Abi dediğime bakmayın. Beşar benden küçüktür. Yazıya başlık düşünürken sevimli bir tümce bulmak istedim ve aklıma Ahmet Muhip Dranas’ın Fahriye Abla şiiri geldi.
siteadi.com - Ne güzel komşumuzdun sen beşar abi
Sabah Gazetesi’nden Mehmet Barlas “Dünyada yerinde olmaya özenilecek en son insan herhalde Beşar Esad'dır. Bu adam sade iktidarını değil canını da nasıl kurtaracağını bilemez durumda” demiş ve eklemiş: “…bazıları "Esad yaptıklarında haklıdır, Türkiye'nin Suriye'de olup bitenlere seyirci kalması gerekirdi" diyorlar mı?... Şimdi de için için Beşar Esad'ı haklı görenlerimiz yok mu yani?”.

Tarafsız, dürüst ve mert olmakla seyirci kalmak aynı şey değil. Yandaş medya Suriye iç savaşına şaşı bakmaya, Beşar Esad için tarot açmaya devam ediyor. Mehmet kardeşim de Beşar’ın biletini kesmiş. Davutoğlu’nun ağzıyla konuşup çiğdem çitlemeyi sürdürecek. Barlas gibilere her yol asfalt.

Star Gazetesinden Ahmet Kekeç de Suriye liderini laik, Suriye rejimini faşist ilan etmiş. Haklıdır kendisi. Suriye çok faşist, Esad da çok laik canım. Demokratik Suudi Arabistan Cumhuriyeti ve Katar sosyal demokratlarının katkısıyla Suriye’yi dönüştüreceğiz. Esad’ın icraatlarını tartışıp tepki koyabiliriz. Ama acil ve temel mesele emperyalizmin BOP senaryosu temelinde Suriye’nin kanlı bir savaş sonrası bölünmesidir. Türkiye işte bu senaryodan uzak durmalı, Ortadoğu ocağını harlamamalıdır. Çünkü BOP tenceresinde biz de varız. Devlet erkanı küresel mafyanın menüsüne bir göz atsın. Listede Türkiye karnıyarık veya imam bayıldı olarak geçmiyorsa bütün dişlerimi kırmaya hazırım.

Yakın zamana dek can ciğer kuzu sarması olduğumuz Suriye lideriyle şimdi kanlı bıçaklı olduk. Nedenini bilmiyorum. Belki Beşar’ın ağzı bozuktur, kötü bir laf etmiştir bizimkilere. Belki devlet büyüklerimizin yanında gaz çıkarmıştır, ne bileyim. Durduk yerde kötü olmamışızdır herhalde. Ama küstük diye Suriye’yi arkadan vurmak olmaz.

Peki, ben Esad’ı niye seviyorum? Çünkü ben bir tersoyum dostlar. Aykırı durmak mizacımda var. Herkes birisine bodoslama yüklenince tartaklanan tarafa kayarım. Başbakan ve dışişleri bakanı sürekli Esad’ı kınayıp yandaş medya Beşar, Beşar diye şarlamaya başlayınca bende de bir Beşar Esad sempatisi oluşmuştur.

Neymiş efendim, Esad demokrat değilmiş. Esad’ın demokratlık meselesi aciliyet kesbediyorsa bu temelde tüm Ortadoğu’yu, bu arada Sudan lideri El Beşir’i de çizmek gerekir. Öte yanda, Türkiye’nin demokrasi karnesi de pek parlak sayılmaz. Ancak benim Beşar Esad’a dönük pozitif duygularım temelsiz değildir. Öncelikle Beşar Esad bir antiemperyalist. Bu herkesin becerebileceği bir meziyet olmuyor. Korkak da değil Beşar. ABD’ye, İsrail’e tepkisini rahat koyuyor. Büyük devletlere karşı el etek öpmüyor, Suudi kralı gibi abi beni kullanın, deliğe süpürmeyin filan demiyor. Katar şeyhi gibi din sömürüsü yapmıyor. Barack Obama gibi kürsüde gözleri parlamıyor, kimseleri haşlamıyor. Angela Merkel gibi kindar nesiller yetiştirmiyor.

