Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Tarih > Tarihe Imzasini Atanlar
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 22-09-2007, 19:54   #1
Dost
tufan - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Bulunduğu Yer: Ankara
Yaş: 43
Mesajlar: 730
Tesekkür: 0
14 mesajina 47 kez tesekkür edildi
 tufan isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Thumbs up Dede Korkutun Hayatı

DEDE KORKUT'UN SOYU
siteadi.com - Dede Korkutun Hayatı Dede Korkut’un soyu hakkında kesin bir bilgi elde edilememekle birlikte, mukaddimede Bayat Boyu’ndan olduğu geçiyor. Ayrıca bazı kaynaklar Kara Hoca’nın oğlu olduğunu söylemektedir.Ebulgazi de Kayı boyundan olduğunu yazmıştır. Karmış Han’ın oğlu demiştir. Bazı rivayetler İshak Peygamberin soyundan olduğunu söyler. Bir başka rivayete göre de Hıristiyan Aziz Kirkor’dur.
DEDE KORKUT’UN KİŞİLİĞİ
Dede Korkut’un destanların ilk anlatıcısı olduğu tahmin edilmektedir. Hikayelerde veli bir kişi olarak ortaya çıkar. Oğuzlar önemli meseleleri ona danışırlar. Keramet sahibi olduğuna inanılır. Gelecekten haberler verdiği söylenir. Ozan ve kamdır. Kopuz çalıp, hikmetli sözler söyler. Kopuzuna da kendine duyulduğu gibi saygı duyulur.Oğuzname’de, Dede Korkut’un 295 yıl yaşadığı ve Hz. Muhammed’e elçi olarak gönderildiği anlatılmaktadır. Oğuz Han’a vezirlik yapmış olduğu da düşünülmektedir.
Korkut kelimesinin “kork-” fiil kökünden türemiş olma ihtimalinin yanı sıra Arapça kökenli olup elçi manasına gelmesi de mümkündür. Her iki ihtimalde de ‘Korkut’ kelimesinin bir lakap, bir unvan olduğu görülmektedir. “Dede” kelimesinin ise ecdat manasında kullanıldığı tahmin edilmektedir. Fakat destanlarda daha çok halk arasında büyük hürmet ve kutsallık kazanmış halk bilgini anlamında kullanılmıştır.
Dede Korkut’un gerçek ismi, hayatı, yaşadığı çağ ve coğrafyayı kesin olarak aydınlatmak eldeki kaynaklar ve rivayet ile mümkün değildir. Destanlardan çıkarılabildiği kadarıyla ise Dede Korkut’un kişiliği iki şekildedir; 1- Kutsal Kişiliği , 2- Bilge Kişiliği. Başka kaynaklarda devlet adamı kişiliğinin de bulunduğu belirtilmektedir. Dede Korkut'un çok kişilikli olarak karşımıza çıkması farklı zaman, hatta farklı mekanda yaşamış benzer şahsiyetlerin destanlarda tek isim altında toplanmış olabileceğini düşündürüyor fakat bu kişiliklerin halkın eklentisi olma ihtimali de vardır
DEDE KORKUT’UN KUTSAL KİŞİLİĞİ
Destanlarda Dede Korkut kerâmet sahibi biridir. Doğa üstü bir manevi güce sahiptir. Destanlarda şu gibi kerametleri görülmüştür;
1- Gelecekten Haber Verme: “ Korkut Ata söyledi: Ahir zamanda hanlık tekrar Kayı’ya geçecek. Kimse ellerinden alamayacak, ahir zaman olup kıyamet kopuncaya kadar. “ (Mukaddime)
Destanda geçen örnekte de belirtildiği gibi Dede Korkut gelecekten haberler verirdi. Bu haberleri geçmişte yaşadığı deneyimlere dayanarak söylerdi.
2- Halkın Onun Sözünü Tutması: “ Korkut Ata Oğuz kavminin müşgülünü hallederdi. Her ne iş olsa Korkut Ata’ya danışmadan yapmazlardı. Her ne ki buyursa kabul ederlerdi. Sözünü tutup tamam ederlerdi. “ (Mukaddime)
Hanlardan çobana kadar herkes onun sözüne güvenirdi, ona danışırlardı.
3- Duasının Allah Katında Kabul Olması: “… Ne derse olurdu. Gaipten haber söylerdi. Hak Taâla onun gönlüne ilham ederdi. “ (Mukaddime) ,
“… Dede Korkut dedi: (Kılıç) Çalarsan elin kurusun dedi. Hak Taâla’nın emri ile Deli Karçar’ın eli yukarıda asılı kaldı. Zira Dede Korkut keramet sahibi idi, dileği kabul olundu. “ (Kam Püre’nin Oğlu Bamsı Beyrek Destanı)
Birinci örnekte geçen “Ne derse olurdu.” Cümlesi hem halkın onun sözünü dinlediği hem de duasının kabul edildiği anlamındadır. İkinci örnekte de duasının kabul olduğu belirtilmiştir.
Dede Korkut’taki bu kerametlerin iki kaynaktan gelmiş olabileceği düşünülmektedir;
1- İslam Tasavvufu
2- Şamanist İnanç
Dede Korkut’un destanlarda İslam tasavvufuna uymayan davranışları bu ihtimali zayıflatıyor. Mutasavvıflardaki kamil insan olma hedefi, çile çekme, dergah… gibi unsurlar Dede Korkut’ta görülmüyor. Ermişlerinkine benzeyen olağan üstü olaylar yaşaması da yazıya geçirilene kadar uğramış olduğu değişiklikler olabilir, çünkü Türklerin İslam'ı henüz kabul ettiği ve değişim içerisinde olduğu 15-16. yy.larda yazıya geçirilmiştir.
Dede Korkut’un kutsal kişiliğinin şamanist yaşantıdan gelmiş olabileceğini kabul edebiliriz. Ozan oluşu şamanistlerin özelliğini hatırlatmaktadır. Ayrıca kerametlerini gizlememesi de kutsal kişiliğinin şaman inancından geldiğini güçlendirmektedir.
DEDE KORKUT ’UN BİLGE KİŞİLİĞİ
Dede Korkut sıradan insanlardan, devlet adamlarına kadar herkesin saydığı ve danıştığı bilgedir, öğüt vericidir. Bilgeliği eğitici, öğretici ve tenkit edicidir. Onun bu kişiliği tarih ve toplum yaşantısından gelmektedir. Geçmiş alplerin başından geçen olayları anlatır ve öğüt verir.
DEDE KORKUT KİTABI HAKKINDA ÖN BİLGİ
Kitabın asıl adı "Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan" dır. Anlamı Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı’dır. Kitap on iki destansı hikaye ve bir mukaddimeden oluşmuştur.

