10-10-2006, 15:29 | #1 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: May 2006
Yaş: 40
Mesajlar: 1,387
Tesekkür: 4294967295
|
Ataol Behramoğlu Şiirleri
AKŞAMÜSTÜ BİR KAHVEDE
siteadi.com - Ataol Behramoğlu Şiirleri Akşamüstü bir kahvede Bira içtim birkaç bardak Gazeteden yoruldukça Gelip geçene bakarak Kahvenin müşterileri İçerdeydi daha fazla Camlı terasta idim ben Çıkıntı yapan sokağa Sevimsiz bir kocakarı Torununu azarladı Bir köpek geldi içerden Camdan dışarıya baktı Salınarak geçip gitti Genç bir anne çocuğuyla Kasketli iki müşteri Bir şey konuştu patronla Biraz sonra geldi köpek Baktı yine aynı yere Tıraş edilmiş yüzünde Kederle ve ciddiyetle Kocakarı torununu Azarladı bir kez daha Karıştı iki kasketli Akşamın ıssızlığına Köpek yine gelip baktı Camdan ve hep aynı yere Yüzünde aynı ciddiyet Ve gözlerinde kederle Kocakarı içkisini Bitirmiş olmalıydı ki Çıkıp gitti torunuyla Biri bir kahve söyledi Az önceki anne çocuk Döndüler elde ekmekle Köpek yine gelip baktı Camdan ve hep aynı yere Bakıyor birkaç saniye İçeriye dönüyor ve Geliyordu çok geçmeden Bakmak için aynı yere Koyulaşırken gitgide Usul ve yumuşak akşam Eğildim ben de yavaşça Baktım köpeğin ardından Uzuyordu bomboş sokak Gelip giden azalmıştı Parketmiş birkaç araba Ve akşamın ıssızlığı Eğilip bir daha baktım Belirgin hiçbir şey yoktu Köpek ise arada bir Gelip bakıp dönüyordu Ben de bu notları aldım Bir şiir yazarım diye Yaşamın anlamsızlığı Ve ciddiyeti üstüne Ekim 1985, Paris (Eski Nisan)
__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi birçok kere yitirdim denizde kendimi gidiyorum aramaya, suyu bilmeden beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri. |
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi Serhad üyemize tesekkür ettiler |
10-10-2006, 15:30 | #2 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: May 2006
Yaş: 40
Mesajlar: 1,387
Tesekkür: 4294967295
|
BEBEKLERİN ULUSU YOK
İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu Bebeklerin ulusu yok Başlarını tutuşları aynı Bakarken gözlerinde aynı merak Ağlarken aynı seslerin tonu Bebekler çiçeği insanlığımızın Güllerin en hası, en goncası Sarışın bir ışık parçası kimi Kimi kapkara üzüm tanesi Babalar çıkarmayın onları akıldan Analar koruyun bebeklerinizi Susturun susturun söyletmeyin Savaştan yıkımdan söz ederse biri Bırakalım sevdayla büyüsünler Serpilip gelişsinler fidan gibi Senin benim hiç kimsenin değil Bütün bir yeryüzünündür onlar Bütün insanlığın gözbebeği İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu Bebeklerin ulusu yok Bebekler, çiçeği insanlığımızın Ve geleceğimizin biricik umudu...
__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi birçok kere yitirdim denizde kendimi gidiyorum aramaya, suyu bilmeden beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri. |
10-10-2006, 15:30 | #3 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: May 2006
Yaş: 40
Mesajlar: 1,387
Tesekkür: 4294967295
|
"BELLUM OMNİUM CONTRA OMNES"
"İnsan insanın Kurdudur" diyor Bir düşünür Ve ekliyor: "Bellum omnium cantra omnes" Yani Yatkındır savaşa Birbiriyle herkes... Şu sonuç çıkar Bu saptamadan: Doğası gereği Savaşçıdır insan... Doğruluk payı Var mı bu görüşte? Yanlışlık var mı? Varsa nerde?... İnsan insanın Kurduydu belki Gerçek kurttan Yokken farkı... Onu kurttan Ayıran özellik Akıl olmalı Ve üretkenlik Ürününü Emeğinin Alırsan, sevinçle Dolar yüreğin Ve hele ortak bir Yaratıysa bu Daha da büyür Mutluluğu Oturursun Aynı sofraya Emektaş olmanın Mutluluğuyla Şimdi sormak Gerekir yeniden İnsan insanın kurdu mu gerçekten? İnsan insanın Kurduydu belki Gerçekten kurttan Yokken farkı Ama gelişen Bir şey var onda Sevgiye, iyiye Doğruluğa Yaratırken Emeğiyle Yaratır çünkü Kendini de... Soruyu yeniden Ve şöyle sormalı: Sevgiye, iyiye Barışa kim karşı? Emeğinin Hakkını alan Ne çıkar umar Savaştan? Dünyayı ortakça Kardeşçe üreten Ne yarar umar Kötülükten? Şimdi değiştirip Bu kavramları Yeniden ve şöyle Söylemek olası: Emekçi insan var, barıştan yana Dünyayı kardeşçe yaratan, üreten.. Ve kurtlar - savaşta çıkarları... Vurarak, kırarak, ezerek sömüren...
