Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Sanatçilarimiz, Ozanlarimiz , Sairlerimiz
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Like Tree4Likes
  • 4 Post By Kul Sefili
Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 21-08-2010, 22:58   #1
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Aug 2010
Bulunduğu Yer: istanbul
Yaş: 59
Mesajlar: 15
Tesekkür: 5
14 mesajina 86 kez tesekkür edildi
 Kul Sefili isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı aşık İhsani


siteadi.com - aşık İhsani CUMHURİYET DÖNEMİNİN SOSYALİST OZANI;
BAŞKALDIRININ YILMAZ USTASI AŞIK İHSANİ

AŞIK İHSANİ 'Yİ TANIYALIM

Aşık İhsanı 1930 yılında Diyarbakır da doğdu. İki yaşında babası Filit'i yitirdi. Anası onu sıkıntılar içinde büyüttü. İhsanı biraz gelişip boy atınca anasıyla beraber tezek toplamaya başladı, ağanın yanında kaz çobanlığı yaptı. Öyle bir gün geldi ki, ağanın baskısına ve sıkıntısına dayanamayıp kaçtı. Yaşamını devam ettirmek için her türlü işte çalıştı. Gitmediği yer yapmadığı iş kalmadı. Uşak şeker fabrikasında çalıştığı dönemde Güllüşah' la (Sevim) tanışıp evlendi.
Aşık İhsanı' in yaşamını incelerken, kendi söylediği şu sözleri aktarmayı uygun gördüm. "Ben küçükken babam ölmüş. Nasıl mı ölmüş, kim mi öldürmüş, ölmüş işte... Ne siz sorun, ne ben diyeyim… Babamın ölümünden sonra, ben ve benden küçük bacım, bir hükümlüye vurulmuş zincir gibi, genç anamın boynuna takılmışız..."
İşte böyle anlatıyor, Aşık İhsanı yaşam hikayesini. Ama bununla da bitmiyor. Çünkü yoksulluk, çaresizlik onunla yoldaş olmuştur, bir türlü peşini bırakmaz. Yoksulluktan daha bela, başlarında, Kel Ağa ile Şeyh vardır. Bela ki böylesi hiç görülmemiş. Köylerinin üstüne kara bir bulut gibi çökmüş, köylüye aydınlık yüzü göstermeyen.
Aşık ihsanı de büyük bir okuma aşkı vardır, fakat bu aşkın karşısında da aşılması güç bir ağa ve şeyh belası vardır.Şeyh din, iman korkusuyla ağanın emirlerini köylüye dikte eder. Yoksul köylü çocuklarının okula gidememeleri de ağanın şeyhe uygulattığı emirlerinden biridir. Çünkü, ağa köylünün uyanmasından yana değildir. Uyanan halkın ne yapacağını iyi bilmektedir. O nedenle şeyhin aracılığıyla, cennet, cehennem korkusu veya vaatleriyle halkı uyutmakta ve çocuklarının okumasını engellemektedir. Okula gidenin kafir olduğunu, cehennemde yanacağını söyleyip, yoksul halkı sindirip, cehalete, karanlığa itiyorlardı. Ama Aşık İhsanı bunlara içten içten gülüp geçiyordu. Duymazlıktan geliyordu. Mahallelerinde ki zengin çocuklarının gittiği okulun yanından geçerken, hep onlardan biri olmayı düşünüyordu. Fakat olamıyordu. "Yine bir gün tezek toplamaya giderken, torbayı anasının üzerine attığı gibi kaçtı, ama kimse ona sahip çıkıp okula yazdırmadı" Bu karşı çıkışından dolayı, o gün en korktuğu da başına gelir.Şeyhin müridi onu oradan alıp,Şeyhin huzuruna çıkarır, İhsanı ömründe ilk defa orada çok korkar. İçinde bir nefret tohumu o gün yeşermeye başlar.Bu nefret, öyle nefrettir ki, feodal toplum yapısının, toprak ağaları ve din adına sömürgecilik yapan Şeyhlere ve müritlerine karşı baş kaldırıp, mücadele etmesini, başlatmış olur.

