Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Tarih > Tarihe Imzasini Atanlar
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 24-11-2007, 13:17   #1
Dost
aress - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Mar 2007
Mesajlar: 69
Tesekkür: 115
13 mesajina 123 kez tesekkür edildi
 aress isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı Yanan iki yürek: Tayhan ve Jehat için...

Yıl 1998. Günlerden 17 Kasım.Gece saat 02:30.Yer Rusya’nın başkenti Moskova. Duma’nın önünde iki kişi bedenlerini ateşe vermişti. Herkes onları televizyonlarda izledi. Belleklerimize kazinan o görüntüyü unutmak mümkün mü? İki kişi Duma’nın önünde üzerine benzin döküp kendilerini yakıyordu. Ateşten dans havasında tüm dünya hayretler içinde izlemişti onların görüntülerini. Sadece 45 saniyelik görüntü ile kameraya kaydedilen ateşten bedenler her kesi şok etmişti. İki kişi ateşten bedenlerle gecenin en ısısız olduğu bir saatte karanlığı aydınlatarak, bir deprem yaratmışlardı adeta. Yananlardan biri Tayhan (Ahmet Yıldırım), diğeri de Jehat (Remzi Akkuş)tı.
siteadi.com - Yanan iki yürek: Tayhan ve Jehat için...
“Tüm Kürtlerin önderlik etrafında ateşten bir çember olmaları gerekiyor. Bizim kendimizi yakmamız gerekiyordu. Moralinizi bozmayın, devrime sahip çıkın.” Tayhan yaşamını kaybetmeden önce ağabeyi Ahmet onu hastanede ziyaret ederken kendisine son olarak bu sözleri söylemişti.

Peki ama onları bu şekilde kendilerini yakmaya sürükleyen neden neydi? PKK içinde uzun süre kalan bu iki deneyimli gerilla, örgütün kendini yakma eylemlerini tasvip etmediklerini bildikleri halde neden böyle bir eylem yapmakta karar kılmışlardı. Rusya’da kaldığım üç yıllık süre içinde bu soruların cevaplarını araştırdım. Her iki militanın serüvenin peşine düşerken onları tanıma fırsatını da buldum. Onları tanıyan bir çok kişi ile sohbet ettim. En sonunda da Jehat ve Tayhan’nın yaşamlarının son anına kadar yanlarında olan ve eylemlerini 45 saniyelik görüntüyle kaydeden, kameramanla görüştüm. An be an eyleme hazırlık ve eylemin son dakikasına kadarki her şeyi kameramanın ağzından ayrı bir röpörtajla sevgili okuyucularla paylaşacağım.Ama önce her iki PKK militanını bu eyleme götüren nedenlere bakalım.

Bilindiği üzere Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan uluslararsı bir komplo sonucu 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmak zorunda kalmıştı. Yunanistan söz verdiği halde topraklarına girişi kabul etmemişti. Bunun üzerine sonucu her ne kadar trajikde olsa sosyalizmi 70 yıl boyunca yaşatmaya çalışan Lenin’in memleketine yol almıştı. Öcalan şahsında Kürt halkına karşı başlatılan uluslararsı komlo sonucu böyle bir çıkış yaşanmıştı. Komployu boşa çıkarmak için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’nın güvenli bir yere ihtiyacı vardı. Öcalan, Moskova’nın batısına düşen Odinsova kasabasında, koruma altında bulunan ve özel konukların ağırlandığı, uzun-kalın duvarlarla örülü bir konuta yerleştirilmişti. O zaman BDT sahsındaki örgüt yapısı içerisinden dar bir grup Öcalan’ın yakın koruması için görevlendirilir. Tayhan da bunlardan birisidir. BDT saha örgütünde yürütme düzeyinde görevli olan Tayhan, Moskova’ya 270 km uzakataki Günde Kurda köyünde görevlidir. Kürdistan’da yürütülen kirli savaşta mağdur olup Gündê Kurdaya gelen aile ve çocuklarla ilgilenir. Ancak Öcalan’ın Rusya’ya gelişi ile beraber, örgüt içinde her militanın “Başkanla görüşme hayali” karşısına bir görev olarak çıkmıştır.

