Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Siirler > Kaynakli Siirler
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

 
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Prev Önceki Mesaj   Sonraki Mesaj Next
Eski 07-05-2007, 14:05   #1
Onursal Dost
ZiLAN - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1,415
Tesekkür: 0
41 mesajina 63 kez tesekkür edildi
 ZiLAN isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı Dörtlerin Gecesi

Özlenen ateş yakılmıstı sonunda Elden ele bütün dunyaya taıınmıştı
siteadi.com - Dörtlerin Gecesi Kıvılcım dansıydı gözlerdeki sevinç
Kavga daglarda bilinci kuşanmış
Zindanlarda dirençe sarılmıştı
Ve haykıran dudakla
Her ihanet vakti çöl çöl yarılmıştı


Bir agıttır belki Agrı'da Zilan deresi
Dersim'de Lac deresi bir kanli şiir
Oysa bir destandi Diyarbakir kalesi
Ve Diyarbakir zindanında
Ateşle seviıen 'dörtlerin gecesi'

Ne ki zindan - ne ki tutsak olmak
Ne ki kavga - ne ki daglarda vurulmak
Bir sehpada idam olmak ne ki
Ihanet utanciyla yaşamak var ya hani Onursuzlugun lagım çukurunda yok olmak Uniformalı bir Dehak önünde durmak
Ve beyninin içindekileri bir bir kusmak
Sonra bir et yıgınına dönüsüp kalmak
Işte buydu Diyarbakır zindanında yaşamak
Sesler ihanete dönüsürdü her gece

Bir tas çorba - bir dilim ekmek ugruna Ihanetler acılara dönüşürdü kalleşçe
Acılar hep türkülere vururdu kendini

Etten ve kemikten insan olur mu
Beyinsiz insan ayakta durur mu
Aynı kavgaya gönlünü verenler
Dostunu ihanet ile vurur mu

O zindan ki zincir sesidir şarkısı
Her sözünde bir çıglık yükselir
Her notasında bin öfke
Her dizesinde bin isyan beslenir
Isyan şiirlere Siirler yüreklere seslenir
O zindan ki her yemek vakti
Tutsak agızları kanla süslenir

Onur kaleleri yıkılırken birer birer
Yüreklerde dal budak salar ihanetler
Ve düşman kasetinde üç önder
Beyinlerini kusarak düsmana sergiler
Aynı anda sıradan bir nefer
Hiç aldırmadan önderlerinin sesine
Tutsaklik içinde özgürlügü söyler

Sus dostum sus - sözün yarıda kalsın
Ozgürlük dilinde kilitli kalsın
Başlar egilse de açılsın gözler
Konuşan önderler geride kalsın

Ne zaman umutsuzluk
Çokse dirençin kıyısına
Bir acı saplanır yüregin tam ortasına
Koguslar susar
Parmaklıklar durur
Ranzalarda küllenen umutlar aglar
Geriye dogru atılan her adım
Yakılan ateş üstüne yagmur diye yagar

Anlatılmaz bir destandır yaşanan
Ne söze gelir ne saza
Kırbaçlar sopalara ve zincirlere karışır
Olüler ayaklara dolanır geceleri
Kanlı battaniyelere sarılır
Her direnişte tabutlarla çıkılır dışarı
Gözyaşları zılgıt seslerine katılır
Elleri hep koynunda kalır kızların
Anaların gözleri dikenli tellere takılır
Bir acılı sessizlik sarar yürekleri
Dicle'nin suları susuzluga çakılır
Kale burçlarındakı akbabalara
Ve uniformalar giyinmiş yeni
Dehak'lara
Yalnızca zindanın mazgallarından bakılır

Bir adam çogalır bir başına hücresinde
Yüregi Kawa'dadır gözleri Babek'te
Ateşler yanarken dag doruklarında
Ihanet zindan karanlıgında kol gezmekte Kawa'lara Babek'lere bir yandaş gerek
Bu zindan karanlıgına bir ateş gerek

Cevrilen ihanet çarkını kirmak için
Olümü gögüsleyecek bir yoldaş gerek
Bir anda yırtılır zindan karanlıkları
Sessiz bir gürültüyle sarsılır duvarlar
Patlar bir beyinde
Newroz ışıklar

Ey ateşin ve güneşin çocukları
Hani bilincin sesi yüreklerimizde
Gözlerimizde inancın sancakları nerede
Bu gidişe dur demek gerekir bilirim
Hücrede her saniyeyi bir yıl eylerim

Bir ateş yaktık sönmesin diye hiçbir yerde
O ateş sönerse yaşamayı neylerim
Bu yüzden üç kibrit ile Newroz günü Yüregimi sizlere armagan eylerim
Uç kibriti bayrak diye devralan
Ki dagları delip dostlarına yol kılan
Haykırdı ölüm haberini önde gidenin Ozgürlügü zindan karanlıgında güneşleyenin