Aşık İhsani, başlangıcında rüyasında gördüğü bir güzelin etkisiyle sevdanın ozanı olarak, yurdunun tamamını, yurt dışının bazı yerlerini karış karış dolaştı ise de, bir süre sonra, içinde bulunduğu coğrafyanın feodal yapısının verdiği rahatsızlıktan, kendini sınıfsal çelişkilerin ortasında buldu. Bu çelişkilerden yola çıkarak, düşüncesini değiştirdi, safını işçi sınıfının yanı olarak belirledi. Düşüncesindeki bu değişmeler ve gelişmeler doğrultusunda, şiirinde ki konularda değişti ve gelişti. Bu değişmeler, onun, emek ile sermaye çelişkisini kavramasına ve bu konularda kendini yetiştirip, bölgesindeki ağalara ve şeyhlere de başkaldırısını getirdi. Kel ağanın nezdin de kapitalist düzene, Kıl imamın nazarında feodal yapıyı sorgulamaya başladı, sazıyla sözüyle dile getirip tele döktü.
Ve sonrasında aşık İhsani' yi, 1960' ların açık sosyalist partisi Türkiye işçi partisinin (TİP) içinde gördük, artık o işçi sınıfı içinde fiili olarak yerini almış, işçi sınıfının kurtuluşu için çalıp, söylüyor, mücadelesini veriyordu. Parti içindeki çalışmalarıyla da her geçen gün sınıf bilincini de artıyordu. Sınıf bilinci arttıkça, emperyalizme-kapitalizme olan kini de artıyordu. Bu kinin verdiği hızla halkın karşısına geçip, türküleriyle, şiirleriyle sınıf bilincini aşılıyor, emek sermaye çelişkisini anlatıyordu. Bunda da çok başarılı oluyordu. Çünkü her toplantısı, verdiği her konseri on binleri, yüz binleri buluyordu. Statları, kapalı spor salonlarını doldurmayı başarıyordu. O, artık işçi sınıfının yegane ozanı olmuştu.
Aşık İhsani' nin, bu çıkışından, başarısından rahatsız olanlar vardı, en başta devlet rahatsız olmaya başlamıştı. Bunun devamında, yasaklar, tutuklamalar başladı. Fakat bunların hiç biri Aşık İhsani' yi yıldırmıyordu, çünkü o artık sosyalist bir halk ozanıydı.
1960 ile 1980' lerin en baskıcı dönemlerinin hiç susmayan sosyalist ozanı, işçi sınıfının grevlerinde, mitinglerinde, bir Mayıslarda meydanları gümbür gümbür sallayan, yönetenleri kaygıya düşüren sınıfın güçlü ozanı Aşık İhsani.
Ve, bundan sonra o: "Sorumluyum ben çağımdan/Düz ovamdan dik dağımdan/Sömürgeyi torağımdan/Sürene dek yazacağım." Diyor. Ve gerçekten çağının sorumluluklarını, işçi sınıfına sunduğu katkılarıyla yerine getirmeye çalışmıştır. Ve bu şiirinden dolayı sosyalizm propagandası yaptığı gerekçesiyle cezaya çarptırılmıştır. Tutuklu olarak yargılanmıştır.
Yine peşinden, 1970 yılında doldurduğu üç dert ve dağdan indim düze adlı plaklarında emniyeti küçük düşürücü, alaya alıcı sözler bulunduğundan cezaya çarptırılmış, bir sene ağır hapis, 500 lira da para cezası ile 6 ay süreyle Bursa iline sürgün edilmiştir.
Bunlar yetmiyormuş gibi yazacağım adlı şiir kitabı Türkiye'nin her yerinde yok satarken , kitabı, İstanbul 6. asliye ceza hakimliğince komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle toplatılmıştır. İhsanı usta da bir süre yine ceza evinde kalmış ve tutuklu olarak yargılanmıştır. Kısacası, İhsanı ustanın her hangi bir geceye katılması bile suç sayılıyor, bu gecelerde okuduğu şiirlerden ve yaptığı konuşmalardan dolayı sürekli mahkemeye veriliyordu. Ama Aşık İhsanı tüm bu olumsuzluklara karşı mücadelesine yılmadan devam etmiştir.
Aşık İhsanı, yukarda bahsettiğim gibi sosyalist düşünceyi savunuyordu, onun içinde, o günün sosyalizmi savunan Türkiye İşçi Partisi (TİP) den milletvekili olmak onunda hakkıydı. İhsanı ustada buradan yola çıkarak 1968 de İstanbul'dan TİP milletvekili adayı oldu, ama kazanamadı. Fakat bundan sonra üzerindeki baskılarda artmış oldu. Yani, sosyalist düşünceyi savunmak, işçi sınıfına yakın durmak Aşık İhsanı' ye suç olmuştu. Onun için kendine 1974 de Ecevit hükümeti tarafından pasaport verilmemiştir. Yurt dışına çıkmak, Almanya da Türk işçilere konser vermek istemesi engellenmişti. Böylelikle insanlık hakları kısıtlanmıştır. Günümüzde olduğu gibi, 1974 yılında da devleti dolandıranlara, asalaklara, çetelere her türlü kolaylık sağlanırken, Halkının ozanı İhsanı ustaya halkını ve işçi sınıfını çok sevdiği ve kapitalizme karşı şiirler yazdığı için dışarı çıkma yasağı konmuştur. Bu topraklarda vatan sever olmak için devleti dolandıracaksın, çete kuracaksın yada 6. filoyu yurda koyacaksın. Bunlardan hiç birini İhsanı usta yapamadığından böyle çağ dışı uygulamalara maruz kalmıştır.
Aşık İhsanı'nın toplumcu şiirle gürleyen sesi, binlerce yıllık halk şiirinin en modern, en güçlü sesidir. Aşık İhsanı bu çıkışıyla kimi sosyalist geçinen burjuva aydınları tarafından eleştirilip karalansa da, bu yersiz ve mesnetsiz eleştiriler, İhsanı ustanın güçlü sözleri karşısında etkisiz kalmıştır.
Aşık İhsanı, ardı arkası kesilmeyen devrimci söylemlerle sarsılıp duran 20.yy toplumunun öncülerinden, bunların başta gelen ozanlarından biridir. Bu öyle bir ozan ki egemen sınıflar karşısında köleleşmiş, iniltiden başka bir sesi kalmamış olan devlet yanlısı, sözüm ona ozanları da kaldırıp atmış, onun yerine dünya işçi sınıfının mutluluğuna adanmış devrimci anlam taşıyan bir ses getirmiştir. Şöyle ki:Özgür düşüncede arınmış günde/Teknik bilim savaşında en önde/Kökü kanlı toprakların üstünde/Yedi açan kızıl gülde biz varız/Öküzü sabanı duvara asan/Ağayı patronun üstüne kusan/Makineye geçip düğmeye basan/Cıvıl cıvıl köyde ilde biz varız. İhsanı ustanın bu örneklerini çoğaltabiliriz.
Aşık İhsanı'nın devrime ve sosyalizme olan inancı sadece sözde değil pratik dede görülmüştür. Bir örnek:1969 yılında Amerika'n 6. filosunun İzmir'e girişini engellemek için Mahir Çayan' larla protesto eylemlerine katıldı ve tutuklandı. Tutuklu kaldıkları yer öyle insanlık dışı bir yerdi ki, oraya atfen, daha sonra devrimcilerin dillerinden düşmeyip marş haline gelen şu şiirini yazdı.
İzmir bura kordon boyu/Üç kişi bir tabuttayız/Suçumuz ne bilmiyoruz/Üç kişi bir tabuttayız/Altımız taş üstümüz taş/Ayaklar su içinde yaş/Sancı bastı yavaş yavaş/Üç kişi bir tabuttayız.

