10-10-2010, 22:32 | #1 |
Dost
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Mesajlar: 940
Tesekkür: 1356
|
Victor Hugo siirleri
AH, BEN UYKUDAYKEN SEN BASUCUMA GEL
siteadi.com - Victor Hugo siirleri Ah, ben uykudayken sen basucuma gelsen, Petrarca'yi ziyaret ettigi gibi Laura'nin, (1) Degse bana nefesin tam yanimdan geçerken, Iste o zaman birden Aralanir dudagim! Kaç zamandir tutsagi karanlik bir hayalin, Bitmeli mi bu rüya? Su kederli yüzüme, Bir yildiz gibi dogsun senin o gözlerin, Iste o an düslerim Aydinlanacak yine! Bir kivilcimin uçustugu dudaklarima Tanri'nin arittigi o ask pariltilarina, Bir öpücük kondur, melekten kadina dön, Ah o zaman ruhum Uyanir uykusundan! Victor Hugo DILENCI Sen hergün kösebaslarinda Yirtik urbanla kirli ellerinle Avuç açan, sefil insan. Inan yok farkimiz birbirimizden Sen belki tüm yasaminca dilenecek; Bekledigin bes kurusu biri vermezse Ötekinden isteyeceksin. Ama ben tüm yasamim boyunca Tek bir kez dilendim Bir acimasiz kalbin sevdasi ile alevlendim. Öylesine bos öylesine açik kaldi ki elim, Yemin ettim bir daha dilenmeyecegim. Victor Hugo FRANSA'YA Bu kitabi yurduma Tasi rüzgâr, ne olur! Ölü yaprak açiyor Agaç, köksüz olunca Victor Hugo KEDER SANA YAKISIYOR Ne kadar degismissin görmeyeli, Ellerin güzelligini kaybetmis nasirdan, Hüzün rengi almis saçlarinin her teli Gözlerine gölgeler düsmüs kahirdan, Gözlerin ki, gördügüm gözlerin en güzeli Ne kadar degismissin ben görmeyeli Böyle mahzun kederli degildin eskiden Fikir fikir gülerdi gözlerinin içi Dudaklarin nemliydi sevgiden, arzudan Yapraklarina çig düsmüs karanfiller gibi Baygin kokusuna anilarla beraber giden Böyle mahzun kederli degildin eskiden Sevdiklerin vefasiz miydi bu kadar Aglamaktan mi karardi gözlerin Bir zamanlar gözyasini sevmezdin Simdi nerden yasardi gözlerin Hasta misin, yorgun musun nen var Sevdiklerin vefasiz miydi bu kadar Arzular vardir bilirsin anlatilamaz Eskisi gibi kalsaydin ne olurdu Taptaze, ipilik kar gibi beyaz Keder sana yakismiyor gül biraz Arzular vardir bilirsin anlatilamaz. Victor Hugo SANAT VE HALK I Kivançtir sanat, sevinç kaynagidir, Firtinada alev alev tutusur, Isigi, aydinlatir mavi gögü, Sanat görkemidir tüm insanligin Gözlerindeki kivilcimdir halkin, Tanrinin alnindaki yildiz gibi. Bir sarkidir sanat, essiz bir ezgi! Gönendirir barisçi yürekleri, Erkekler kadinlarina fisildar, Agaçlara dogru yükselir kentten, Bütün insanlar hep bir agizdan, Uyum içinde o sarkiyi söyler. Sanat; insanligin düsüncesi! Kirar prangalari, zincirleri, O tatli diliyle ele geçirir, Onundur Tibet, onundur Ren nehri. Sanat özgür kilar köle halklari, Özgür halklari ise devlestirir. II Ey güzel ülkem,yenilmez Fransa! O güzel ezgili sarkini söyle! Sarkini söyle ve gökyüzüne bak! Sevinç dolu, derinden gelen sesin, Umududur bütün bu yeryüzünün Kardesligin halki, ey soylu halk! Güzel halkim sarkini sabaha söyle! Aksam olunca bir daha söyle! Bilirsin isildar isleyen demir, Aldirma geçmekte olan yüzyila, Askin sarkisini söyle yüksek sesle, Ve özgürlügün sarkisini haykir! Sarkisini söyle kutsal Italya'nin, Topraga gömülen su Polonya'nin, Yüregi kan agliyor Napoli'nin, Macaristan can çekisiyor bak! Dinleyin zorbalar, sarki söylüyor halk Aslanin kükreyisini dinleyin! Victor Hugo SAIRIN GÖREVI I. Niçin sürgünsün sair yasadigin toplumda? Isiksiz bir karmasadir siyasal partiler, Bir yarari olur mu su tasasiz ruhuna? Çiçege durmus siirin sararip soluyor; O bogucu, kirli havalarinda onlarin, Güzelim buhurlarin, günnük kokularin; Sasiriyor yolunu soluklarini duyunca. Köle ruhlu kavgalarinda senin yüregin, Çimeni