Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Kadınca
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Kadınca Bayanlara Özel

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 09-02-2010, 00:15   #1
Onursal Dost
Lavinia - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Jan 2009
Yaş: 35
Mesajlar: 696
Tesekkür: 958
563 mesajina 5000 kez tesekkür edildi
 Lavinia isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı Dayak yüzünden ölen kadınlar, kanserden ölenlerden fazla!

Türkiye kadınlarının neredeyse yarısı şiddet görüyor! Duygusal, fiziksel veya cinsel... Acı bir Türkiye gerçeği olan kadına yönelik şiddeti; araştırmalar, uzman değerlendirmeleri ve yaşam hikâyeleri ile mercek altına alıyoruz!
siteadi.com - Dayak yüzünden ölen kadınlar, kanserden ölenlerden fazla!
Kadınlara yönelik şiddetin çeşitleri:



Fiziksel şiddet

• Tokat atmak ya da bir şey fırlatmak,
• İtmek, tartaklamak ya da saç çekmek
• Yumruklamak ya da bir cisimle vurmak
• Tekmelemek, sürüklemek ya da dövmek
• Boğazını sıkmak
• Bir yerini yakmak
• Bıçak, silah gibi aletlerle tehdit etmek ya da bunları kullanmak

Cinsel şiddet

• Zorla cinsel ilişkiye girmek
• Kadınların istemediği halde korktuğu için cinsel ilişkiye girmesi
• Cinsel olarak aşağılayıcı ya da küçük düşürücü eylemlere zorlanmak

Duygusal şiddet


• Hakaret ya da küfür
• Başkalarının yanında aşağılamak, küçük düşürmek
• Korkutmak
• Tehdit etmek
• Kadına ya da çevresindekilere zarar vermekle tehdit etmek

Ekonomik şiddet

• Kadının çalışmasına engel olmak
• Kadının işten ayrılmasına neden olmak
• Ev harcamaları için para vermemek
• Kadının gelirini elinden almak

Evli, dört çocuk sahibi ve ilkokul mezunu 34 yaşındaki kadın;

"Akrabam değildi, düğünde görmüş beni. Kaçırdı işte; ailem geri almak istedi beni. Bu vermedi, ağaca bağlar döverdi, az bir şey görse döver beni. Şiddet, dayak, şiddet" diyor.

44 yaşındaki iki çocuk sahibi ve lise mezunu kadın ise yaşadığı cinsel şiddeti şöyle anlatıyor;

"Evliliğim yirmi üç yıl sürdü, yirmi üç yıldan sonra zaten bu dönemde hep şiddet görüyordum yani cinsel yönden de. Mesela kumar oynuyordu, parayı kaybettiği zaman gelip beni dövüyordu. Bu dayaktan sonra da beraber olmak istiyordu. İtiraz ettiğim zaman yine dayak yiyordum."


Gelinliğinle girdin kefeninle çıkacaksın...

İlkokul mezunu ve dört çocuk sahibi 58 yaşındaki kadının sözleri ise adeta insanın kanını donduruyor, "Bizde bir şey vardır; gelinliğinle girdin kefeninle çıkacaksın..."

Dehşete düşüren bu açıklamalar ve benzerleri, Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırmasından... Kadın ve şiddet kelimelerinin sık sık bir arada anıldığı Türkiye'de; Başbakanlık Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü'nce 51 ilde, toplam 12 bin 795 kadınla yüz yüze görüşülerek yürütülen bu önemli araştırmanın sonuçları; ülkemizde var olan bu insanlık ayıbına tüm gerçekliğiyle ışık tutuyor. Çekirdek aileden başlayan ve sosyal hayata sıçrayan şiddet terörü; ataerkil toplumun en karanlık yüzü olarak kadınlar için dehşet saçmaya ve havadarını bir kâbus; bedenleri ve duygusal dünyalarını ise yıkık dökük bir enkaza çevirmeye ne yazık ki hâlâ devam ediyor.

Tokat gibi çarpan rakamlar



Türkiye'deki kadına yönelik şiddetin acımasız gerçeğini açıkça gözler önüne seren Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması'nın istatistikleri, kapalı kapılar ardında yaşanan zulmün ne kadar yaygın olduğunu yansıtmaya yetiyor. Şiddetin sert tokadının ülkemizdeki her on kadından dördüne çarptığı gerçeği; kadın ve erkek eşitliğinde ve kadın haklarının korunmasında ne yazık ki hala aşama kaydedilmediğinin en büyük kanıtı!