AŞIK İHSANI' İN HALK ŞİİRİNDE Kİ YERİ

Aşık İhsanı' in halk şiirinde tartışılmaz, büyük bir yeri vardır.Bunu yaşamının her döneminde, canı pahasına da olsa kanıtlamıştır. O, her zaman kendini halkının ozanı olarak görmüş ve öyle yaşamayı başarmıştır. Hiçbir zaman yaşantısını halkından ayrı tutmamış ve kendini, hiçbir dönem halktan soyutlamamıştır. Her zaman halkla iç içe yaşamayı uygun görmüştür. Aşık İhsanı bu bilinci ve inancı ile halk şiirine çok yenilikler katmıştır. En başta devlete ve düzene hiçbir dönemde uşaklık etmemiştir. Her dönem de sazıyla, sözüyle, haksızlığa, baskı ve zulme baş kaldırmış, ona sus dendikçe susmayıp sesini daha da yükseltmiş, 500 binlere hitap eder olmuş. Devlet, yükselen bu sesleri durdurmak için her türlü baskıyı uyguluyordu. Bunlarda yetmiyor, kendi ideolojisini yaymak, aşılamak için Konya aşıklar bayramını tertipleyip kendine sözcülük edecek aşıkları yaratırken, Aşık İhsanı de hemen bunun alternatifini yaratmak için kolları sıvadı. Bu çalışmasında başarılıda oldu. Kısa zamanda Konya aşıklar bayramının karşısına devrimci ozanları örgütleyip Dev- Oz (devrimci ozanlar) derneğini kurarak devletin ideolojisine boyun bükmeyip karşı durmayı başarmıştır. Ve bununla da, Cumhuriyet döneminde halk şiirinde baş kaldırışa öncülük etmiştir.
1960 ile 1970 yılları arasında, Aşık İhsanı' in halk şiirinde ki çıkışı o dönemin köşe yazarları, eleştirmenleri ve aydınlarının da gözünden kaçmadı. İhsanı' in halk şiirin de yeni bir çığır açtığını, yazdıkları köşelerinde şu sözlerle ifade ederler. "Aşık İhsanı, halk şiirinde ki yeniliği ve söyleyiş tarzıyla "sosyal adaletçi aşık" sıfatıyla köy ağalarına olduğu gibi şehir ağalarına da ver yansın ediyor." (milliyet) "Aşık İhsanı, bizim için çok önemli noktaya gelmiştir. Kıpırtısız bir yakınma yoluna girmeyip, toplumsal savaşın bir düzeni değiştirme savaşı olduğunu bilen, bildiren, bambaşka bir aşık olarak ortaya çıkmıştır." (yön)
" Aşık İhsanı' in şiirleri başından sonuna kadar toplumsal sorunlara değinen, adaletsizlikleri yeren ve daha bir mutlu dünya, ağasız bir dünya isteyen eserlerdir." (imece dergisi)
" Aşık İhsanı' in hiç tahsil görmemesine rağmen Türkçe'yi ne kadar güzel kullandığını ve Anadolu emekçileriyle, ırgatlarını ne kadar güzel dile getirdiğini anlamamak için kör olmak lazım…" ( kirpi dergisi)
" Aşık İhsanı' in şiirleri, Anadolu da haksız, adaletsiz, insafsız, ölçüsüz ne varsa değişmesini isteyen, acıları ve dertleri yaratan kişilere yaman silleler atan eserlerdir." (Kim dergisi)
Kimi aydınlarımız korkusuzca yükselen bu sese burun kıvırırken, kimileride Aşık İhsanı' in bu çıkışının büyük bir ses getireceğini sezmişlerdir ve bu açıklamaları yapmayı uygun görmüşlerdir. Doğrudur. Aydınlarımız yanılmadılar. Aşık İhsanı hep aynı doğruda, yani halkından kopmadan, halkının yanında kalmayı başardı. Zaman nasıl gelirse gelsin onu değiştiremedi. Geri adım attıramadı. Bundan dolayı da 1974 yılında Ecevit hükümeti dışarı çıkma yasağı koyarak pasaport vermeyip, Avrupa ülkelerinde konser vermesini engelledi. Ama onun ünü tüm engellemelere rağmen ülke dışına çıkmayı başardı. İhsanı' in bir günlük yaşamını anlatan "Anadolu şiirleri" adlı film Fransa da ödül kazandı. Bu da Aşık İhsanı' nin nezdin de, İhsanı gibi düşünen ozanların yapıtlarına verilen bir başarı veya yenilikti.
Aşık İhsanı, Cumhuriyet dönemi halk şiirine bir vurgu, bir kavga, bir savaş getirdi. Yani, Osmanlı döneminde Pir Sultan ile Koç Köroğlu' un baş kaldırışını, kavgasını, Cumhuriyet dönemi halk şiirine taşıdı. Çağdaşı ozanlara da yeni bir yol açmış oldu.
Onun şiirin de ezilenin yanında ezene karşı verilen bir mücadele, hırsıza hayduda karşı verilen bir kavga. Bu kavga insanlığın ve insan olmanın onur kavgası idi. Aşık İhsanı hiçbir zaman devletçi olmadı, olanlarında karşısında oldu. Onun içindir ki hep kovuşturmalara, tutuklanmalara ve hapis de yatmalara maruz kaldı. Kimi kendine halkın ozanıyım diyen baykuşlar devletten maaş alıp kendini devletin himayesine sokarken, Aşık İhsanı, halkından kopmayıp, işiten kulağı, gören gözü olmaya çalışıp sazıyla sözüyle yanlarında oldu. Ve bu yolda da asırlar sürecek bir çığır açtı. ( Pir Sultan misali)