Ey bu kavgaya gönül verenler
Ser yerine sır verenler
Serden geçip de sır vermeyenler
Bu zindan karanlıgı yırtılsın diye
Bu ihanet duvarları yıkılsın diye
Newroz gecesi bir önder
Ateşi bedeniyle zindanlara taşımıştır
Olürken bile hücresinde
Bizlere kıştan baharı muştulamıştır
Ateşi saraylara - kömürlerde degil
Bir ışık ugruna yüreginde yakmıştır

Silinmiyordu gözlerden süzülen yaşlar
Aksın diyordu herkes - aksın
Aglamayı unutmuş gözler aglasın
Gözyaşları alev alev harlansın
Dudaklarda tutuşup dillerde şahlansın

Olen artık yüreklerde bir bayraktır ihanet yolunda durulan bir duraktır
Karanlıkta bir çingi ates Körlere yol gösteren bir ışıktır Atılan zilgıtlar bir başkadır o gün Bir bayram günü ölümü sevmek Olümsüzlüge duyulan bir aşkadır o gün

Dolasti üç kibrit elden ele sessizce
Hücreden hücreye
Koguştan koguşa gizlice
Konuşuldu ugrun ugrun
Tartısıldı geceler boyu ince ince
Zindandan daglara vurdu şavkını
Daglardan en kalabalık kentlere
Dallarda çiçeklere verdi rengini
Nehirlerde en çoşkulu köpüklere
Dolaştı yurdunu boydan boya
Sazda kırılmayan tel
Dilde susmayan söz oldu türkülere

Zindanda yürekler yine baskıda
Eller baglı - gövdeler askıda
Uç kibritin atesi sönsün istenir
Inançlar ihanete dönsün istenir
Düşünceler zincire
Sevgiler prangaya vurulsun istenir
Yüreklerde çaglayan özgürlük suyu
Bulana bulana durulsun istenir
Uniformali bir Dehak'in şahsında
Zalimın zulmu kurulsun istenir

Baskılar yetmezse itirafta bulunmalara
Yapılan itiraflar dinletilir tutsaklara
Işte biri - biri daha - biri daha
Susardı bütün koguşlar
Dönerdi bir anda sessiz mezarlara
Ve çıglık çıglıga o sessizlik
Binlerce öfkeyi
Binlerce isyanı doldururdu bakışlara

Uç kibriti dörtlemek derdi bir ses
Dört kibriti beşlemek
Ve ölümü isyan ateşleriyle düşlemek

Bir koguş vardı koguşlar içinde
Uç kibriti dörtleyenler yatardı içinde
Dört yıldız gibiydiler yıldızlar içinde

Teslimiyete gönül verilirken önlerinde
Ateşi çogaltarak yakmak gerek dediler
Olüme yaşamak diye bakmak gerek dediler Sönüyorsa yakılan ateşler birer birer
Ateşi bedenlerde çogaltmak gerek dediler Oturdular her gece diz dize
Once ölümü sevmeyi ögrendiler
Ve ölümde ölümsüzlügün rengini gördüler Karardan önce yurtlarında kalanlarını çiçeklerinde açanlarını sordular
Düş degildi yaşayıp gördükleri
Sözlerini gelecek adına bir düş diye
Dördü bir agızdan hayra yordular
Binlerce tutsak içinde
Ve en kanlı kudurmuşlugunda vahşetin
Olüm cehenneminde bir cennet kurdular

Havasızlık içinde veremler yaratılırken gardiyan hakimler ve savcı çavuslarla
Her gece mahkemeler kurulurken
Insanlar soyundurulup makatlar aranırken Hangi kuş konardı zindan penceresine
Ve makatlara sigara takılıp yakılırken
Insanlar dört ayak ile yürütülürken
Hangi bayrak çekilirdi onur kalesine

Uç kibriti yüreklerinde dörtleyenler
Açlıgın ve yoksullugun kötülügünü gördüler Ama hiçbir şeyin
Boyun egmekten daha kötü olmadıgını
Ve boyun egenlerin
Yarınlara kalmadıgını bildiler
Her kötülügün daha kötüsünü tartisip Gözlerinde bütün korkuları sıldıler
Binlerce baskıdan ve küfürden sonra
Newroz ateşi yakıp şiirler söylediler
O günün adını milat koyup
Uç kibrit öncesi Ve üç kibrit sonrası dediler

Otsün diye kendi yuvasında kuş
Açsın diye kendi dalında çiçek gördüler ki yepyeni kibritler gerek
Ateş olup yanmaktaysa bütün gerçek Yanarken türkü söyleyen canlar gerek
Ateşi kanıyla tutuşturanlar gerek

Patladı zindanlarda yepyeni bir isyan seni Olümdür sınayan insan yigitligini
Olümü bedenimizde bogmak gerek Olümsüzlüge varıp ölümlerde
Daglarda kır çiçeklerince çogalmak gerek Olümü gamzelerde çiçeklemek ve gülmek Gülmek ki yaşama bilenmek demek
Ille de insan ıicagı kokarken koguşlar
Gülmek ki
Kurumuş derelerde sellenmek demek
Cöl kuraklıgında güllenmek demek
Var git dostum var git
Kendin al bu gece nöbeti
Bu gece ölmek Sonsuz bir ölümsüzlüge yürümek demek