gibidir yasadigimiz kentlerin Gelip geçenlerin ayaklarinin altinda. Halkin ve kral, dumanli, sisli baskentlerde Nasil çarpisiyor iki ölümcül güç gibi, Duymuyor musun seslerini dehset içinde, Sen ey topragina tohum serpistiren çiftçi! Sen ey sair, sen ey usta, kapat kulagini! Bu samatanin sana hiçbir yarari var mi? Gürültünün patirtinin içinden gelen Bu insanlarin arasinda asla yer alma! Dizelerde tanriya sarkilar söyleyen sen Uzak dur, uzak dur, onlara sakin karisma! Arinmis ruh, sarkini göklerde meleklerin Verdigi huzurlu, barisçi konserde söyle! Sen ey kutsal çiçek, sen de gidip çöllerin Engin gökleri altinda serpilip büyü! Sen ey düssever insan, siginaklari ara! Gizli magaralari, barinaklari ara! Unutusa kanat aç bulmak için sevdayi, Sessizlige kos eger isitmek istiyorsan Gökten gelen o sevecen ve o ciddi sesi, Los yerlere kos gönü görmek istiyorsan. Haydi ormanlara git, haydi sahillere git! Kendi tatli sarkini oralarda bestele! Yapraklarin ve gök gibi mavi dalgalarin Sarkilariyla, ilahileriyle birlikte. Tanri seni bekliyor kutsal bir yalnizlikta; Tanri ne çokluklarda, ne kalabaliklarda; Insan küçüktür, nankördür ve beyhudedir. Her sey kirlarda titresir, kirlarda ah çeker. Doga büyük bir çalgidir, büyük bir lirdir, Sair ise o büyük lirin kutsal yayidir. Firtinalarimizdan çekil ey bilge kisi! Bu imparatorluk ki tehlikeli sularda, Yol aliyor, ne dümeni var ne pusulasi Sen sakin aldanma, sen sakin kanma ona! Bu gemi senin için bir aralik ayinda, Bir balikçinin kurutmak için aglarini Gerdigi odasinin en ücra kösesinden, Ugursuz bir gürültüyle gece karanlikta, Ürperen ve yana yatmis direkleriyle, Geçisini duydugu bir gemi gibi olmali. II. Çok yazik! diyor sair, yazik, hem de çok yazik! Ben sularin ve agaçlarin sevdalisiyim; Onlarin miriltilari, fisiltilariyla Yogruldu, olgunluga eristi yetkin aklim. Kin, nefret yoktur evrenin yaratilisinda. Engeller yoktur onda, zincirler yoktur onda. Iyilik doludur çayirlar, daglar, tepeler; Gülleri, çiçekleri anlatir bana günesler; Dogada, uçsuz bucaksiz bir huzur içinde Ruhum dört bir yana isiklarini saçar. Seviyorum seni, seviyorum kutsal doga! Senin içinde eriyerek sen olmak da var; Oysa serüvenlerin yasandigi bu çagda Herkes kendini baskasina tutsak kiliyor. Her düsünce bir güçtür, her düsünce kuvvettir. Tanri özsuyunu kabuklar için yaratir, Yesermis, çiçek açmis dallari kuslar için, Ovadaki bitkiler, otlar için dereleri, Dolu kadehleri dudaklarimiz için, Akillar için düsünürü, bilge kisiyi. Tanri böyle istiyor çeliskili zamanlarda, Herkes çalisir ve herkes bir hizmet sunar. Kardeslerine dönüp de "Ben artik çöle Gidiyorum" diyenlere yaziklar olsun! Kinler, nefretler, rezillikler su saskin, Huzursuz halkin yakasina yapismisken Ne ayip ayakkabisini giyip gidene! Hiçbir ise yaramayan bir sarkici gibi Kentin kapilarindan apar topar tüyen, Kirik dökük düsünüre yaziklar olsun! Daha güzel günleri hazirlamak için sair Karanlik günlerde, kötü günlerde gelir. Ütopyalarin, düssel ülkelerin adamidir; Ayaklari burada, gözleri baska yerdedir. Ister yersinler onu, ister övsünler, ne gam! O peygamberler gibidir, her an, her zaman Ve her yerde, içine her seyi sigdirdigi, Elinde salladigi bir mesale gibi Gelecegimizi, güzel günleri aydinlatir. Halklar sikintiya düstügünde onlari görür, Hep asklarla dolup tasar tüm düsleri. O düsler ki nesnelerin ona firlattigi Gölgelerin, karanliklarin ürünüdür. Alay etsinler onunla, varsin etsinler, O düsünmeyi sürdürür ve kitlelerin Isitmedigi seyi sessizlige kaydeder. Kimileri küçümser, görmezden gelir onu Bu bos insanlarin sözlerine güler