Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Sanatçilarimiz, Ozanlarimiz , Sairlerimiz
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 24-05-2010, 23:54   #1
Dost
Besdemi - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Apr 2010
Mesajlar: 753
Tesekkür: 1095
222 mesajina 2557 kez tesekkür edildi
 Besdemi isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı Asık mahzunı serıfı tanıyalım


siteadi.com - Asık mahzunı serıfı tanıyalım Asik Mahzuni Serif Hayati (1940 - 2002) ,


Buraya 'Hasan Obasi' denmektedir. Burasi göçer Çilingirler' in bulundugu, otlak bir arazidir. Bunun için adina 'Çilingir Çayiri' da denir. Bu gün burasi hala Çilingir Çayiri olarak anilmaktadir. Seyyit Mehmet' in türbesinin bulundugu bu köye simdi ise, 'Hasan Köyü' denilmektedir. Bütün Elbistan / Malatya ovalarinda ve daglarinda o günün büyük mürsidi ve evliyasi olarak bilinen Seyyid Haci Mehmet Dede, Asik Mahzuni Serif ' in babasi Zeynel' in, öz dedesidir.

Seyyid Mehmet'in 1800'li yillarin basinda vefat etmesiyle, Hasan Köy'de asimile edilerek Sünniligi kabul eden Cirikli ve Aguçan Türkmenleri burada kalir. Ancak, Oniki Imam'a bagliligini sürdürmek isteyen, Kocalar ve bir kisim Aguçan Türkmenleri, Koç Obasi ve Alhasli yaylalarina dagilir.

Sonunda, Afsin'in 15 km. kuzeydogusunda, küçük bir tepe üzerine gelirler ve Hozat / Barginek Köyü'nün anisina Berçenek Köyü'nü kurarlar. Elbistan'a; Dersim'den, Horasan'dan, Hatay'dan akin etmis bütün Türkmen ve Yörük Alevileri asimileye ugrar ve köylere; camiler, imamlar tahsis edilir. Bu arada Berçenek köyü de üç-dört çesit asiretin karmasindan meydana gelir (Aguçan, Cirikli, Kocalar, Savranlar, Ellezler). Bu asiretler uzun zaman kök
kültürlerini devam ettirirler. Ancak, bunlarla birlikte, Maras Sünni Türkmen Köyleri'nden gelen bir kisim Sünni Yörük uzantilar da bu köye yerlesirler.

1940'in baslarinda Mahzuni Serif bu köyde dogar. Barginekli Aguçan Türkmenleri'nden olup, nene tarafi Varto / Hormekan Asireti'nden Razey'e (Irazca hatun) mensuptur.

1940'li yillarda, Berçenek'te ilk okul olmadigi için Mahzuni, Elbistan'in Alembey Köyü'nde, Lütfü Efendi Medresesinde Kur'an egitimi alir, Eski Türkçe okur, yazar. Ancak, 1956 yilinda köye gelen ilk okuldan, mezun olduktan sonra Mersin Astsubay Okulu'na gider. 1960 yilinda Ankara Ordu Donatim Teknik Okulu'nu bitirir. Basarisinin geregi Kuleli Askeri Lisesi'ni
ayni yillarda hak etmesine karsilik, toplumculuga ve halk edebiyatina gönül verdigi ve Alevi oldugu için ordudan ihraç edilir.

1961 yilindan itibaren yüzlerce plak, kaset yapar.

Hakkinda yazilan ve yazdigi kitaplar uluslararasi edebi tartismalara konu olur ve 1998 yilinda dünyanin, yasayan üç büyük ozani arasinda birinci sirayi alir.

....1940'li yillarin basinda dogan Mahzuni Serif, elini sazina attigi günden itibaren bu tarihi bilmekte gecikmemis ve sürüp geldigi ecdadi yolunda fire vermemistir. Geçmisinde yapilan zulüm ve adaletsizlige kin beslememis olup, Yezit sözcügünü yalniz Hz.Hüseyin'i sehit eden Emevi zalimi için kullanmis ve hiç bir sünni dostuna Yezit yakistirmasini reva görmemistir.

