Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Siirler > Kaynakli Siirler
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 01-10-2006, 10:31   #1
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 9
Tesekkür: 0
3 mesajina 4 kez tesekkür edildi
 Gerilla-62 isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı ARI Mazin - Siirleri ve Tanitim (Kitap)

ARI MAZIN - SAVAŞIN GÜNLÜĞÜ
siteadi.com - ARI Mazin - Siirleri ve Tanitim (Kitap)




SUNUŞ



Belirli çevreler dünyayı bir cadı kazanına çevirdilerkaynatıyorlar. Artık tek patronlu dünyamızda güçlüler güçsüzleri eğer boğazlarına takılmazzsa yutmak için gözlerinin yaşına hiç bakmıyorlar.

İnce bir o kadar da sinsi, bir politik çıkar kavgası var her yerde. Ortadoğu ve dünyanın en sıcak karnı Kürdistan; dünyayı sarmaya devam ediyor. Gündemden hiç düşmeyen bir sancılı bölge olma özelliğini koruyor. Doğal yer altı zenginlikleriyle yoğun bu topraklar, emperyalistlerin binlerce yıldır iştahlarını kabartmaya devam ediyor.Amerika Batı ve bunların uşakları, Siyonizm, Arap şeyhlerı ve Türk Militarizmi hepsi kendi alanlarında, kendilerine biçilen görevlerini, acımasızca fazlasıyla yapıyorlar bu bölgelerde.

Barbarlık, despotizm, militarizm kolkola. Binlerce yıldan günümüze uzanan, halkların varlıkları bu eğemen çevrelerce yok ilan ediliyor. Özgürlük istemleri her defasında kanlı bir şekilde bastırılıyor. Bir avuç gerillaya karşı, topuyla tüfeğiyle koca bir ordu savaşa itiliyor. Ölümcül ağır silahların yanı sıra, biyolojik silahlar kullanılıyor. Jenosite varan kitlesel infazlar yapılıyor. Köyler, ormanlar yakılıyor. Binlerce köylü göç ettırıliyor. Mapushaneler insanlarla dolduruluyor. İşkence doğal sayılıyor. Adı “Faili Meçhul” e çıkan, fakat herkes tarafında açıkça failleri bilinen, “Özel Timler” yani, cinayet şebekelerisokak ortasında yargısız infaza devam ediyor. Partiler kapatılıyor, milletvekilleri mahpushanelere tıkılıyor. Militarist kesim gibi düşünmiyen, karşı çıkanlar, aydınlar, gazeteciler işkenceden geçiriliyor, öldürülüyor.

Nabel Ödülü adayı, ünlü bir yazarın, Yaşar Kemal’e ağır cezalar biçiliyor, gözdağı verıliyor. İsmail Beşikçi, ŞanarYurdatapan gibi yiğit aydınlar zindanlarda çürütülmek isteniyor.

Ve kimi siyasiler mafya + polis (özeltim) bir şeytan üçkenin de bütünleşmiş

( Şahinler Çetesi) Kürdistanda kirli savaşı tırmandırarak rantlarını yükseltiyorlar.

Türk Halkının ve ekonomisinin kaderini elinde tutan bu çevreler için, Türkiye batmış, Türk Halkı ile Kürt Halkı arasında yüzyıllara sarkabilecek düşmanlık tohumları atılmış, bu kesimin hiç umurunda değil. Çünkü bunların vatanları cök. Yeşil dolarları, dokunulmazlıkları ve çevresinde bir yığın korucuları var. Biraz sıkıştılar mı istedikleri ülkede onları bekleyen mutlu bir yaşam hazır.

Ben bir insan olarak temelde savaşa karşıyım. Ama saldırgan militarist bir güce karşı, özgürlüğünü savunan bir halktanda yanayım.

Şiirlerimle Kürt Halkının haklı savaşının 1989 dan günümüze kadar “On yıllık Günlüğü”nü tutmaya çalıştım. Bu nedenle “ Şiirlerinin altındaki her tarih, bir önemli ve ilk büyük eylemin gündemin iz düşümüdür.” Bu önemli “Gündemler” karşısında yanan çırpınan yüreğimin acılı protestosu şiirlerime yansıdı. İnanıyorum ki bu duygularımı siirlerimi okuyan sizler de benimle paylaşacaksınız.

Yazarlar, sanatçılarve şairler, duyarlı insanların en öncü kesimleridir. Ve kalemlerinden başkada silahları yoktur.

Ben de şu elinizde ki isyan dolu şiirlerimle, Ezilen Kürt Halkının haklı baş kaldırısına karınca kararınca bir katkıda bulunabilirsem, kendimi biraz olsun görevimi yapmış bir insanın, huzuru içinde hissedeceğim.



ARİ MAZIN


Köy Korucuları



Hangi cennetleri size vadettiler
Nasıl oldu da aklınızı çeldiler
Kardaşı, düşmana çevirdiler
Lolo korucular! – kör kuyu kazıcılar

Konuşulan dil senin dilin
Yakılan yer senin köyün
Sürgündeki senin soyun
Lolo korucular!- kör koyu kazıcılar

Neyi kime karşı korudunuz
Köpeklerle bir oldunuz
Kurt olup heval vurdunuz.
Lolo korucular! – kör koyu kazıcılar

Gerilla kim? – Halkın, çocukların
Çiğnenen toprak Kürdistan’ın
Dökülen kan senin kanın
Lolo korucular! – kör koyu kazıcılar

Tuttuğunuz yol, pusu, tuzak
Özgürlük tanımaz yasak
İmana gel hain, alçak korkak
Lolo korucular! – kör koyu kazıcılar