__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi birçok kere yitirdim denizde kendimi gidiyorum aramaya, suyu bilmeden beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri. |
10-10-2006, 15:30 | #4 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: May 2006
Yaş: 40
Mesajlar: 1,387
Tesekkür: 4294967295
|
BEN ÖLÜRSEM AKŞAMÜSTÜ ÖLÜRÜM
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm Şehre simsiyah bir kar yağar Yollar kalbimle örtülür Parmaklarımın arasından Gecenin geldiğini görürüm Ben ölürsem akşamüstü ölürüm Çocuklar sinemaya gider Yüzümü bir çiçeğe gömüp Ağlamak gibi isterim Derinden bir tren geçer Ben ölürsem akşamüstü ölürüm Alıp başımı gitmek isterim Bir akşam bir kente girerim Kayısı ağaçları arasından Gidip denize bakarım Bir tiyatro seyrederim Ben ölürsem akşamüstü ölürüm Uzaktan bir bulut geçer Karanlık bir çocukluk bulutu Gerçeküstücü bir ressam Dünyayı değiştirmeye başlar Kuş sesleri, haykırışlar Denizin ve kırların Rengi birbirine karışır Sana bir şiir getiririm Sözler rüyamdan fışkırır Dünya bölümlere ayrılır Birinde bir pazar sabahı Birinde bir gökyüzü Birinde sararmış yapraklar Birinde bir adam Her şeye yeniden başlar (1972)
__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi birçok kere yitirdim denizde kendimi gidiyorum aramaya, suyu bilmeden beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri. |
10-10-2006, 15:30 | #5 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: May 2006
Yaş: 40
Mesajlar: 1,387
Tesekkür: 4294967295
|
BEYAZ, İPEK GİBİ YAĞDI KAR
Beyaz, ipek gibi yağdı kar Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak Şarkılar çaldı odalarda Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm Düşmanlarımız dışında Düşmanlarımız çünkü Sevgiyi yok ettikleri için Düşmanımız oldular- Beyaz ipek gibi yağdı kar Bir kız kardan hafif yüreğiyle Geçip gitti güvercinleri anımsatarak. Uzaktaki şehir Uykuya dalmıştır şimdi. Düşündüm bir bir Kardeşlerimin ne yaptıklarını Nihat Uyumuyor olmalı. -Nefis bir şarkı Söylüyor yandaki odadaki kız Bir Rus Halk şarkısı. Ve şimdi koroyla Başladılar- Nihat düşünüyordur Karanlıkta. -Sanırım Bir saatten sonra Hapishanede Dışardan söndürüyorlar ışıkları- Beyaz ipek gibi yağdı kar Bir kız kelebek adımlarıyla Geçip gitti karın üzerinden. İnsanlar kendi şarkılarını Kendi hayallerini taşıyorlar. Çağdaş şarkılar Gerekli onlara Hem Hayatlarının Derinliklerinden söz eden Gerçekleştirilmiş Gerçekleştirilmemiş duygularından, Hem Kavgayı ateşleyen Somut Anlaşılır Akıllı şarkılar. Beyaz, ipek gibi yağdı kar Acılarla dolu bu dünyaya. İnsafsızlık Vahşet Hala güçlü Ve hala iktidarda. İnsanlar Ölüyorlar. Gepgenç Sımsıcak Ölüyorlar Sanki Ölmüyorlarmış gibi. Bir yandan sürüp gidiyor- Hayat; Bir yanda tel örgüler Parmaklıklar. Beyaz, ipek gibi yağdı kar Yağdı kirpiklerine bir kızın Yağdı mavi bir nehre Saçlarıma yağdı Otobüslere Ağaçlara Evlere. İçimden okşadım onu. Kelebek adımlarını Yanımdan geçen kızın. Herhangi bir kız Hayalleri olan. İstedim ki Daha güzel Olsun şu dünya. İstedim ki Beyaz İpek gibi yağan karın altında Bitsin artık Bu sürüp giden alçaklıklar. Bir bebek Ölüm tehdidi altında yaşamasın Beşiğinde. Ve paramparça olmasın Sımsıcak Capcanlı Yaşayıp giderken insanlar. Bırakın, beyaz İpek gibi yağan karın altında Hayallerimiz olsun. Yaşayalım Özgür Güzel Düşünceli. Anlatalım Düşündüklerimizi birbirimize. Sevinç egemen olsun her yerde İnsanca Bir kaygı. Beyaz, ipek gibi yağdı kar. Yağsın. Dünya daha güzel olacak İnanıyorum buna. Bir insan kalbinin güzelliğine Çocukluğuna Sonsuz cesaretine, olanaklılığına İnandığım kadar.