AŞIK İHSANI' NİN SANATI

Aşık İhsanı' in sanatı devrimcidir. İnsanların sokakta bile yürümeye korktuğu 1960- 1980 yıllarında çıkıp stadyumlarda, kapalı spor salonlarında, sazıyla sözüyle bangır bangır sosyalizmin propagandasını yapmış, ezilen halkları bilinçlendirmeye çalışmıştır. Bunu yaparken de sanatında ki gücü halkından alıp halkına vermiştir.
Aşık İhsanı'nın sanatı veya halk şiirine bakış açısı bazı yazar ve aydınlarımızın da ilk çıktığı günden dikkatini çekmeye başladı. Ve Aşık İhsanı ile konuşma arzusunda bulundular. Vatan gazetesinde (iki binli yıllarda çıkan vatan değil) bu yazarlarımızdan biriyle konuşurken İhsanı şöyle diyordu:"Ben çağımızı ve çağımızın geleceğini anlatıyorum. Eski şairlerin şiirlerini söylemekten bir şey çıkmaz. Her gün ileri ve yeni şeyler söylemek ve yaratmak lazım."
Evet Aşık İhsanı'nın sanatı ve yaşamı yukarıda söyledikleriyle bir birini bütünler durumdadır. Çünkü hep ezilen ve sömürülen işçi sınıfı için yeni şeyler üretmenin zorunluluğu içinde olmuştur. Yaptığı sanatın kaynağını da ezilen ve horlanan işçi sınıfından almıştır. Birileri gibi,işçi sınıfının sorunları yığılıp kalmışken, yada işçi sınıfının sömürüldüğü bir sistemin içindeyken, gül ile bülbül veya toprakla uğraşmamıştır. Hiçbir zaman burjuvadan ilham almamış
ve onların isteği doğrultusunda şiir yazmamıştır. Aşık İhsanı salt ve yalın işçi sınıfı için gerekli olanı söylemiştir. Ha bunu yaparken de kimseden direktif almamıştır, kendi içinden geldiği biçimde konularını seçip gün ışığına çıkarıp, yönetenlerin ve halkı ezenlerin kafalarına bir çivi gibi çakmıştır.
Hatta, Aşık İhsanı'nın bu denli bilinçli ve düzenli çıkışını takip eden bazı yazarlarımız ona şöyle deme yanılgısına düştüler. "Okul yüzü görmeyen bir kişi bu denli vurgulu ve etkili şiir üretemez. Buna Sovyetlerden yazıp gönderiyorlar oda söylüyor." Fakat işin aslı böyle değildi. İşin özünü araştırıp takip ettiler ki gerçekten yanıldıklarının farkına yine kendileri vardılar. Çünkü yazanda söyleyende Aşık İhsanı idi. Bunun bir okur yazar meselesi olmadığını anladılar ve sınıf ve toplum bilincinin neler yaptırdığını da kavramış oldular. Çünkü bu bir inançtı (tanrı kavramı değil) işçi sınıfına olan bağlılığı ve sosyalizme olan inancı idi. Bütün benliğiyle sınıfına bağlılığıydı. Onurlu yaşama giden yolun buradan başladığını fark etmekti. Yukarıda ilhamını işçi sınıfından alıyordu derken; ezilen halkların ve ezilen sınıfların ideolojisi olan sosyalizmden bahsetmiştim. Bu felsefede Aşık İhsanı'nın özüne işlemişti. Yazdığı her satırda söylediği her dizede ondan bahsediyor ondan çalıp söylüyordu.
Aşık İhsanı sanatını, sanat olsun diye değil, halkını bilinçlendirme, işçi sınıfını coşturma. Bir araya toparlama, emperyalizme karşı harekete geçirip mücadeleye çağırmak için yapıyordu. İşçi sınıfı arasında bu denli çok tutulması, söylenmesi ve dinlenmesi de buradan geliyordu. Aslında Aşık İhsanı'nın her dizesinde işçi sınıfı kendini buluyordu, kendini dinliyordu, bunun yanında sorunlarının çözümü de orada idi. Aşık İhsani