Mahzuni'nin, Orta okul yillarindan itibaren begendigi, demokrasi ve sosyalist mantik onu gelecegin en tutarli terbiye kaliplari olarak muhafaza etmislerdir.

...Mahzuni Serif, kendisini dünya kültürleri içinde bir parça
mazlum milletler içinde bir birey olarak tanimlamis ve bu iki gerçekten yola çikarak, dönmeden devam etmistir.

...Mahzuni'yi yakindan tanimak, O'nun eserlerini çok iyi dinlemekten ve özümsemekten geçer. Kendisinin söyledigi gibi 'benim söylediklerim ne ise ben oyum'. Gerçekten de Mahzuni ürettikleri eserlerle topluma ve dünyaya çok önemli iletiler vermistir. Önemli olan bu iletiyi algilamak ve bu iletileri
topluma sunmaktir.

Mahzuni ordudan ayrildiktan sonra toplumsal, siyasi konulari ele alan; geleneksel halk siirini devam ettiren ve diger yanda protest siirlerle halkin sorunlarini dile getiren; halk asigi veya halk ozanligina basladi. 12 yasindan bu yana bu gelenegi devam ettirmektedir.

Saz çalmayi amcasi Asik Fezali (Pehlül Baba) dan ögrendi

Kahramanmaras'in Afsin Ilçesi... Afsin'in Berçenek Köyü... Köyün sahibi tek kisi, yani bir aga.

Köydeki Zeynel Cirik, agaya çalisan bir irgat. Ana Döndü ise ot toplayarak ailenin karnini doyurmaya çalisan cefakar bir kadin.

Bunlarin 1940 yilinda bir ogullari oluyor, adini Serif koyuyorlar.

- Babamin dedigi dogruysa ,anamin da dedigi dogruysa 1943 yilinin ocak 3'ünde Afsin' e bagli Berçenek köyünde dogmusum.

O siralarda dogum tarihi kimin umurunda ki... Bu yüzden Serif'in dogum tarihi 1940 yerine 1943 yaziliyor. Berçenek nasil bir köy?
Iste anlatiyor Mahzuni:

- Köyde ilkokul yokmus o zamanlar. Belli bir yasa gelen çocuklar Elbistanin Alembey Köyü'nde Haci Lütfi Efendi' nin açtigi Hafiz Kuran kursuna gidermis.Yasim, ögrenim çagina geldiginde babamin istegi üzerine ben de Lütfi Efendinin medresesinde hafiz kursuna devam etmek üzere Alembey köyüne gittim, geldim... Bizim çevremizde kocaman bir yobaz bulutu döner. Haci Lütfi Efendi hiç çekinmeden, caninin istedigi sekilde, bilmedigimiz dillerle, bilmedigimiz isimlerle fetvalar verirdi durmadan. Arapçayi o zaman ögrendim. Simdi Arapça yazip okuyabiliyorum. Lütfi Efendinin medresesinde üç buçuk sayfada kaldim...

- Derken köye egitmen, ardindan ögretmen verildi. Devam ettigim ilkokulu süresinde bitirdim.

Asker olmak istedi:

- Gün oldu gönül bir seye takildi. O da su: Arada sirada Afsine, Elbistana subay kiyafetiyle dolasan genç çocuklar görürdüm. Bunlar assubay okulu ögrencileri idi. Çevrenin etkisiyle olacak, askerlige karsi büyük ilgim vardi. Tutturdum, ille ben de assubay olacagim, diye. Bu istegim yerine geldi. Ögrenim görmek, 'subay olmak' için Mersin 3.Assubay Hazirlama Okuluna basladim.

