Alvar Ellerinin Sesi : Abuzer Karakoç
 

Alvar ellerinin sesi Abuzer Karakoç

https://i.hizliresim.com/zGRmR4.jpg

Alvar ellerinin sesi Abuzer Karakoç


O hayatının sonuna kadar Türkiye halkına bağlı kaldı ve yüreğinde ki devrim ateşi hiç sönmedi.



MURAT İNCE
1952 yılında dünyaya gözlerini açan ve genç yaşta 16 Ocak 1996’da aramızdan ayrılan partili sanatçı Abuzer Karakoç’u yakından tanıdığınızda, onun devrimci kararlılığını hemen sezersiniz. Halk müziğini örgütlü mücadeleyle birleştirmesinde ki ustalığı görülmeye değer. O hayatının sonuna kadar Türkiye halkına bağlı kaldı ve yüreğinde ki devrim ateşi hiç sönmedi.

ALVAR DEĞİŞLERİ

Devrimci sanatçı Abuzer Karakoç, Sivas'ın Gürün ilçesinin Alacamezar köyünde dünyaya geldi. Alacamezar köyü Alvar yöresi içinde yer alır. Gazi Üniversitesi Yüksek Öğretmen Okulu Müzik Bölümü'nde çello üzerine öğrenim gören ve Şan dersleri alan Karakoç, Türkiye’nin en çalkantılı döneminde devrimci mücadelede karar kıldı ve gereğini hayatının sonuna kadar yerine getirdi.

Abuzer Karakoç kendine özgü yorumlarıyla ve türküleriyle de tanınır. O, değim yerindeyse Alvar değişlerinin piridir! 1980 öncesi söylediği ve dillere destan “İnce Memetâ€� türküsü sayısız sanatçı tarafından defalarca yorumlanmıştır. Onun sesinde çocukluğunda yaşadıkları, halkının çektiği acılar, direniş öykülerini bulursunuz.

ABUZER KARAKOÇ DİNLEMEK

Bir bakıma türküler bizim hayat kitabımızı okuyarak oluşmuştur. Yaşam hikâyelerimizin derlenmesi olarak da tanımlayabiliriz türkülerimizi. Ara sıra istemeden de olsa düşünüyoruz; acaba türküler olmasaydı ne olurdu halimiz?

Abuzer Karakoç o türküleri halka gitmede ve kucaklaşmada çok iyi değerlendirdi. Yurt dışında farklı siyasal hareketlerin gecelerinde ilkeli tavrından ödün vermemiş ve halk türkülerini özgün sesiyle söylemeye devam etmiştir. Kendisinden istenen dar örgüt propagandalarına aldırış etmeden, türkülerini yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızla buluşturmuştur.

Eğer Abuzer Karakoç’u, hele hele İnce Memet’i onun sesinden dinlemediyseniz bir eksiklik olmuş demektir. Türkü sevenlere bir kez daha Abuzer Karakoç’u hatırlatmayı görev biliyoruz.

ÖRGÜTLÜ DEVRİMCİ SANATÇI

Abuzer Karakoç sosyalist olarak yaşadı ve türkülerini bu inançla dillendirdi. O, siyasal faaliyetlerinden dolayı 1970'li yıllarda defalarca tutuklandı ve 12 Eylül 1980 darbesinde yakalanarak cezaevine girdi. Hayatının 6 yılını cezaevinde geçirdi. Karakoç, yıllarını geçirdiği hapishanede kan kanserine yakalandı. Abuzer Karakoç 12 Eylül döneminde Türkiye’de 30'dan fazla davanın 16'sından ceza aldı. Hapishaneden çıktıktan sonra 1989 yılında Fransa’nın başkenti Paris’e gitti.

