Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Güzel Ve Anlamli Yazilar > Ilginç Olaylar
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 02-09-2019, 16:56   #1
Can Dost
Üyelik Tarihi: Mar 2013
Bulunduğu Yer: artvin
Mesajlar: 4,654
Tesekkür: 7737
1214 mesajina 1746 kez tesekkür edildi
 seyyid isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı Tarih Boyunca Tuvalet Kullanımı

Yeme ve içme faaliyetlerinin bir sonucu olarak sindirim sonrası atık maddelerin vücuttan dışarı atılması biyolojik bir olay. Dışarı atılan bu dışkı ise insan sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
siteadi.com - Tarih Boyunca Tuvalet Kullanımı


Avcı-toplayı olarak sürekli bir yerleşimin olmadığı gezici bir hayatta, dışkıyı bıraktıktan sonra sadece oradan uzaklaşarak bu tehditten kurtulmak mümkündü. Fakat yerleşik hayata geçildikten sonra bu sorundan kurtulmak o kadar kolay olmadı. İlk köyler gibi çok kalabalık olmayan yerleşimlerde, yerleşim alanın biraz dışına bir kuyu kazılıp dışkı bırakıldıktan sonra üstünün kapatılması ile bu sorun çözülebiliyorken, büyük nüfuslu kentlerin ortaya çıkması ile birlikte tuvalet ve kanalizasyon sistemleri doğdu. Bilinen kaydı ile ilk tuvaletler Mezopotamya, Mısır, Hindistan ve Anadolu’da yaşamış toplumlarda ortaya çıktı. Daha sonrasında ise her topluluk kendince çözümler ortaya koydu ve kendi tuvalet kültürünü yarattı.

En Eski Tuvalet Kullanımları
Mezopotamya

Yaklaşık olarak MÖ. 5 binde Byblos Antik Kenti’nde (Beyrut’un kuzeyi) ev atık sularının atılması için yapılan kanallar mevcut fakat mimari bir öğe olarak tuvaletin çok kesin kalıntılara rastlanmıyor.
MÖ. 2334 – MÖ 2279 yıllarında Mezopotamya’da hüküm süren Akad Kralı I. Sargon’un sarayında 6 adet tuvalet ve buna bağlı kanalizasyon sistemi bulundu. Bu tuvaletin oturağı kullananın arkasına rahatlıkla yaslanabileceği, at nalı şeklinde yapılmıştı.



Mısır

Mısır’da bilinen ilk özel tuvalet MÖ. 2890 – 2636 yıllarına tarihlenen Saqqara’daki ev şeklinde tasarlanmış mezarlarda görülüyor. Mısır inanışlarına göre hayat için gerekli olan yeme, içme, tuvalet gibi ihtiyaçlar ölüm için de gerekliydi ve bu sebepten bazı mezarlarda tuvalet ve banyo gibi öğelere yer verilirdi.



MÖ. 1350 yıllarına tarihlenen El-Arman’daki bazı evlerde bugünkü klozetlerde olduğu gibi anahtar deliği şeklinde yapılmış oturaklı tuvaletler vardı.
Hindistan

Hindistan’da MÖ. 3. binin ikinci yarısında gelişen İndus Uygarlığı’ nın önemli merkezi olan Mohenjo-Daro kentinde çok iyi tasarlanmış tuvalet ve kanalizasyon sistemleri kullanılmıştı. Tuvalet olarak tanımlanan bir mekân olmasına rağmen mimari öge olarak bir tuvalet kullanılmamıştı.
Anadolu

Günümüzden yaklaşık 4.000 yıl önce Anadolu’da ilk merkezi iktidarı kuran Hitit Dönemi saraylarının banyo bölümlerinde ortada bir delik ve tuvalet taşının oturtulduğu dört kaideden oluşan oturaklı tuvaletler kullanılırdı.



MÖ. 1. bin yılın başlarında Van Gölü çevresinde kurulan ve yaklaşık 400 yıl boyunca varlığını sürdüren Urartu devletine ait saraylar ve tapınağa bağlı yapılarda kapsamlı bir kanalizasyon sistemi ve tuvaletler sıkça kullanılırdı.
Antik Yunan

Antik Yunan toplumlarında tuvalet eğitimi çocuklara küçük yaşlarda verilir, bebekler için pişmiş topraktan yapılmış lazımlıklar kullanılırdı.



