Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Güzel Ve Anlamli Yazilar > Size Ait olan veya Beğendiğiniz Yazılar.
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 05-05-2007, 11:28   #1
Onursal Dost
ZiLAN - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1,415
Tesekkür: 0
41 mesajina 63 kez tesekkür edildi
 ZiLAN isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı Siğinak Ben

Metro istasyonları bana hep sessiz gelmiştir. İnsanlar sanki bir kuralmış gibi konuşmamaya çalışırlar. Susarlar. Konuşanlarda olur ama, kısık seslerle. Kimse duymasın diye mi, yoksa konuşuyor gözükmemek için mi, ayırt edemem. Bazen çok kısık seste çalan müziği duyarım. Ve onunda buraya uyum sağlamak için kısıldığını düşünürüm. Tren gelene kadar süren bu sakinlik, trenin rüzgarı hissedilince harekete başlar. Tren gelince, kim-senin inmesine müsaade etmeden herkes kapılara çoğalır. Bir yerlere gitme durumunun suskunluğunun, gitme isteğinin telaşına dönüştüğünü anlarım bu sırada. Kapılarda çoğalan, inmek isteyenleri de görünce iyiden iyiye ikna olurum. Buradaki kalabalık ve sessizlik, kimsenin buraya ait olmadığını düşündürür bana. İnsanın ait olmadığı yere karşı olan suskunluğunu ve telaşını her trene binişimde yeniden anımsarım. Bazen metroya sadece bana ait olmayan yanlarımı hissetmek için gelirim. Saatlerce otururum. Etrafa bakınırım.
siteadi.com - Siğinak Ben
Genelde sabahları insanların az konuştuklarını gördüm bu gelişlerimde. Uykuya yordum. Akşamları daha az konuşuyorlardı. Eve taşıdıkları suskunluklarını büyütüyorlar diye düşündüm. Aralardaki seferlerde daha çok konuşuyor insanlar. Sanırım yaşamı iş saatleri arasına sıkışmamış olanlar aralarda biniyorlar trene. Barkın ile bu aralarda tanıştık. Onunda geçen hiçbir trene binmeyip beklemesi üzerine konuştuk ilk kez. Tedirgin bir hali vardı. Onunla konuşmamdan rahatsız olmuş gibi davranıyordu. Yanına oturmaya başladım ilerleyen günlerde. Bir kaç hafta hiç konuşmadık. Hiçbir şey sormadı bana. Genelde ben geldiğimde metroda olurdu. Gideceği zaman ise bir trenin kalabalığını kollardı.

'insan bir sığınağa benzer. Çevresine karıştıkça kendine sığınır' dedi, bir gün. Sustum. 'Hep ihtiyaç duyar bir sığınağa yine de. Kendine kalacağını bilse bile güvende hissedeceği bir yerler, birilerini hep arar. Belki de sığınaklarda kendine sığınması daha kolay olur. Biliyor musun, insanı bazen bir kuyuya benzetiyorum. Çok derin bir kuyuya. İçine ne atarsa alacak kadar geniş bir kuyuya. Ve bazen o kadar derin olur ki içine attığı şeylerin sesi gelmez. Düştüğü yerde ne oldu bilmez. Kırıldı mı, kayboldumu anlamaz. Ve zamanla unutur içine neler attığını. Birilerine sığınmayı biraz da bu yüzden ister. İçinde unuttuğu attıklarını çıkarsın diye. Bir yerlere belki bu yüzden sığınma isteği duyar. İçine attıkları sığındığı yerden taşmasın. Bazende içine başka şeyler atmamak için birilerine sığınır. Ait olmak ister. Bunu bilsin ister herkes. Bir yerler korusun ister içine atacağı yenilerden. Bir yerlere sığınmanın sıkıcılığı, içinde unutacağın yenilerin acısından daha çekilirdir.

En son bir yerlere Newal ve birkaç arkadaşımla sığınmıştık. Soğuk taşlar ve rutubet kokan bir yerdi. Bazı arkadaşlar sürekli öksürüyordu rutubetten. Küf kokusu burnumda sızlıyordu ilk zamanlar. İçimdeki küf kokusuna alıştığım gibi alıştım sanırım zamanla mağaranın küf kokusuna. Alışmak ve unutmak. Bunlar olmasaydı yaşam çekilmez olurdu. Sen sığındığın yeri birileriyle paylaştın mı bilmem. Ama yalnız sığınmaktan daha zordur. Korunması gerekenler birden fazla olunca, sığınak içinde yeni sığınaklar arıyor insan. Bizde sırayla mağaranın ilerisindeki kayalıklarda sığınağı gözlemlemeyi kararlaştırmıştık. Sırayla sığınağı, sığınak içindeki kendimizi koruyacaktık. Newal bu konuda en istekli olanımızdı. Sürekli kendi yapmak istiyordu bunu. İnsanın kendi sığınağının dışına çıkmadığı sürece, göremeyeceğini düşünüyordu. Neden görmek istiyordu bu kadar anlamıyordum. Alışmayı deneyebilirdi oysaki. Benim yaptığım gibi yapabilirdi oda. Üstelik bana izin verebilirdi ona sığınmam için. Ya da o bana sığınabilirdi. Ama o hepimizi dışardan gözlemlemek için habire sığınak nöbetine gidiyordu. Mağaranın karşısında öğlece oturup izliyordu. Bir keresinde çok tartıştık bu nöbet yüzünden. Nöbeti bırakıp bana sığınmasını yoksa sığınaktan çıkıp gideceğimi söyledim. Sinirlendi. Gitmemi istemedi. Buna alışamayacağını ekledi. İstersem artık eşit zamanlarda nöbet tutabileceğimizi söyledi. Kabul ettim. Çıktım sığınaktan.