geçer, Kahkahayla güler ve sessiz sessiz düsünür. Ugultularini ve hiçkiriklarini Dalga dalga kumsallara yayan kalabalik, Bir okyanus gibi düslerimizin üstüne Kuskuyu ve alayi yayan kalabalik, Seni kivançlandiran soylu, yüce düsünce Devam ediyor gök bak hâlâ kekelemeye, Ama yasamin damgasini da tasiyor, Çünkü insan soyu var Havva'nin karninda Kartal yumurtasinda kartal, mese palamudunda Mese var! Bir besiktir Ütopyalar da! Zamani geldiginde kamasmis gözlerinizle, Bu besikten, serpilip açmis yürekler için, Daha iyi bir toplumun çiktigini göreceksiniz. Hakkin dogurdugu görevin, kutsal düzenin, Galip gelen inancin ve iyi geleneklerin, Çiktigini göreceksiniz. Bu devingen ve Hep kivançli ya da hep üzgün kalabalik, Yasanin ancak düsler kurarak devsirdigi Bir seylerin tohumunu bir gün atacaktir. Bir gün ayaklarinin üstünde duracaktir. Fakat bu güçlü tohumlari tasimak için, Içinde kutsal isinlarin arindirdigi, Esin dolu, sapasaglam yürekler gerek. Katiksiz yürekler, tertemiz yürekler gerek. Alabora olur tayfasi olmayan gemi Kadirganin yol almasi için nasil ki Kürekçiler her iki yandan kürek çekerse, Herkesi ve herseyi anlayan Tanrinin da Ancak büyük ruhlara düsüncelerinin Iki yaninda kürek çektirmesi gerek. Uzak dursun sizlerden kutsal kuramlar, Uzak dursun gelecek zamanin yasalari, Geçmiste sizin yildiziniz altindan giden, Sonra sanrinin arkasina gizlendigi, Örtüyü kaldirip atip da ruhunu pintilik, Ve tutkunun en alçakça emellerine Hiçbir sey olmamis gibi hemen teslim eden, Geçmisi, anilari, umutlari olmayan, Bu solgun dudakli konusmaci, bu hatip Uzak dursun sizlerden, uzak dursun sizlerden! Uzak durur adi insan sarrafina çikan, Keselerini altinla doldurmak isteyen, Efendisini yeni hizmetçiler tasiyan, O eski rahip gülücügünü ***üren, Dinselligini pazara çikarip satan, Yirtik gülücükleriyle tüm kötülüklerin, Göbek attigi bu zevk, bu eglence cümbüsünde, Baskalari düsünürken o kafayi çeken, Gerçek hazineleri çar çur edip kaybeden Cüce ruhlu magrur devden uzak durun! Dört yol agizlarinda saga sola satasan Bos öfkelerden, hiddetlerden uzak durun! Günün birinde kaplan kesilecek olan Halkin sevdigi bu kedilerden uzak durun! Halk dalkavuklarindan, saray yagcilarindan, Partisinin orta yolcu oldugunu söyleyen Çikarci, bencil politikacidan uzak durun! Uzak durun bütün sönmüs kösegilerden, Gögüslerinde bir ruh tasimayanlardan, Ve ruhlarinda Tanriyi tasimayanlardan! Yalnizca bu adamlarin eline kaldiysak, Ulu Tanrim, içinde yasadigimiz bu çagda, Sair nasil olur da bagirmaz aci içinde Nasil olur da bagirmaz "yazik! yazik!" diye Bir gün utançtan yüzünü de gösteremez, Evinin esiginde, öyle bekler ayakta, Inmek üzere olan aksamin karsisinda, Silinen, yitip giden güne göz yasi döker, Ufkun dört kösesine, ufkun dört bir yanina Korkunç bir hayalet gibi küllerini saçar. Bulutlarda gezen çakirdoganlari gibi Gülüsleri duyulur utkulu sairlerin, Yergici sairlerin, alayci sairlerin, Aristofanes'lerin, ve kara sairlerin. Sayisiz utancimizi yüzümüze vurmak için, Petrone karanlikta uykusundan uyanip, O ünlü Romali üslubuna sarilirdi. Asagilik, alçak çagimizin yöresinde Archiloque'un topal vezni, aksayan vezni Bir kirbaç gibi hoplayip ziplardi elinde. Ama Tanri geri çekilmez hiçbir zaman, Bu günes ki her seye bir soluk kazandirir, Hiçbir zaman tümüyle yitip gitmedi gözden, Tümüyle batmadi gizlendigi tepelerden. O hep üzgün ve tasali koyaklar için, Körlestirilmis karanlik su ruhlar için, Gururun yoldan çikardigi yürekler için, Uçurumlarin üzerindeki bir doruga Isinlarini birakir, isinlarini ve Bazi gerçekleri birakir alinlar üstüne. Durmayin