Reklamdan sonra devam ediyor


Yurt dışına çıktıktan sonrada mücadelesine devam eden Karakoç, Türkiye'de hazırladığı “Hasretim Sanaâ€� ve “ Ülkeme Gelsin Baharâ€� kaset çalışmasını bitirdi. Sanat hayatına ara vermeden sürdüren Karakoç daha sonra Paris’de “Umut ve Sevda Şarkıları'nıâ€� yayınladı. Yaşadığı Paris’te Aydınlıkçılarla ilişkisini hep sürdürdü. Değişik sol grupların çelme atmasına aman vermedi ve onların sağlayacağı olanakları elinin tersiyle itti. Çağrıldığı etkinliklerde dik durdu ve siyasal görüşlerinden taviz vermedi.

Abuzer Karakoç emekçi karakterliydi. Yurt dışına kapağı atmış maceracı solcu liderlerin çalışmadan yaşamak tembelliğini hiç benimsemedi. O çalıştı ve terzi atölyesi kurarak geçimini sağladı. Bir yandan yakalandığı ilik kanseri ile boğuşurken diğer yandan da mücadeleye karınca kararınca destek olmayı sürdürdü.

HEP PARTİLİ YAŞADI

Abuzer Karakoç ağabey ile Paris’te ki biçki-dikiş atölyesinde defalarca görüştük ve uzun konuşmalarımız oldu. Abuzer abi o davudi sesiyle Genel Başkan Doğu Perinçek’i soruyor ve sağlığının yerinde olup olmadığını öğrenmek istiyordu. Özelliklede Başkan Doğu Perinçek’in hapishanede bazı arkadaşlarla yaşadığı sıkıntıları bilmek istiyor ve başkanımızın iradesine derin saygı duyduğunu hissettiriyordu. Sosyalist Parti’nin (TİKP-Sosyalist Parti-İşçi Partisi-Vatan Partisi) çalışmaları hakkında sorular soruyor ve dikkatle dinliyordu.

Bir anımızı anlatmadan geçemeyeceğiz; 1989 veya 1990 yılıydı Almanya’nın Böblingen kentinde bir sol örgütün gecesi vardı. Geceye katıldık ve kitap-dergi standı açtık. Masamızda kitaplar, 2000’E DOĞRU Dergileri ve değişik propaganda malzemeleri bulunuyordu. Etkinliğin bir yetkilisi gelerek masayı kaldırmamızı ve geceyi terk etmemizi istedi, ısrar etti. Biz ise kaldırmayacağımızı söyledik. Küçük bir itiş kakışın ardından görevliler geldiler masayı aldılar. Bizde malzemelerimizi dış kapıya yakın yere gazeteler sererek kitap ve dergilerimizi yerde sergiledik. O ara Abuzer Karakoç sergileri geziyordu. Bizi görünce hemen yanımıza geldi ve niye kitap ve dergilerin yerde olduğunu sordu. Bizde durumu izah ettik. Abuzer Karakoç yüksek sesle durumu protesto ettiğini ve bunun hemen düzeltilmesini istedi. Bir süre sonra görevli gelerek masayı alabileceğimizi söyledi. Sonradan duyduk, Geceyi düzenleyenlere; şayet durum düzeltilmezse sahnede yer almayacağını söylemiş. İşte Abuzer Karakoç böyle bir partili sanatçıydı.

Parti ve sanatı birleştirmede ki ustalığını tanıyanlar bilir. Arkadaş canlısı, yoldaşlık tutkunu bir devrimci sanatçıyı anmak ve anısına sahip çıkmak sorumluluğumuzun gereği olmalıdır.

ONU YAZMAK

Gönül isterdi ki Abuzer Karakoç’u sanatçı arkadaşları hatırlasın ve yazsın. Biz ne kadar da yazmış olsak bir yanı eksik kalır. Onu yeniden hatırlamak ve hatırlatmak için partili sanatçıları göreve çağırıyoruz.

Abuzer Karakoç programları yapmak Ulusal Kanal’a çok yakışır. Yine Aydınlık gazetesi Kültür Sanat sayfası ne güne duruyor? Partili sanatçısını unutanlar gün gelir kendileri de birilerince unutulur!

Abuzer Karakoç’u ölüm yıldönümünde saygıyla, sevgiyle, hasretle anıyoruz.