İnsan alışamıyor başkalarının da içinde olduğu yerleri gözlemeye. Hep kendine kalsın istiyor. Sığındığı yerde, ayrıldığı yerde. Bir süre uzaklaştım sığınağın önünden. O sırada patlama sesleri duydum. Gökyüzündeki ateşleri gördüm. Sığınağımıza ateş taşıyan helikopteri. Bir kayanın altına sığındım. Sığınaktan dumanlar çıkıyordu. Helikopter üzerimden geçerken iyice sindim kayanın yanında. Bir taşa bu kadar yakın olacağımı hiç düşünmemiştim daha önce. O zaman anladım insan çaresiz kalınca taşa bile sığınabiliyordu. Bir süre sonra uzaklaştı helikopter. Sığınağın dumanının dinmesini beklemeden koştum. İçimde Newal'i ve diğerlerini görme umudum vardı halen. Ne kötü bir şeydir şu umut, insanı dumanlara sürükleyebiliyor. Aklımda sürekli onların sağ olabileceği, yaşıyor olabilecekleri vardı. Sadece bunu diliyordum. Newal sağ ol ama bana sığınma. Yeter ki sağ ol. Yaşam isteğinin sığınma isteğinden güçlü olabileceğini unutmuş olmalıydım o an. Yaşasın ama bana sığınmasın diyebiliyordum. Mağaranın içine girdiğimde sığınacak kimseyi bulamadım. Ölmüşlerdi. Öğlece kaldım.

Metroları modern zamanların sığınakları olarak görüyorum. Bu şehre geldiğimden beri tüm metro duraklarını gezdim. Ve günlerdir gelip burada oturuyorum. Şehirden ve içimdeki küf kokularından uzaklaştığımı hissediyorum. Burada küf kokusu da yok, bana hatırlattığı eski yanlarımda tabi. Kokular çok etkilemiştir beni. Hiç değişmeden kalabilen az tanıklarımızdırlar. Acımasızdırlar. Birden bizi alıp içinden geçtiğimiz anlara götürürler. Belkide bu yüzden insan hep eski kokularının olduğu yerlerden kaçar. Ya da bu yüzden eski kokularının olduğu yerlere gider. Kokulardan kurtularak yaşadıklarından kurtulmaya çalışır. Ya da kokulara sığınarak yaşadıklarını tazelemek ister.

Yeni bir tren geldi Barkın konuşurken. Tabi önce rüzgârı geldi. İkimiz aynı anda bakındık rüzgârın geldiği yere doğru. Gitmeliyim. Birkaç durağa daha uğramalıyım, dedi. Bende seninle geleyim, dedim. Sustu. Trenin kalabalığına karışıp çıktık metrodan. Dışarısı kararmak üzereydi. Metrodan çıkarken ki suskunluktan anlamalıydım. Barkın çok hızlı yürüyordu. Biraz tedirgindi. Ayaklarını her an, bir çukura gelecek, düşecek gibi atıyordu. İyice kaldırıyordu, sağlam basıyordu yere. Omuzlarından biraz eğilerek yürüyordu. Bu kadar sağlam adımların sırtını büktüğünü düşündüm. Hem çok sağlam adımlar atması hem de çok hızlı olması şaşırttı beni. Oysaki ben sağlama almaya çalıştığım tüm kararlarımı çok yavaş verirdim. Bir ara şehrin üzerinden bir helikopter geçti Barkın koşarak bir duvarın kenarına sığındı. Yanına yaklaştım anlamaya çalışarak. Anladığımı söylemedim. İncitmek istemiyordum onu. Nede olsa birini anladığını söylemek onun acılarını indirgemek değil miydi? Diğer durak biraz ileride. İstersen git artık. Ben bir süre burada bekleyeceğim dedi. Şaşkın ona bakıp metronun yolunu tutarken arkamdan seslendi. Adın neydi senin? Newal dedim. Yutkunup metroda ait olduğum kalabalığa karıştım.

__________________
Serbest piyasa dostluklar

ikilem kıskacında

Hüküm sürüyor iktidar

Hükümlü olmuşuz

Hükmettiğimiz çarkın sahte zarında

Her gün,

Biraz daha zalimleştiriyor

İçimizdeki canavarı

Her kuvvet,

Biraz daha zalimleştiriyor

İçimizdeki şeytanı


DİLİMİN SINIRI DÜNYAMIN SINIRLARIDIR...
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
ben, siğinak


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 05:24 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1