- Bu arada sunu da belirteyim: Ben daha 10-12 yasinda önlüklü bir ilkokul ögrencisi iken dayimin kizi Emine ile nisanlanmistim, yine babamin ve akrabalarin istegiyle.

Imam nikahi ile evlendigi karisindan Zeliha adinda bir kizlari
olur.

- 1956 yilinda girdigim Mersin Assubay Hazirlama Okulunu 1959'da iftiharla bitirdim. Ordonat Tekniker sinifina ayrilarak sinifina ayrilarak Ankaraya Ordonat Tekniker Okuluna geldim. Bu okul simdi benim yargilandigim okuldur; isin daha ilginç yani, bugün yargilandigim salon benim sinifimdi. Burada çok kisa süren bir egitim-ögretimden sonra Sivasa gönderildim. Ekreol Tepede bes ay stajerlik yaptim.

- 1960'ta ihtilalde payimiz oldu. Cemal Babanin emrinde biz bir grup genç silahlandirildik. Diskapi bölgesi bize verildi. Yil 1960 in kasimi oldu. Bugün yargilandigim eski okulumun meydaninda bana ilk Atatürk ödülü verildi. O günün hatirasi olarak. Günün Ordonat Daire Baskani Resat Ülgenalp in imzaladigi ve gözlerimi öperek verdigi kitabi hala saklarim.

- 27 Mayisin verdigi ruhla olacak askerligi daha da sevmeye basladim. Basarilarim beni bir yere dogru hizla sürüklüyordu.

- Gün geçti ben de 'HALKÇILIK' ruhu daha agir basmaya basladi. Bu arada dayimin kizi Emine ile evlenmistim. Bir kizimiz olmustu. Mutlu degildim, anamin babamin karari ile zorla evlenmistim. Çok sürmedi bu. Imam nikahi ile evlendigim karimi bir mektupla bosadim.

- Simdi bagimsizdim bir ölçüde. Halçilik ruhu beni baska yerlere sürüklemeye baslamisti. Sazi 1955-56 yillarinda okuldayken ögrenmeye baslamistim. Siirler yazmaga, türküler söylemeye basladim. Buda pek uzun sürmedi. Okulu terk etmek zorunda kaldim.

- 1961 yiliydi. Ankara'da Italyan asilli Sovina (Suna) isimli bir kizla tanistim. Onunla evlenmeye karar verdim. Daha 14 yasindaydi Suna o zamanlar. Yasalara göre evlenmemiz mümkün degildi. Suna'yi kaçirip, köye götürdüm... Annesi, babasi sikayet etmis... Bir yandan 14 yasindaki kiz kaçirmis bir kisi, bir yandan okul kaçagi, bir yandan da askere gitme çagi gelmis bir asker kaçagi olarak araniyordum.

Bu ask, gazetelere bile geçer. Mahzuni, adini Suna yaptigi Sovina'yi çok sever. Bu evlilikten Züleyha, Emrah, Ferhat adli üç çocugu olur.


Oglu Ferhat ( Duyma ve konusma özürlü )

Gel gör ki Suna, Mahzuni'nin bir arkadasi tarafindan kandirilir, evi terk eder.


- Yillar yillari kovaladi. Sazimla bas basa kaldim. Ankara' da oturuyordum. Saz çalarak, siir yazarak kendimi yetistirmeye çalisiyordum.

- Serüven serüven üzerine geldi, geçti... Yil 1963 oldu. 'Doguda Kitlik Var' in yazari Halil Aytekin' le tanistik. Onun araciligi ile Fikret Otyam' i bulduk... Benim ilk gazeteci dostum Fikret Otyam oldu. Yardim etti bize. Hürriyet Gazetesinden Cüneyt Arcayürek' e gönderdi. Basindan benim hakkimda ilk yazi Cüneyt Arcayürek 'in imzasi ile Hürriyette çikti.