Siz cehennemlik bir itsiniz
Titreyin belki kendinize gelirsiniz
Hainliğin cezası nedir bilirsiniz
Lolo korucular! – kör koyu kazıcılar

4, 9, 1989



YILMAZ GÜNEY’IN ANISINA


Ey genç adam halkın için sen bir ışıktın
Cesurca, kokuşmuş düzene karşı çıktın
Düşmana vurduğun darbeler ölümcül
Altın harflerle yazılacak tarihe adın

Yaptığın devrimci direniş toplumsaldı
Özgürlük hareketine karşı olanlarda vardı
Çevrende kuşatma gün geçtikçe daraldı
Altın harflerle yazılacak tarihe adın

Devlet korktu senden, düşünceni hedef aldı
İtini mitini, jıtemini Faşistini üzerine saldı
Yıldırmadı seni hain tuzaklar
Altın harflerle yazılacak tarihe adın

Ateşlerden geçip şanla şerefle bugünlere geldin
Her başkaldırışında çelikleştin daha da bilendin
Halkın öncülüğünde dahada devleştin
Altın harflerle yazılacak tarihe adın

12. 9. 1989


İHTİYAR’IN DIRAMI


Antep damının bahçesinde
Bir yaşlı adam
Biraz yorgun biraz üzgün
Antep damının bahçesinde
Bir yaşlı adam
İçli öfkelı
Oğlu damda, yüreği kandaydı
Oğlunun sevdasıözgür vatandaydı
Zindan Antep de ve oğul içindeydi
Adamda sabır Yakup Peygamber sabrı
Her tutuklunun anasına, yavuklusuna veriyordu sırasını


Yaşı geçmişti ama henüz işi bitmemişti
Yanıyordu bağrı dertleşmeye hasretti

Ay oğul, Dersim’i kaç kez yaktılar
Kürdistan’ı bir baştan bir başa yaktılar
Oğlumu isyancı diye getirip zindanlara tıktılar
Onlar içerde ve dışarda
Bir hançer gibi bilenenler
Yani gençler ki
Bu zalim düzeniyerle bir edecekler

17. 2. 1991




APE MUSA’YA


Bir çınar daha devirdi
Aydınlıktan korkan yarasalar
Barış dostluk ormanından
Ape Musa’yı kopardı


Ape senin top tüfeğin kalemindi
Hakkında yazıldı çok şey söylendi
Katil bunlar elbet
Düşünen her beyinediş bilerlerdi

Bilinen o hain tuzak kuruldu
Kör kurşun gelip senide buldu
Adı hazırdı” faili meçhul” kondu

Vasiyetin elbet tutulacak
Kürdistan kurtulacak
Halkın seni unutmiyecek

Dost defterine yazıldın
Şehitler katartına düzüldün
Halk safından yerin aldın
Meşalesin aydınlığımızda yolalan sensin

Ektiğin başak verecek
Halkım ayydınlığı görecek
İşgalciler dersini alacak

Kavgan bitmedi devam edecek
Talansoyu Kürdistan’dan sökülecek
Şehitsin anıtın dikilecek
Ape Musa Ape Musa
Sen nur içinde yaşa

21. 9. 1992


KANLI SIVAS


Sıvas yine kızıl kana boyandı
Bin kez öldürdüler Pir Sultan ölür dirilir

Siyaseti camilere soktular
37 canı diri diri yaktılar
Kanlı zalim bu kaçıncı kıyımın
Bin kez öldürdüler Pir Sultan ölür dirilir

Madımak’ı sarmış yobaz gericiler
İçleri hınç dolu, vicdanı paslı kirliler

Yazarı ozanı can cana semaha durdu
Devlet Alevi, Kürt dedi işaret koydu
Döndü dolaştı yeni bahaneler buldu
Bin kez öldürdüler Pir Sultan ölür dirilir

Ateşi sen yaktın söndüremezsin
Kızılbaşı yolundan dödüremezsin
Bu kokuşmuş düzeni sürdüremezsin
Tarihte de çok canlara kıydın
Bin kez öldürdüler Pir Sultan ölür dirilir

Kızılbaşlar baş kaldırmış Mervan’a
Gerillalar isyanı haykırıyor demı devranı
Var gücümüzle katılıyoruz kervana
Bin kez öldürdüler Pir Sultan ölür dirilir

Zalim devlete verme sakın amanı
Kaldır yüreğinden gümanı
Er olan meydana gelir
Bin kez öldürdüler Pir Sultan ölür dirilir

17. 10. 1993


ZÜLFÜKAR

Gerçeklerin sesi
Pirsultanların nefesi
Dersim’den Cizre’ye
Halkımın coşkulu sesi
Yaz gerçekleri korkusuzca
Kervan yürür it ürüsede hayasızca

Alevilik en yüce aydınlık yol
Araştır incele kelamını bul
Kısır çekişmelerden artık kurtul
Gerçek Alevi ol düşkünlere olma kul

Alevilik nedir nasıl günümüze geldi?
Hangi kıyımlardan arınarak geçti
Zülfükar tarihi şöyle bir deşti
Gerçekleri gün ışığına serdi
Alevi ne Arap, ne Hiristiyan, ne de İslam
Irkçılık dincilikten
Uzak dur aman ha aman
Doğrusunu sorarsan
Her kes güzel bir insan

Ne ararsan yaratan yaratılan
Hepsi insanda gizli
İnsanda var olan o
Büyük kutsal sevgi
Sevgi
Dostluk
Yolunda koşalım
Zülfikarda buluşalım


3. 4. 1995


Birinci baskısı: Mayıs 1997

Temin etme adresi:
Mezopotamya Verlag
Stolberger Str. 200

50933 Köln.

  Alıntı ile Cevapla
Eski 01-10-2006, 10:34   #2
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 9
Tesekkür: 0
3 mesajina 4 kez tesekkür edildi
 Gerilla-62 isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı ARI Mazin - Özgürlük Yürüyüsü

ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜ




SUNUŞ



Değerli okur!