Hikayeler Kuzeydoğu Anadolu dolaylarındaki Müslüman Oğuzların hayatını anlatır. Fakat destanlar İslamiyet öncesi dönemden de izler taşımaktadır. Bu yüzden destanların oluşmasının daha erken evrelerde olduğu tahmin edilmektedir. Kitapta, Salur Kazan ve Bayındır Han gibi kahramanların, mekanın ve zamanın ortak oluşuyla ve her hikayede Dede Kokut’un ortaya çıkışıyla on iki hikaye birbirine bağlanır. Bugün elimizdeki iki nüshanın Akkoyunlu Devleti’nin çökmeye başladığı dönemlerde yazıya geçirildiği tahmin edilmektedir. Nüshalardan biri tamdır ve Almanya Dresten Kitaplığı’nda bulunmaktadır. Altı hikayenin bulunduğu eksik bir nüsha ise Vatikan’dadır.

Nüshalar üzerine ilk incelemeyi Alman Türkiyatçı Fr. Von diez Tepegöz Destanı’nı Almanca’ya çevirerek yapmıştır. Kilisli Rıfat (1916, eski yazı ile), Orhan Şaik Gökyay (1938) ve Muharrem Ergin (1958) de kitabı yurdumuzda yayınlamışlardır.
DEDE KORKUT KİTABI HAKKINDA ÖN BİLGİ
Kitabın asıl adı "Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan" dır. Anlamı Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı’dır. Kitap on iki destansı hikaye ve bir mukaddimeden oluşmuştur.