- Bu dönem TIP' in kurulus yillarina rastliyordu. TIP yöneticileriyle iliski kurduk. Bize yalniz onlar sahip çikiyordu. Baska kimseyi tanimiyorduk, bizimle ilgilenen yoktu.

- Bir Asiklar Dernegi kurmamiz gerekti. Nedeni de su idi. Türkiye de halk ozanalri sürekli ezilmislik, yoksulluk içinde yasamislardi. Bu durumdan tamamen olmasa da kurtulmalari gerekti. Örgütlenmeleri gerekiyordu. Biz bu gerekeni yaptik. Asiklar Dernegini kurduk. Sesimizi duyurmaya, çesitli yerlerde konserler vermeye çalistik. Bu çabalarimizda da basarili olduk. Dost Fikret Otyam' in ve Gazeteciler Sendikasi' nin destegi ile konserler verdik.

- Zamanin turizm bakani Nurettin Ardiçoglun' a çiktik, yardim istedik. O zaman TRT dogrudan turizm bakanligina bagli idi. Radyodan N.Ardiçoglu' nun direktifi üzerine Asik Ihsani' ye Kul Ahmed' e ve bana söyleme izni verildi. Sendikanin destegi ve yardimiyla konserler verdik. Bunlarin en önemlisi Büyük Sinemada verdigimiz konserdi. Büyük ilgi toplamisti. Çabamiza destek oldu. Ondan sonra sesimizi yavas yavas duyurmaya basladik. Ve bu da uzun sürmedi sonunda... Önceleri ozanlarin seçildigi Türk Halk Ozanlari Derneginin basina avukatlar getirilmeye basladi. Ilk kadersizligimiz bu oldu. Dagildik ondan sonra da...

Mahzuni Fatma Ile Evleniyor

Fatma Özdemir. Fatma, Elbistanli'dir ve uzaktan Mahzuni ile akrabadir.

Mahzuni, Fatma'yi begenir, sever ve ister. Gel gör ki ailesi, çocuklu ve basi belali bir adama kiz vermek istemezler. Sonunda Fatma, Mahzuni ile evlenir. Yil 1971'dir. Fatma, Mahzuni'nin siirlerine Fadime olarak girer.

- Bana bir mücadele gerekiyordu. Kime ve neye karsi? Gün geçtikçe görerek, du****** sezinleyerek, okuyarak bunu daha iyi anlamaya basladim. Bütün benligimle kendimi saza verdim. Çaliyordum, söylüyordum ama çalismalarima bir yöntem vermem gerekiyordu.

1971 yilinda askeri darbe sonucu Süleyman Demirel hükümeti devrilmis, Nihat Erim baskanliginda bir hükümet kurulmustu. Bu hükümet sol kesime karsi siddetli baski uygulayinca Mahzuni Serif türküyü patlatmisti. Çikardigi 45'lik plak, 'Erim erim eriyesin/Sürüm sürüm sürünesin' diyordu.

Ne demek o zaman basbakana böyle türkü yakmak. Hemen tutuklanir ve 10.5 ay cezaya çarptirilir.


Mahzuni Hapiste

- Deniz Gezmis ve arkadaslarinin asilmasini protesto için, 'Erim Erim eriyesin' diye bir Türküden yargilanirken, Mahkeme Baskani, 'Erim'in plaginin çalinmasini' istedi. Olayin ilginç yanina bak!

- Bütün heyet, gazeteciler ve dinleyiciler herkes orda. Plagi koydular. Hakim, yargilamayi unutmus, kalemi almis eline tempo tutuyor! Ben de güldüm tabii bu duruma. Gülünce hakim beni azarladi. Savci da ona katildi. 'Bak, mahkemeyle alay ediyor, gülüyor' dedi. Siz olsaniz nasil gülmezsiniz?

- O zaman rahmetli Basbakan Nihat Erim'in ifadesi geldi.