Antik Yunan kültüründe tuvalet ihtiyacı genellikle taşınabilir tuvalet diyebileceğimiz kaplar aracılığıyla giderilirdi. Erkekler tombul kavanozlara benzeyen, pişmiş topraktan veya metalden yapılmış kulplu ve önü delikli kaplar, kadınlar ise kayık şeklinde kaplar kullanırdı. Bu ihtiyaç için başka bir odaya geçilir veya evin dışına çıkılırdı. Bu kaplardaki dışkılar evin dışına atılırdı.



Bazen evin dışında bahçe kenarında bir yerde eve ait bir tuvalet bulunabilirdi ve bu tuvaletler sadece ortası delik bir iskemleden oluşurdu.
Ancak yine de Antik Yunan toplumunda tuvalet ihtiyacı her zaman bu kadar “nazik” bir şekilde giderilmiyordu. Aristophanes’in “Bulutlar” eserinde aktardığına göre, bazen yetişkinler tuvalet ihtiyaçlarını kapının hemen dışında gideriyorlar ve bebeklerini kapının dışında tutarak ihtiyaçlarının giderilmesi sağlıyorlardı.



İnsanları genellikle temizlik için su ve ortak bir sünger kullanıyorlardı.
Bu dönemde çok yaygın olmamakla birlikte önceki dönemlerde olduğu gibi kanalizasyon sistemine bağlı tuvaletler bazı kentlerde bulunuyordu. Ve yine çok yaygın olmamakla birlikte Atina kentinde MÖ. 2. yüzyıla tarihlenen umumi bir tuvalet keşfedildi.
Antik Roma

Roma toplumunda Antik Yunan kültüründe olduğu gibi, evlerde, ortasında delik bulunan iskemle biçimindeki oturaklar ya da basit kil kaplar kullanılırdı. Kullanımdan sonra kap genel bir lağım çukurlarına ya da doğruca pencereden sokağa boşaltılırdı. Parası şehrin vergileri ile ödenen işçiler tarafından geceleri bu lağım çukurlarını temizlenir ve pisliği arabalarla şehrin dışına taşınırdı.



Dışkı kaplarının sokağa fırlatılmasından dolayı birçok insan o dönemde mağdur olabiliyordu. Mağdur bu durumda dışkıyı sokağa atan kişiyi mahkemeye verebilir, oluşan temizlik ve sağlık masrafları için ve işe gidememesinden oluşan kayıpları için para tahsil edebiliyordu. Her zaman dışkıyı atan tespit edilemiyordu. Bu durumda cezalar dışkının geldiği binada oturan herkesten tahsil edilirdi. Dışkıların evlerin pencerelerinden boşaltılmasının yol açtığı kargaşa, dönemin eserlerinden Juvenal’ın yazdığı “Üçüncü Satir” eserinde de yer alıyor. Yazar bu yaygın olayı”bilinmeyen tepelerden gümbür gümbür inen fırtına” şeklinde tanımlamış.
Romalılar bu taşınabilir tuvaletleri ziyafetler sırasında bile kullanmışlardır. Zengin Romalıların ziyafetlerinde tuvaleti gelen biri, kölesine işaret edip yanına bir oturak ya da kap getirtip ihtiyacını oracıkta giderebilirdi.



Roma devrinde zengin vatandaşlarının hemen hemen hepsinin evinde tuvaletler zamanla yer alırken, parası evine kanal yapmaya yetmeyen vatandaşların kullanımı için ise umumi tuvaletler (Latrina) inşa edilirdi. Belli bir ücret ödeyerek herkes bu umumi(genel) tuvaletleri kullanırdı. Varlıklı insanların da genel tuvaletlerde toplanıp bir yandan ihtiyaç giderirken, bir yandan da komşularıyla dedikodu yapıyor, siyaset tartışıyor ve iş anlaşmaları yapıyorlardı.