Düşünün ki bir insan sayrıdır ve günlerce ızdırap çekmiştir. O,umutsuzdur artık! Sayrılıktan kurtulmanın bütün çareleri tükenmiştir onun için. Bu hasta, bir sabah günün ilk ışıklarıyla uyanıyor ve bakıyor ki, sanki günlerdir çaresiz ve umutsuz yatalak, o değildir de başkasıdır. Ne ağrısı kalmış ne de sızısı!...

Ya da saf bir delikanlı düşün ki, ansızın, karşısında gördüğü güzellik onu şoka uğratıyor. Bir kara sevdalı olup çıkıveriyor birden!.....

Ya da şöyle düşünün; bir yiğidi var da bir insanın, günlerdir arıyorda bulamıyor yiğidini. Artık bulamıyacağına inanmıştır ve tam da tekmil umudunu yetirdiği bir anda bir sihirli el uzanıyor!... Sonra ona, aradığın bumuydu diyor!...

Veyahutta varsayın ki, bir çöldesinizde Kerbelayı yaşıyorsunuz. Açsınız ve susuzsunuz. Çatır çatır, kuru ve kavlak dudaklarınız. Bir taze sabah açıyorsunuz gözlerinizi!... Taze elden ve bakır taslardan, Ari Mazının yaylalarından indirilmiş buz gibi sular uzatılıyor size ve siz bir serap değil çırılçıplak gerçeği yaşıyorsunuz!...

İşte benim de öyle bir şey!

Esaret ve sürgünler, katliam ve asimilasyon uygulamalarıöylesine kuşatmıştır ki halk gerçekliğimizi, öylesine bitirmiştir ki bizi, artık her şey çok geç diye düşündüğümüz ve ona kendimizi inandırdığımız bir anda, Kürdistan dağlarından şavkıyat özgürlük yalımı gözlerimizi kamaştırdı. Sildi gözlerimizdeki bozbulanık perdeyi. Artık kulaklarımızın bin yıllık pasını. Dillenmeye durdu dilsizlerimiz!...

Elli yaşından sonra şair olmaya kalkmışsam bunun başka izahı var mı?

Okuduğunuz deyişler, Şair olan birinin şiirleri değil, Botandan şavkıyan ışığa sevdalanmış bir sevdalının dile gelmış duygularıdır. Ya da adım adım izlediğim kurtuluş savaşımızxın bencileyin tutulmuş günlüğüdür. Bu duyguları bütün kardeşlerimle paylaşmak istedim... Kardeşlerim hangi niyetle okumak istiyorlarsa öyle okuyabilkirler. Orada özgürlük var!.. Orada gül!.. Orada oyn!...



17. 7. 1998

ARİ MAZIN

NEDEN ARİ MAZIN



Adımın Arı Mazın olarak belirtilmesini okuyucu belki merak eder. Neden kendi gerçek adını kullanmamış da Ari Mazın adını almışdiye sorabilir. Ari Mazın adını kullanmam hiç kuşkusuz nedensiz değildir. Ari Mazın ile ilgimin bir kısmını şiirlerimde dile getirdim. Ancak başka nedenlerde bulunmaktadır ve ben bu nedenleri de okuyucumla paylaşmak istedim.

1- Benim halkım Mezopotamta’nın, özellikle de yukarı Mezopotamya’nın en eski halklarından bir tanesidir. Bu bağlamda benim halkım Anadolu’nun da en eski halklarından birisidir. Ne varki en eski ve en köklü halklarından birisi olmak bu coğrafyada, özellikle 1400 yıldır çekilen acıları telafi etmiyor. Halkım çok büyük acılar çekmiştirve hala çekmektedir.

Biz Kürt halkı, kim ne der ve nasıl değerlendirirse değerlendirsin; Özellikle etnik kimliğimiz bakımından Zerdüştin çocuklarıyız. Her toplum kendi geçmişiyle bu günkü yaşam koşullarında ancak varlık iddia edebilir. Kendi geçmişiyle doğru bir şekilde buluşabilir onu yüceltebilirse bir geleceği olaBİLİR. Bizim etnik geçmişimiz Zerdüştçiliktir. Ta Emevilerden bu yana başlatılan gerek soykırım gerekse halkımın toplumsal aklı olan kültürünün yok edilmesi, kültür kırımı, halkıma çektirilen büyük acılar karşılığı gerçekleştirilmiştir.

Ben bir Kürt Kızılbaşıyım. Kızılbaşlık Kürt Zerdüşti yaşamdan arta kalan ve islamiyet’ten sonra üretilebilen Kürt inancının ve yaşam tarzının adıdır. Soykırımlardan kaçarak dağ başlarına sığınmış halkımın buralarda devam ettirdikleri kültürel yaşam tarzının kendisidir.

Kutsal ateşlerimiz dağ başlarındaki ziyaretgahlarda yandırılmaya devam edildi. Katliamlarla yok edilmek istenen geçmişimiz bu soylu dağlarda, onun koynunda saklanarak varlığını devam ettirebildi. Ari Mazın bu soylu dağlardan birisidir. Büyük Kızılbaş ateşinin yandırıldığı bir ziyaretgahtır Ari Mazın. Halkımın ortak barınağıdır.