- 'Bir halk ozani, Basbakan'i sevmek mecburiyetinde degildir.' gibi bir ifadede bulunuyordu. Erim, sikayetçi olsaydi 4 yil yerdim. Olmadigi için 10.5 ay yattim.

Yil 1972. Mahzuni Serif, elinde sazi, Sivas'in Sivrialan Köyü'ne Asik Veysel'i ziyarete gider. Asik Veysel'e Mahzuni'nin geldigini söylerler. Mahzuni içeri girince Veysel Baba ayaga kalkar.

Yanindakiler sasirirlar. Çünkü Asik Veysel o tarihe kadar kimseyi ayakta karsilamamistir. Veysel Baba'ya neden Mahzuni'yi ayakta karsiladigini sorarlar. Veysel Baba'nin cevabi çok açiktir:

- 'Susun, gelen Pir Sultan olsa gerektir!'

Mahzuni bu, durmaz ki bu kez 1973 yilinda halki suça tesvik etmekten tutuklanir. Ankara'da Sikiyönetim Mahkemesi'nde yargilanir.

Fatma Hanim, o günleri anlatirken diyor ki:

- 'Mahzuni ile evliligimizden Derya, Ali, Seyda, Yetis adli dört çocugumuz oldu. Gel gör ki çok çektik. Evlendikten 6 ay sonra onu tutukladilar. Derya'nin dogdugu gün tahliye oldu. Çocuk 27 günlük iken yeniden tutukladilar.

- Antep'teyiz... Neset Ertas evimize misafir gelmis. Geceleyin köylü kiyafeti giymis birileri geldiler, Mahzuni'yi aldi götürdüler. Polis, candarma onun pesinde. Sanki ülkeyi biz batirmisiz. Öyle bir baski, öyle bir baski. Mahzuni bir gün disarida ise iki gün içeride. Iste böyle geçti hayatimiz.'

Mahzuni Hapiste

Mahzuni Serif bu tutuklamalardan birini söyle anlatiyor:

- Simdi 'Hey Arapça okuyanlar/Allah Türkçe bilmiyor mu?'nun sözcügü, hukuken yasak olmadigi halde , 70'li yillarda 'Solcu Asik Mahzuni Serif' namiyla dolastigimdan, Savci; 'Efendim Allah Türkçe bilmiyor mu?' demekle, Allah'i dil, dudak, kafa sahibi ediyor. Bu bir insan oluyor. Insan olunca tabii maddeci görüse Tanriyi insan yaratir. Mahzuni bunu yaymak istiyor.'dedi.

- Ben de savunmamda, 'Tanrinin çok daha kadir oldugunu, ama avukatlik müessesinin de tanitilmasi gerekiyor. Iste her ulusun hukukunda avukatlik, mazlumun hakkini simgeleyen bir temsilcidir. Burda Tanri müvekkil durumundadir, Savci avukat durumundadir. Halbuki o daha küçültüyor. Tanri, kendi hakkini kullanmiyor, avukata devrediyor' dedim.

- Son olarak da sunu söylemistim: 'Tamam adalette bir nizam vardir, yüzlestirme olayi. Getirin Tanri'yi benden sikayetçiyse, ben de hakkima raziyim.'dedim.

- O zaman da, 'Aklimin yerinde olup olmadigina' dair rapor istediler.

Mahzuni Serif, hizla ünlenince daha 1970'lerde baska türkücüler ve pop sanatçilari onun eserlerini okumaya basladilar. Ersen ve Dadaslar, Edip Akbayram, Cem Karaca, Selda gibi pop sanatçilari, onun tutulan türkülerini okuyarak ünlerine ün katmislardi.

Yeni yetisen birçok ozan da onu taklit ediyordu.

Mahzuni Serif de diger büyük sanatçilar gibi duygularini aklinin önüne geçiren insanlardandi. Bu yüzden hayati boyunca istismar edildi.

1980 askeri darbesinden sonra da Mahzuni topun agzindaki isimlerden oldu.

