Adet Öncesi Sendrom
 

PMS – PREMENSTRÜEL SENDROM yani kadınların adet dönemlerinden 7 ila 10 gün öncesinden başlayan ve aylık hissedilen bir takım bedensel ve psikolojik bulguların tıp dilindeki adı. Halk arasında ise, adet öncesi sendromu olarak adlandırılıyor ve hemen her kadının her ay yaşadığı kabus.

PMS’ in 150’yi aşkın bulgusu olup bunlardan en sık görülenleri; Uykusuzluk, sinirlilik, su toplanması, göğüsde duyarlılık, tatlı yeme isteği, depresyon, eklem ağrıları, baş ağrıları, mide bulantısı vs. olarak sıralanabilir.



St. Luke’s Episcopal Hastanesi Kadın Hastalıkları Merkezi tarafından yapılan araştırmalar sonucunda uzmanlar, PMS’ in teşhis ve tedavisinde bulguların ne olduğundan çok, ayın hangi dönemlerine rastladığının önemli olduğunu ve kadınların bir günlük tutarak hissettiklerini bu günlüğe yazmalarını öneriyorlar. Bu günlüğün teşhis ve tedavide kendilerine çok önemli bir yol gösterici olduğunu belirtiyorlar.

PMS Ne Sıklıkta Görülür

Kadınların %40’ının hayatlarının bir döneminde PMS’ ten etkilendiği ve genelde buluğ çağında sık görülmeyen bu sendromun yaş ilerledikçe daha belirginleştiği ve 30’lu yaşlarda en üst noktaya ulaştığı bulgular arasında.

St. Luke’s Episcopal Hastanesi uzmanları, kişilerin günlük hayatlarının etkilendiği noktada doktorlarına baş vurmaları ve teşhis / tedavi yöntemlerini görüşmeleri gerektiğini belirtiyorlar.

PMS’ i Tanımak

PMS’ i tanımlamak için herhangi bir kan testi mevcut olmamakla beraber, uzmanlar kadınların tiroid hormonlarının kontrol edilerek bulguları bazen PMS’ i andıran tiroid hastası olup olmadığının netleşmesinin önem taşıdığını dile getiriyorlar.

PMS’ i tanımlamanın en önemli aracı olan kişilerin kendi tuttuğu günlük sayesinde doktorların her hissedilen bulguyu değerlendirerek net bir tanı elde etmesi mümkün.

Bu günlük oluşturulurken not edilmesi gereken bir takım noktalar şunlar;

Günlüğün en az üç aylık adet dönemini kapsaması
Günlük hissedilenler ve şikayetler
Her alınan ilaç ve saatleri (reçeteli ve reçetesiz ilaçlar)
Alışa gelmedik yemek saatleri ve istenilen yemekler
Özel stres yaşanan durumlar
Genelde PMS adet döneminden bir hafta önce başlayıp adet sırasında kesilir, bunun dışında bir takım bulgular bulunması halinde hastaların doktorlarına başvurması tavsiye ediliyor.

PMS ile Savaşmak

Araştırma, doktorların tedavisine ek olarak kişilerinde uygulayabileceği bir takım yaşam ve beslenme değişikliklerinin kişileri PMS döneminde daha rahatlatacağını belirtiyorlar.

Bu değişikliklerden bazıları şöyle;

Atıştırma isteğine karşı koymak
Beslenmenin komplex karbonhidratlar oluşturması (makarna, pilav, patates, fasulye v.s)
Tuzlu yiyeceklerin tüketimini azaltmak
Magnezyum içeren besin kaynaklarına yönelmek (havuç, yer fıstığı, ıspanak v.s)
B6 değeri yüksek besin maddelerinin seçilmesi (yumurta, muz, kavun, yeşil sebzeler)
Çay, kahve, kola gibi kafeinli içeceklerin sınırlandırılması
Şeker tüketimini en aza indirmek ve kan şekerini dengede tutmak için az ve sık yemek yemek
Alkolün hormonal dengeyi bozduğu için bu dönemlerde sınırlı veya hiç kullanılmaması
Egzersiz yapılması vücudun hormonal dengesini düzenli tutmada önem taşıdığı için bir tür spor yapılması
Stres kontrolü ile ilgili bir takım tekniklere baş vurulması (meditasyon gibi)
Kişilerin PMS’ i anlayarak ve kontrol altında tutarak her ay çekilen sıkıntılara son vermelerinin mümkün olduğunu söyleyen St. Luke’s Episcopal Hastanesi uzmanları, sağlıklı beslenmenin genel anlamda da bir çok hastalığı önlemede yardımcı olduğunu bir kez daha belirtiyorlar.

St.Luke’s Episcopal Hastanesi, 1954 yılında kurulmuş olup, bünyesinde dünyaca ünlü Texas Kalp Enstitüsü’nü bulundurmakla beraber U.S World & News Report tarafından son 11 yıldır Amerika’nın ilk 10 hastanesi arasında yer almaktadır.