, söylemiş olduğu türkü ve şiirleriyle, halka yapılan zulmün ve işkencenin karşısında tek bir yürek olarak dikilmenin ve bu zorba düzene başkaldırmanın destanıdır. Aşık İhsani

, halk şiirinde ki, bin yıldır süregelen kaderciliği, mistizmi bir yana atıp kendi dizelerinde, kavgaya, ayaklanışa ve başkaldırıya dönüştürmüştür. Yani Halk şiiri, Türk toplumunun en aydınlık bir devrimci çağa girmesiyle bir kavga şiirine dönüşerek en yiğit, en yetenekli ustasını da Aşık İhsanı de bulmuştur. Aşık İhsanı kendi kendine yetişmiş bir ozansa da, bu gün Türkiye işçi sınıfının övüneceği aydın bir dövüşçü düzeyine ulaşmanın yollarını bulmuştur. İhsanı sazını eline aldığında karşısında on binlerce dinleyici bulan ve onları coşturmasını, harekete geçirmesini bilen bir ozandır.
Bütün bunlara rağmen, Aşık İhsanı de kim diyenler oldu. Bunlarda doğaldır. Çünkü, İhsanı' den ve söylediklerinden rahatsız olanlar, düzene uşaklık eden aydınlar (sözde aydın) vardı. Ama diyenler kimlerdi? Yaptıkları neydi? Ne yapmak istiyorlardı? Bunlara iyi bakmak lazımdı. Aşık İhsanı bu tip biriyle tartışırken; adam "Bu gün yapılan bir sanat en az elli yıl sonra anlaşılmalıdır.." diyordu. İhsanı de ona cevaben "o zaman neden kendinizi şimdi yoruyorsunuz..? elli yıl sonra kalkın yapın sanatınızı!" deyip cevabını en okkalı tarafından yapıştırıyordu.
Fransızların ünlü gazetesi "La Monde" Türkiye de ki, Aşık İhsanı'nın başlattığı hareketten övgüyle söz etmektedir. "bu gün köylerden gelen yeni bir ozan türünün olağanüstü bir biçimde yeşermesi yayılması, misli görülmemiş bir politik ve sosyal bilinçlenmeye tanıklık etmektedir. Bu ozanlar sadece türkü söylemekle yetinmeyip, İhsanı ve dostlarının şiirleri küçük kitapçıklar halinde bütün ülkeye dağıldığı gibi haftalık dergilerde de yayınlanmaktadır. Bu yeni akımın öncüsü Aşık İhsanı'nın buluşlarına bazı halk ozanları da katkıda bulunmuşlardır. Günümüzde sadece Viatnam savaşına koyan ozanlarda görülen açık sertlik Aşık İhsanı'nın ilk göze çarpan özelliğidir." Şöyle ki: Bizim köyün kel ağası bir sabah/Çökmeye başladı çöktü ha çöktü./Boğazından aldığını burnundan/Dökmeye başladı döktü ha döktü.
Bu denli içerde ve dışarıda sanatını kabul ettirmiş ve kendinden söz ettirmeyi başarmış olan Aşık İhsanı'yi kendi yoz aydınlarımız ve kafatasçı yazarlarımız görmezden geliyor, bunun böyle olmadığını yazıyorlardı. Çünkü İhsanı'nın yazdıkları, söyledikleri onların işine gelmiyordu. Ustanın her sözü onların kafasına balyoz gibi iniyordu. Ama Aşık İhsanı bu kafatasçı ve ırkçı düşünen yazarların aydınların yazmış ve söylemiş olduklarına gülüp geçiyor, o her biri balyoz gibi inen şiirleriyle cevap veriyordu. Onlara göre sanat burjuvazinin tekelindeydi, halk arasından ve köyden gelen birisi bu denli alkışlanacak düzeyde sanat yapamazlardı. Nitekim zaman, her zaman olduğu gibi, yine onları yanılttı, çünkü La Monde gibi ünlü bir gazetede dünyanın bir çok değerinden bahsedilmesi veya yazılıp çizilmesi doğaldır. Ancak La Monde'un hiç okul yüzü görmemiş; halk ozanı olmadan önce yeryüzünde çobanlık, yer dibinde maden işçiliği yaparak yaşamını sürdüren Aşık İhsanı usta gibi birini bu değerler arasına alarak kendisine sayfalar dolusu yer vermesi olağan üstü bir olay olsa gerek. Ama kafatasçı, İhsanı düşmanları bunun farkında mı? İsterse olmasınlar. Onun yaratıcısı işçi sınıfı bunun farkında ve bilincin de ya bu ona yeter.
"Benim adım emekçidir dört bucak/Bir gün ayak seslerini duyacak/Ve benim önümde duramayacak/Boynunun üstüne yıkılacaksın!"