Romalılar mermer işlemeli oturakları olan, duvarlarında tanrı ve tanrıça resimleri olan ve zemininde gündelik hayattan sahnelerin olduğu mozaiklerle döşeli genel tuvaletler inşa etmişlerdi. Fakat tuvaletlerin estetik görünümlerine gösterdikleri bu titizliği sağlık ve temizlik alanında görmek pek mümkün değildi. Oturup dışkıları bıraktıkları yerin önünden geçen kanalda diğer tuvalet kullanıcılarının dışkıları akıp geçmekteydi. Ortada bulunan küçük bir havuzda veya tuvaletlerin önünde bulunan kovalarda ucunda sünger olan sopalar bulunurdu. Arkalarını temizlemek için kullandıkları bu sopaları kullandıktan sonra yanında kişiye kullanması için verilerdi.
2,000 Yıllık Dışkı Salgın Hastalıkların İpek Yolu’ndan Yayıldığını Gösterdi

Görünüşe göre Çin’den başlayarak Avrupa’ya kadar uzanan İpek Yolu’nda, gezginler sadece ipek, çay ya da baharat taşımıyordu. Kuzeybatı Çin’de İpek Yolu üzerinde bulunan bir tuvalette keşfedilen 2,000 yıllık dışkı kalıntıları, ticaret yolu boyunca bulaşıcı hastalıkların da taşındığını gösteriyor.


Üzerlerinde hala duran kumaş kalıntılarıyla birlikte 2000 yıllık hijyen çubukları. (F: Reproduced from the Journal of Archaeological Science: Reports.)

Y
eni araştırmaya göre, 2,000 yıllık bu dışkı kalıntısında, genellikle 1,500 km uzakta bulunan Çin karaciğer parazitinin (Clonorchis sinensis) yumurtaları bulundu. Araştırmalar bu parazitin bulaştığı kişinin uzun bir mesafe boyunca seyahat etmiş olması gerektiğini söylüyor.


Makalenin yazarlarından Cambridge Üniversitesi’nden paleopatolog Piers Mitchell Live Science’a yaptığı açıklamada “Bu İpek Yolu’nda bulaşıcı hastalıkların yayıldığına dair bulunan en erken arkeolojik kanıt oldu” diyor.
Araştırmacıların incelediği dışkı kalıntıları, insanların dışkıyı silmek için kullandığı, bir ucuna kumaş sarılmış tahta veya bambu çubuklardan yapılmış bir çeşit “kişisel hijyen çubukları”nın üstünde bulundu. Parazitlere dair bir kanıt aramak amacıyla araştırmacılar 7 farklı çubuktan alınan dışkı kalıntılarını mikroskop altında inceledi.


Kalıntılarda dört farklı tür asalak bağırsak kurduna ait yumurtalar bulundu. Bu dört tür arasında karın ağrısı, ishal, sarılık gibi rahatsızlıklara ve hatta bazen karaciğer kanserine bile neden olan Çin karaciğer parazitinin yumurtaları da bulunuyordu.


Fakat Çin karaciğer paraziti yaşam döngüsünü tamamlamak için ıslak, sulak ortamlara ihtiyaç duyuyor. Araştırmadaki yumurtalar ise içinde Taklamakan çölünün de bulunduğu kurak Tarım Havzası’nın doğu uçlarında bulunuyordu. Araştırmacılar Çin karaciğer parazitinin bu havzada yaşıyor olmasının hiçbir ihtimali olmadığını belirtti. Gerçekten de bu türün en yaygın olduğu yer, yaklaşık 2,000 km uzaklıktaki Guangdong Bölgesi.


Xuanquanzhi’de bulunan kişisel hijyen çubuklarından biri. Çubuğun bir ucuna sarılmış kumaş parçaları ve üzerinde kahverengi maddeler bulunuyor. (F: Reproduced from the Journal of Archaeological Science: Reports.)

Makale yazarlarından Cambridge Üniversitesi’nden Hui-Yuan Yeh yaptığı açıklamada “Mikroskop altında Çin karaciğer paraziti yumurtalarını ilk gördüğümde önemli bir keşif yaptığımızı biliyordum” diyor.