Daha önce başkanıyla bir çok kez telefonla konuşan Tayhan ilk defa onu görme şansına sahip olacaktı. Daha gitmeden “yıllar sonra şans bize de güldü. Önderliğin yanında kalmak aynı zamanda bir eğitim süreci... tüm duygu ve düşüncelerimizi harekete geçirerek bu süreci hayata geçirmemiz gerekir” şeklinde bir değerlendirmede bulunur. Öcaln ile tam 33 günü beraber geçirir.

Bir taraftan ABD’nin o dönemki Dışişleri Başkanı Rusya’dan derhal Öcalan’ın çıkartılmasını isterken öte yandan Türkler Öcalan’ın kendilerine teslim edilmesi için Rusya’ya baskıda bulunurlar. Fakat gidilebilecek herhangi bir yer bulunamadığı için kısa bir süre için de olsa geçici bir çözüm bulunur. Tayhan iri yapısı ve genel görünüşü ile Öcalan’a benzediği için Abdullah Öcalan adına düzenlenen bir pasaportla Rusya’dan çıkışı planlanır. Bu şekilde hem Rusya biraz rahatlıyacak, hem de bu sürec zarfında Öcalan’ın gidebileceği bir yer ayarlanacaktı. Bu çıkışla Tayhan aynı zamanda yeni bir düzenlemeyede tabi tutulur. Öcalan bu çıkışı yaptıktan sonra Tayhan’a Ortadoğu’ya geçip PKK 6. Kongresine katılmasını belirtir. Öcalan “Tayhan arkadaş siz Doğu’ya gidersiniz. Herkes beni Rusya’dan gitti bilecek.. 6.Kongre zamanıdır. Gidip Kongreye katılırsınız. Git kongrede rüzgar gibi es. Önderliğin yaşadıklarını anlat. Örgütün artık böyle gitmeyeceğini, değişimin olmazsa olmaz gerekliliğini, yeniden yapılanmanın aciliyetini anlat” der.

Fakat komplonun gidişatından dolayı bir süre sonra düşünülen plan iptal olur. Tayhan bu dönemde “işler iyi gitmiyor, Ruslar ne yapacaklar belli değil. Köklerine ihanet edercesine politika yapıyorlar. Ne dostluk ne de ilkeli politika var. Her şey maddi çıkarlara dönüşmüş. Benim korkum Önderliğimizi büyük paralar karşılığında satmalarıdır’’ şeklinde bir değerlendirmede bulunur. Nihayetinde Öcalan için İtalya’nin devlet düzeyinde kendi topraklarına girişe izin verdiği haberi herkesi rahatlatır.

İlk defa rahat bir nefes alınmıştır. Öcalan İtalya’ya gidecek artık. İtalya’ya gitmeden önce Tayhan’a PKK 6. kongresi için hazirlanıp gitmesini belirtirken son perspektifini de şöyle sunar:“Yeniden yapılandırma parti içerisinde bir an önce gerçekleştirilmeli. Bu temelde kongreyle birlikte örgüt içi sorunların aşılması gerekir. Önderliğin yurtdışına çıkılmasına sıradan yaklaşılmasın, doğru anlam verilsin. Eskisi gibi tüm savaş ve örgüt sorunlarına karışmayacağım. Parti merkezi gençleştirilerek yeniden oluşturulmalı. Komplonun boşa çıkarılması onlara bağlıdır.” Sonra da beraber son fotoğrafları çekip vedalaşırlar.

Öcalan İtalya’ya gittikten sonra Tayhan yanındaki arkadaşlarıyla bir gün sonra Gündé Kurda’ya geri döner. Öcalan’la görüşmesinin verdiği mutlulukla 6. kongreye gitme planlarını düşünür.Fakat köyde aldığı haberlerle tüm duygu ve düşünceleri alt üst olur. Adeta sevinci kursağında kalmıştır. Köye varır varmaz 12 Kasım 1998 de Öcalan’ın İtalya’da giriş yaptıktan sonra, tutuklandığını ve 5 günlük açlık grevine başladığı haberini alır. Dünyanın dört bir yanındaki Kürtler açlık grevlerine başlamış, yürüyüş, miting ve korsan gösterilerin yanında ateşe verilen bedenlerde ayrı bir hassasiyet oluşturmuştur. Televizyondan her an “Güneşimizi Karartamazsınız” şiarıyla yapılan eylemlerin haberlerini izler.