haydi yüce ruhlar ve düsünceler, Durmayin kemirilmis sikintili beyinler, Durmayin hasta yürekler, yarali gönüller, Sizler dua edenler, güzel seyler düsünenler! Haydi biraz cesaret, ey gelecek kusaklar! Firtinanin, boranin ormanda agaçlarda, Kopardigi gürültüyle, istemeyerek de olsa Gelen sizler! haydi biraz daha cesaret! Dur durak bilmeksizin amaçsiz dolasanlar, Sizler! yolun zifiri karanliklarinda, Ellerini uzatarak düsünüzün sekillerini Gördügüne inanan gezgin kuskucular! Sizler, kafalari aci çeken düsünürler! Sizler, ilahi bir dehsetle dolu olanlar! Koyak'in bögürtlerine sarkmis olarak Uçurumlarin kiyilarina tutunanlar! Sizler, bu kederli ve utkulu dalgalarin Denizinde kazaya ugrayan ey insanlar! Sizler, denizden tir tir titreyerek çikanlar! Sizler! Yalnizca yüreklerini kurtaranlar! Bütün sabahlarda, çiçeklerin arasinda Sizler, günesin dogdugunu gören bilgeler! Ve bu kutsal isiklarin içine gömülmüs Tan kizilliginda yeniden gelirsiniz siz. Sizler, ey savasçilar! Gün dogmadan elini, Kolunu yikamak için hazir bekleyenler! Sizler, odalarda düsler, hayaller kuranlar! Gözleri karanligin içinde yitip gidenler! Sizler, ey sabrin ve direncin insanlari! Sizler, ey hep mutluluklari dileyenler! Sizler, hâlâ Isa efendimizin etegini Ve hâlâ umudu avuçlarinda tutanlar! Sizler ellerinde lamba, bir sey arayanlar! Sizler tek silahi övendire olan çobanlar! Dayanin ey daglarda, beldelerde olanlar! Dayanin, dayanin, ey vadilerde olanlar! Yeter ki her biriniz dar bir keçi yolunu Bir sabahin izini, bir karigi izlesin; Yeter ki hepinizin kara bir dalga olan Kiyisi Tanri ve kuzey yeli bulut olsun; Yeter ki siz inancinizi eksik etmeyin, Yeter ki siz kivançliyken ya da kederliyken Bir çocuga, bir yildiza ya da bir çiçege Zaman zaman sevgi dolu gözlerle bakin; Yeter ki köle ya da özgür yurttas demeden Her seyde ve herkeste sevecek bir yan bulun, Yeter ki siz, teninizin her bir dokusunda Evrensel insanligin titrestigini duyumsayin. Dayanin, karanligin ve köpügün içinde Hedef çok yakinda ortaya çikacak, Sisin, dumanin içindeki insanlik soyu Bir sözcük degildir, bir bilmecedir ancak. Öne egilmis alinlarinizin üstünden Yeterince geceler ve firtinalar geçti. Kaldirin gözlerinizi, kaldirin basinizi! Isik orada, yukarida, yürüyün haydi! Ey halklar, kulak verin, kulak verin bu saire! Ey halklar, kulak verin bu kutsal düssevere! Gece alni isikli olan yalnizca odur, O mustulayacaktir size karanliklari, Delecek olan gelecek zamanlari Açilmamis tohumu yalniz o bilebilir Bir kadin gibi tatlidir erkek ve Tanri, Ormanla ve dalgalarla nasil konusursa, Onun ruhuna da öyle usulca seslenir, Yumusak, sevecen ve usul bir sesle. Çünkü O'dur bütün dikenlere karsin, Arzulara ve kederli olaylarla karsin, Yikimlariniz içinde egilip gelenegi Topla***** yürümeye devam eden odur. Gökyüzünün kutsayabildigi her sey, Ve yeryüzünün kapladigi her sey, Bereketli, verimli bir gelenekten dogar. Kökü geçmise dayanan bütün düsünceler, Ister insansal olsunlar ister tanrisal, Gelecekte de yasar ve çiçekler açar. Isik saçiyor sair sonsuz gerçek üstüne Isik saçiyor sair, saçiyor alevlerini, Olaganüstü bir aydinlikla ruhumuz Için isil isil parlatiyor gerçekleri. Boguyor isigiyla, isigiyla dolduruyor, Kenti, çölü, Louvre'u ve kulübeyi, Bütün ovalari, bütün daglari ve tepeleri, Kaldiriyor perdeyi gizlerin üzerinden Çünkü siir krallari ve siir çobanlari, Yildizdir, Tanrinin yolunu gösteren. Victor Hugo
__________________
|
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi Sisi üyemize tesekkür ettiler | Corumlu (10-10-2010) |
Tags |
hugo, siirleri, victor |
|
|