AŞIK İHSANİ'NİN HALK ŞİİRİNDEKİ BAŞKALDIRISI; YERİ VE ÖNEMİ



Burada öncelikle başkaldırı olgusu nedir? Ne değildir? Ona bakalım. Halk şiirinde başkaldırı, silahlı ayaklanmadan, felsefi düzlemde karşı çıkışa; belirli olumsuzlukları eleştirmeye, doğa güçlerinden yakınmaya değin geniş bir alanı kaplar. Kısacası halk ozanı gördüğü olumsuzlukları sazıyla sözüyle taşlar. Bu başkaldırı şiirlerini, halk ozanının, birey olarak yada kümeler halinde özgürleşme, veya bir isteği yerine getirmenin dışa yansımasıdır.
Halk şiirinde başkaldırı, halk şiirinin olduğu her dönemde olmuştur. Fakat, kimi zaman doğaya karşı, kimi zaman kadere ve kaderciliğe karşı olmuştur. Ama, Osmanlı döneminde ki başkaldırı, Pir Sultan ve Köroğlu Dadaloğlu tarafından direkt olarak düzene ve yönetenlere karşı olmuştur. Bu çıkışla da kendi dönemlerine damgasını vurmuşlardır. Onlar, Osmanlının bozuk yapısına feodal düzenine karşı yılmadan, canları pahasına mücadelelerini sürdürmüşlerdir. Günümüz ozanlarına da ışık tutmuşlardır.
İşte Aşık İhsanı'nın de halk şiirindeki başkaldırısı tıpkı onlarınki gibidir. Aşık İhsanı hiçbir dönemde , doğaya, kadere veya tanrıya başkaldırıda bulunmaz. Çünkü onları gözü görmez. Onun kavgası Emperyalist düzen ve onun kapı uşakları iledir. Çünkü değişmesi gerekli olan düzendir. Düzen değişmeden hiçbir şeyin olmayacağını biliyordur. Değiştireceği düzenin yerine neyi koyacağını da bilmektedir. Sosyalizm.

1)Başkaldırıda ki yeri;



