|
Kadınca Bayanlara Özel |
|
LinkBack | Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara | Modları Göster |
14-12-2007, 11:06 | #1 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1,415
Tesekkür: 0
|
Melahat'ın yürek yakan öyküsü
Bitlis'in Adilcevaz ilçesinde yaşıyordu Melahat. Artık evlenmek için yaşı geçiyordu babasına göre. Çelimsiz ve güçsüzdü. İsteyeni çıkmadı...
siteadi.com - Melahat'ın yürek yakan öyküsü Ferhat Teke'nin yaşı ise artık 40'ına dayanıyordu. İnşaatlarda günlük işçilik, sokaklarda seyyar satıcılık yaparak, aldığı parayı Ankara'nın gecekondu semtlerinde tuttuğu iki göz evine ödüyordu. Anası ile beraber yaşıyordu. Takma adı Topal Ferhat'tı. Sağ ayağı solundan daha kısa olduğundan, bazen inşaat işlerine almıyorlardı. MELAHAT İLE FERHAT'IN KESİŞMESİ Ferhat Topal, inşaatta çalışırken yanına gelen arkadaşına yalnızlığından dert yandı. Evlenmek istiyordu artık ama hiçbir kadına yaklaşamıyordu. Arkadaşı, Ferhat'ı evlendirmeye karar verdi. Hemen memleketini aradı. Bitlis'i. Amca kızı Melahat'a bir kısmet çıkmıştı. Telefonda babası hemen 'olur' deyiverdi. Melahat'ın hayatı Ferhat'la böyle kesişti. Arkadaşı Ferhat'a iki gün sonra 'O iş tamam' dedi. Ferhat, saçının ve gözünün rengini sordu. Sonra, koşaradım anasına haber verdi. Yaşlı annesi de sevindi. Artık iyice yaşlandığından Ferhat'a bakacak birini arıyordu. KİME GELİN GİTTİĞİNİ BİLE SORMADI Melahat'a evleneceğini söylediklerinde, o hiç bir şey hissetmedi. Düğünü dahi yapılmadı. Ne anne babası ne de kendi gördü Ferhatı... Ferhat olanlara şaşakalmıştı. Arkadaşı onun bu şaşkınlığından faydalandı. Önce 10 bin YTL istedi amca kızı için, sonra sıkı bir pazarlık başlayıverdi. 9, 8, 7 bin YTL'ye anlaştılar. Amca kızı gitti Melahat'i almaya Bitlis'ten Ankara'ya geçen 20 saatlik yolda bile Melahat soramadı kime gelin gittiğini. Sabah Ankara'ya indiklerinde, bir minübüse bindiler. 2007 yılının nisan ayıydı. Amca oğlu Melahat'i önce akrabalarının yanına getirdi. Ferhat da nikah işlemlerini tamamlamıştı. Gün bekliyordu. Ertesi sabah Ferhat, Melahat'i aldı. Belediyeye gidip nikah kıyacaklardı. Melahat karşısında yaşlı ve topal adamı görünce, susakaldı. Önce kalkıp Ferhat'ın elini öptü. DERDİNİ ANLATAMIYORDU Evde bir süre kaldıktan sonra belediyenin yolunu tuttular. Konuşamıyordu Melahat, Türkçe bilmiyordu. Ferhat da bildiği kadar Kürtçeyle anlaşmaya çalışıyorlardı. Evet, hayır, olur gibi 10-15 kelimeyi geçmeyecek konuşmalar oluyordu aralarında. Melahat kaynanasıyla da konuşamıyordu, mahalledekilerle de. Bazen Kürt kadınları görüyordu konuşmaya çalışıyordu. Daha o gecekondunun dışından çıkamamıştı, gittikçe zayıflıyordu, çelimsizliği artıyordu. Yüzü sapsarıydı, gözlerinin feri gitmişti, sıklıkla yataktan çıkamıyordu. Evi