenirmi Sevda misali? Yada buradan sesimiz duyulurmu Bir SELAM desek dosta... |
Tags |
toprağin, zelo, öyküsü |
|
|