|
|
LinkBack | Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara | Modları Göster |
26-09-2009, 10:45 | #1 |
Dost
Üyelik Tarihi: Mar 2007
Yaş: 50
Mesajlar: 1,485
Tesekkür: 1366
|
Yılmaz Güney (1 Nisan 1937, Siverek - 9 Eylül 1984, Paris)
Yılmaz Güney'in gerçek adı Yılmaz Pütün'dür. 1937 yılında, Siverek'in bir köyünde, Kürt olan topraksız bir ailenin iki çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. 10 yaşındayken evden kaçarak Adana'daki akrabalarının yanına gitti.
siteadi.com - Yılmaz Güney (1 Nisan 1937, Siverek - 9 Eylül 1984, Paris) Daha sonra Atıf Yılmaz'ın da desteğiyle sinemada çalışmalarına başladı. Lise yıllarında, bisikletiyle sinemadan sinemaya on altı milimetrelik film bobinleri taşıyarak sinemaya ilk adımını atar. Sinemaya daha yakın olabilmek için Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bırakır ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne yazılır. Sinemaya olan sevgisini şöyle özetliyor: "Sinemayla karşılaşmam 13 yaşındayken oldu. Kavgalı dövüşlü filmlerin gösterildiği fukara sinemalarına gidiyorduk. Kendimizi daha rahat hissediyorduk bu sinemalarda. Mesela bir Galatasaray Sineması vardı, çok güzeldi. Önünden geçer bakardık ama çok lükstü gitmeye korkardık. İstesek parasını verip girebilirdik. Ama ne kıyafetimizi ne de yapımızı uygun görmezdik o sinemaya." Yılmaz Güney oynadığı filmlerde haksızlığa uğramış halktan insanları canlandırdı. Güney, yapımcılığını, yönetmenliğini, senaryo yazarlığını ve oyunculuğunu üstlendiği Seyit Han/Toprağın Gelini (1968) filmiyle ileride kendi adıyla anılacak olan film türünü ortaya çıkardı. Bu filmde, sevdiği kıza kavuşmak için tüm kötüleri tek tek ortadan kaldıran, ama sonunda bilmeden sevgilisini de öldüren bir yalnız kahramanı canlandırıyordu. Daha sonraki dönemlerde, genellikle Spagetti Westernler ile benzerlik gösteren bazı filmlerde rol aldı; bu tür filmleri yazdı ve yönetti. Bu açıdan, Türk Sineması'nın en özgün kişilerinden biri olarak görülmektedir. Güney, sonraki Aç kurtlar (1969), Umut (1970), Umutsuzlar (1971), Acı (1971), Ağıt (1971) gibi filmlerinde ülke gerçeklerine değinen ve ezilen insanı odak olarak alan bir anlatım geliştirdi. Yaşamı olanca gerçekliği içinde yansıtmaya çalışan bu sinema, bir yönüyle 2. Dünya Savaşı sonrasında İtalya'da gelişen Yeni Gerçekçilik Akımı'nı, bir yandan da geleneksel halk destanlarını anımsatmaktadır. Güney, 1974'te yönettiği Arkadaş'ta ve daha sonra hapse girdiği için Şerif Gören tarafından tamamlanan Endişe`de (1974), gene hapse girdiği için sadece senaryosunu yazdığı, Şerif Gören tarafından yönetilen Yol`da (1982), ölümünden önce yurtdışında yönettiği son filmi Duvar`da (1983) kendine özgün tema ve anlatım biçimlerini geliştirerek uyguladı. Yurtdışına çıktıktan sonra kurgusunu yapıp gösterime çıkardığı Yol, 1982 Cannes Film Şenliği`nde Kayıp (Missing) adlı filmle birlikte büyük ödül olan Altın Palmiye'yi paylaşarak Türk sinemasına tarihinin en önemli ödüllerinden birini daha getirdi. 1981 sonunda izin alarak ayrıldığı Isparta Cezaevi'ne dönmeyen Güney, daha sonra Fransa'ya sığındı. 1983'te Türk vatandaşlığından çıkarıldı. 9 Eylül 1984'te kanserden öldü ve orada toprağa verildi. ESERLERİ YAYINLANMIŞ SENARYOLARI: Umut (1975) Umutsuzlar (1975) Arkadaş (1975) Seyyit Han (1976) Ağıt (1976) Endişe (1976) Aç Kurtlar (1977) Acı (1977) DİĞER KİTAPLARI: Hücrem (1975) Salpa (1975) Sanık (1975) Selimiye Mektupları (1976) Seçimlerde CHP Neden Desteklenmelidir (1977) Soba Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz (1977) Faşizm Üzerine (1979) Paris Komünü Üzerine (1979) Oğluma Hikayeler (1979) ÖDÜLLERİ 1972 Orhan Kemal Roman Armağanı Boynu Bükük Öldüler romanıyla 1970 Altın Koza ödülü Umut filmiyle Baba filmiyle Altın Koza Ödülü (geri alındı) 1982 Cannes Film Şenliği’nde Altın Palmiye ödülü Yol filmiyle. (Missing filmiyle paylaştı) BAZI ŞİİRLERİ: ARKADAŞ Olmasın o ta içten Gülen gözlerde yaş Bir gün gelip ayrılsak da Seninle arkadaş Bir kıvılcım düşer önce Büyür yavaş yavaş Bir bakarsın volkan olmuş Yanmışsın arkadaş Dolduramaz boşluğunu Ne ana ne kardaş Bu en güzel bu en sıcak Duygudur arkadaş Ortak olmak her sevince Her derde kedere Ve yürümek ömür boyu Beraberce el ele Olmayacak o ta içten Gülen gözlerde yaş Bir gun gelir ayrılsak da Seninle arkadaş Yılmaz Güney MUTLU OLMA ŞANSI Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz, acısını acımız yaptık çünkü. Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın gözyaşı bile içimizi parçaladı. Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk... Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı. Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili... Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak. Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım. Yaşamak ne güzeldir be sevgili... Sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek... Ve o vazgeçilmez sancılarını duyarak hayatın... Yılmaz Güney KENDİM İÇİN YAŞAMIYORUM Hayatı kendim için yaşamıyorum. Ve korkmuyorum Hiç birşeyden. Başıma gelecekleri de biliyorum. Herşeye rağmen düşmana inat yaşayacağız. Yarın bizim çünkü... Yılmaz Güney BİR GÜN Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu. Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi. Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim. Damla damla birikiyor insan. Damla damla sevgili... Bir gün akıp gideceğiz hayata. Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin. Benim yüreğim sensin şimdi seni vurur durur... Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde. Yılmaz Güney KÖPRÜ Sevgili yetmiyor 'sevgili' sözü tek başına. Karşılamıyor içimi dolduran duyguyu. Oysa ben 'sevgili' derken neler düşünüyorum bilsen. Sonsuz, bir güneş bir yudum rakı çiçeğe durmuş ince bir bahar dalı oğlumun sıcak yanağı anamın acılı gözleri babamın tütün kokan eli evimizdeki kuş yarının güzel günleri. Anlatılması güç binlerce duygu ve sen... İşte sen beni hayata bağlayan en güzel köprüsün; köprülerin en güzelisin. Sevgilim... Güzelim... İnsanı yaşatan içimizdeki hayat böceğidir. O ölürse hayatımızın da tadı biter. O sakın ölmesin yaşat onu. Yılmaz Güney CANIM Canım, sevdiğim, yüreğim Bu duvarlar bizi ayırmaya yetmez bilesin Bu kapılar, bu demir parmaklıklar hava inan Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü Bazen bir serçe kadar güçsüzsem bir nedeni vardır hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi Yılmaz Güney Eskiden bilmezdim yalnızlığı Eskiden bilmezdim yalnızlığı Bir ağaç nasıl yalnız değilse ormanında Bir çiçek kendi dalında Eskiden bilmezdim yalnızlığı Yalnızlığın içinde Şimdi yalnız, yalnız mıyım Kopuk muyum dalımdan Uzağında mı kaldım ormanın Yılmaz Güney Mutlu olma şansı Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili, biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz acısını acımız yaptık çünkü. Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın göz yaşı bile içimizi parçaladı. Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk... Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı. Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili... Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak. Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım. Yaşamak ne güzeldir be sevgili... Sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek... Ve o vaz geçilmez sancılarını duyarak hayatın... Yılmaz Güney Kim Kimdir… Sardunyayı, yasemini Ve hanımelini sevmeyen Kimdir… Gül fidanlarını kıran Akşam seflarına saldıran Kimdir… İncir kuşlarını Kumruları yok sayan Kimdir… Erik ağaçlarından Kiraz ağaçlarından O ağaçların çiçek açmalarından korkan Kim… Yılmaz Güney Bu Alemde Kral Tanımam! Sen hiç ölümün gölgesinde özgürlügü yaşadın mı Bir garibanın elinden tutupta hiç kadere rest çektin mi Alçağın adisine ispiyoncusuna kurşun yağdırdın mı Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam Sen zevkini sefanı sürerken ben hayat okulunu okuyordum Sen elin cilalı mermer taşlarında kibar beylerlen dans ederken Ben hergün azraillen dans ediyordum Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam Sen sıcak yatağında rahat uyurken Ben ise parçalanmış vucudumun acısıyla mahkeme duvarlarına Yaslanmış, gelmeyi bilmiyen karanlığı bekliyordum Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam İdam sehpasında bir mahkum yaşamayı ne kadar çok istiyorsa Bende seni o kadar çok seviyorum.. Aşıma katmadım haram, güzel çirkin aramam Yanlış yapanı tanımam... bu senin içinde geçerlidir gülüm Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam..! Yılmaz Güney Postager Haber
__________________
,,,BiLmeyen Ne BiLsin Bizi, BiLenLere SeLam oLsun,,, |
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi Abudeniz üyemize tesekkür ettiler | ..demet.. (26-09-2009), aliekberve (15-01-2020), Daywalker (26-09-2009), IZA (28-09-2009), |
28-09-2009, 19:46 | #2 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: May 2007
Bulunduğu Yer: Kizlarimin yanindayim en degerli varliklarim
Yaş: 47
Mesajlar: 832
Tesekkür: 704
|
T.C devletide nedense buyuk degerler vefat edince kiymet biliyorlar,programlar yapiyolar bilmem ne yapiyolar once yapsalar ya surgun edene kadar
__________________
мυтℓυ єтмι¢єкѕєη мєѕgυℓ∂є єтмι¢єкѕιη, νє∂αℓαя кσуѕα∂α вαzєη gιтмєк gєяєкιя...
|
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi IZA üyemize tesekkür ettiler | aliekberve (15-01-2020) |
Tags |
1937, 1984, eylül, güney, nisan, paris, siverek, yılmaz |
|
|