Âşık Ali Sultan
Nüfusta doğum tarihi olarak 1941 yazılmış olmakla beraber ana doğum tarihi 1947’dir. Yıldızeli ilçesinin Yusufoğlun köyündendir. Muharrem ve Fatma’nın oğludur. Altı kardeşin (Zeynel, Keziban, Ruşen, Hüseyin, Ali, İsmail) beşincisidir. İlkokulu köyünde okumuş, ortaokul tahsili için Sivas’a gelmiş, önce Selçuk Ortaokulunda, sonra Atatürk Ortaokulunda okumuş, bu okulda öğrenciyken ikinci sınıftan ayrılmıştır. Askerlik hizmetini Manisa’da piyade eri olarak yapmış, uzun müddet Orduevinde sahneye çıkmıştır. 1967 yılında Turhal’ın bir Çerkez köyü olan Çay köyünden Satı’yı kaçırmıştır. Bunun üzerine her ikisi de 5 ay 29 gün hapis yatmıştır. Ali’nin Satı’dan iki çocuğu (Mesut, Canan) olmuştur. Bir ara işçi olarak Devlet Demiryollarına girmiş birkaç yıl çalıştıktan sonra ayrılmıştır. 1986’da yurtdışına gitmiş, on bir sene Viyana’da kalmış, konserler vermiştir. Ayrıca Almanya’da da Neşet Ertaş’la birlikte sanatını icra etmiştir. Halen İstanbul’da yaşamaktadır.
Daha çocuk yaşlarda saza heves duyan Ali Sultan, ilkokuldayken gizli gizli abisi Hüseyin’in sazını çalmaya başlamış, bu dönemde Hamit Şeker’den etkilenmiştir. Sahneye ilk olarak Selçuk Ortaokulunda öğrenci iken çıkmıştır. Müzik öğretmeni Nezahat Arseven’in teşvikiyle okullar arası müzik yarışmasına katılmış, Zaralı Halil’in de bulunduğu jüri karşısında üç türkü söyleyip birincilik ödülü almıştır. Ödül olarak bir yıllık okul masrafları karşılanmıştır. Ali Sultan, bilhassa Âşık Veysel’in etkisinde kalmıştır. Veysel ve Ali İzzet Özkan’la 3-4 yıl birlikte Anadolu’yu dolaşıp konserler vermiştir. Ortaokul öğrencisiyken Sivas Halk Eğitim Merkezinde Mehmet tek’ten ve Amasyalı Yusuf Bey’den dersler almıştır. 30 Ekim 1964’te Garnizon Komutanı Fuat Doğu Paşa’nın düzenlediği II. Sivas Âşıklar Bayramına katılmıştır. İlk plağını 1967 yılında Net-fon Plak’ta doldurmuştur. Toplam plak sayısı 50’den fazladır. İlk kasetini de 1974’te Almanya’da doldurmuştur. Şu sıralar 54. kasetini çıkartma hazırlığındadır. Pek çok festivale ve âşık programlarına katılmıştır. TRT Arşivine 40’tan fazla türkü kazandırmıştır. Bunların içinde kendi türkülerinin yanında derlediği türküler de vardır. Şiirlerinde Sultan mahlasını kullanan âşığın tek bir karşılaması vardır ve o da Divriği’de Şeref Taşlıova iledir. Bazı şiirlerinde mahlas kullanmamıştır. Hemen hemen bütün şiirlerini sazı ile terennüm etmiştir. Dr. Doğan KAYA --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Kal Dedi Bana O yarin yoluna uğradı yolum “Dur hele sevdiğim kal” dedi bana El ele tutup da gidek buradan “Yapamam sevdiğim zor” dedi bana Bahar gelsin sular aksın çağlasın Kızlar çıksın yaylasına yaylasın Güzeller kol kola türkü söylesin “Sen gitme sevdiğim dur” dedi bana Aldım elime de çaldım sazımı Kaybettim yaylada emlik kuzumu Âşık sultan der ki bitir sözünü “Sultan’ım sazını çal” dedi bana Taze Karlar Yağmış Taze karlar yağmış karın üstüne Bülbül figan eder gülün üstüne Dediler nazlı yarin eller almış Daha iflah olmak bunun üstüne Ekine gidiyor elinde orak Ekini kurumuş tarlası ırak Yarimi görünce alıyor merak Ben yari görmedim bunun üstüne Yine güz geldi de hava soğudu Benim nazlı yarda ahdim çoğudu Ondan gayrı sevdiceğim yoğudu Başka yar sevmedim onun üstüne Ah Bu Zaman Beni dertten derde koydu Ah bu zaman kötü zaman Dünya zalimlere kaldı Ah bu zaman kötü zaman Bacamda duman tütmedi Bağımda bülbül ötmedi Dertler çoğaldı bitmedi Ah bu zaman kötü zaman Yaraları sarmayacak Çaresini bulmayacak Hiç mi bize gülmeyecek Ah bu zaman kötü zaman Tüyü bitmedik yatimi Kemirdi yedi etimi Sultan bilmez kıymatini Ah bu zaman kötü zaman Böyle Kalsın Bu yaptığın senin için kâr ise Biraz düşün sende vicdan var ise Yapacağın yaptığından zor ise İnsanı elleme sır böyle kalsın Sarsılınca insanoğlu sendeler Gelen vurur giden vurur çendeler Yalan dünya neler gördüm ben neler Bir de sen üstüne vur böyle kalsın Çileliyim derdi gamı çekerim Gözlerimi bir yumar bir dökerim Derde gücüm yetmez boyun bükerim Elleme yükümü sar böyle kalsın Bu garip Sultan’ım kadere dargın Kaçtı bu gönlümün neşesi yorgun Gün oldu azgınım gün oldu durgun Bilmezler derdimi sor böyle kalsın Helkiler Kolunda Helkiler kolunda suya gidiyor Elleri kınalı bir güzel gelin Senin derdin beni deli ediyor Gözleri sürmeli bir güzel gelin Basma fistan giymişönü düğmeli Yürümesi sallanması cilveli İnanırım her halinden bilmeli Senin yaprakların her güzel gelin Bu bir peri midir bu kimin nesi Gülhanda şakıyan bülbülün sesi Sarayda kurulmuş bir han sofrası Göğsünde tabaklar var güzel gelin |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 04:49 . |
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.