Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Sinema > Oyuncu, Yönetmen Biyografileri
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 19-09-2019, 16:18   #1
Can Dost
Üyelik Tarihi: Mar 2013
Bulunduğu Yer: artvin
Mesajlar: 4,651
Tesekkür: 7732
1214 mesajina 1746 kez tesekkür edildi
 seyyid isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı Oya Aydoğan


siteadi.com - Oya Aydoğan


Oya, 10 Şubat 1957’de, Erzincan’da, Güldane ve Cemal Aydoğan çiftinin iki çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Bir de ailesinin Ayhan adını verdikleri bir abisi vardı. Çocukluğu İstanbul, Beyoğlu’nda geçti.



Ortaokulu o dönem “Fransız Kız Ortaokulu” adıyla eğitim veren “Sainte-Pulcherie Fransız Lisesi”nde, ardından liseyi de Saint Michell Fransız Lisesi’nde okudu. Tüm öğrencilik yaşamı boyunca onun aklı da gönlü de artist olmaktaydı. Yıllarını Yeşilçam artistlerini seyrederek geçiriyordu.


En büyük şansı da en büyük heyecanı da Beyoğlu’nda yaşıyor olmaktı aslında. Çünkü burada Yeşilçam artistleriyle sık sık karşılaşmak mümkündü. Bir zaman gelecek aynı sahneyi paylaşacağı pek çok isme, şimdi uzaktan hayran hayran bakmakla yetinmeliydi. Bu günleri çok sonra bir röportajında şöyle anlatacaktı: "Yeşilçam Sokağı'na giden yol bizim okulun oradan geçerdi. Kadir İnanır'dan Cüneyt Arkın'a kadar bütün artistleri okul yolunda görüp heyecanlanırdık. Gittiğim her yer yıldız kaynıyordu."



Babası karşı çıktı

Cemal Bey, sert biriydi. Aslında 3 tane genç dayı da onlarla birlikte yaşadığı için terbiye konusunda dayağa başvuruyordu. Zaman zaman bu hâllerinden Güldane Hanım da nasibini alıyordu. Oya, annesini çok erken kaybetti. Son 8 yılını yatalak geçirdiğinde ona Oya bakacaktı. Güldane Hanım öldüğünde 48 yaşındaydı.


Güldane Hanım, Cemal Bey’in aksine yumuşak yüzlü, sevgi dolu biriydi. Oya, ne kadar iyi yönü varsa, hepsini annesinden alarak büyümeyi seçti. Babasından nefret etmedi; ama onun davranışlarındaki olumsuzlukları da yanlış bulup üzerine almayı reddetti.


Oya’nın en büyük hayali hayran olduğu isimler gibi bir Yeşilçam artisti olmaktı. İdolü Türkan Şoray’dı. Bunun için önüne çıkan her fırsatı mutlaka değerlendirmek istiyordu. Ama babası bu işe kesinlikle karşıydı. Aslında pek çok şeye olduğu gibi; tek kızdığı Oya’nın artist olma hayali değildi çünkü. Bu günleri de bir röportajında şöyle özetliyordu Oya:
"Babam kıyameti koparıyordu. Üstelik tek kızdığı bu artist olma sevdam da değildi... Mahallede kızlarla otururken görse bile beni yukarı çağırır, sonra da döverdi. Bir de o yetmezmiş gibi abim de çok sinirliydi. Allah'tan sonra yurtdışına okumaya gitti de kurtuldum. Ama asıl özgürlüğüme abim ve dayılarım evden ayrıldığında kavuştum."


Güzellik yarışması ile yıldızı parladı

Oya, hayallerinin gerçek olacağı günler için her fırsatı değerlendirmeye çalışıyordu. Sinemaya ilk adımını 1972’de, “Kabadayılar Kralı” ile attı. 80’lerde bir süre şarkıcılık da yaptı.