Hikayeler Kuzeydoğu Anadolu dolaylarındaki Müslüman Oğuzların hayatını anlatır. Fakat destanlar İslamiyet öncesi dönemden de izler taşımaktadır. Bu yüzden destanların oluşmasının daha erken evrelerde olduğu tahmin edilmektedir. Kitapta, Salur Kazan ve Bayındır Han gibi kahramanların, mekanın ve zamanın ortak oluşuyla ve her hikayede Dede Kokut’un ortaya çıkışıyla on iki hikaye birbirine bağlanır. Bugün elimizdeki iki nüshanın Akkoyunlu Devleti’nin çökmeye başladığı dönemlerde yazıya geçirildiği tahmin edilmektedir. Nüshalardan biri tamdır ve Almanya Dresten Kitaplığı’nda bulunmaktadır. Altı hikayenin bulunduğu eksik bir nüsha ise Vatikan’dadır.

Nüshalar üzerine ilk incelemeyi Alman Türkiyatçı Fr. Von diez Tepegöz Destanı’nı Almanca’ya çevirerek yapmıştır. Kilisli Rıfat (1916, eski yazı ile), Orhan Şaik Gökyay (1938) ve Muharrem Ergin (1958) de kitabı yurdumuzda yayınlamışlardır.
DEDE KORKUT DESTANLARI

Kitapta daha önce de belirttiğimiz gibi on iki tane destan vardır. Bu destanların her biri bir boy için söylenilmiştir. Bu destanlarda boyların hanlarının başından geçen olaylar, ad koyma, canavarlarla savaşma gibi bölümler yer almaktadır.

Hikayelerin dili oldukça sadedir. 15.-16. yy.da yazıya geçirildiği halde arı bir Türkçe’ye sahiptir. Az miktarda Arapça kökenli kelime de vardır. Orhan Şaik Gökyay ve Muharrem Ergin’in Latin harfleri ile yayınladıkları kitaplar ilköğretim öğrencilerinin anlayabileceği kadar sade ve basit cümle yapısına sahiptir. Hikayeler çoğunlukla manzum ve ahenkli bir şekilde anlatılır. Manzumların bir kısmı kafiyeli olmasa da kulağa hoş gelen bir söyleyiş tarzı vardır. Kitapta yaklaşık 8.000 tane farklı sözcük ve deyim geçer. Cümleler kısa ve yalındır.
DEDE KORKUT DESTANLARININ GENEL İÇ YAPISI

Destanlar olağan üstü olayların yoğunluğundan sıyrılmış ve günlük, sade olaylar da konu olmuştur. Destan niteliğine tüm Oğuzlar'ı etkilemesiyle ulaşmıştır. Hikayeler basit görünen olaylarla başlamış ama tüm Oğuzlar'ın etkilenmesiyle sonuçlanmıştır.

Hikayelerde dersler verilmiş, halk bilgilendirilmek istenmiştir. Destanlaşmış tarih olayları anlatılmıştır. Oğuzların dini inançları belirtilmiştir, örneğin Alpler kafirlerle savaşa gitmeden evvel arı sudan abdest alıp, iki rekat namaz kıldıkları belirtilmiştir. Halkın iktisadi durumu da anlatılmıştır. Oğuzların daha çok hayvancılıkla geçindiği neredeyse her hikayede görülmektedir. Yalnız, Oğuzlar’da üstünlük zenginlikle, mal mülkle olmaz. Oğuzlar’da üstülük yiğitlikle olur. Erkek gençlerin isim alabilmesi için bir yiğitlik göstermesi gerekir. Yiğitlik gösteren delikanlıya Dede Korkut isim verir. Verdiği isimler genellikle delikanlının gösterdiği yiğitlikle alakalıdır. Mesala Boğaç Han’a ‘Boğaç’ ismi boğayı boğduğu için verilmiştir. Oğuzlar işlerini kendileri yapamazsa küçük düşerler. Üstünlüklerini kaybetmemek için yardım kabul etmezler. Kazan Han’ın hikayesinde de böyle olmuş, Kazan Han çobanı, yardımını engellemek için, ağaca bağlamıştır.

Hikayelerde kadın da söz sahibidir. Kadın da hanlık edebilir. Kadın evlenirken güçlü, yiğit birini arar. Gerektiğinde kadın da savaşır fakat kadının savaşması erkeği küçük düşürür.

