Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Kadınca > Kadın Sorunu
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 15-11-2007, 08:37   #1
Dost
HAWIN_ZEL - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Nov 2006
Bulunduğu Yer: kimse bilmez nereli oldugunu?
Mesajlar: 1,169
Tesekkür: 0
47 mesajina 86 kez tesekkür edildi
 HAWIN_ZEL isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Exclamation Yaşamda Kadın Sorunları

Yaşamda Kadın SorunlarıKadın sorunu, kimilerimiz için insanın varolma savaşımına dönüşen bir sorun iken kimilerimiz içinse varlığı bile olmayan bir sorundur.
siteadi.com - Yaşamda Kadın Sorunları
Oldukça geniş kapsamı olan 'yaşamda kadının sorunları ' nı, ' öğrenci kadınlar'
çerçevesinde ele alırsak daha verimli bir sonuç elde etmiş oluruz.

Öğrenci gençliğin toplumun eğitim seviyesini geliştirmedeki rolü oldukça önemlidir.

Üretmeyi, paylaşmayı, gelişmeyi, geliştirmeyi ve diyalektiği gününde ve ileride yaşama uygulamayı başarabilecek en önemli kesim öğrencilerdir. Sorunların giderilmesi ancak ve ancak temeli sağlam bir eğitim ve çok yönlü bir görüş ile sağlanılabilecektir.

Eğer yaşama ait olan sorunlar iyi saptanılırsa kadın sorununun aslında bir insanlık sorunu olduğunu görebiliriz. Sorunları çözmeden gerimizde bırakarak yolumuza devam edersek aslında hiçbir zaman ilerlememiş ve tam olarak o sorunların içinde kaldığımızı görürüz. Bunun önüne geçmekte yine kişisel eğitimimize bağlıdır. İnsan herhangi bir sorunu çözümlemeden önce kendisini çözümlemelidir. Yaşamı boyunca karşılaştığı kadın sorununa kulaktan dolma cevaplar vererek yada karşı çıkmak için karşı tavır sergilemek yerine
bilimsel gerçekliklerle 'kadını' savunması tartışmaların seviyesini yükseltecektir.
Kendi cinsinin tarihsel gelişimini bilmeyen kadın, bir birey olarak sadece toplumda cehalet ile özdeşleştirilen 'aklı kısa' kadınlar misyonunu yüklenmekten alıkonulamayacaktır.

Kadın haklarının savunulması, bazı davranışların lütfedilmediğini, zaten olması gerekenler olduğunun savunulması feminist bir yaklaşım değil aksine insani bir yaklaşımdır. Bu sorun üstünlük sorunu değildir. Kadınların erkekler üstüne egemenlik kurmak gibi bir anlayışı olmadığı gibi erkek üstünlüğünü kabullenen bir anlayışları olmadığını da belirtmek önemlidir. Şiarımız: 'Yaşamlarımızın eşitliğidir'.

Öğrenci kadınlar arasında da aslında bir ayrım söz konusudur. Kadın sorununa kendi
içlerinde ki bazı basit yaklaşımlar bu ayrımı en uç noktalarla bizleregösterebilir.

Mesela amacı olmayan -çünkü insanın kendini metalaştırmaya çalışması, cinsel obje olarak kendisini sergilemesi bir amaç değildir- sahte sevgileri içinde barındıran, tekdüze markalı bir yaşam ve birbirinin tıpkısı olmayı sonuna kadar içine sindiren
bir kesim öğrenci kadın olduğu gibi, erkek feodalitesiyle birlikte toplumsal baskıdan
kurtulmak ve yeni bir yaşamın şekillenmesi için kadın özgürlüğünün ve sosyal hayatta
ki konumunun önemini destekleyen kadın öğrencilerde bahsettiğimiz diğer öğrencilerle
aynı sınırlar içinde bulunmaktadırlar. Kadına bakış her iki grupta da çok farklıdır.
Peki aynı cinsten insanların arasında neden böyle bir ayrım vardır?
Geçmişten günümüze süre gelen feodaliteden kurtulamayan bazı erkeklerle birçok noktada
birleşen ve o erkeğin baskısının seviyesini sevgi ölçütü olarak nitelendiren kadın kimdir?