Bir yandan da güzellik yarışmalarına katılıyordu. 1975’te “Alev Gün” adıyla katıldı bir güzellik yarışmasına. Birinci olmuştu. Ancak ailesinin baskısıyla ödülü iade etmek zorunda kalmıştı. Bu baskı onun hayallerini daha da kamçılıyordu. 1976’da Ses Dergisi’nin düzenlediği 8. Sinema Artisti Yarışması’na bu kez kendi adıyla katıldı ve hayatı değişti. Oya, bu güzellik yarışmasında birinci oldu ve şansı o zaman açıldı. 6 önemli firmadan sinema filmi için teklif almıştı. Üstelik hepsi de başroldü.

Hayalini kurduğu gibi Yeşilçam’ın bir parçası oluyordu şimdi. 1976-2016 tarihleri arasında 51 sinema filmi, 13 televizyon dizisinde oynadı. Kemal Sunal, Kadir İnanır, Cüneyt Arkın, Salih Güney, Gökhan Güney, Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses gibi döneminin çok ünlü isimleriyle filmler çekti…


Bu yarışma, hayatına bir de yıllar sürecek bir çekişme getirdi. Yarışmaya Banu Alkan da katılmıştı ve Oya Aydoğan, kendisinin birinci olduğu bu yarışmada, Banu Alkan’ın da dördüncü olduğunu söylerken, Banu Alkan ise, yarışmadan çekildiği için dereceye girmediğini söylüyordu…



Artık bir Yeşilçam oyuncusuydu

Aynı yıl ilk başrolü Cüneyt Arkın ile paylaştığı “Deli Şahin” için “Gülcan” karakteriyle kamera karşısındaydı. Bu film, onun Yeşilçam’a attığı ilk resmi adım olarak tarihe geçti. Bundan böyle oynayacağı pek çok filmle sevilecekti…


1978’de Ertem Eğilmez yapımı “Neşeli Günler”deki rolüyle hafızalara kazındı. Adile Naşit ile Münir Özkul’un turşu suyu kavgasıyla ayrıldığı film olarak bilindi Neşeli Günler. Oya da onları bir araya getirmeye çalışan evlatlarından biri olan Zeynep’ti.


Yine 1978’de, bu kez Kemal Sunal ile “100 Numaralı Adam”da başrolü paylaştı. Filmdeki “Hiç aşık oldun mu?” sahnesi unutulmaz Yeşilçam sahneleri arasında yerini aldı. 1982’de, yine Kemal Sunal ile “Yedi Bela Hüsnü” filmi için kamera karşısındaydı. Filmde Hüsnü’nün aşık olduğu mahallenin güzel kızı “Hüsniye”yi canlandırıyordu.


1979’da, Kadir İnanır ile “Doktor”da, “Ayşe” karakteri ile başrolü paylaştı. Yine aynı yıl “Nazey” filmi için bu kez İzzet Altınmeşe ile kamera karşısındaydı. Güneydoğu Anadolu yöresinde birbirini seven iji köylü gencin aşklarını anlattılar.


1981’de İbrahim Tatlıses ile başrolü paylaştığı “Tövbe” ile başarısını katladı. Ferdi Tayfur ile de çok kez başrolde buluşan Oya, 1983’te, “Kalbimdeki Acı”da ona aşık bir kadını oynamıştı. 1984’te, “Zavallılar” filminde, Küçük Emrah’ın annesi rolünde oldukça ilgi çekmişti. 1986’da Emrah ile birlikte oynadığı “Merhamet” filminin de yapımcılığını yaptı.



Televizyonda Oya Aydoğan

Oya, ilk kez 1978’de, “Denizin Kanı” adlı televizyon dizisinde “Iraz” karakteri ile göründü. 1993’te de “Hamuş” adlı dizideydi. Ancak 1997’deki “Fırat” dizisindeki oyunculuğu ile adından söz ettirdi. 2000’de çok sevilen “Evdeki Yabancı” dizisinde “Ahu Balkan” karakteriyle seyirci karşısındaydı. Hep dram sahnelerinde görmeye alışık olunan Oya Aydoğan, bu dizi ile çizgisi dışına çıkmıştı. 2002’de, “Pembe Patikler” adlı dizide Zeliş’in annesi Cangül’e hayat verdiğinde komedide de başarılı olacağını bir kez daha kanıtladı. 2007-2010 yılları arasında “Bez Bebek” adlı fantastik çocuk dizisindeki “Kulina” karakteri ile hafızalara kazındı.
2011’de, Emel Müftüoğlu ile birlikte “Şekerli Kahve” adlı televizyon programını sundu. Ölmeden kısa bir süre önce de Lerzan Mutlu ile “Söylemezsem Olmaz” adlı magazin programını sunuyordu…