Mahzuni Baba, bu tarihlerden sonra bir yandan türkü biçiminde yenilikler yaratti. Domdom Kursunu gibi çok popüler olan eserler verdi. Öte yandan da O, kendisini yaratan Alevi gelenegine daha derinden bir dönüs yapti. O, artik 12 Imamlar için düvazimam söylüyor; Haci Bektas Veli'den yardim dileniyordu.

Bu arada, insanin özüne dogru yolculuk yapiyordu. O, toplumun içindeki bozuk / yabancilasmis insan tiplerini ele alarak taslamalar yaziyordu. Gündelik yasamda gördügü kötü insanlari tiplemeler halinde hicvediyordu. Firildak Adam, Zevzek bu tiplemelerdendir. Cahil ama çikarci kurnazlari, tek tabanca ile devrimcilik yapacagini zanneden maceracilari yerden yere vuruyordu.


Mahzuni ilk defa Haci Bektas' ta

Mahzuni Serif, 1990'dan sonra örgütlenen Aleviler için de fiilen çalismalar yapti. Ne yazik ki Mahzuni'nin kimligini, agirligini anlamayan bazilari onu bu çalisma dönemlerinde üzdüler. Fakat o, Alevi toplumunun geleneksel inanç degerlerinde yol almasi için elinden geleni yapti.

Ankara'daki evi bir dergah gibi çalisti. Evindeki bir sohbetde Mahzuni:

- Eve dostlar geliyor, biz de çalip söylüyoruz. Dostlar kalkip semaha duruyor. Tabii gürültü oluyor. Alttaki komsu çat kapi... Onlar da hakli. Eger biraz para biriktirirsem Ankara'nin disinda, bagimsiz bir ev yaptirip kocaman bir cemevi olusturacagim. Orada sabahlara kadar semah ederiz, kimse de bize karisamaz.

Bu konuda esi Fatma Mahzuni sunlari anlatti:

- Onu sadece maddi anlamda degil manevi anlamda da sömürdüler, üzdüler, yaraladilar. Siz de bilirsiniz, Ankara'daki Hacibektas Veli Vakfi bir cemevi için temel atti. Mahzuni buraya modern bir yapi kazandirmak için elinden geleni yapti. Ustalar çalisirken bana kazan kazan yemek yaptirir, ayran alir, birlikte götürürdük. Ben, takilirdim:

- Babanin evini mi yaptiriyorsun?

O sinirlenir cevap verirdi:

- Evet, babamin evini yaptiriyorum.

- Vakfin kurulusu için çalisan, insanlari tesvik eden Mahzuni idi. Gel gör ki bina bitti, yönetim, orada kapicilik yapmis olanlara bile oda verdi. Mahzuni'ye bunu çok gördüler. Sonra birisi geldi, Mahzuni'nin agzindan bir seyler yazdi. Hacibektas Vakfi bunun üzerine Mahzuni'yi vakif kuruculugundan atti. Üstüne üstlük tazminat almak için Mahzuni'mi mahkemeye bile verdiler. Allah'a sükür bu mahkemeyi Mahzuni kazandi. Vakif üyeligi için de mahkemeye basvurmustu ama ömrü yetmedi... Buyurun, onun o vakif için yaptigina bakin, orayi yönetenlerin Mahzuni'ye yaptigina bakin.


sol üst: Fatma Hanim - Züleyha(Emine'den) - Emrah(Suna'dan) sol alt: Ali - Derya

Fatma Mahzuni sunu da vurguluyor:

- Mahzuni, Haci Bektas'a gönül verenlerin tümünün sembolü oldu. Ona söz söyleyenleri ise kim tanir, kim bilir.