Amaçsız olarak nitelendirdiğimiz kadın, kendini geliştiremeyen kadındır. Yaşamı yaratanın,
hayvanın insanlaşmasında en önemli yere sahip olan kadının tarihi gelişimini bilmez.

Ona göre; 'sadece adem ve havva vardır. Bir şekilde bir elma sayesinde çocuklar dünyaya gelmiş bu da böylece devam etmiştir ve işte bu kadar kalabalık bir hal almışız' dır.

Bu bilimsellikten uzak bir anlayıştır. İlk insanın anaerkil bir işleyişle yaşamını sürdürdüğünü, ki bu oldukça uzun bir süreyi kapsar- çevresinde sevdiği varlıkları (evcilleştirdiği hayvanı, yetiştirmeye başladığı bitkileri, hamilelikleri süresince her yönüyle kendilerini....) yaban konumda olan erkekten koruyabilmek amaçlı ilk tabuları koyanların kadınlar olduğundan haberleri dahi yoktur. İlk olarak insanlaşmaya başlayan kadın erkeğe koyduğu tabularla onu da insanlaştırmaya
başlar. Birlikte yaşayabilmek için iş bölümü yapılır ve ancak bu sayede kadın, erkeği kendi yaşamına katar. Kadın üretkendir. Kısaca değinirsek üretkenliğini kaybetmeye başlayan kadın eve kapanmaya -kapatılmaya- başlar ve söz hakkı erkeğe geçmeye başlar....... kendi tarihini bilmeyen kadın; maddi durumu standartların üzerinde, biraz yakışıklı -olursa da fena olmaz olmasa da olur ve tabi kendisini sahiplenecek olan bir eş arar. Çünkü yaşamdan beklentisi budur. Tek tipleşmiştir,
etrafına baktığında aslında aynaya baktığını fark edecektir ve bu yüzden görmek yada duymak istemez etrafta olup bitenleri. Sürekli çıkarcı insanlarla çevresinin dolup taştığını ve kimseye güvenemediğini söyleyip durur. Çünkü özünde kendisine yabancılaşmış ve güvensizleşmiştir. Yaşam onu korkutur. Hazır
para olmadan nasıl yaşayacağını bilemez. Yada artık bıktığı parasızlıktan bir erkek yardımıyla nasıl kurtulabileceğini düşünür durur. Kadını cinsiyetiyle, cinselliğiyle, baskı altında tutan bir toplumda kendi ayakları üzerinde durmaktan korkar. İş hayatı onun için fırtınalarla dolu bir denizdir.

Denizin en durgun halinde güneşlenmek için sahilde uzanır, bekler..... Fırtına çıktığı anda olduğu yerden uzaklaşır ve sığınacağı bir yamaç bulur. Bu yamaç bir erkektir. Sevdiği kız için ölecek, kızı
kollarının altına yani egemenliğine alacak , bunun karşılığında hizmet ve saygı bekleyecek, sevecek.. sevecek... herhangi bir !yanlışta! sevgisini öldürecek bir erkek.

Kutsal olarak değerlendirilen bilinçsiz ve saygısız bir aile kurulacak. Kadın yüksek okul bitirmesine rağmen evinin hanımı, çocuğunun annesi, kocasının eşi olacak. Ama asla özgür olamayacak. Yaşamına
doyamayacak; çünkü her zaman fırsatı kaçırmamak için erken adadığı yaşamı bir daha asla kendisinin olmayacak.
Kadın sorununun çözülmesi insanlık sorunu olduğu gibi özgürlük sorunudur da. İnsan kendini geliştirdiği oranda güzelleşir.

Bireysel gelişim yalnızca üniversite eğitimleriyle sağlanamaz.

Ailede hizmetkar, işyerinde aslında vasıfsız, okullarda zekaları ile ikincil planda, ateş gibi yada zehir gibi olan erkeklerin onlardan çok ileride oldukları düşünülen ve yolda yürürken sanki kendisine ait bir eşya gibi görünen -çünkü dilediği gibi sözlü, fiziksel taciz hakkı vardır- kadın, hayattan korkmak yerine hayatı kendisinden korkutmalıdır. Değişimiyle erkek egemen işleyişi
korkutmalıdır.