Türkiye’de her 10 kadından 4’ü şiddet görüyor!

Araştırmanın sonuçlarına göre kadınların yüzde 42'si hayatlarının bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Kadınların eşlerinden ya da birlikte oldukları kişi(ler)den maruz kaldıkları fiziksel şiddetin yaygınlığı kentsel ve kırsal yerleşim yerlerine göre önemli bir farklılık göstermiyor. Sadece eğitim düzeyi düşük olan kadınların şiddetle karşı karşıya kaldığına dair iddialar ise başlı başına bir yanılgı! Eğitim düzeyi daha yüksek olan kadınlar arasında bile her on kadından üçü eşleri ya da birlikte oldukları kişiler tarafından fiziksel ya da cinsel şiddet görüyor. Cinsel şiddet zaten çoğunlukla fiziksel şiddet ile birlikte yaşanıyor.


Eğitimli ve modern kadın da dayak yiyor!

“Şiddete Karşı Anlatılar” kitabında Meltem Ahıska'nın Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Gönüllüsü Zelal Yalçın ile yaptığı röportajda, Yalçın şiddete maruz kalan eğitimli kadınlara toplumun bakış açısını şöyle anlatıyor; "Medyada ve toplumda kadına yönelik şiddet bir eğitim sorunu olarak sunuluyor. O zaman da, örneğin şiddete maruz kalan bir kadın hâkimin öyküsü çok şaşırtıcı bulunabiliyor. Sanki kadın hâkimin dayak yemesi çok sıra dışı bir şeymiş, onda bir sorun varmış gibi gösteriliyor. Böyle bir statüye sahip kadının şiddet görmeyeceğine ilişkin kanı, kadınları susturan bir silaha dönüşüyor. Böylece başka iyi eğitimli, mesleki donanımlı kadınlar durduruluyor. Yargılanmaktan korktukları için şiddeti açık edemiyorlar."

Rakamlar ile kadın ve şiddet gerçeği

Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması'nın sonuçlarına göre ülke genelinde evlenmiş kadınların;

% 42’si fiziksel veya cinsel şiddete
% 44'ü duygusal şiddet/istismara
% 39’u fiziksel şiddete
% 15’i cinsel şiddete yaşamlarının herhangi bir döneminde eşleri ya da birlikte oldukları kişi(ler) tarafından maruz kalmışlardır.


Gizlenen ağır bir travma

Şiddetin ister eğitimli ister eğitimsiz olsun bütün kadınlar üzerindeki psikolojik etkisinin ağır bir travma olarak kendini gösterdiği düşünülürse; bu yıkıcı etki kadınları intihara kadar sürükleyebiliyor. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması; eşi ya da birlikte olduğu kişi tarafından fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalmış her üç kadından birinin yaşamına son vermeyi denediğini açığa çıkarıyor.

Kadınlara yönelik şiddet yalnızca birlikte oldukları kişilerden ya da eşlerinden de gelmiyor. Kadın, sosyal hayatın her katmanında şiddetin acı yüzüyle tanışabiliyor. Araştırma, evli ya da bekâr tüm kadınların 15 yaşından itibaren, yakın ilişkide oldukları erkekler dışında kendi aileleri, eşlerinin aileleri, akrabaları, okuldan kişiler, işyerinden tanıdıkları ve tanımadıkları kişiler tarafından fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığını gösteriyor.

Kadın susuyor: Şiddet gören kadınların sadece % 1’i yardım istiyor!

Şiddete maruz kalan kadınların büyük kısmının çaresizlikten bulunduğu duruma katlandığı ya da ailesi dağılmasın diye şiddete boyun eğdiği de araştırmanın sonuçlarından anlaşılıyor. Kadınların % 92'si yaşadıkları şiddet sonucunda hiçbiri resmi kurum ya da sivil toplum kuruluşlarına başvurmamış. Kadın kuruluşları, belediyeler ve il sosyal hizmet müdürlüklerinden yardım almak için başvuran kadınların oranı ise sadece % 1! Trajik olan bir başka nokta ise, kadınların hemen hemen yarısının bu araştırma için yaptıkları görüşmeden önce şiddete maruz kaldıklarını daha önce hiç kimseyle paylaşmamış olmaları... Vurulan en hafif fiske bile utanç, gizleme, güvensizlik ve korkuyu kadının ruhuna kazımaya yetiyor.