Ari Mazın yaylaktıraynı zamanda. Yaklaşık 2500 metre yüksekliğinde bir dağlar blokudur. Ben bu kültürel geçmişimize ilişkin soylu bağı yaşatmak, yeniden bilince çıkartarak anlamlandırmak istedim. Yani soylu Ari Mazın’ı kafamda ve yüreğimde yeniden tutuşturmak istedim. Ari Mazın adını kullanmamın nedenlerden birisi budur.

2- Ari Mazın yaylasında bizim için kutsal olan iki tapınak vardır. Birinin adı ALİŞKURAN dır diğerinin adı ise KASAPCOMART dır. Halkımın kültürel geleneklerine bağlı olarak Ninem Kole’nını bize aktardıklarına göre; adı geçenler bizim atalarımızdırlar ve er kişi, Pir kişilerdir. Haklarında, özellikle Ari Mazın ile bağlantı içinde anlatılanlar ise geçmiş yaşam tarzımızın bir kısa özeti niteliğindedir.

Ninemin anlatımına göre; Alişkuran (Alişükran) ve Kasapcomart belli aralıklarla birbirini ziyaret ederlermiş ve halk da bu ziyareti aleni olarak izlermiş. Birbirlerine gelişler; iki top ateşin birbirine karşı bir ateş yelı gibi gelmesi şeklinde olurmuş!...

Ziyaret sırasında, Alişükran ve Kasapcomart’ın tepelerinde büyük Ateşler yanarmış. Sanki ortalık toy düğün oluyormuşçasına gümbürtülere boğulurmuş dört bir yandan. İşte o zaman köylüler çadırlarına çekilir inançlarına ğöre ibadetlerinin gereğini yerine getirirlermiş. Bunlar Ninem Kole’nın zamanına ilişkin değil, onada anlatılan ve onun aklında kalıp bize aktardığı geşmişle ilişkin olan anılardır. Yayladaki bu ziyaretler sona erince, halk büyük bir moral alır. Kurbanlar keserek bu coşkusunu, günlerce süren eğlencelerle kutlardı. Gerek bu anlatımlar gerekse küçüklüğümde yaşadıklarım aklımdan hiç çıkmadığı gibi her geçen gün de beni müthiş sarıyor. Her an yüreğimden özlem ateşi büyüyorve bir hoyrattırbaşımda fırtınaya dönüyor. Neden Ari Mazın sorusuna bir cevabım da budur.

Ari Mazın da bir de Kartal Dağı vardır. Aşağı yukarı 3000 metre yüksekliğindfedir. Belkide bu yüksekliği nedeniyle halkım bir soyluluk belirtisi olarak ona Kartal Dağı demiştir,bilinmez ki!..

Kartal Dağı’nın tam tepesinde vaktiyle bir yel değirmeni varmış. Şimdi hala onun kalıntılarına rastlamak mümkündür. Dağın etekleri yerleşim yerleriymiş.Babamın ve Pano dedemin duyumlarla bize aktardıklarına göre burada tarım bile yapılırmış. Tarla acmak için topraktan tolatılan taş yığınları hala vardır.

Kartal Dağı’nın ikili özelliği vardır. Birincisi, Kartal Dağı bir yerleşim yeri olmasıyla halkıma çok eskiden beri bir sığınak rolü oynamasıdır. Halkımı korumuş ve bağrında saklamıştır. İkincisi, yüksektir. Mağrurdur. Baş eğmez bir yüce Dağdır. Bu özellikleri halkım Kartal da bulmuş ve en eski bir Kürt Kültürü olarak Kartal’ı sembolleştirmiştir.Bizim Kızılbaş kimliğimiz, Zerdüşt atamızdan arta kalan bir miras olarak işte bu ortamda şekillenmiş ve anlam kazanmıştır. Bizlerin bu geçmişle doğru ve günün şartlarına uyarlanmış olarak buluşmadan, yeniden yaşam bulması mümkün değildir.

3- Bu güne kadar bu dağlar çok silahlı gördü. Bu topraklar sayısız isyan yaşadı. Hangi taşı kaldırsanız altında bır kefensiz yatan şehit bulursunuz. Halkımın zülme ve sömürgeciliğe en son isyanı 1938 de mühürlenmiş. Sömürgeciler bu yangın bu ateş, artık sonsuza kadar söndü düşüncesiyle halkımın özgürlük istemini mezara koyup betonlamışlardır.

Ancak özgürlük tutkusu öylesine bir ateştırki onu söndürmeye hiç kimsenin gücü yetmez, yetmemiş de. O küllerin yeniden tutuşmuştur. Bütün Kürdistan dağlarında onbeş yıldır kutsal özgürlük ateşleri yeniden yandırılmıştır.

Bu ateş, kutsal Ari Mazın’ın yenidendirilişidir. Büyüklüktür! Güzelliktir!.. yaşam veren, geliştiren esirgeyen, bağışlayan, koruyup kollayan kutsal Ocaklarımızın ateşidir. Aynı zamanda kahredendir. Cezalandırandırbu ateş. Zulma, talana, baskı ve yağmaya kılıçtır bu ateş. Bu ateş KAWA’nın, AGİT’in, HÜRREMETDİN’in, ZİLAN’ın, SEMA’nın ateşidir. Ari Mazın de Semaha duranların ateşidir. Ari Mazın ismini almak ve yaşatmak için bundan daha önemli ne sebep olabilir ki!... Ari Mazın ismini bu nedenle aldım.



ARİ MAZIN



ARİ MAZIN İLE İLGİLİ İKİ ANI



Her Yıl Tekrarlanan Ğüreş Festivali:

Bizim yörede tekrarlanan bir güreş festivali vardı. Kırkpınar Ğüreşlerine benziyen bir şey. Bu vestivalin tarihine dair Ninem Kole çocukluğumuzda çok şey anlatırdı. Tıpkı bir masal gibi biz çocuklar can kulağıyle dinlerdik.