Ustalari:

Geçmisteki ozanlari, yasayan ozanlari bir bir inceledim. Kendime yol gösterici, eylem kilavuzu olarak seçtigim Pir Sultan oldu. Ses olarak da etkilendigim Davut Sulari' dir. Toprak çocuguyuz, topraga karsi büyük bir özlemimiz vardir. Bunu da en iyi dile getiren Veysel Baba idi. Belirli bir derecede onun da etkisinde kaldim. Sulari' den etkilendigim sese, Asik Veysel mülayimligini kattim. Düsün felsefemi de yukarda belirttigim gibi Pir Sultandan aldim... Ve sunu anladim: O güne kadar halk ozanligi sürekli olarak istismar edilmisti. Halk siiri gelenegi gül, bülbül, çiçek, edebiyati ile uyutma perhizi olarak kullanilmisti. Ilk amacim bugüne kadar gelen bu kaliplari kirip, yikmak oldu. Olaylardan ve halk yasamindan aldigim gerçekleri konu olarak isledim... Ve bugüne kadar böyle geldik....

Mahzuni Serif, Subat 2001 tarihli Kizildali dergisi'ne 'Hem Kizilbas hem Alevi'yim' baslikli bir yazi yazmisti. Iste o yazida Istanbul DGM suç unsuru bulmus ve Mahzuni yargilanmaya baslanmisti.

Mahzuni, suçlanan yazisinda sunlari söylüyor:

- Ben Allah adina insana secde etmeyi yeglemekteyim. Bir Alevi çocugu degil bir Hiristiyan, bir Musevi de olsam böyle düsünmekteyim. (...) Insan aleminin sevgisinde, gönlünde, bütünlügünde ve doganin her güzelliginde beni yaradani arayip keyfime göre isimlendirdim. Ona gül dedim, bülbül dedim, çiçek dedim, Ali dedim, Veli dedim; agzima ve gözüme güzel gelen her seye onun adini verdim. Bana bunu haram edecek her yasaya, her bilirkisiye, her dinsel nasa rest çekmekteyim.

- (...) Türkiye Alevileri'nin yolunun gerçek Ali'ci yol oldugunu savunmak ve yaymak isterim. Çünkü Ali'nin baslattigi cemahiriyel vukuat (halkçi hareket) Atatürk'ün noktaladigi Cumhuriyet'in mayasini hazirlamistir.


Peki kurtulusu nerede arar? Politikada dürüst tavirda. Bu yüzden o 1999 tarihinde CHP'ye üye oldu ve sevenlerine de bir isaret verdi.

Mahzuni, MESAM üyesi olduktan sonra ancak son birkaç yilda türkülerinden para kazanmaya baslamisti.

Evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan Degerli Ozanimiz 62 yasinda Almanyanin Köln Sehrinde hayata gözlerini yumdu. Bu aci ana kadar O, devletin düzenini yikmak suçundan, hala yargilaniyordu.

Su an son ikamatkahi olan Haci Bektas Veli Külliyesi'nin yakinindaki Çilehane adi verilen bölgede huzur içinde yatiyor.

HEPINIZE SAYGILAR SEYYAH
SEYYAH OLDUM PAZAR PAZAR DOLASTIM
BIR TÜCARA SATAMADIM BEN BENI BEN BENI


Konu Besdemi tarafından (25-05-2010 Saat 01:47 ) de değiştirilmiştir. Sebep: Asik Mahzuni Serif Hayati (1940 - 2002) ,
  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi Besdemi üyemize tesekkür ettiler
IZA (27-05-2010), janees (26-12-2018), Malik DOSTELi (11-02-2014), Merdan (25-05-2010), mete62 (10-02-2021), murvay (08-11-2015)
Eski 21-10-2021, 17:25   #2
Dost
Üyelik Tarihi: Oct 2021
Bulunduğu Yer: almanya
Mesajlar: 2,351
Tesekkür: 14
19 mesajina 20 kez tesekkür edildi
 ofen8 isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

teşekkürler👍👍

  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
asık, mahzunı, serıfı, tanıyalım


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:26 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1