Söz konusu oyunculuk olduğunda o, bulunduğu her yerin kadrini kıymetini bildi. Bir röportajda “Sizi son yıllarda hep dizilerde izliyoruz. Bugünden geçmişe baktığınızda nasıl bir değişim görüyorsunuz?” diye kendisine yöneltilen soruyu şöyle cevaplamıştı:

“İyi ki diziler çıkmış. Yoksa biz nasıl para kazanacaktık? Senelerce Oya Aydoğan olduktan sonra gidip bir Fransız kolejinde öğretmen olamazsın. O yüzden ben dizilere çok saygı duyuyorum. Oyacığım sinema gerçekten aşk ve gerçekten dizi sinemadan farklı! Yani resmen yer yerinden oynamış gibi. Mesela bizim sette kuaförümüz yoktu, saçlarımızı bigudilerle geceden sarardık. Sadece sandviç verilirdi. Kıyafetleri kendimiz ayarlardık. Sahte takı takamadığımız için zengin akrabalarımızdan mücevher alırdık. Saat 08.00'de sette olunurdu ve herkes servisle giderdi. Setiniz bitse bile paydos verilmesini beklerdiniz. Şimdi başrolseniz özel arabalarla alınıyorsunuz. Bir de para yoktu. Ben senede 50 filmde oynardım. 8 sene sonra küçük bir ev alabildim. Şimdi sponsorlar var. Hayat kolay.”


Özel hayatı

Oya, Haluk Ulusoy ile Şubat 1978’de, Suzan Avcı aracılığıyla tanıştı. Müslüm Gürses ile “İsyankâr” filmini çekiyorlardı. Bir sahne, otobüs firması olan Ulusoy Tesisleri’nde çekilecekti. Haluk, Oya’yı ilk kez bu sahne sırasında gördü ve aşık olmuştu. Suzan Avcı bu noktada araya girdi ve onları tanıştırdı.


Çok geçmeden Haluk, Oya’ya evlenmeleri konusunda ısrar etmeye başladı. Ancak ne Oya’nın annesi Güldane Hanım, ne de Haluk’un babası Saffet Bey razı geliyordu bu evliliğe. Onlar yine de aralarındaki aşka karşı koyamadı ve Mart 1979’da Sarıyer Nikah Dairesi’nde gizlice evlendiler. Ne bir davetlileri vardı ne de nikahlarına şahitleri. Hatta Oya gelinlik de giymemişti. Oya’nın şahitliğini de nikah dairesinin kapıcısı olmuştu.
Bir heyecanla gizli bir şekilde başlayan bu evlilik sadece4 gün sürebildi.



Çünkü Güldane Hanım öğrendiğinde yataklara düşmüştü. “Bu iş bitecek!” diyor, başka da bir şey demiyordu. Haluk da babasının tepkisinden çekinmeye başlamıştı. Oya da daha fazla annesinin bu haline dayanamadı ve eve döndü. Hiç zaman kaybetmeden de boşanma davası açıldı. Yıllar sonra ikisi de bu evliliği bir gençlik hatası olarak anacaktı…


Oya bu çalkantılı evlilik macerasından sonra bir süre Gazinocu Tamer Taylan ile birlikte yaşadı. 1988’de ise, Latif Demirbağ ile tanıştılar ve ani bir kararla evlendiler. Latif Demirbağ, İzmir’in tanınan iş adamlarındandı. Bu evlilikten “Gurur” adını verdikleri bir oğulları oldu. Oğullarına adını yakın dostları Orhan Gencebay ile Nur Yerlitaş koymuştu. Birbirlerine aşık olmuşlardı; ancak bu evlilik de Latif’in maço tavırları sebebiyle bir buçuk yılda bitti. Oya Aydoğan’ın en popüler olduğu zamanlardı. Şiddet içeren bir ilişkiye devam edemeyeceğine karar vermişti…



Fransızca ve İngilizce bilmektedir.