temizleyip sabahları, bir de yemek yapmaya kalkıyordu. Kaynanasının bakışlarını üzerinde hissettikçe, kalkıyordu yataktan. MELAHAT İLK KEZ DOKTORA GİDİYORDU Ferhat akşamları işten geldiğinde tek göz odada yer yatağında koynuna giriyordu Melahat'in. Sonra Ferhat da zayıflamaya başladı git gide. Suratına bir sarılık geldi. Gözlerinin feri gidiyordu onun da. Melahat'in durumu ondan kötüydü ama umursamıyordu. Bir sabah mahallenin muhtarına uğrayıp yeşil kart aldı. Onunla sağlık ocağının yolunu tuttu. Sağlık ocağı Ferhat'ın eline bir kaç evrak sıkıştırıp hastaneye sevketti. Tetkikler, tahliller derken 2 gün gidip geldi Ferhat hastaneye. Evdeyken Melahat baktı ona. Ferhat üçüncü günü hastaneye sonuçları almaya gittiğinde Hepatit olduğunu söylediler. Melahat de hastanenin yolunu tuttu. O da Hepatitti. Melahat hastalığından yeni haberdar oluyordu. İlk kez doktor görmüştü. Doktorlar Ferhat'ın da hastalığı cinsel yoldan Melahat'tan kaptığını söyledi. GÜNLERCE TEK BİR ODAYA KAPATTILAR Ferhat, Melahat'i o gün öğlen Ankara sokaklarını çınlatan çığlıklarına aldırmadan döve döve götürdü. Anasına olanları anlattı. Bu sefer ikisi birden dövdü Melahat'i. Onu tek bir odaya kapattılar. Kaynana hastalığı bulaşmasın diye odadaki tek kilimi de çekti kaldırdı. Soğuk bir betonun üzerine terkedip Melahat'i, kendilerini nasıl tedavi ettireceklerini düşünedurdular. Melahat de soğuk betonun üzerindeyken anladı neden hep böyle çelimsiz kaldığını. Melahat da öleceğini düşündü yakın zamanda. Bir de artık ona kimin bakacağını... Melahat, günlerce tek bir odada yaşadı. Bazen dayak da yedi ara ara. Sırtı mosmor olmuştu, gözleri ağlamaktan şişmişti. KONUŞAMADI, ÇOK KONUŞMAK İSTEMEDİ Suçunun ne olduğunu düşünüyordu. Bir gün evde kimse yokken, tahtadan bozma kapıyı kırıp dışarı attı kendini. Saatlerce yürüyüp, akrabalarının evinde aldı soluğu... Ferhat geçen günlerde hiç aramadı Melahat'i. Kaldığı akraba evine Melahat'e evrakları geldi. İlk defa 'mektup' aldı Melahat... Boşanma tebligatıydı eline gelen. Ankara Adliyesi'ne geldi. Sırasını bekledi. Konuşamadı çok, konuşmak da istemedi. Anasından, evinden kilometrelerce uzak bir yerde, aynı ülkede dili farklı bir şehirdeydi. Tanıklar da konuştu. Melahat'in başka bir amca oğlu ifade verdi... SATILDIĞINI ÖĞRENDİ 'Yaşı geçmişti. İstediler. Amcaoğlu verdi. Biraz da para aldı bildiğim. 7 milyar filan...' Melahat orada öğrendi satıldığını ama yine birşey diyemedi. 'Evlendiler. Ama kaynanasıyla kocası çok dövmüşler. Tek bir odaya kapamışlar' diye olanları anlattı. Komşusu da ifade verdi. 'Çok dövüyorlardı. Bir kaç kez kızın sesini duydum. Hastaymış galiba, hastalık bulaştırmış diye konuşuyorlardı' dedi. Hakim Melahat Teke ile Ferhat Teke'nin boşanmalarına karar verdi. 