Şiddet sınır ve şöhret tanımıyor

Kadına yönelik şiddet; coğrafya, ırk ve kültürel farklılık da gözetmiyor. Avrupa'da yaşayan 16-44 yaş arasındaki kadınların önde gelen ölüm sebeplerinden en önemlilerinden biri şiddet!

Şiddet gördüğü için hayatını kaybeden kadınların sayısı; trafik kazası ya da kanserden ölenlerin sayısından daha fazla.


Avrupa Komisyonu'nun araştırmalarına göre Avrupa'da her beş kadından biri şiddetin herhangi bir çeşidiyle karşı karşıya kalıyor.

İngiltere'de her üç günde bir kadın, şiddete maruz kaldığı için hayatını kaybediyor. İrlanda'da ise cinayete kurban giden kadınların yarısının partneri tarafından öldürüldüğü gözlemleniyor.

Ailedeki gizli şiddet: İhmal

Şiddet gösteren vakaların çoğu, zamanında şiddet görmüş vakalar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mert Savrun; toplumda kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için ilk olarak aile içinde şiddetin engellenmesinin önemli olduğunu söylüyor. "Anne ve babalar çocuklarına fiziksel şiddet uygulamasalar bile çocuklarının ileride şiddete eğilimli bir birey olarak yetişmesine sebep olabilirler. Şiddetin çeşitlerinden biri de yok saymaktır. Bizim ülkemizde aile içinde çocuk ihmali çok fazla. Eğer çocuk yok sayılır, yeteri kadar sevgi ve şefkat görerek yetiştirilmezse ileride kendi ailesine şiddet uygulayan bir birey haline gelebilir. Tabii ki toplumsal faktörler de çok etkili. Çocukluk ve aileden gelen faktörlerin üzerine bir de sosyo-ekonomik problemler bindiği zaman şiddetin yaygınlaşması için uygun zemin oluşuyor."

Ailelerin çocuklarını yetiştirme tarzı ve sosyo-ekonomik faktörlerin yanı sıra Türkiye'deki ataerkil toplumun cinsiyet eşitsizliğine dair dayatmaları ve kadının ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmesi de şiddetin olağan ve normal bir durummuş gibi karşılanmasına sebep oluyor. Türkiye'nin geçtiğimiz ay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararı ile aile içi şiddete uğrayan kadını korumadığı gerekçesiyle mahkûm edilmesi de kadına yönelik şiddeti bir kez daha gündeme getiriyor.


Kadına şiddet haklı görülüyor!




Eşi tarafından annesi öldürülen, fuhuşa zorlanan ve bıçakla yaralanan Nahide Opuz'un devlet tarafından korunmadığı gerekçesiyle yargılanan Türkiye; yaşam hakkının ihlal edilmesi, şikâyete rağmen işkencenin engellenmemesi ve kadına yönelik negatif ayrımcılık yapılmasından dolayı suçlu bulunarak tazminat cezası ödemeye çarptırıldı. Türkiye; aile içi şiddete karşı vatandaşını koruyamadığı gerekçesiyle ceza alan ilk ülke olarak tarihe geçmiş oldu...


Türkiye’deki sığınma evlerinin sayısı tamamen sembolik!

Ülkemizde şiddet gören kadınlar kanunlar tarafından yeteri kadar korunmadığı gibi başvurabilecekleri devlet kuruluşları ve sığınma evlerinin sayısı da olması gerekenden çok az... Avrupa Birliği standartlarına göre her 7500 kişilik nüfusa karşılık en az bir kadın ve çocuğunun sığınma olanağının yaratılması mecbur tutulmuşken; Türkiye'de sadece 52 sığınma evi var. 17 milyonluk İstanbul'da ise dokuz... Bu rakamlardan da anlaşıldığı gibi Türkiye'deki sığınma evlerinin sayısı tamamen sembolik! Belediyelerin ve il sosyal hizmet müdürlüklerinin sığınma evleri ise gerek yönetim; gerek maddi açıdan zorluklarla karşı karşıya. Sığınaklar, kadınların güçlenmesi ve hayatlarını yeniden kurması için gereken olanakları yaratmaktansa sadece barınma ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik destek veriyorlar. Dolayısıyla bu noktada, kadın örgütlerinin bilgi ve deneyiminin devletin kurduğu sığınma evlerinin işleyişine katkıda bulunması çok önemli.