__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi birçok kere yitirdim denizde kendimi gidiyorum aramaya, suyu bilmeden beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri. |
10-10-2006, 15:31 | #6 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: May 2006
Yaş: 40
Mesajlar: 1,387
Tesekkür: 4294967295
|
BİR GÜN MUTLAKA
Bu gün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telaş Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel, düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz! Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam! Sevgilim on sekizinde bir kız, yürüyoruz bulvarda, sandviç yiyoruz, dünyadan konuşuyoruz Çiçekler açıyor durmadan, savaşlar oluyor, her şey nasıl bitebilir bir bombayla, nasıl kazanabilir o kirli adamlar Uzun uzun düşünüyor, sularla yıkıyorum yüzümü, temiz bir gömlek giyiyorum Bitecek bir gün bu zulüm, bitecek bu han-i yağma Ama yorgunum şimdi, çok sigara içiyorum, sırtımda kirli bir pardesü Kalorifer dumanları çıkıyor göğe, cebimde Vietnamca şiir kitapları Dünyanın öbür ucundaki dostları düşünüyorum, öbür ucundaki ırmakları Bir kız sessizce ölüyor, sessizce ölüyor orda Köprülerden geçiyorum, karanlık yağmurlu bir gün, yürüyorum istasyona Bu evler hüzünlendiriyor beni, bu derme çatma dünya İnsanlar, motor sesleri, sis, akıp giden su Ne yapsam...ne yapsam her yerde bir hüzün tortusu Alnımı soğuk bir demire dayıyorum, o eski günler geliyor aklıma Ben de çocuktum, sevgililerim olacaktı elbette Sinema dönüşlerini düşünüyorum, annemi, her şey nasıl ölebilir, nasıl unutulur insan Ey gök! senin altında sessizce yatardım, ey pırıl pırıl tarlalar Ne yapsam...ne yapsam...Dekart okuyorum sonradan... Sakallarım uzuyor, ben bu kızı seviyorum, ufak bir yürüyüş Çankaya' ya Bir pazar, güneşli bir pazar, nasıl coşuyor yüreğim, nasıl karışıyorum insanlara Bir çocuk bakıyor pencereden hülyalı kocaman gözlü nefis bir çocuk Lermontov' un çocukluk fotoğraflarına benzeyen kardeşi bakıyor sonra Ben şiir yazıyorum daktiloda, gazeteleri merak ediyorum, kuş sesleri geliyor kulağıma Ben mütevazi bir şairim, sevgilim, her şey coşkulandırıyor beni Sanki ağlayacak ne var bakarken bir halk adamına Bakıyorum adamın kulaklarına, boynuna, gözlerine, kaşlarına yüzünün oynamasına Ey halk diyorum, ey çocuk, derken bende bir ağlama İlençliyorum bütün bireyci şairleri, hale gidiyorum portakal almaya İlençliyorum o laf kalabaklıklarını, kurumuş yürekleri, bireyin kurtuluşunu filan İlençliyorum o kitap kurtlarını, bağışlıyorum sonradan Uzun kış gecelerinden sonra kim bilir nasıl olur her şey Uzun kış gecelerinden sonra, masallarda anlatılan Durup durup bunları düşünüyorum, bir sevinci bir hüzün izliyor arkadan Yüreğim ipe sapa gelmez bir bahar göğü, Türkçe bir yürek kısaca Beklemek usandırıyor, telaşlı telaşlı bir şeyler anlatıyorum sağda solda Bir otobüse biniyorum, inceliyorum bir