Destanlarda yoğunlukla ideal Oğuz Alp'inin nasıl olması gerektiği anlatılıyorsa da Alplerin başına gelen olaylardan herkese pay düşüyor. Büyüklüğün ve güçlülüğün erdem ve hünere bağlı olduğu her fırsatta belirtilmiş. Düşmana karşı savaşmak da yiğitliğin, büyüklüğün göstergesidir. Verilen dersler bu kadarla da kalmıyor. Bunların bir kısmı doğrudan devlete ve yöneticilere bir kısmı da millete verilmek istenen derslerdir

1- Devlete Verilen Öğütler;

Destanlarda genel bir ilke şeklinde Oğuz birliğini devam ettirme fikri işlenmiştir. Bu birliği devam ettirebilmek için devlete ve devlet adamlarına;

• Ekonomik güce sahip olma,

• Hüner ve erdem sahibi olma,

• Buyruk olmanın gereği anlatılmıştır.

Destanlarda vurgulanan bu unsurlar sanırız dünya döndüğü sürece devam edecektir.

Ayrıca Alplere de şöyle öğütler veriliyor;

• Ok atmada ve yay çekmede hünerli olmak

• Düşman ile savaşta üstün gelmek

• Ülkesine sahip çıkmak

• Zengin ve eli açık olmak ( ‘Aç doyurmak, yoksul donatmak‘ şeklinde geçen halka karşı merhametli ve cömert olmak )

• Soylu olmak ve soyunu küçük düşürmemek.

2- Halka Verilen Öğütler;

Destanlarda halka Alpler kadar yer verilmese de. hem çoban gibi kahramanlarla hem de örnek Alplerle halka da bir takım dersler verilmiş;

• Devlete sadık olmak ,

• Misafirperver olmak ,

• Dedikodu yapmamak ,

• Gönlü zengin olmak ,

• Dürüst olmak ,

• Korkak olmamak ,

• Çocuğunu iyi yetiştirmek ,

• Üstüne düşen görevi yerine getirmek ,

• Eşine sadık olmak ,

• Ana babaya hürmet etmek ...


Bazı öğütler de var ki, pek çoğu atasözleri gibi kalıplaşmıştır;

• Ecel vakti ermeyince can çıkmaz.

• Çıkan can geri gelmez.

• Yığılı malın mülkün olsa da nasibinden fazlasını yiyemezsin.

• Kara eşek başına gem vursan katır olmaz, hizmetçiye elbise giydirsen hanım olmaz.

Ve bunlar gibi pek çoğu doğrudan olarak mukaddimede verilmiş. Bir o kadar da hikayelerin mânzum ve secîli kısımlarında mevcuttur.
DEDE KORKUT DESTANLARI'NDA YER ALAN ESKİ TÜRK GELENEKLERİ

• Ad Koyma : Oğuz Türklerinde bir gencin ad alabilmesi için bir yiğitlik göstermesi gerekiyordu. Bu yiğitliği gösterdikten sonra Dede Korkut'u çağırırlardı. Dede Korkut da dua edip gence yiğitliğiyle alakalı bir isim verirdi; "... Bunun adı boz aygırlı Bamsı Beyrek olsun, adını ben verdim yaşını Allah versin."

• Toy etme ( Toplantı yapıp karar verme) : Oğuzlar mühim konularda karar vermek için toplantı yaparlardı; " Kudretli Oğuz beylerini hep çağırdılar evlerine getirdiler. Ağır misafirlik eylediler.

• Düğün : Halen devam eden bir geleneğimiz olan düğünlerde ziyafet verilir şenlik yapılırdı.

• Kız İsteme : Kız babasından veya abisinden istenirdi. Kız istemeğe büyük ve saygın kişiler giderdi. Dede Korkut Deli Karçar'dan kız kardeşini Bamsı Beyrek'e şöyle istemiştir; "Tanrını buyruğu ile peygamberin kavli ile aydan arı, güneşten güzel kız kardeşin Banu Çiçek'i Bamsı Beyrek'e istmeğe gelmişim."

• Başlık Alma : Kız vermeye karşılık kızın ailesi başlık isterlerdi. Kitapta kız kardeşini vermek istemediği için aşırı miktarda başlık isteyen Deli Karçar anlatılmıştır.

