|
Serbest Bölge! Kategorize edemediğiniz her telden konuyu bu başlık altında tartışabilirsiniz. |
|
LinkBack | Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara | Modları Göster |
13-03-2007, 21:47 | #1 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1,415
Tesekkür: 0
|
Dağların Çocuklarına MEKTUP
Yanınıza geliyordum. İçimde bir acayip duygu. Adını bile koyamadığım… Kendime bile anlatamadığım, yoğun, çok yoğun bir şey bu. Özlem miydi, hüzün müydü, sevinç miydi? Belki hepsi, belki de hiçbiri…
siteadi.com - Dağların Çocuklarına MEKTUP Dalımdan kopmuş, avare bir rüzgârın uzaklara, çok uzaklara fırlatıp attığı bir yaprak gibiydim. Hala da öyleydim ya. “Şemdinli” dediler arkadaşlar, “Oraya gidiyoruz, gelir misin?” Gelmez miyim? Orası benim memleketim. O sarp, dik yamaçlı, zirvelerinde dört mevsim kar olan dağlarında doğdum. İlk çığlığım o dağların doruklarında yankılandı. Konuşmayı orada öğrendim, gülmeyi, ağlamayı, okumayı, yazmayı... Kendi dilimden değildi tabi bu. Evde konuşmadığımız bir dilden. Çocuk saflığıyla nedenini sormamıştım bunun. Çok sonraları, eşyalarımızı toplayıp uzaklara sürgün edilirken sorabildim ancak. Gözlerimin önünde köyümüz yakıldığında sorabildim. Komşularımızın parçalanmış cesetleri kamyonların arkasına bağlanıp sürüklenerek, köyün ortasına atıldığında; amcamın bir gece götürülüp, bir daha geri gelmediğinde sorabildim. Babamı ağlarken ilk kez gördüğümde… Komşumuzun evi basılıp da, karısına tecavüz edildiğinde sorabildim... Cevapları belliydi. Biliyordum. Bilmek yetmiyordu tabi. Bunlara karşı koyamamanın, eli-kolu bağlı kalmanın, daha da kötüsü, bunlara teslim olup, oraları terk etmenin sancısı hiçbir şeye benzemiyor. Bu sancı, yol boyunca gördüğüm her tabelada biraz daha arttı. Duyduğum koku, sızlattı burnumun direğini. Otobüsün verdiği her molada, artık zihnimden silinmiş sesleri, mesela koyunların melemelerini duyduğumda, kabuk bağlamış yaralarım kanadı. Jilet kesiği bir sızıydı hissettiğim. Dengbej sesleri geldi kulağıma sonra. O yanık sesi ilk duyduğum anda yanaklarımdan süzülen damlaların tuzlu tadını duydum dilimde. Cigerxwin’in dizeleri, o insana dair tüm güzellikleri anlatan şiirleri takıldı birden usuma. Kürt’tüm ve bundan dolayı utanmam gerektiğini hissettirenler takıldı aklıma sonra. Başka bir şey olmamı, Kürtlüğümü unutmamı isteyenler... Yanıp yıkılmış, harabeye çevirdikleri köyümüze dönmemiz için dönüş projeleri düzenleyen ikiyüzlüler… Ve onlara duyduğum öfke çöreklendi yeniden yüreğime. “Unutmuş muydum acaba?” diye sordum kendime. Hayır, unutmamıştım onları hiç! Ama biraz kül mü serpilmişti üzerine bilmiyorum. Şemdinli’deyim. Beni bana anlatıyorsunuz. Bombaları, kurşunları, kitapların üzerine dökülen kanları, kayıpları… Benim üzerimde patlayan bombaları, beni yaralayan kurşunları, kitapları kızıla boyayan kanımı, yitirilmiş hayatımı… Gitsem köyüme diyorum şimdi. Bulabilir miyim kaybettiğim çocukluğumu? Amcamı, evimizi… Çok öldük. Çok yaralandık. Acının en katmerlisini yaşadık. Kurşunlandı düşlerimiz. Bombalar yağdı umutlarımızın üstüne. “Bıra”lar ,”Ça wani”ler, “Heval”ler çalınıyor ya şimdi kulağıma, anadilimizi unutturmaya çalışanlara olan kinim daha da büyüyor şu anda. Nasıl da özlemişim… Beni ancak siz anlarsınız. Sizi de en iyi ben anlarım kardeşlerim. Daha nice ölümler, infazlar, kayıplar, sürgünler bekliyor bizi. Ama bir şey daha bekliyor: Omuz omuza duracağımız, bir ucu Edirne’de, bir ucu Şemdinli’de, allı, yeşilli, sarılı koca bir halay! Bizi ayıranlara lanet olsun! Umudumu sürgün edenlere… Oralara dönüyoruz artık. Sürgün diyarına... Sağlıcakla kalın! Unutmayın buradaki kardeşinizi. Ben sizi hiç unutmayacağım. Sizleri, memleketimi, düşlerimi hep yüreğimde taşıyacağım... Diyar Kömürcü
__________________
Serbest piyasa dostluklar ikilem kıskacında Hüküm sürüyor iktidar Hükümlü olmuşuz Hükmettiğimiz çarkın sahte zarında Her gün, Biraz daha zalimleştiriyor İçimizdeki canavarı Her kuvvet, Biraz daha zalimleştiriyor İçimizdeki şeytanı DİLİMİN SINIRI DÜNYAMIN SINIRLARIDIR...
|
Tags |
Çocuklarına, dağların, mektup |
|
|