böceği tutarak kanatlarından merakla Yürürdüm eskiden baharda, o yıkıntıların ve çayırların olduğu alanlara Aklıma şiiri gelirdi o yaşlı Amerikalının, sonbaharı anlatan şiiri Çayırlar vardı o şiirde, baharı anımsatan ne de olsa Böylece yeniden hazırlanıyorum bir coşkuya, yeniden sokaklara fırlamaya Kendimi atmak için bir uçurumdan balıklama Büyük ve mavi bir şey izlenimi var bende, gördüğüm filmlerden mi ne Bir şapka, telaşlı bir gök, sıcak yapay bir dünya Anlat anlat bitmiyor, bitmiyor bendeki daüssıla Bütün sevgilerimi harcayabilirim bir çırpıda, yağmurlu o yollar geliyor aklıma Benzin kokuları, ıslak direkler, babamın esmer bir somun gibi tombul ve sıcak elleri Uyurdum. Bir de bakmışsın yeni bir film sinemada, şehirde yeni bir kız, kahvede yeni bir garson O üzgün ve sabahlıklı dururdu balkonda... Şimdi ne var hüzünlenecek burda, nedir bu çatlatan yüreğimi bu telaş Sanki ölecek gibiyim, sanki birazdan polisler gelecek ya da Gelip alacaklar kitaplarımı, bu şiiri, sevgilimin fotoğrafını duvarda Soracaklar babanın adı ne, nerde doğdun, teşrif eder misiniz karakola Dünyanın öbür ucundaki dostları düşünüyorum, öbür ucundaki ırmakları Bir kız sessizce ölüyor, sessizce Vietnam' da Ağlayarak bir yürek resmi çiziyorum havaya Uyanıyorum ağlayarak, bir gün mutlaka yeneceğiz! Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey ithalatçılar, ihracatçılar, ey şeyhülislam! Bir gün mutlaka yeneceğiz! Bir gün mutlaka yeneceğiz! Bunu söyleyeceğiz bin defa! Sonra bin defa daha, Sonra bin defa daha, çoğaltacağız marşlarla Ben ve sevgilim ve arkadaşlar yürüyeceğiz bulvarda Yürüyeceğiz yeniden yaratılmanın coşkusuyla Yürüyeceğiz çoğala çoğala...
__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi birçok kere yitirdim denizde kendimi gidiyorum aramaya, suyu bilmeden beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri. |
10-10-2006, 15:31 | #7 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: May 2006
Yaş: 40
Mesajlar: 1,387
Tesekkür: 4294967295
|
BU AŞK BURADA BİTER
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir Solarken albümlerde çocuklar ve askerler Yüzün bir kır çeçeği gibi usulca söner Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı! Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider 1965 (Bir Gün Mutlaka)
__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi birçok kere yitirdim denizde kendimi gidiyorum aramaya, suyu bilmeden beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri. |
10-10-2006, 15:31 | #8 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: May 2006
Yaş: 40
Mesajlar: 1,387
Tesekkür: 4294967295
|
BU DERT BENİ ADAM EDER
Gece gündüz dolaşırım tenhalarda menhalarda Benim annem güzel anem beni koyver Sağ yanımda bir sızı var, sol yanımda yandım aman altıpatlar Bu dert beni verem eder Eğri büğrü bakar oldum boyunbağı takar oldum şaşkın oldum sakar oldum İkide bir yüreğimi dağa taşa diker oldum Şunca yıl karanlıkta göz kırpmaktan bıkar oldum Benim annem şeker annem gençlik elden gitti gider Dama çıktım damdan düştüm kılıç kestim esrar içtim Şahin oldum keloğlanın külahını kaptım kaçtım Yâre ağlar güler uçtum yarı yolda yorgun düştüm Benim annem kadın annem bu nasıl iş bana deyver Gece gündüz düşünürüm tenhalarda menhalarda Aman annem güzel anem beni koyver Sağ yanımda bir sızı var, sol yanımda dağlar duman altıpatlar Bu dert beni adam eder. 1963