Daha önceki araştırmalar İpek Yolu’nda seyahat eden gezginlerin hıyarcıklı veba, şarbon ve cüzzam gibi hastalıkları taşıdığını öne sürse de bunun gerçekten gerçekleştiğine dair çok az kesin kanıt vardı. Örneğin Çin ve Avrupa’da birbirine çok benzer hıyarcıklı veba çeşitleri bulunuyordu. Fakat araştırmacalara göre hastalık güneyden Hindistan üzerinden ya da kuzeyden Moğolistan ve Rusya üzerinden Avrupa’ya yayılmış da olabilirdi – yani hastalığın İpek Yolu boyunca yayıldığını gösteren bir kanıt yoktu.
Parazit yumurtaları Kuzeybatı Çin’deki Gansu Eyaleti’nde MÖ 111 – MS 109 yılları arasında büyük bir aktarma ve stok yenileme merkezi olan Xuanquanzhi adındaki bir arkeolojik alanda bulundu. Araştırmacılar görünüşe göre bu 2,000 yıllık durağın İpek Yolu üzerinde popüler bir durak olduğunu söylüyor. Hem gezginler burada kalıyor, hem de devlet görevlileri at değiştirmek ve mektıp teslim etmek için burayı kullanıyordu.


2,000 yıllık tuvaletteki dışkılarda yuvarlak kurt, kırbaç kurdu ve tenya gibi diğer parazitlerin bulunması, bu dinlenme durağını ziyaret eden kişilerin insan dışkısı tarafından kirletilmiş yiyecekleri – belki de gübre olarak kullanılan insan dışkısı -, ya da yeteri kadar pişirilmemiş domuz eti yediğini düşündürüyor.

Van’da Urartuların 2800 Yıllık Kanalizasyon Sistemi Ortaya Çıkarıldı

Urartu Kralı 2. Sardur tarafından Van’ın Gürpınar ilçesinde inşa edilen Çavuştepe Kalesi’ndeki kazılarda daha önce bulunan 2800 yıllık kanalizasyon sistemi gün yüzüne çıkarıldı.

Surları, su sarnıçları, tapınakları ve saray yapılarıyla bugüne kadar ulaşabilen kalede 2016 yılı kazı çalışmaları sona erdi. Çalışmalarda 2004 yılında kalede tespit edilen 2800 yıl öncesine ait kanalizasyon sistemi gün yüzüne çıkarıldı.
Kalenin batı kısmındaki yapıların altında ortaya çıkarılan ve yüzey kısmı ince taşlarla kaplı kanalın bir metre genişliğinde ve 30 metre uzunluğunda olduğu belirlendi.

Önce planlayıp sonra inşa etmişler

Çavuştepe Kalesi’nin yol güzergahında olduğu için tarihi öneminin olduğunu vurgulayan Kazı Başkanı Doç. Dr. Rafet Çavuşoğlu, Urartuların şehri önceden planlayıp sonra inşa ettiklerini belirtti.
Çavuşoğlu; “Urartular, neyi nereye yapacaklarını çok iyi düşünmüşler. Her şeyi projeye göre yapmışlar. Şehrin planını önce adeta çizmişler. Burada önemli olan, şehir kurulmadan önce altyapı sisteminin hazırlanmış olmasıdır. 2 bin 800 yıl önce Urartular bu şehri kurarken şehir plancısı planı hazırlıyor, altyapıya göre sırasıyla inşaatlar yapılıyor. Bu, bizim için çok önemlidir. Burada muazzam derecede bir mühendislik harikasıyla karşılaştık.”

Saray tuvaleti, kanalizasyonla surların dışına bağlanıyor

Taşlardan yapılmış kanalizasyon sisteminin içinde bir oluk olduğunu belirten Çavuşoğlu, oluk sayesinde suyun kanala akıtıldığını söyledi.
“Bu eser, bize medeniyeti tarif ediyor. Eski çağlardaki medeniyetin ne kadar üst yerlere geldiğini gösteriyor. Saray kısmında bir de tuvalet yer alıyor. Tuvalet, kanalizasyon sistemiyle surların dışına akıtılmış. Bu, Urartuların çok medeni bir toplum olduklarını bize gösteriyor. Günümüzde bir yere ev inşa ederken okulu, hastanesi, cami ve altyapısıyla muazzam bir sistem oluşturuluyor. Bunun aynısını 2800 yıl önce Urartular yapmış. O zamanın imkanlarıyla çok iyi bir sistem kurmuşlar. Bu da bizleri çok şaşırttı.”