Ninemin bir anlatımına göre; Bütün civar köylerin ileri gelenleri bir araya gelip bu festivali düzenlerlermişve bu günlerce sürermüş. Festival boyunca binlerce insan akın akın buraya güreşleri izlemeye gelirmiş.

Bir keresinde Maraştan çok ünlü bir güreşçi getiriyorlar. Tabi güreşçinin kendisi gelmeden ünü ve korkusu geliyor. Bu nedenle de ne yapılıyor ediliyorsa da bu ünlü yiğidin karşısına çıkacak bir yiğit bulunamıyor. Maraşlı pehlivanın karşısına çıkıp güreşmeye kimse cesaret edemiyor.

Gün geliyor çatıyor. Maraşlı Pehlivan ğüreş meydanında rakipsiz olmanın verdiği cesaret ve coşkuyla nara vurup çalımlı çalımlı dolaşıyor. Bir baştan bir başa perdah vuruyor, el çırpıyor. Bizim köyler üzgün. Utanç içindeler.

Derken, ğüreşi yönetenler yada köyün ileri gelenleri, bizim köyün korucusu olarak kabul edilen Büyük dedemız olan Balo’nun oğlu MISTO’yu çağırıyorlar. Mısto güreş bilmez fakat çok güçlü biri. Ona diyorlar ki; “Gel bu adamla sen güreş. Ne dwersin bu adamla güreşebilir misin? Kendinde o kuvveti buluyor musun?”

Dedemiz Mısto, “Ben güreşte bilmem, gücümün kuvvetimin ne olduğunu da bilmem. Yalnız bildiğim odur ki, ben küçükken kuzu otlatırdım.O zaman, kevenleri başından tutar çekip çıkarır kuzuların önüne atardım.” Diyor.

Köylü olanlar bilir. Dedemiz Mısto’nun alçak gönüllülükle anlattığı keven sökme işi öyle kalay bir iş değildi. Bırakın bir çocuğu ,, büyük adamlar bile ancak mancılık kullanarak ve kanırtarak keveni sökebilirlerdi...

Tabi bu olayı Ninem de görmüş değil. Fakat onada anlatanlar. Boyle heybetli ve babayiğit biri olarak anlatırmış. Ninem bütün bunları sadece bir masal gibi değil, güzel bir melodi gibi de anlatırdı. Kürtçe anlatırdı. Zaten o zaman köyde Türkçe bilende yoktu.

Hasılı, Dedemiz Mısto sonunda güreşmeyi kabul ediyor. Fakat güreşi teklif edenlere şart koşuyordiyor ki; “gidipadamla konuşun, ben güreşçi değilim dolayısiyle soyunup meydana çıkamam. Benimle güreşirse ölen olursa taraflardan hiç biri diğeri için şikayetçi olmıyecek.”

Oturulup konuşulur ve Dedemizin ğüreş tutmasına karar verilir.

Pehlivanlar meydana çıkarlar. Anlı şanlı pehlivan nihayet karşısına birini çıkarmış olmalarından memnundur. Meydanda caka satmaya devam eder. Dedemizin etrafında perdahlanır. Tabi bu tür pehlivan peşrevlerinden Dedemiz bihaberdir. Bilmez ve anlamaz. Ünlü pehlivan bunu farkettikçe daha bir iştahla peşrev atar.

Mısto dede, pehlivanın sattığı havanın farkındadır,”sen istediğin kadar hava at der, nasılsa sen elime bir geçersin. Büğday da gezer gezer sonun da değirmene gelir!...

Dedemizin espirisine halk güler ama aynı zamanla da bu işin sonunu merakla pürdikat olmaya başlar.

Derken pehlivan peşrevi bitirirve Dedeme dalar. Ne ki Mısto Dedem , ağırsiklet pehlivanın kemerine elini atar. Elini attığı gibi havaya kaldırırve güreşi yöneten ileri gelenlere doğru yürür. Onlara , “ ne yapayım bu adamı nereye indireyim” diye sorar. Sonra heyetin önüne indirir. Yere bırakır ki, o koca pehlivan çoktan can vermiştir. Güreş de böylece sona erer.

O gün bu gün bu öykü, sadece nenemle sınırlı değıl bütün civar köyleri anlatmaktan zevk duydukları bir öyküdür. Bir destan gibi tekrarlanır durur. Güreş şenliklerinin günlerce ve oldukça coşkulu olarak son zamanlara kadarsürdürülmesindeki hikmette bu ve benzeri öykülerin verdiği moraldir. Köklere bağlılıktır.

Genellikle bu festivallere gelenler Maraş’a bağlı olan Elbistan, Afşin ilçeleri ve Malatya’ya bağlı olan Akçadağ, Doğanşehir ilçelerine bağlı köyleri kapsayan geniş halk kesimleriymişler. Ancak zamanla bu festivaller bütün bir Kürdistan coğrafyasında hem gücünda hem de etkisindan kayıplara uğradı. Hatta tümüyle terkedildi. Nenemin döneminde bile bir kalıntı düzeyinde sürdürülüyordu. Şimdi ise unutulmuş durumda. Ninem, bu geçmiş dönem anılarını, öykülerini anlatırken;”gün gelir bunlar bir bir unutulur”derdive dediği gibide oldu.

Şunu iyice biliyoruım ki özgürlük hareketi bir gün mutlaka başarıya ulaşacak, ülkemiz özgürleşecek ve biz özgür vatan topraklarında tekrar o günleri yaşatıp o eski geleneklerimizi modern bir şekilde yeniden yeşerteceğiz!...