" Deli Karçar der : Dede, kız kardeşim yoluna ben ne istersem verir misin? Dede der : Verelim dedi, görelim ne istersin? Deli Karçar der : Bin erkek deve getirin dişi deve görmemiş olsun, bin de aygır getirin ki hiç kısrakla çiftleşmemiş olsun, bin de koyun görmemiş koç getirin, bin de pire getirin bana dedi. Eğer bu dediğim şeyleri getirirseniz pek ala veririm"

• Sövüş Etme : Misafir İçin Hayvan Kesme. Oğuzlar bir misafir geldiği zaman onun için bir hayvan kesip ikram ederlerdi.

• Düş Yorma : Rüyalarında gördükleri garip durumları Dede Korkut'a yorumlatıp mana çıkarırlardı.




(Yazım daha önceden haber verilmeden taşındığından ve ilgili konuya tekrardan ulaşamadığımdan, ayrıca DOSTUN SAYFASI içerisinde yapmış olduğum aramalarda konun başka biri tarafından yayınlanmadığını gördüğümden dolayı yazımı tekrardan yayınlıyorum)


SAYGILAR........

  Alıntı ile Cevapla
Eski 22-09-2007, 19:58   #2
Aktif Üye
Üyelik Tarihi: Sep 2006
Bulunduğu Yer: antalya - serik
Yaş: 55
Mesajlar: 253
Tesekkür: 4
2 mesajina 21 kez tesekkür edildi
 gezginemlak isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Dede korkutun hikayelerini saverim hayat hikayesinide burada okudum. teşekkürler emekler için saglicakla

  Alıntı ile Cevapla
Eski 22-09-2007, 20:00   #3
Can Dost
boranjudge - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Sep 2006
Bulunduğu Yer: Yer yüzü
Mesajlar: 1,446
Tesekkür: 19
17 mesajina 21 kez tesekkür edildi
 boranjudge isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Diğer konuyu ben kilitlemiştim anlaşılan tartışmaya açılmasından yanasın bu da bir ihtimaldir elbette konuyu böylece ele alalım

Dede korkut'un eserleri Türk nitelemeleriyle bezeli olabilir fakat asimilasyonun etkisiyle bu nitelemelerin sarf edildiğini belirtmek gerekir


Konu boranjudge tarafından (22-09-2007 Saat 20:16 ) de değiştirilmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Eski 24-09-2007, 09:41   #4
Dost
tufan - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Bulunduğu Yer: Ankara
Yaş: 43
Mesajlar: 730
Tesekkür: 0
14 mesajina 47 kez tesekkür edildi
 tufan isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Bu konu tartışılacak bir konu değil eğer bu konu üzerinde tartışmak istiyorsan sayfada yeni bir konu açarsın altında fikirlerimizi belirtiriz...

Konuyu milliyetçilikle suçlamışdın kilitlerken ve diğer yazdığımı silerken (tabi bu konunun silindiğinden bile haberim yoktu) söylediğine göre öbür mesajımıda milliyetçlikle suçlamışdın, tekrardan iletmek istiyorum bu tür konular sadece bilgi amaçlı verilmektedir altında art niyet aramanın gereği yoktur.

Bu cevabı yazmamın amacı tartışma ortamı yaratmak değildir.

Sadece benim mesajımı kilitlerken benim konuşmama bile izin ermemiştin ve hatırlatmak isterim ki;

insanları susturarak değil düşüncelerinle fikirlerinle görüşlerinle halt et dostum konularını kilitleyerek, silerek veya sert üslupla tartışarak değil.

Dosthane bir tavsiye...

(unutmadan parantez içerisinde belirtmek istedim bu konuyu daha önceden yayınladığını belirtmişdin ve bu yüzdende tartışmışdık sanırım biraz hafızanı zorlarsan hatırlarsın yani ilk silme sebebinin milliyetcilik olmadığını, ikinci kez ise milliyetcilikle suçladığının farkındamısın?..)

SAYGILAR.........

__________________
Bir insanı bir yere kapatmak suçtur ama
kapattıgınız bir suçluysa, bu bir cezadır.
Yani aslında her ceza biraz da suçtur ve
her suç aynı zamanda ceza!
.................................................. ...............................


Aşkları da devralır mı
kalp nakli yaptıranlar?