'Melahat Teke'nin ise nafaka talebinin reddine...' AMCA OĞULLARI GELİP GÖTÜRDÜ Nafakanın reddedilmesinin nedeni eşlerin ikisinin de eşit kusurlu olması. Melahat Teke, hastalığını Ferhat'a bulaştırmak ve söylememekle en az kendisini döven eşi kadar kusurluydu. Mahkeme, Melahat'in hastalığını bilip bilmediğini araştırmaya gerek görmedi. Ellerine birer mahkeme kararı sıkıştırılıp, gönderildiler Adliye'den... Ferhat tek kadınına nefretle bakakaldı Adliye çıkışında. Ankaranın ünlü fıskıyeli havuzunun önünde yolları ayrıldı. Ferhat topallayarak, inşaattaki işine gitti. Melahat'i de amca oğulları götürdü. ANKARA -ANF İDİL FIRAT
__________________
Serbest piyasa dostluklar ikilem kıskacında Hüküm sürüyor iktidar Hükümlü olmuşuz Hükmettiğimiz çarkın sahte zarında Her gün, Biraz daha zalimleştiriyor İçimizdeki canavarı Her kuvvet, Biraz daha zalimleştiriyor İçimizdeki şeytanı DİLİMİN SINIRI DÜNYAMIN SINIRLARIDIR...
|
14-12-2007, 11:38 | #2 |
Banlanmış Üye
Üyelik Tarihi: Oct 2007
Bulunduğu Yer: Ankara
Yaş: 41
Mesajlar: 871
Tesekkür: 0
|
çok acı verici,içim cız etti
melahat ve melahat gibi nice kadınlar var ve onları gördükçe halime şükrediyorum.. |
14-12-2007, 12:09 | #3 |
Dost
Üyelik Tarihi: May 2007
Mesajlar: 395
Tesekkür: 12
|
Bunu özgür gündemde okumuştum heralde emeğine sağlık zilan
|
14-12-2007, 13:15 | #4 |
Dost
Üyelik Tarihi: Feb 2007
Bulunduğu Yer: ankara
Yaş: 39
Mesajlar: 678
Tesekkür: 11
|
baba amcaoğlu ve tanımadığı bir adam arasında zavallı bi kadın yazık neden böle şeyler hep kadınlara olur ki
__________________
akşamın olduğu yerde bekliyorum |
14-12-2007, 14:18 | #5 |
Dost
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Bulunduğu Yer: ANKARA
Yaş: 48
Mesajlar: 4,240
Tesekkür: 87
|
çok acı bir olay daha nice ses çıkaramayan melahatler var
__________________
Kayıp kentin güzel insanı
Rüzgar esermi sizin oralarda? Ve Umut türküsü söylenirmi Sevda misali? Yada buradan sesimiz duyulurmu Bir SELAM desek dosta... |
14-12-2007, 14:47 | #6 |
Dost
Üyelik Tarihi: Feb 2007
Bulunduğu Yer: ev.
Mesajlar: 1,720
Tesekkür: 113
|
cok yazIk yaaa..hicbirseyine karar verememek heralde en büyük kötülüktür kendisi icin..cok üzüldüm..böyle seylerin oldugunu tabiki duydum ama bu kadar detaylI ilkkez okuyorum..
__________________
Sahiden de sürpriz olmaya başladı artık
"Bana gelişlerin" |
14-12-2007, 15:04 | #7 |
Banlanmış Üye
Üyelik Tarihi: Oct 2007
Bulunduğu Yer: Ankara
Yaş: 41
Mesajlar: 871
Tesekkür: 0
|
Alıntı: ıceee´isimli üyeden Alıntı | Mesajı Göster
baba amcaoğlu ve tanımadığı bir adam arasında zavallı bi kadın yazık neden böle şeyler hep kadınlara olur ki
duygu asena bu soruya kadının adı yok kitabında çok güzel bir cevap veriyordu.burda yazmıyım.. |
Tags |
melahatın, yakan, yürek, öyküsü |
|
|