İşte tamda böyle hassas bir süreçte Tayhan yeni bir durumla karşı karşıya kalır. Jéhat adlı PKK militanı, onun yoldaşı, sorumlusu olan Tayhan’a uluslararası komployu protesto etmek ve Başkanı Apo’ya bağlılığın gereği kendisini yakacağını, bunun örgütsel sahipliğini yapmasını ve kamuoyuna duyrulmasını sağlamasını ister. Tayhan kabul etmez.

YÜREĞİMİN EMRİ!

Jéhat’ın eylemini yapmasını durdurmak için tüm gücüyle uğraşır, ikna etmeye çalışır. Örgütün ve önderliğinin, kendini yakma eylemlerine karşı olduğunu, buna onay vermediklerini belirtir. Ancak Jehat’ı ikna edecek kadar başarılı olmaz. Çünkü Jéhat kararındaki keskinliği kendisine şu şekilde belirtir. “Siz bu eylemi örgütselleştirecekmisiniz? Eğer örgütselleştirirseniz, bu örgüte, halkımıza faydalı bir eylem olur. Eğer yapmazsanız ben yine de kendimi yakacağım. En azından bu şekilde vicdanım rahatlayacak. Huzurlu olacağım. Şunuda bilin sizleri çok iyi anlıyorum. Bu karar anlık duygusal bir karar değil. Yüreğimin emri! Ta içimden gelen bir ses, bir çığlık... Vakit, önderliğe bağlılığı eylemle göstermenin günüdür. Tüm dünyaya göstereceğim. Apo’nun yarattığı irade, Apo’nun yarattığı insanın, kendi yaratanı için, tüm insani değerler için, nasıl ateşten bir çığlık olacağını göstereceğim. Ne yaparsanız yapın Önderlik için kendimi ateşe vereceğim. Bizim bulunduğumuz yerde de dünyaya bir ses duyurulmalı” der.

Tayhan günlerce onu vazgeçirmenin çabasına girsede sonuçta kendiside Jéhat’ın eylem kararı ile birleşir. Çünkü Tayhan, Jéhat’ın eylemine izin versede vermesede, Gündé Kürda’da köyün ortasında kendisini yakma pahasına da olsa eylemini gerçekleştirmede kararlı olduğunu iyi anlamıştır.Fakat Jehat merkezi bir yerde, kamuoyu yaratacak bir tarzda eylem yerini örgütlemesini istiyor. Rusya’nın komplo içinde olduğunu belirten Jéhat, Önderliğinin yalnız olmadığını haykırmak istediğini söyler. Bu nedenle de eylemini Rusya’nın yüzüne bir tokat gibi vurmak istediğini ifade eder. Tayhan Jéhat’ın keskin ve inançlı gözlerindeki bakışları karşısında bir şey söyleyemez, nihayetinde isteğini kabul etmiştir.

Eyleminde Jehat’ı yanız bırakmama kararı nettir artık. Bu arada köy yapısıda Öcalan’ın Roma’da tutuklanmasından dolayı açlık grevindedir. Aynı zamanda Tayhan’nın sorumlusu olduğu yapısıylada eyleme hazırlık sürecinde ilgilenmesi gerekiyor. Tabi farklı bir eylem kararına varan Tayhan bu görevini tam olarak yerine getiremez. Çünkü eylem hazırlığını biran önce tamamlayıp bitirmek ister.

Öcalan’ın zor durumda olmasında Rus devletinin de önemli payı olduğunu, eylemlerini Duma’nın önünde yaparlarsa etkili olacağını düşünürken yer tespitinide netleştirmeye çalışır. Sonra köy ortamından iki-üç gün çekilir. Herkesten uzak kimsenin onu bulamayacağı gizli bir yere gider. Yapacakları eyleme ilişkin mektupların yazımlarını bu yerde yazar.

Mektubu köyün merkezi kalorifer isitma yerinde bulunan küçücük barakada hazırlar. Yazımlarını bitirdikten sonra köyde açlık grevinde bulunan halkın yanına son defa Jêhat’la beraber giderler. Jehat halkla halaya tutuşur. Tayhan duygu yüklü bir şekilde köşede durup halkı izler. İkisi farlı bir veda hüznünü yaşasada kimse bunun farkında değildir. Onlarla son halayın çekildiğinden, el sıkışmaların son kez olduğundan habersizdirler.Eylem için artık her şey hazir bir şeyin dışında. Oda eylemin kamuoyuna duyurulması görüntülü sağlıyacak kameramandır. Tayhan bu iş içinde köydeki stüdyoda çalışma yürüten kameramanı ayarlar. Araba ve onu kullanan şöförde hazır beklemektedir.