Hazırcı ve tüketmeye yöneltilen bir toplumdayız. Bize sunulan doğru yada yanlış bilgileri tartışmadan sorgulamadan kabulleniyoruz. Eğitimin önemini vurgulayıp birkaç tüccarın uydurduğu güya özel olan günlerin peşinden koşup duruyoruz. Çünkü egemenin bize lütfedip verdiği 2-3 günle kendimizi özel hissediyoruz. Tüketiyoruz ama nedenini bile bilmiyoruz. Sevgililer
günü, ana günü, baba günü....... tüketim amaçlı nerden çıktığı uydurulan günler. Öte yandan sadece gelmesine az kaldığında hikayesini okuduğumuz, hatırladığımız bir gün var, 8 MART.

Ve o günün çok da önemli bir nedeni var. Yaklaşık bir yıl var ve ben yıllarca unutmamanız için size bir hatırlatma yapmak isterim. Dünya Kadınlar Günü değil, Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Bu günün anılmasının bir amacı var. 8 Mart 1857 yılında New York'lu dokuma işçisi kadınlar,
düşük ücretli 12 saatlik iş günü ve artan iş yükünü protesto etmek için gösteri yürüyüşü yaptılar ve fabrikayı işgal ettiler. insanca yaşam taleplerini haykırdılar. Polisin müdahalesiyle birlikte
çıkan çatışmada ve fabrikada çıkan yangında 129 kadın hayatlarını kaybettiler. II. Enternasyonel'
in 1910' daki kongresinde Clara Zetkin' nin önerisiyle 8 Mart, Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü ilan edilmiştir.

Önce kendimizi ardından da tüm toplumu yenileyeceğiz. Bunlar feministçe yaklaşımlar değil sadece özgür kadın yaklaşımıdır.

__________________
SENI ANLAMAK YASMAKTIR
SENI YASAMAK
AMANSIZLIGA KAVGA VE POSTAL SESLERI ARASINDA
DIRENGENLIGE DURMAKTIR
SENI BILMEK YASAMI BILMEK
SILAH OMZUNDA TOPRAGA DUSMEKTIR
SENI ANLATMAK EYLULU GUNLERI GECMISE YOLAMAKTIR`



BANA MAVI ETIKETLI BIR RAKI GETIR
DIYARBAKIR’DAN BIR AVUC TOPRAK
BİTLİS’TEN BIR TUTAM TÜTÜN
AVUCLARINDAN İÇECEGİM
BIR TAS SU GETIR MUNZUR’DAN
BANA ISTANUL’DAN BIRAZ LODOS
MALATYA’DAN SARI KAYISILAR GETIR
BANA KENDINIDE GETIR MEMLEKETIMDEN
SENINLE BIRLIKTE GETIR MEMLEKETIMI
..
  Alıntı ile Cevapla
Eski 15-11-2007, 11:51   #2
Onursal Dost
ZiLAN - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1,415
Tesekkür: 0
41 mesajina 63 kez tesekkür edildi
 ZiLAN isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Hewal bir gerçek varki Feministlerin kadın hakları için güçlü mücadelesinin bir karşılığı hala çıkmamıştır.

Feministlerin mücadelesi ve açıklamaları Kadın Haklarının kazanılmasında ve yaşamda uygulanacak olmasında belkide elimizdeki eşi olmayan bir yaklaşım olarak kalıcaktır.

__________________
Serbest piyasa dostluklar

ikilem kıskacında

Hüküm sürüyor iktidar

Hükümlü olmuşuz

Hükmettiğimiz çarkın sahte zarında

Her gün,

Biraz daha zalimleştiriyor

İçimizdeki canavarı

Her kuvvet,

Biraz daha zalimleştiriyor

İçimizdeki şeytanı


DİLİMİN SINIRI DÜNYAMIN SINIRLARIDIR...
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
kadın, sorunları, yaşamda


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:38 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1