NÜFUS KÜTÜKLERİNE DÜŞÜLEN BİR KAYIT:



Kürdistan bir acılar ülkesidir. Oradaki yaşamın her safhası bir dıramdır. Yaşanan dramlardan bir tanesi de doğum tarihlerinin tespitine ilişkindir. Bir toplum hafızasını yitirmeye görsün, onun belleğinde ne doğumuna ilişkin ne de geleceğine ilişkin bir belirleme yeralmaz. Bu yapılanma toplumsal düzeyden bireysel düzeylere kadar yansır.

Köy muhtarlarıyılın belli bir mevsiminde köyü ev ev dolanır. O yıl içinde doğmuş çocuklarınismini tespit eder. Hepsine, kafasına uygun tek bir doğum tarihi belirler. Böylece nüfus kütüğüne kayıt ettirir hepsini.

İşte, doğum tarihi bu yöntemle belirlenmiş olanlardan birisi de benim. Anama sorarsan ben, arpaların derilmesinde doğmuşum. Babama sorarsanız o size yayla döneminde doğduğumu söyliyecektir. Ağabeyime göre ise kuzuların çayıra henüz bırakıldığı sırada dünyaya gelmişim!...

Bu yöntemle belirlenen doğum tarihin nüfus kütüğüne 9. 9. 1938 olarak kayıtlanmıştır.

Adımın konmasına gelince ; o da soy süreğine bağlı olarak belirlenir. Ailede ya da sülalede sevilen, ya da aile büyüğü oşlan ama genellikle de dünyadan göçmüş olan birinin ismi verilir. Böylece onun ruhunun nesilden nesile yaşatılmış olduğuna inanılır. Ruh göçü olarak da belirlenen bu inanış tarzı bizim Kızılbaş inancımızın da bir gereğidir. Bu çerçevede bana verilen isim de büyük Dedem Süleyman’ın ismidir. İlkokulun üçüncü sınıfına kadar kendi köyümde okudum. Geriye kalan dördüncü ve beşinci sınıfları da bizim köye dört kilometre uzaktaki bir köyde okuyarak beşinci sınıfı bitirdim.

Babamla tam beş yıllık bir mücadeleden sonra ortaokula gitme iznini çıkartabildim. Yaşımı iki yıl küçültmek suretiyle zar zor ortaokula kayıt olabildim. İki haftada köyden ekmek getirterek veya getirerek 40. Km lik bir yolu özellikle kışları kurtlarla kovalamaca oynayarak ortaokulu bitirdim. Şimdi bunların hepsi birer masal oldu. Sanki hiç yaşanmamışcasına!... sonra çeşitli badirelerden geçerek öğretmen oldum. On sene Türkiye de öğretmenlik yaptım. Öğretmenler üzerine yazmış olduğum şiir bir özdeğerlendirmesidir. Özünü dara çekmediraynı zamanda.

Ordan oraya taşınarak sürdürülen birinci gurbetlik yıllarımın ardından ikinci gurbetlik başladı. Köklerden kahredici kopuş bu gurbetlikle başladı. 15. 9. 1969 yılında Almanya’ya işçi olarak geldim. İki yıl işçi olarak çalıştıktan sonra 20 yıl buradan öğretmenlik yaptım.

Kendi kişiliğimi özgürlük hareketiyle tanımaya başladım. Kimliğimle buluşmam bu sayede oldu. Halen Almanya’dayım. Bütün ümidim ve beklentim ölmeden ülkemin kurtuluşunu görmektir. Özgür vatan topraklarında, doğup büyüdüğüm, Akçadağ’ın Kürecik nahiyesinin Balhacı köyünde yaşamak ve orada hakka yürümek en vazgeçilmiyen özlemimdir!...

Ve nihayet,

Bu şiirler bu düşlerin, bu özlemlerin, bu beklentilerin, dillenişi dile gelişidir.

  Alıntı ile Cevapla
Eski 01-10-2006, 10:34   #3
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 9
Tesekkür: 0
3 mesajina 4 kez tesekkür edildi
 Gerilla-62 isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

BAŞKAN APOYA



Fıratsın Diclesin bendini çiğner taşarsın
Cudiden kopan bir top ateşsin BAŞKAN!
Bir kızıl kasırgasın özgürlüğe koşarsın
İkrar verip özü sözü birleyensin BAŞKAN!

Dağı delen Ferhat’ın aşkı sendedir
As’nın Kerem’i yaktığı ateş sendedir
Aşksın aşıksın bu yürek sendedir
Zilanlara mihman olansın BAŞKAN!


Soylu dağlar kartalısın doruklar meskenin
Engel tanımaz enginleri fethedersin
Tomurcuğa can katan bir dağ yelisin
Aktıkça büyüyen kar selisin BAŞKAN!

Bin yıllık ihanet tarumar oldu
Düşmanın kurduğu tuzak kendini vurdu
Yok sayılan halkım ordular kurdu
Mazlum ordularına serdar olansın BAŞKAN!

İrşat ettin halkını yol gösterdin
Gören göz oldun, dilsizi dillendirdin
Sevdalıya aşk, aşıka ışık derdin
Namerdın tokmağını kıransın BAŞKAN!

Yıktın nefsinin hükmünü karakolunu
Can bedende azad neylersin dünya malını
Sevdirdin cümlesine ortaklık aşını
Ölüp ölüp yeniden dirilensin BAŞKAN!