Aylardan mayıs ki dallarda çiçektir
Toprakta bereket ve dogada renktir
Inançta güzellik ve zamanda gelecektir

Dört yoldaş o gun baharın koynuna girdiler Olümün alçaldıgını gözleriyle gördüler Gömleklerini - kalemlerini ve saatlerini Anılsınlar diye sevdiklerine verdiler
Ve dort agizdan üç kibritin ışıkli sesini gök gürültüsünü çıldırtarak gürlediler

Bu ihanet girdabında bogulmadan
Sahsımızda davamız son bulmadan
Ve geriye dönüşler virüs gibi çogalmadan Canımızla bu ihanet çarkına dur demeliyiz Onur bayraklarını gögsümüze dikmeliyiz Kawa'nin örsüne koyup davamızı Yüreklerimizi korüklenen ateslere sürmeliyiz Bu zindanda yolumuz aydınlıktır artık
Uç kibriti dörtle çarpıp bu gece
Bütün şehitlere konuk gitmeliyiz

Saat dörtte dört canın etrafi dört duvar Duvarların ötesi mayıs gülleri ve bahar
Analar ve bacılar aglayacakmış ne çıkar
Bu gece 'dörtlerin gecesi'
Dört gögüste yar diye yalnızca ateş yanar
Biri nöbet tutar - biri bildiri yazar
Digerleri dört kişilik bir ateş kurar

Zindan sessiz - zindan canlş bir mezar gökyüzünde bir anda dört yıldız kayar
Bütün dostlar uykuda
Dörtlerin gözlerinde yalnız ateş var
Dimdik başlarla
Emin ve kararlı bakışlarla
Ihaneti durdurmak icin ateşe yürüyorlar
Dördü de yaşamaya sevdalı
Ozgürlüge nişanlıydılar
Tutsaklık kesmişti mutluluk yollarını
Bu zindanda ölüme nikahlıydılar
Bu ölüm ki özgürlügün ilk adımı
Tutsaklıgın ve ihanetin kırılma anı

Takvimde on yedi mayıs kalkar
On sekiz mayıs dörtlere bakar
Dışarda güne hazırlanırken tomurcuklar
Dört candan başka uykudadır bütün tutsaklar Dag - taş ve zindan uykudadır
Yalnızca dört özgürlük yolcusu
O gece ölüme hesap sormaktadir

Yıllar boyu işkenceler içinde Ihanetler ve direnmeler içinde
Beklediler - beklediler de gelmedi ölüm Tuttular yakasından koydular önlerine
Konuş be ölüm - konuş dediler
Biz büyürüz sen böyle küçüldükçe
Seninle kavgamız insanlık tarihiyledir Prometheus'tan Spartakus'e Bruna'dan Che guewera'ya
Ve Kawa'dan bizlere dek ateş iledir
Gel de bagdaş kur soframıza ey ölüm
Senin alçaldıgını görmek
Ozgürlük adına sunulan canlar iledir

Zindan sessiz - zindan canlı bir mezar
Dört can el ele bir demire sarıldılar
Tinerler - neftler ve boyalar
Zindanda dört can
Kazan altında betona çakılmış birer çiviydiler Demirin beline sarılmış dört perçindiler
Ve bir potada erimeye hazır cevherdiler

Haykırdı üç kibrit yolunda önde giden
Ateşi zindanlardan kentlere götüren
Tamam mıyız
Uç yerine dört kibrit çıkarıp cebinden
Yaktı yüregindeki korlanan ateşten
Tutuşan ateş
Patlayan tinerlerin ve neftlerin sesi
Dokunmasın hiç kimse
Bu gece dörtlerin özgürlük gecesi
Dört bin yılda yazılmıs bir destanın
Güneş diliyle söylenmiş ilk hecesi
Böyle tutuşur - böyle yanar ancak
Uzay çagında bir zindan gecesi

Bir havar yükseldi zindandan kırlara
Dört ateşten dört kıvılcım düstü daglara
Daglar tutuşup indi baglara
Dört ayrı ses yükseldi her ateşten Söndürmeyin ateşi
Üfleyin korlara - üfleyin korlara (...)
Yak artık canlarla yakılan ateşleri

Yak ki açılsın dünyanın körelmiş gözleri
Yak ki yırtılsın geceler ışıgınla
Yak ki tarihi yeniden başlatsın
Kawa'nin -üç kibritin ve dörtlerin sözleri
Yak ki yayılsın dünyaya
Ateşin ve güneşin ölümsüz sesi

__________________
Serbest piyasa dostluklar

ikilem kıskacında

Hüküm sürüyor iktidar

Hükümlü olmuşuz

Hükmettiğimiz çarkın sahte zarında

Her gün,

Biraz daha zalimleştiriyor

İçimizdeki canavarı

Her kuvvet,

Biraz daha zalimleştiriyor

İçimizdeki şeytanı


DİLİMİN SINIRI DÜNYAMIN SINIRLARIDIR...
  Alıntı ile Cevapla
 

Tags
dörtlerin, gecesi


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:51 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1