Sakin ve sevimli bir kişilik. Kendisini ilah gibi görüp geçmişine de sövmüyor. Tahsillidir, bir tıp doktorudur Beşar. (Meslektaşımdır). Göz hastalıkları uzmanıdır. İngiltere’de doktorluk yapmıştır. Suriye’nin baba Esad zamanındaki Türkiye politikasını külliyen değiştiren kişidir. Suriye’de kırk yıldır süren olağanüstü hali de o kaldırmıştır. Emperyalizm bıraksa belki daha da toparlanacaktır. Ama iç savaş başlamıştır. İnsanlar ölmektedir. Esad’ın testislerini sıkarak Suriye’ye demokrasi gelmeyecektir.

Suriye Türkler için herhangi bir Ortadoğu ülkesi değildir. 400 yıl boyunca Osmanlılar tarafından yönetilmiş olup hatırı sayılır oranda (yüzde 5-7) Türkmeni barındırmaktadır. Şam’ı, Halep’i atasözlerimize dahi girmiştir. Öte yanda Esat ismi Türklerde de sık kullanılır. Yazar Esat Mahmut Karakurt, 1924 anayasasını hazırlayanlardan devlet adamı Mahmut Esat Bozkurt ilk aklıma gelenler. Bir de DYP’li Esat Kıratlıoğlu vardı ama onu geçelim.

Bu yabancılaşma zahiridir. Biz Esad’la aynı yoldan geçip aynı suyu içiyoruz. Aynı dağın yeliyiz. Küresel manada Esad kardeşim de, bizler de ötekiyiz. Garibanız ve dışlanmışız. Bu önemli bir ortak paydadır. Öyleyse ezilen uluslar olarak aynı davaya baş koyabiliriz. Katliamlara kimse onay veremez. Ancak medyanın dezenformasyonuyla da Esad yargılanamaz. Suriye’de demokrasi davasını elbette herkes desteklemelidir. Oysa emperyalizmin böyle bir davası bulunmamaktadır.

George Bush’un da, Obama’nın da validesini eşekler kovalasın. Amerikan başkanları demokrasi meselesinde umutsuz vakadır. ABD politikalarına el vermeye devam edersek yalnız Esad’la değil, Putin ve Ahmedinecat’la da papaz olacağız. Özgür Suriye Ordusu isimli kertenkele takımı Suriye sınırımızı eleğe çevirmiştir. Girenin çıkanın hesabı yoktur. İsmi de uyduruktur bu örgütün. Silahını ABD’den, parasını Suudi Arabistan ve Katar’dan temin eden, başka ülkelerin topraklarında barınan bir topluluk nasıl özgür olabilir? El Kaide’den, Müslüman Kardeşler’den terkip çapulcular özgürlük ve demokrasi mücadelesi verir mi? Bu ayak takımına kol kanat geren iki üç ülkeden biri Türkiye. Daha doğrusu AKP hükümeti.

Söylentiye göre, Suriye muhalefetine üs veren bizden başka kimse de yoktur. Gözümüz kesse çökeceğiz Suriye’ye. Oysa horozluğa heveslenmemek lazımdır. Horoz dövüşünün kazananı olmaz. Neticede, her iki horoz da bir gün kesilir. ABD ve İsrail’in ipiyle Ortadoğu batağından çıkamayız. Halep oradaysa arşın buradadır. Bütün mesele dost bildiklerimizdir. Obama ve Hillary dehlenmeden Suriye sorunu çözülemez.

Dr. Hasan Vasfi Altay

Odatv.com

__________________
Bizim paşa gönlümüzden çıkmış paylaşıyoruz kıymet bilmeyenler UTANSIN!!
‐----------‐-----‐---------‐-----
Seni her halinle niye seveyim?FENERBAHÇEmisin sen.