Savunma sistemi kurulmuş

Çavuşoğlu, kale üzerinde kurulan şehrin uzunluğunun yaklaşık bir kilometre olduğu bilgisini paylaştı.
Şehrin çevresinin surlarla örülü olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, “Dışarıdan gelebilecek düşman tehlikesine karşı önlem alınmış. Özellikle hem doğu hem de batıdaki noktalara büyük hendekler açılmış. Bununla savunma sistemlerini kurmuşlar.” diye konuştu.

Roma Dönemi Seramik Diskleri Oyuncak Değil Tuvalet Kağıdı Olabilir

İngiltere’de bir müzede, Roma Dönemi’ne ait oyun parçası olarak sergilenen yassı cisimler, tuvalet kağıtlarının ilk versiyonları olabilir.



Kasten içe doğru şekillendirilmiş, 2,5 cm ile 10 cm arasında değişen çaplara sahip diskler, Fishbourne Sarayı Koleksiyonu’nda bulunuyor. Koleksiyonda erken oyun örnekleri kataloğu içinde bulunan diskler hakkında British Medical Journal’da yayınlanan bir makale bu disklerin işlevine dair çok farklı bir öneri getirdi.


Makalede bu disklerin Roma Dönemi’nde bir sopaya bağlı şekilde uçlarına sünger geçirilmiş ve bazen sirkeye batırılmış şekilde tuvalet kağıdı görevi gören yani oyun değil daha işlevsel ve günlük ihtiyaçlara cevap veren aletler olduğu belirtildi.



Müze kuratoru Dr. Rob Symmons ise disklere ait bu yeni kullanım teorisine mesafeli davrandı ve böyle bir durumun şimdiye kadar anlaşılamamış olmasını esprili bir dille, disklerin kazılarda oldukça temiz bir şekilde yıkanmış olmasına bağladı. Rob ayrıca bu nesneleri tekrar kataloglama konusunda düşüneceklerini ancak yine de bu diskleri tuvalet kağıdı olarak kullanmanın kendi tabiriyle oldukça cızırtılı olabileceğini sözlerine ekledi.

Roma’da Hamam ve Tuvaletlere Rağmen Hastalık Yayan Parazitler Artmış

Roma İmparatorluğu, hamam ve umumi tuvaletlerinin vurguladığı gelişmiş temizlik ve sağlık sistemleriyle tanınır, fakat bu dönemden insan dışkısı üzerinde yapılan analizler parazitlerle dolu olduğunu gösteriyor.
Hatta imparatorluk zamanında, önceki dönemlerde olduğundan daha fazla kamçı kurdu, yuvarlak solucan gibi insan parazitleri ve Entamoeba histolytica dizanterisi vardı.


Araştırmanın yazarı Cambridge Üniversitesi’nden biyolojik antropoloji profesörü Piers Mitchell “Roma Dönemi’nde, Bronz Çağı ve Demir Çağı’na kıyasla parazitlerde bir düşüş olmamasına çok şaşırdım” dedi.
Mitchell Live Science’a yaptığı açıklamada, takdire şayan hamam ve umumi tuvaletlere rağmen “bunların hiç birinin aslında Roma döneminde insanların sağlığını arttırmamış olduğu görülüyor. Fakat büyük ihtimalle daha iyi kokmalarına yardımcı olmuştur” diyor.


Leptis Magna, Libya’da Roma döneminden kalmış umumi tuvalet kalıntıları. (Görsel: Credit: Craig Taylor)

Roma İmparatorluğu, çoklu umumi tuvaletler (ki bu Yunanlılardan alınan bir fikirdi), ısıtılmış hamamlar, kanalizasyon sistemleri, ve su kemerlerinden gelen içme suyu gibi hizmetler sağlayan temizlik ve sağlık teknolojisini yaklaşık 2,000 yıl önce getirdi. Mitchell, Romalıların ayrıca kasaba ve şehirdeki insan atıklarının kırsal kesime götürülmesini zorunlu kılan bir yasa çıkardığını da belirtiyor.


Mitchell bu yeniliklerin, imparatorluk sakinlerinin sağlığını iyileştirip iyileştirmediğini merak etti. Araştırma için imparatorluktaki bağırsak parazitleriyle ilgili yapılan önceki çalışmalara baktı. Bu araştırmalar, Roma umumi tuvaletlerindeki toprakta bulunan mikroskobik kalıntılar, koprolit (fosilleşmiş dışkı), ve içinde çürümüş insan kalıntıları bulunan mezar toprağı üzerine yoğunlaştı.