Sen mazlumlara aşık ben sana aşık olandım
Mührü Süleymanı senden alandım
Can olup cana geldim dün ise ölü olandım
Ben senim sen bende biz olansın BAŞKAN

Kürdistan derler adına eşi bulunmaz
Sahipsiz toprakta ocaklar tütmez
Hattı hududu silinmiş vatan mıdır bilinmez
Dirilttiğin ölünün sanını bildirensin BAŞKAN!



17. 11. 1998

KÜRDİSTAN’IN XAZALI


Çiçekler al al yanaklar kiraz
Xazalım ne olur gülümse biraz
Gece dediğin iki gündüz arasıdır
Xazalım gülüşün solmasın, gül biraz!


Mavzer sana şahtan mi kaldı
Şahtan padişahtan mı kaldı
Yoksa Kürt ateşi güneşten mi kaldı
Xazalım gülüşün solmasın, gül biraz!


Yiğitler diyarı Kürdistan’dan mısın
Ateş misin Güneş misin Ay mısın
Al yazmalım yoksa sen, O sırdan mısın
Xazalım gülüşün solmasın, gül biraz!


Binbir çiçek açar yaylalarında
Yiğitler harman olur dağlarında
Dağ yelisin yaz bahar aylarında
Xazalım gülüşün solmasın, gül biraz!

Dağlara gelinsin bu baharla gelenler
Al üstüne yeşil bağlar cenk edenler
Alkış tutar çekiç tutan tarlada her gelenler
Xazalım gülüşün solmasın, gül biraz!

Gülümlersin gülyüzünde gül açıldı
Bu gülüşün bahardan mı yazdan mı
Kürdistandan mı aldın gülüstandan mı
Xazalım gülüşün solmasın, gül biraz!

Xazalsın sen Kürdün Xazalı
Dünyadan vardır namın ezeli
Güzelleştin şu dağlarda gezeli
Xazalım gülüşün solmasın, gül biraz!

20. 16. 1997



EĞİTİMCİLER EĞİTİMCİLER

Kurdunuz köy Ensttitülerini
Talan ettiniz kürt çocuklarını
Irkçı inkarcı yötemlerle
Boşalttınız benliklerini
Türkleştirdiniz Kürt Gençlerini!

Önce Anadilden başladınız
Folklör, edebiyat ve türkülerini
Birer birer açık ve gizli
Talan ettiniz birliğimizi, kimliğimizi!

Bir çok hile bir çok düzen
Bizi asıl kahredip ezen
Demokratlık, sosyalistlik adına
Binbir maske binbir düzen
Birer birer açık gizli
Yokettiniz dilimizi kimliğimizi!

Okullarda meydanlarda sinsi sinsi
Dolandınız kiminiz milli, kiminiz dini
Yedi yaşında Kürt çocuğunun canını
Türk varlığına armağan ettiniz


“En büyük Türk, ey yüce Türk!”
Irkçılıkta yok üstünüze, evvel allah!
Tekinize bile karşı çıkamaz cihan haşa!
“En büyük Türk, büyük yok başka!..”
Kokuşmuş kurduğunıuz düzen
Zından hücre ve işkence
Zulüm kalınlaştıkça sona yaklaşır
Çöküyorsunuz öncü gücümüz yüklendikçe!



24. 11. 1995


KIZILBAŞ


Kızılbaş ol sine-i haktır
Kırklar Ceminde topraktır
Yobazlara karşı koymaktır
Aşk ateşine közdür Kızılbaş !

Kızılbaşa insan en yüce değer
İnsan insana Kabe’ymiş meğer
Kötülük özünde ölmezse eğer
Nefse kıldan ince kılıçtan Kızılbaş !

Kızılbaş din bilmez sevgiden başka
Isığa gönül vermiş talip olmuş aşka
Tamah etmemiş nalet etmiş nefse hırsa
Özünde zulme kılıç çekmiş kızılbaş !

30. 12. 1991



KÜRT DİLİ

Anadil bir insanlık hakkıdır
Halkımın gerçeği anadilde saklıdır

Sen dilime prangayı vuruyorsun
Şarkıma türküme kuduruyorsun

Halkım esaret altında köle
Dayanamıyorsun türküsüne bile

Talan ediyorsun Kürdistanı
İncitiyorsun binlerce kefensiz yatanı

Adını tarihte kazıyacağız bunu bil
Kırmakla bitmeyiz bunu aklından sil

Özgücümüz despotlara haykırıyor
Ulusumuz anadiliyle halklaşıyor

Zılgıtlar halaylar dilleniyor destanlar
Ana ocağında buluştu dengbejler ozanlar

23. 3. 1991

KÜRECİĞİM

Küreciğim küreciğim, hem canımsın hem ciğerim
Seninle kendimizi bildik yaşamı seninle sevdik

Kıymetini ayrılınca anladık hasretinle yandık
Sürgünler seni unutturamaz her an seni andık

Hep asıktı yüzün seni üzgün görürdük
Kurtuluşmuş gibi el kapılarına dökülürdük

Kaçardık senden affetme bu kendini bilmezliği
Geç öğrendik adı yok sanı yok mülteciliği

Terk etti seni oğulların kızların viran kaldı dağların
Yıkıldı hanelerin mor sümbüllü bağların

O dağlarında ne isyanlar oldu ne yiğitler gezdi
Kızılbaş ikrarıdır, Er’ler Pir’ler ocağında söz kesti

Oğullar kızlar verdin şahidindir Mehmet Ali
İsyanında kahraman Kasımoğlu demişiz belli

Küreciğim biliyorum kızgınsın kırgınsın bizlere
Gün yakındır ebediyen dur diyeceğiz sürgünlere

Gülecek yüzün senin de sönmiyecelk artık ocağın
Al yeşil can bulup şenlenecek her bucağın

Hey! Küreciğim, Küreciğim
Bilsen ne kadar mutluyum
Kucağında doğdum Kucağında öleceğim!