__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi birçok kere yitirdim denizde kendimi gidiyorum aramaya, suyu bilmeden beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri. |
10-10-2006, 15:32 | #9 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: May 2006
Yaş: 40
Mesajlar: 1,387
Tesekkür: 4294967295
|
DÖRTLÜKLER
Cellat uyandı yatağında bir gece "Tanrım" dedi "Bu ne zor bilmece : Öldürdükçe çoğalıyor adamlar Ben tükenmekteyim öldürdükçe..." 1974 Yıllanmış bir ağaç gibi köklü, gür Yalan hiç yıkılmayacakmış gibi görünür Hükmü verilmiştir oysa : Yıkılacak. Çürümüştür. 1972 Eskidenmiş sabredip murada ermek Şeyhin kerametini bekleyerek Öyle zamanlar yaşamaktayız ki dostum Erdemdir bazen, sabretmemek... 1974 Elinde ne piyon kaldı, ne vezir, ne kale Düştü birbiri ardına atlar, filler Ama şah hâlâ direnmekte Yeni taşlar bulundu çünkü : Köpekler... 1972 Burjuvalar kocaman duvarlarla Çevirmişler avlularını Ama bir kiraz ağacı gördüm geçen gün Dışarı uzatmıştı en çiçekli dalını 1972 Dilencilerin akordeonları Bir romantizm katıyor Avrupalı'nın hayatına Bu bana klâsik müzik dinlemesini anımsattı Nazilerin, toplu imhalar sırasında... 1972 Dostları özlemle kucaklamayı unutma Çocuk sevmeyi çiçek koklamayı unutma En zorlu anındayken bile kavganın Gökyüzüne bakmayı unutma 1972 -Nedim Tarhan'a- Bir arkadaşımı dinledim yurdunu savunurken, İnanç ve güç doluydu - şaşkın yüzler sarkmıştı kürsüden; "Bizler yarının insanlarıyız" diye düşündüm, "Onlar ise ölüdür, şimdiden..." 1983 Her an bir çarpıntıyı yaşamaktayım Her an çılgın bir heves dağlıyor kalbimi Tanrım, ben mi hayatı aşmaktayım Yoksa hayat mı aşmakta beni... 1972 Hayale, düşe, doğa ötesine karnım tok Cine, periye, tanrıya, iblise karnım tok Adam gibi yaşadım şu dünyada diyebilsem bir gün Gerisine karnım tok 1974 Odan, kitapların duvarda resimler Bahardır, bir kuş şarkısını söyler Sanırsın böylece sürüp gidecek bu Nasıl öyle sandıysa senden öncekiler 1974 Ölüm düşüncesinden Ürküntü duymazdım belki İki tarih arasına sıkışmak Onurumu incitmeseydi... 1976 Gök sanki eriyecek mavilikten Çimenler uykulu ve sıcak Bir kadın geçiyor Çıplak ayaklarını kalbime basarak 1972 Durdum baktım arkandan sen giderken Bana bir hoşça kal bile demeden giderken İnsan neler duyar anladım o zaman Can alıp başını benden giderken 1974 Sevdiğim Sonsuzca yitirdiğim ender çiçek Geri kalan yılları ömrümün Seni anımsamama yetmeyecek 1976
__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi birçok kere yitirdim denizde kendimi gidiyorum aramaya, suyu bilmeden beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri. |
10-10-2006, 15:32 | #10 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: May 2006
Yaş: 40
Mesajlar: 1,387
Tesekkür: 4294967295
|
DÜŞMEK
"Uçak şimdi Düşüyor" Dedi yanımdaki. Düşmenin bilmesem İnmek olduğunu Azerice'de Herhalde o saat Yüreğime inerdi.
__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi birçok kere yitirdim denizde kendimi gidiyorum aramaya, suyu bilmeden beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri. |
Tags |
ataol, behramoğlu, Şiirleri |
|
|