Ödülleri

Oya Aydoğan, 2013’te, Elazığ’da düzenlenen Uluslararası Çayda Çıra Film Festivali’nde “Onur Ödülü”ne layık görüldü.
2013 yapımı “Kedi Özledi” filmindeki Meloş karakteri ile 2014 Sadri Alışık Ödülleri’nde komedi dalında “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü”nü kazandı.


2015’te, magazinci.com’un düzenlediği 15. Yıl İnternet Medyası Ödülleri’nde, Ferdi Tayfur ile birlikte “Yaşam Boyu Onur Ödülü”ne layık görüldü.


Oya Aydoğan yüksek tansiyon hastasıydı. Oğlu Gurur’un, bir röportajda verdiği bilgiye göre, aslında yaşanan sağlık durumu anlık bir şey değildi. Düzenli olarak kontrollerine gitmiyordu ve aortunun yavaş yavaş inceldiği de fark edilememişti. Bu incelme, en ufacık bir öksürme, kusma gibi durumda yırtılmayla sonuçlanabilirdi. Oya Aydoğan’ın başına gelen tam olarak buydu.



Yediği patates boğazına takıldı ve aort yırtılması sonucu kaldırıldığı hastanede 12 saat süren bir ameliyata alındı. Ardından yoğun bakımda uyutulan Aydoğan, 6 gün dayanabildi. Yedinci gün, 15 Mayıs 2016’da, sabah saat 07.15’te hayata gözlerini kapadı.


Vasiyeti üzerine ulus mezarlığına defnedilmiştir.


Dizi filmleri :


1978 – Denizin Kanı
1999 – Fırat
2000 – Evdeki Yabancı
2002 – Pembe Patikler
2007-2010 – Bez Bebek (dizi)
2011 – Sudan Sebepler
2012 – Düşman Kardeşler (dizi)


Filmleri :

1972 – Kabadayılar Kralı
1975 – Şahin
1976 – Beyazperdeler
1977 – Erkeğim
1978 – Dertli Pınar
1978 – Son Sabah
1978 – Neşeli Günler Zeynep
1978 – Yüz Numaralı Adam
1979 – Doktor Ayşe
1979 – Nazey
1979 – Divane Zeliha
1979 – Hayat Harcadın Beni
1979 – İsyankar
1980 – Sevgi Dünyası
1980 – Çile Tarlası
1980 – Zeytin Gözlüm
1980 – Bağrıyanık
1980 – Sabırlı Kullar
1981 – Kara Gurbet Cemile
1981 – Tövbe Zeynep
1981 – Takip Oya
1982 – Günaha Girme
1982 – Berduşlar
1982 – Yedi Bela Hüsnü Hüsniye
1983 – Kalbimdeki Acı
1983 – Günahkar
1984 – Berduşlar Sosyetede
1984 – Öç İklima
1984 – Aşkım Günahımdır
1984 – Sevginin Bedeli
1984 – Yaralı
1984 – Zavallılar
1985 – Unutamadım
1986 – Beyoğlu’nun Arka Sokakları
1986 – Merhamet
1986 – Ağla Anam Ağla
1987 – Kan Damlaları
1988 – Sokak Çocuğu
1990 – Utan Be
1991 – Kabadayılar Kralı
1992 – Nehirler Denize Akar
1993 – Bayan Perşembe
1996 – Çapraz Ateş
2000 – Hemşo Bankamatikçi
2005 – Deli Duran
2009 – Süpürrr
2012 – İkizler Firarda


  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi seyyid üyemize tesekkür ettiler
HÜLYADOST (10-11-2019)
Cevapla


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:46 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1