Peki, kadına yönelik şiddet artıyor mu?


“Şiddete Karşı Anlatılar” kitabında Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı Gönüllüsü Zelal Yalçın; "Medya iletişim araçlarına yansımayan, daha kapalı kapılar ardında kalan bir durum vardı. Ama şimdi iyi kötü, televizyonda sabah programları var, bir dolu yanlışla birlikte bu bir görünürlük sağladı diye düşünüyorum. Kadın örgütleri ve feministler de gündem oluşturmaya devam ediyor" diyor.

Şiddet uygulayanlar karşısında kanunların yeteri kadar baskın olması ve sığınma evlerinin etkin bir şekilde işlemesi; bir an önce harekete geçirilmesi yapılması gerekenler arasında yer alıyor. Devletin şiddet görmüş kişiler için tedavi olabilecekleri rehabilitasyon merkezlerini kurması ve bu alanda uzmanlaşmış doktor ve psikologları bu rehabilitasyon merkezlerine yerleştirmesi de gerekiyor. Ancak bütün bunlardan önce toplumsal bakış açısının bir an önce değişmesi şart!

Prof. Dr. Mert Savrun; toplumsal farkındalığın çok önemli olduğunu söylüyor ve atılması gereken ilk adımı özetliyor; "Şiddetin insan ruhunda ne gibi tahribatlara yol açabileceği görmezden geliniyor. Toplum olarak şiddeti hoş görüyoruz. Bir kadın dayak yediğinde 'hak etmiştir'; cinsel şiddetle karşı karşıya kaldığında ise 'davetiye çıkarmıştır' deniliyor. Toplumun her kesiminin bu konuda bilinçlenmesi ve farkındalığa ulaşması şart! Anne ve babalar, polisler, öğretmenler, doktorlar, hâkimler; kısacası toplumun her kesiminden insanın şiddetin kabul edilemez bir insanlık ayıbı olduğunu benimsemesi gerekiyor."

__________________



heyhat..! yaşıyoruz.





  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi Lavinia üyemize tesekkür ettiler
Daywalker (09-02-2010), IZA (09-02-2010), melike1907 (12-02-2010)
Eski 09-02-2010, 13:15   #2
IZA
Onursal Dost
IZA - ait Avatar
Üyelik Tarihi: May 2007
Bulunduğu Yer: Kizlarimin yanindayim en degerli varliklarim
Yaş: 47
Mesajlar: 832
Tesekkür: 704
507 mesajina 1243 kez tesekkür edildi
 IZA isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Ne kadar korkutucu rakamlar!!!!
Siddet uygulayan insan bence zaten komplexli ve psikolojisi bozuk insanlardir,
hepsinin gurban oldugum ALLAH BELASINI VERSIN çok sinirleniyorum bu konuda keske kadinlarimiz susmasa ama tr'de malesef ekonomik özgürlükleri yok kadinlarin o yüzeden çekiyolar çok yazik

Eline saglik Lavinia çok üzücü ama iste lanet olsun heryerde var madur insanlar

__________________
мυтℓυ єтмι¢єкѕєη мєѕgυℓ∂є єтмι¢єкѕιη, νє∂αℓαя кσуѕα∂α вαzєη gιтмєк gєяєкιя...
  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi IZA üyemize tesekkür ettiler
Eski 09-02-2010, 17:40   #3
IZA
Onursal Dost
IZA - ait Avatar
Üyelik Tarihi: May 2007
Bulunduğu Yer: Kizlarimin yanindayim en degerli varliklarim
Yaş: 47
Mesajlar: 832
Tesekkür: 704
507 mesajina 1243 kez tesekkür edildi
 IZA isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Ökuzde ne demek güzel seyler yazilir aslinda ama Mahmut abi banlar

__________________
мυтℓυ єтмι¢єкѕєη мєѕgυℓ∂є єтмι¢єкѕιη, νє∂αℓαя кσуѕα∂α вαzєη gιтмєк gєяєкιя...
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
dayak, fazla, kadınlar, kanserden, yüzünden, Ölen, ölenlerden


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:43 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1