Yılmaz Erdoğan

http://www.dostunsayfasi.net/image.php?type=sigpic&userid=10995&dateline=119934  7940

Konu tufan tarafından (25-09-2007 Saat 09:12 ) de değiştirilmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Eski 24-09-2007, 12:33   #5
Dost
ekoo - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Mesajlar: 468
Tesekkür: 1
18 mesajina 35 kez tesekkür edildi
 ekoo isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

konu guzel bncede bı mıllıyetcılık ıcermıyor tamamen tarafsız bır konu.bızım boyle dusunmemız olaya bakıs acımız mıllıyetcılık asılıyor bence........saygılar...

  Alıntı ile Cevapla
Eski 24-09-2007, 15:32   #6
Dost
HAWIN_ZEL - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Nov 2006
Bulunduğu Yer: kimse bilmez nereli oldugunu?
Mesajlar: 1,169
Tesekkür: 0
47 mesajina 86 kez tesekkür edildi
 HAWIN_ZEL isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

emegine saglik dost bilgi bildir bilgi erdemdir sinirli bilgiler icerisinde kalirsak kendimizi tuketirizz

__________________
SENI ANLAMAK YASMAKTIR
SENI YASAMAK
AMANSIZLIGA KAVGA VE POSTAL SESLERI ARASINDA
DIRENGENLIGE DURMAKTIR
SENI BILMEK YASAMI BILMEK
SILAH OMZUNDA TOPRAGA DUSMEKTIR
SENI ANLATMAK EYLULU GUNLERI GECMISE YOLAMAKTIR`



BANA MAVI ETIKETLI BIR RAKI GETIR
DIYARBAKIR’DAN BIR AVUC TOPRAK
BİTLİS’TEN BIR TUTAM TÜTÜN
AVUCLARINDAN İÇECEGİM
BIR TAS SU GETIR MUNZUR’DAN
BANA ISTANUL’DAN BIRAZ LODOS
MALATYA’DAN SARI KAYISILAR GETIR
BANA KENDINIDE GETIR MEMLEKETIMDEN
SENINLE BIRLIKTE GETIR MEMLEKETIMI
..

Konu HAWIN_ZEL tarafından (24-09-2007 Saat 17:24 ) de değiştirilmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Eski 24-09-2007, 15:40   #7
Aktif Üye
Üyelik Tarihi: Sep 2006
Bulunduğu Yer: antalya - serik
Yaş: 55
Mesajlar: 253
Tesekkür: 4
2 mesajina 21 kez tesekkür edildi
 gezginemlak isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Alıntı: hawin_zel´isimli üyeden Alıntı | Mesajı Göster
emegine saglik dost bilgi bildir bilgi erdemdir sirili bilgiler icerisinde kendimizi kalirsak kendimizi tuketirizz

görüş ve düşüncelerinizde çok haklısınız.hiç bir düşünceye karşi çıkmadan okumak ogrenmek .karşi fikirler ve yanli fikirleri görmek okumak lazımdır.trafik kazaları oluyor diye evden dışarı çıkmamak gibi.ogrenelim kuralları çıkalim yine sokaga degilmi.saglicaklar.

  Alıntı ile Cevapla
Eski 24-09-2007, 18:47   #8
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Sep 2007
Mesajlar: 24
Tesekkür: 0
2 mesajina 2 kez tesekkür edildi
 Şaman isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Destanlar toplumların yaşama biçimlerini, geçmişlerini, kültürlerini, kimliklerini yansıtır.

Toplumların bu özelliklerine yüzyıllar öncesinden vurgu yapmış pek çok örnek vardır...

Örneğin Firdevsi'nin şehnamesini okumadan nasıl olurda İran kültürü hakkında bilgi sahibi olduğunuzu öne sürebilirsiniz?

Ya da Kelt mitosunu bilmeden nasıl olurda Britanya kültür ve edebiyatı hakkında ahkam kesebilirsiniz?

Veyahut İlyada ve Odysse'da ki Homer anlatılalarına kulak vermeden yüzyılar öncesinin ege kıyılarında ki kültür ve sosyal yaşamı hakkında nasıl somut bir şeyler söyleyebilirsiniz.

Kısacası destanlar kültürel miraslardır. Ve bırakılan kültürel mirasların farklı tanımlamalarla örselenmemesine özen gösterilmelidir.