Dört kişi Tayhan, Jêhat, eylemin içeriğinden habersiz kameraman ve birde şöförden oluşan bir takım olmuşlardır. Soguk bir kış gecesinde Moskova’ya doğru yola koyulurlar. Herkesten habersiz fırtına ile dolup taşan iki yürek misali Jéhat ve Tayhan son vedalarını uzun uzun kucaklaşmalarla tamamlamişlardı. Geride ateşten iki bedenin görüntüleri ve birde mektup bıraktılar....

GERİDE BIRAKILAN MEKTUPLAR

‘İhanet tarihi belki bize bir Hz. Ali ruhunu canlandırma imkanını vermedi; fakat direniş tarihi, binlerce yıl önce Demirci Kawa’nın tutuşturduğu, sönmeye yüz tutmuş ateşi canlandıran çağdaş Kawa’ların ateşini daha da gürleştirmeyi, yani insanlığı sarsmayı, insanlığı yeniden canlandırmayı bu gün bize emrediyor. Bizi buna duygularımız, ruhumuz emrediyor! Bizi buna tarih bilincimiz, bize hayvanlaşmayı reva gören düşmanlarımıza olan kinimiz, öfkemiz zorluyor. Bizi buna Başkan Apo’nun, insanlık ideolojisinin bizde yarattığı yaşam heyecanı zorluyor! Bizi buna, halkımızın, ezilen-ilerici insanlığın çağdaş moral önderliğine sahip çıkma, ulusal insani sorumluluk duygularımız zorluyor. Bizi buna dünya gericiliğine karşı kazanacağımız zafere olan inancımızın heyecanı zorluyor.

Her şeye rağmen; bizi buna düşmanlarımızla bile herkesten daha çok barış içinde, birlikte kardeşçe, eşit ve özgürce, yani insanca yaşama özlem ve hasreti içinde olan tüm yaşamını bunu gerçekleştirme mücadelesine adıyarak ölümsüzleşen baş öğretmenimiz, baş eğitmenimiz, baş kumandanımız; yaşarken efsaneleşen, efsaneleşerek mit’leşen ulusal önderimiz Başkan Apo’nun bizde yaratmış olduğu moral, coşku, mücadele ve yaşam heyecanı, tutkusu zorluyor!

Bizi buna, önderliğimizin şahsında en üst düzeyde yaşatılan Apocu ruhla bütünleşme tutkusu, aşkı zorluyor. Bizi buna tüm değerlerimizin bileşkesi olan Başkan Apo’ya bağlılığımız zorluyor’

ÖCALAN’IN DEĞERLENDİRMESİ

Geride bıraktıkları mektuplar ve mesaja karşılık Öcalan’da şu değerlendirmede bulunacaktı.

“Ahmet Yıldırım ve Remzi Akkuş ( Tayhan ve Jéhat ) Yoldaşların Anısına

Tayhan yoldaşın şahadeti ve eylemi onurlu bir yaşam yolunu açan bir eylemdir. Kendilerini yakma eylemleri büyük bir eylemdir. Kendilerini yakma eylemleri büyük bir kahramanlıktır. Bu kahramanlılarıyla partiye, şehitlere, önderliğe ve halka verdikleri sözü en görkemli biçimiyle tutmuşlardır.

Her ne kadar kendilerini yakma eylemlerini tasvip etmesek de devrimin zorluklarını hafifletmek amacıyla arkadaşlarımızın attıkları bu adımı anlayışla karşılıyor, onların vasiyetlerini yerine getirmek zorunluluğunu an be an temel görevimiz olarak gördüğümüzü belirtiyoruz. Tayhan ve Jéhat yoldaşlarımız önderlik etrafında alevden bir savunma çemberi oluşturmakla kalmamış, onunla birlikte halkın ve devrimin zorluklarını hafifletmiş olsa bile özgürlük için mücadele veren bizlerin görev sorumluluklarını daha da ağırlaştırmıştır.