Mitchell ayrıca, kumaş ve taraklarda bulunmuş Roma’nın dış parazitleri, yani tahta kurusu, pire ve bit gibi insan vücudunun dışında bulunan parazitler üstüne yapılan araştırmaları da inceledi.
Şaşırtıcı olarak bu dış parazitler, insanların düzenli olarak yıkandığı Roma İmparatorluğu’nda, sık yıkanmayan Viking ve Ortaçağ popülasyonlarında olduğu kadar yaygındı.

Roma’da Parazitler Neden Bu Kadar Fazlaydı?


Modern araştırmalar temiz içme suyu ve tuvalete erişimin, hastalık ve parazitleri azalttığını gösteriyor. Peki o zaman Romalılarda kamçı kurdu, yuvarlak solucan ve tenya neden daha az değildi?
Mitchell, halka açık hamamlarda ortak kullanılan sıcak suyun parazitlerin yayılmasına yardımcı olmuş olabileceğini söylüyor. Birçok hamamda suların sık sık değiştirilmediğini, ve suyun üstünde vücut kiri ve kozmetik kalıntılarından oluşan bir tabakanın oluşmuş olabileceğini ekliyor.
Bunun dışında, Romalı çiftçilerin kırsal kesime taşınan insan dışkılarını, mahsülleri için gübre olarak kullanması da parazitlerin yayılmasına neden olmuş olabilir.


Türkiye’de bulunan bir Roma dönemi kamçı kurdu yumurtası. (Görsel: Piers Mitchell)


Mitchell “Mahsülleri dışkıyla gübrelemek mahsül verimini arttırıyor. Fakat maalesef Romalılar bunun, dışkıyla gübrelenen mahsülleri yiyen genel nüfusun tekrar parazitlenmesine ve hastalanmasına neden olacağını bilemezlerdi” diyor.


Romalıların “garum” adı verilen bir balık sosuna olan sevgileri de bazı parazitleri açıklayabilir. Garum pişirilmemiş fakat mayalanmış balıktan yapılan bir sostu. Roma imparatorluğu sakinlerinde de balıkların içinde yaşayan balık tenyası parazitleri oldukça yaygındı. (Mitchell balığı pişirmenin parazitleri öldürdüğünü de ekliyor.)


Günümüzde parazit enfeksiyonları genelde antibiyotiklerle tedavi ediliyor. Fakat Roma döneminde doktorlar vücudun dört bedensel unsurunu – kan, kara safra, sarı safra, balgam – dengelemek üzerine dayalı bir tıp yöntemini kullanıyorlardı.


Hatta ünlü doktor Bergamalı Galen (MS 130-210) “Helmintlerin [bir çeşit parazit] çürüyen materyellerde, ısnın etkisiyle kendiliğinden ortaya çıktığına inanıyordu” diyor Mitchell.


Galen bu duruma karşı, özel bir diyet, kan çıkarma, ve dört bedensel unsuru dengeleyeceğine inanılan ilaçlardan oluşan bir tedaviyi öneriyordu. Bunun yanında Romalıların pire ve bitlerden kurtulmak için düzenli olarak bit ayıklama tarakları kullandığı görülüyor, diye ekliyor Mitchell.
Araştırma 8 Ocak’ta Parasitology dergisinde yayınlandı.
Makale: Mitchell, P. D. (2017). Human parasites in the Roman World: health consequences of conquering an empire. Parasitology, 144(1), 48-58.
Palaz Erdemir, Hatice, “Hellen ve Roma Toplumlarında Tuvalet ve Temizlik”, Kültür Tarihimizde Hamam, edt. Emine Gürsoy Naskali ve Hilal Oytun Altun, Acta Turcica, Yıl II, sayı 2, 2010, 103-122.
Mehmet Ali Yılmaz. 2009. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Aarkeoloji Anabilimdalı. Urartu Kalelerinde Kanalizasyon Uygulamaları ve Altıntepe Kanalizasyon Sistemi. Yüksek Lisans Tezi.

Julien Horan (1996), Tuvaletin Sosyal Tarihi.

  Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:54 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1