5. 1. 1991

ARİ MAZIN FESTİVALİ


Koyun kuzu meleşirdi
Ne güzeldir Ari Mazın!
Birbirine karışırdı
Ne güzeldir Ari Mazın!

Çoban kavalı üflüyordu
Yanık türküler, yürek dolusu ezgiler
Tenhalarda sevdalar
Bülbül olup ötüşüyorduAri Mazın!

Ne güzeldir yaylaların
Doruklarda karın boranın
Al yeşil giyinmiş oğulların kızların
Yiğitlere dost olandı Ari Mazın!

Gençler güreş tutuşurdu
At sırtında ciritler vuruşurdu
Halaya duruyordu kızlar oğlanlar
Meydanda merdandı Şah Ari Mazın!

Kara çadır koyaklarda kurulurdu
Düğün dernek davullar vurulurdu
Gelenekler birbirine karışırdı
Koyun kuzu anasıdır yol Ari Mazın!

Ziyaretlerdi Mürşüdümüz Pirliğimiz
Ocağımız düzenimiz dirliğimiz
Keskusor u zer bayrağımız birliğimiz
Büyükler büyüğüdür yar Ari Mazın!

Ari Mazın’ı övmüyorum
Gerçektir bile az söylüyorum
Ari Mazın’ı yaşatacağız
On bin yıllık kültürdür Pir Ari Mazın!

Değerleri çiğnetmeyin
Anayurdu hiç unutmayın
Ayrılmayın özgücünüzden
Öz geçmişimizdir sor Ari Mazın!

24. 8. 1990



ARİ MAZIN ANISI


Yaylalarına gitmek istedim
Duvar oldu önüme yasaklar
Göresim geldi ne kadar özledim
Yasağı daha şimdi tanıdı o dağlar!



Vardım seyreyledim Ari Mazın’a
Öksüz kalmış küskündü dağlar
Utandım sokulamadım sinesine
Ağıda durmuş dereler çağlayıp akar!

Kuş konmıyor Ari Mazın’a ıssız kaldı
Ötmaz olmuş kekliklar, beni gam aldı
Kutsal Ziyaretlere baykuşlar konmuş
Hoyrat sardı beni gözlerim kan ağladı!

Kokar burcu burcu menekşeler
Çoban ateşiyle şenlenirdi kevenler
Cennettir cevahirdir toprağı taşı
Uğramaz Ari Mazın’a gurbete gidenler!

Ari Mazın Arımız Namusumuz
Nasıl olurda onu unuturuz
Yoksunluk son bulsun Ari Mazın’da
Birlik olup kurtulsun Ulusumuz!

21. 8. 1990



ŞAHİMERDAN

Yolumuzun töresi böyle
Önümüzde Şahimerdansın
Arif olan secde eder insana
Merdan gönüllerde mihmansın!

Hakkı Hakka yakın buldu felsefemiz
Demokrasi bizden öğrendi nefesimiz
Sen ben bilmeyiz birdir soframız
Pay etti bir lokmayı bine Merdanımız!

Kutsal yerler yandı yakıldı
Dergahlarımıza kurşun sıkıldı
Saygısız, görgüsüz ikrarsızdan bıkıldı
Koymaz ahımızı alır Serdarımız!

Hey Mezopotamya inançlar gölüsün
Ummansın Ariflere irfan yolusun
İkrar verdik inandık ululardan ulusun
Özgücümüz bize Şahimerdanımız!



15. 7. 1990



KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ


Yoktan var eden sensin
Ocağı tüttürüp can edensin
Varsın kadın olarak her şeyde
Üstünsün çünkü anasın!

Eşitlik demek süs değildir
Ölçüdür cümle doğruluğa güzelliktir
Haktır Ana, bilmiyen bisin
Bizim için dört kitaptan üstünsün!

Özgürlük bir baş kaldırıdır
Hak verilmiyorsa zorla alınır
Kadının hünerli elleri değerse
Ülkemiz ancak o zaman kurtulur!

Eşit olmak iktidar olmaktır
Kendine kendin için yasa yapmaktır
Sonsuza kadar özgür olmak için
Yasasız yaşam kurmak demektir!

Kadınlarımız Kürdistan’da savaşıyor
Kürdistan kadınlarla güzelleşiyor
Ana demek vatan demektir
Kadınların savaşımı destanlaşıyor!


9. 9. 1989

  Alıntı ile Cevapla
Eski 05-10-2006, 23:07   #4
Onursal Dost
Serhad - ait Avatar
Üyelik Tarihi: May 2006
Yaş: 41
Mesajlar: 1,387
Tesekkür: 4294967295
63 mesajina 141 kez tesekkür edildi
 Serhad isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

çok güzel paylaşım dostum emeklerine sağlık

__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi
birçok kere yitirdim denizde kendimi
gidiyorum aramaya, suyu bilmeden
beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri.

  Alıntı ile Cevapla
Eski 09-10-2006, 02:22   #5
Onursal Dost
ERKAN - ait Avatar
Üyelik Tarihi: May 2006
Mesajlar: 1,055
Tesekkür: 2
42 mesajina 94 kez tesekkür edildi
 ERKAN isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Guzel bir paylasim vede calisma olmus. Emegine saglik.

__________________
SORULARINIZ VEDE GORUSLERINIZI ICIN MAIL ADRESINDEN BANA ULASABILIRSINIZ
[email protected]
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
ari, kitap, mazin, siirleri, tanitim


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:42 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1