Cumhuriyet dönemi halk şiirine baktığımızda, topluma kendini kabul ettirmiş çok ozana rastlarız. Ama bu ozanların hiç birisi kendini kabullenip bağrına basan toplumun sorunlarına çare aramamıştır. Hiç biri haksızlığın ve zulmün üzerine gitmemiştir. Bu ozanların bir çoğu gülünen, bülbül inen, doğa nen ve toprak inen uğraşmış, "bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın" mantığıyla yola çıkıp günlerini gün etmişlerdir. Çoğunluğu da kendini devlete kapılanmıştır. Bu nedenle de, devletin baskıcı ve faşist ideolojisine boyun eğmişlerdir. Olanı biteni kaderden bilip, kendilerini mistizme vermişlerdir. Bu da yetmez gibi, devletin yönlendirdiği biçimde çalıp söylemişlerdir. 1960' lı yıllara kadar hiçbir ozan devleti ve onun ideolojisini eleştirip karşısına almaya cesaret edememiştir.
Ama, 1960'lı yılların sonlarına doğru halk şiirinde, düzene ve faşizme karşı bir ayaklanma, yada bir başkaldırı görülmüştür. Bu dönemdeki başkaldırının öncüsü ve yaratıcısı Aşık İhsanı'dır. O artık devletin karşısına dikilmiş bir Koç köroğlu'dur, yada kaltak Osmanlının maşası Hınzır paşaya boyun eğmeyen Pir sultan Abdal'dır. Ama, bu onların izinde, zulme ve işkenceye meydan okuyan Aşık İhsanı'dır. Sazını eline aldın mı, sözünü balyoz gibi kullanan İhsanı ustadır. Devletle ve düzenle hiç barışık olmayan, onun baskıcı ve sömürücü faşist düzenini değiştirmeye ve kurtuluşun işçi sınıfının iktidarında olduğuna inanan devrimci ozan İhsanı ustadır.
Yine; topuyla, tankıyla gelen 12 Eylül 1980 darbesi, solcuları bir şekilde sindirip kabuğuna çekerken, bunun yanında solcu ozanların da bazılarını ülkeyi terk etmeye, bazılarını da susturmayı başarırken, yine Aşık İhsani' yi susturamadı. Birileri gibide kaset yapma uğruna içerik değiştirmedi. Sazını omzuna atıp dolaştı Anadolu'yu karış karış 1980 öncesi çizgisinden ödün vermeden. Hatta, 1980 sonrası yazdığı başlık parası şiirinden dolayı kovuşturmaya alındı. Beşi biyerde oy döne döne/Beşibiyerdenin ocağı söne. Kovuşturmayı yapan baş komiser, bu beşi bir yer denin ne olduğunu sorar, çünkü o gün ki milli güvenlik konseyi beş kişiden oluşmaktadır. Bu şiirde geçen beşi bir yerde ile milli güvenlik konseyine atıfta bulunulduğunu düşünmektedir. Fakat Aşık İhsani, beşi bir yer denin kadınlarımızın süs olarak boyunlarına taktığı beş altın lira değerinde bir altın olduğunu söyler, ama komiser inanmaz ve İhsani'yi tutuklar.
Aşık İhsani ; bu yargılanmalardan ve çektiği acılardan şikayetçi de değildir ve yaptıklarından da hiç pişman olmaz. Çünkü onun beyninde işçi sınıfının iktidarı Sosyalizm vardır. Devireceği bu bozuk düzenin yerine neyi koyacağını o iyi bilmektedir. Bir devrimci içinde önemli olan bu değil midir.?
Sevgili Dr. Ömer Uluçay, Berfin Bahar dergisinin 70. sayısında Aşık İhsani' yi anlattığı "güvercinler salacağız yakındır" başlıklı yazısında, İhsani' n şiirlerinin tarihinin eski olduğunu, yani Sovyetlerde ki değişimden önce olduğunu ve şimdi, yani Sovyetlerin dağılmasından sonraki şiirlerini görmek istediğini, kısacası Aşık İhsani de değişiklik olup olmadığını merak ediyor.Ama onun yüreğinde ki sosyalizmin hiç silinmeyeceğini düşünemiyordu. Çünkü Aşık İhsani de ki sosyalist düşünce, tam tersine Sovyetlere değil işçi sınıfına bağlıydı. İşçi sınıfı da zafere ulaşıncaya kadar sürecektir bu sevda ve onda ki bu başkaldırı.

2) Başkaldırıda ki önemi;



Aşık İhsanı, ölçülü-uyaklı halk şiirinde toplumcu bakış açısıyla başkaldırıyı ilk ve en güçlü dile getiren halk ozanıdır. Ölçülü-uyaklı halk şiirinin geleneksel yapısını, gerek saz, gerekse söz olarak kurmaya, çağdaşlaştırmaya çalışmış öncü bir halk ozanıdır. Ekonomik, politik sözcük ve kavramları, sloganları şiirinde en yerli yerinde kullanmayı bilen ve bunlara gerçek anlamlarının yanında birde şiir değeri kazandırabilen güçlü, usta bir halk ozanıdır.
Buraya kadar gerçek doğruları aktaran Süleyman Yağız, bundan sonrasında, İhsanı ustanın şiiri yalnız başkaldırı kabul etmesi ve sadece bunun şiirini yazmasını eksiklik kabul ediyorum diyor. Bende burada Süleyman Yağız'a diyorum ki; sınıf inancını ve sosyalist düşünceyi kabullenip bu yolda kendini kanıtlayıp uzun bir mesafe kat eden bir ozandan, güle, bülbüle veya birilerinin doğrultusunda ısmarlama yada tanrıya yakarış şiirleri yazması beklenemez.Eğer sen böyle bir şey bekliyorsan bu sendeki yorumlama eksikliğidir.
Aşık İhsani'nin halk şiirinde başkaldırıda ki önemi tartışılamaz. Nedenine gelince, Cumhuriyet döneminde, halk şiirinde ki başkaldırı onunla var olmuştur. Ondan sonraki ozanlar ise İhsanı ustadan etkilenip kervana katılmışlardır. Buradan yola çıkacak olursak ve Aşık İhsanı'nın şiir yapısını incelersek, hep kavga ve mücadele üzerine kurulu olduğunu görürüz. Şiirlerinde ezilen halklara mesaj vermeyi kendine görev bilmiştir. Bu noktadan sonra İhsanı ustadan yumuşak tarzda şiirler beklemek yanlış olur. O, işçi sınıfının ve sosyalist ideolojinin içinde yoğrulmuş, oradan sesini duyurup Aşık İhsanı olarak çıkmıştır.
Aşık İhsani'nin şiirlerini anlamak ve ona hak vermek için, işçi sınıfı hareketinde bulunmak ve sosyalist düşünceyi kavrayıp anlamak gereklidir. İhsanı ustanın her dizesinde alın teri ve onun ideolojisi sosyalizmin kokusu vardır. İhsanı ustanın her dizesinde zalimin zulmüne karşı verilen mücadele vardır. İhsanı ustanın her dizesinde faşizme indirilen birer balyozdan yumruk vardır. İhsanı ustanın dizelerinde kaltak Osmanlının zindanlarında direnen Pir Sultan vardır. Şeyh Bedrettin ve Börklüceli vardır. Kısacası bu karadan da kara düzenin karşısında direnen ve onu yerden yere vuran bir yiğit ses vardır.
Sevgili Süleyman Yağız, İhsanı usta zaten kalıcıdır. İşçi sınıfı varolduğu sürece de kalacaktır. Onun için hiç şüphen olmasın, bunu da şiirinde ki o kavgacı ruhla başarmıştır. Geçmişte Pir Sultan ne ise, bu günde Aşık İhsanı odur. Kalemine sağlık İhsanı usta, iyi ki senin gibi bir ozanımız var.