Tayhan ve Jéhat arkadaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz, partimizin bu görev militanlarına bu vesileyle halkımızın özgürlüğüne olan bağlılığımızı bir kez daha dile getirerek Bağımsız Devletler Topluluğun’da yaşayan yurtsever halkımızı da bu eylemin ağırlığını hissederek gereklerini yerine getirmeye davet ediyorum.Selam ve saygılarımla”

BİZ HALK ÇOCUĞUYUZ

Tayhan (Ahmet Yıldırım), 07.15. 1960 yılında Kuzey Kürdistan’ın Bingöl ilinde dünyaya gelir. Fakat henüz küçük yaştayken Türkiye’nin başkenti Ankara’ya gider. Yaşamını, öğrenim hayatını burada sürdürür. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünü okur. Tayhan Rusya’da çıkartılan AXİNA WELAT gazetesi ile yaptığı bir röpörtajında askere gitmek istemediğinden üniversiteyi 8 yılda bitirdiğini belirtir. Politikayla daha çok 1980 darbesinden sonra uğraşmaya başladığını, 1970 ile 1984’e kadar Türkiye Sol Devrimcileriyle ilişkileri olduğunu ifade eder. PKK ile tanışmasını ise yaptığı röpörtajında şöyle dile getirir.

‘PKK’ nin 15 Ağustos atılımından sonra gerillaya ulaşma arayışım iki yıl kadar sürdü. Gerillaya gidip tekrar metrepole geri gelen arkadaşlarım üzerinden nihayet ilişki buldum. “Kim Kürdistan için savaşırsa bende onlarla olacağım düşüncesiyle 1991’de gerilla saflarında yerimi aldım ”der. Botan, Zağros ve Haftanin gibi bir çok alanda gerilla savaşında kalır. 1992 Güney savaşında yerini alır. İlk katıldığında şehir yaşamının rahat yaşamından kaynaklı bazı zorlanmalar yaşasada gerilla ile kaynaşmada dilin dışında ciddi bir zorlanmayı yaşamaz. Kısmi olarak Zazaki lehçesini bilsede diyalogları için bu yeterli olmaz. Fakat gerilla yaşamına olan ilgisi, yoldaşlarına olan bağlılığı ve desteği onu gerilla ortamında sevilen bir arkadaş olarak öne çıkarır.En zor anlarda yoldaşlarına destek olur.Ancak yaralanmadan kaynaklı yaşadığı rahatsızlık nedeniyle önce İran daha sonrada Rusya sahasına halk çalışmasına gönderilmiştir.

Jéhat ( Remzi Akkuş) orta boylu, kumral, saf, temiz bir kişi olarak tanınır. 1974 Ağrı-Diyadin- Tüte köyü doğumlu olan Jéhat fakir bir ailenin çocuğu olarak büyür. Serhat eyaleti üzerinden gerilla saflarına katılmıştır. Serhatın en zor alanlarında savaşır.Ağırlıklı Serhat alnında kalsada kısa bir süre Dersim eyaletinde de kalır. Serhat’ın sınırları Ermenistana kadar uzandığı için zaman zaman zorunlu olarak sınırın diğer tarafındaki köylerede geçerler. Bir ara bu zorunlu geçiş esnasında Ermanistan sınır güvenliğine bir grup arkadaşıyla birlikte yakalanır.Arkadaşlarıyla birlikte Ermenistan’da cezaevine konulurlar. Bir kaç yıl cezaevinde kötü yaşam koşullarında kaldığı için sağlığı bozulur. Cezaevinden çıktığında hasta oldugğu için örgütü tarafından Rusya sahasına halk çalışmaları için gönderilir. Bu sahada hem tedavisini yaparken, diğer yandan bir çok alanda halkın içinde çalışmalarda bulunur. Yabancısı olduğu bu alanda sıcaklığı ile halk tarafından çok çabuk benimsenir.Halk içinde çalışmak, onlarla ilişkilenmek Jehat’a zevk verdiği için her fırsatta “Biz halk çocuğuyuz” şeklinde dile getirir.

Her iki halk çocuğu ebedi beraberleriklerini şuan Gundê Kurda’nın yakınında geçen Volga Nehrinin kiyisinda hazirlanan mezarlarında sürdürmektedirler.Rusyada yaşayan Kürtler bir çok kez ikisinin mezarlarını anıt şeklinde yaptırmak istedi.Ancak Rusya devleti diplomatik nedenlerle her seferinde Kürtlerin bu taleplerini red etti.




...

__________________
na gihi dileta denge dile mi.......
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
için, iki, jehat, tayhan, yanan, yürek


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:42 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1