Komünist Ozan Kul Sefili

SEÇİLMİŞ KAYNAKÇA:
Aşık Sinem Bacı / Dünden bu güne Aşık İhsanı / may yay. 1976
Rıza Zelyut / Halk şiirinde başkaldırı / sosyal yay. 1989
Aşık İhsanı / ozan dolu Anadolu / 2. baskı berfin yay.2002
Süleyman Yağız / Yürü Bre Hızır paşa /üç çiçek yay. 1983
Rıza Zelyut / Halk şiirinde gerçekçilik / Ayko yay. 1982
Oral Çalışlar / 68'Başkaldırının yedi rengi/ Aralık yay. 1998
Asım Bezirci / Türk halk Şiiri / Say yay. 1993

ludir, alisah44, velican and 1 others like this.
  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi Kul Sefili üyemize tesekkür ettiler
aga62 (27-03-2023), akif19 (05-10-2016), alibaba46 (19-08-2020), alisah44 (25-01-2016), axisgene (26-07-2014), azamet4646 (12-02-2017), bayrak5 (18-04-2016), DEDE KARTAL (01-09-2010), inddir (04-01-2014), kartal677 (01-02-2014), Kayven (01-03-2018), ludir (19-12-2015), Malik DOSTELi (08-09-2017), mavilimi (29-10-2013), MDENİZ (21-08-2010), Mühür (09-04-2018), ramazan52 (21-05-2015), sergen92 (19-10-2014), Sürgün*25 (12-02-2017), tenderman (18-02-2019), velican (15-01-2020), yakamoz026 (22-11-2012), yuno (04-03-2018)
Eski 29-10-2013, 18:33   #2
Dost
mavilimi - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Sep 2011
Bulunduğu Yer: NEVŞEHİR
Mesajlar: 1,685
Tesekkür: 205
215 mesajina 293 kez tesekkür edildi
 mavilimi isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

sağ olun var olunnnnnnnnnnnnnnnn

  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi mavilimi üyemize tesekkür ettiler
alisah44 (25-01-2016), tenderman (24-07-2016)
Eski 15-03-2016, 22:37   #3
Can Dost
Üyelik Tarihi: Sep 2012
Mesajlar: 7,889
Tesekkür: 49
678 mesajina 2750 kez tesekkür edildi
 g_tacir isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Muhteşem Üstü.

  Alıntı ile Cevapla
Eski 20-01-2018, 10:34   #4
Dost
Üyelik Tarihi: Jul 2016
Bulunduğu Yer: Iğdır
Mesajlar: 10,080
Tesekkür: 141
608 mesajina 645 kez tesekkür edildi
 karslan isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Teşekkürler

  Alıntı ile Cevapla
Eski 14-03-2021, 16:05   #5
Dost
Üyelik Tarihi: Sep 2020
Bulunduğu Yer: almanya
Mesajlar: 3,710
Tesekkür: 83
69 mesajina 74 kez tesekkür edildi
 mete62 isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

teşekkür ederim...

  Alıntı ile Cevapla
Eski 04-06-2021, 20:05   #6
Dost
Üyelik Tarihi: Sep 2020
Bulunduğu Yer: almanya
Mesajlar: 3,710
Tesekkür: 83
69 mesajina 74 kez tesekkür edildi
 mete62 isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

teşekkür ederim...

  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
aşık, İhsani


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:28 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1