Dede Korkut hikayelerini bazıları kendi sapkın düşüncelerine alet edebilir.

Bu o hikayelerin edebi ve kültürel değerini ortadan kaldırmaz.

Mesele olayı sizin nasıl gördüğünüz ve nasıl algıladığınızla ilgilidir. Eğer amacınız kültürel ve toplumsal bir bilgi birikimi kazanmaksa bu kültürel mirası öyle değerlendirir kendinize bir şeyler katarsınız.

Yok amaç ideolojik fırtınalarda savrulmaksa o zaman söylenecek birşey yoktur...

Bilgiyi ve insanlık miraslarını yok saymakta olsa olsa faşist ideolojinin bir ürünüdür.

Burada da o tarz bir zihniyete sahip birisi yoktur sanmam (!)

Başlık içinde ayrıca teşekkürler...

  Alıntı ile Cevapla
Eski 24-09-2007, 19:13   #9
Can Dost
boranjudge - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Sep 2006
Bulunduğu Yer: Yer yüzü
Mesajlar: 1,446
Tesekkür: 19
17 mesajina 21 kez tesekkür edildi
 boranjudge isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Alıntı: Şaman´isimli üyeden Alıntı | Mesajı Göster
Destanlar toplumların yaşama biçimlerini, geçmişlerini, kültürlerini, kimliklerini yansıtır.

Toplumların bu özelliklerine yüzyıllar öncesinden vurgu yapmış pek çok örnek vardır...

Örneğin Firdevsi'nin şehnamesini okumadan nasıl olurda İran kültürü hakkında bilgi sahibi olduğunuzu öne sürebilirsiniz?

Ya da Kelt mitosunu bilmeden nasıl olurda Britanya kültür ve edebiyatı hakkında ahkam kesebilirsiniz?

Veyahut İlyada ve Odysse'da ki Homer anlatılalarına kulak vermeden yüzyılar öncesinin ege kıyılarında ki kültür ve sosyal yaşamı hakkında nasıl somut bir şeyler söyleyebilirsiniz.

Kısacası destanlar kültürel miraslardır. Ve bırakılan kültürel mirasların farklı tanımlamalarla örselenmemesine özen gösterilmelidir.

Dede Korkut hikayelerini bazıları kendi sapkın düşüncelerine alet edebilir.

Bu o hikayelerin edebi ve kültürel değerini ortadan kaldırmaz.

Mesele olayı sizin nasıl gördüğünüz ve nasıl algıladığınızla ilgilidir. Eğer amacınız kültürel ve toplumsal bir bilgi birikimi kazanmaksa bu kültürel mirası öyle değerlendirir kendinize bir şeyler katarsınız.

Yok amaç ideolojik fırtınalarda savrulmaksa o zaman söylenecek birşey yoktur...

Bilgiyi ve insanlık miraslarını yok saymakta olsa olsa faşist ideolojinin bir ürünüdür.

Burada da o tarz bir zihniyete sahip birisi yoktur sanmam (!)

Başlık içinde ayrıca teşekkürler...

Söz ettiğiniz hususlara katılmamak elde değil,Sanatın ve Edebiyatın yanısıra diğer birçok uğraşın kültürel mirasları korunmalıdır.

Fakat bu miraslar ele alırken mirasa sembolü niteliğindeki belirteçlerin bırakılma yöntemlerıni göz ardı etmemek gerekir.

Tarihteki nitelemelerin kimler tarafından ve nasıl verildiği objektif biçimde düşünülürse, Günümüzdeki kavramların nitelik problemi çekmesi daha net anlaşılacaktır kanaatindeyim.


Tarihteki nitelemelerin kimler tarafından ve nasıl ortaya koyulduğunun objektif biçimde düşünülmemesi, Kültürel mirasların korunmaması, Gerçeği yansıtmaması,Gerçeği çarpıtması halinde sizinde değindiğiniz üzre gerici ideoloji ürünüdür.
Etkisiyle aydınlık bekleyen geleceğe karanlıktan başka bir görev üstlenmez.

Günümüzde yaratılan karanlık, Yurdumuzun İç sorunlarıdır.
Çözümü elbette aynı tas aynı hamam mantığıyla çözülemez çözülmüş görünse dahi etik ve kalıcı olmaz, Bu noktada devreye söz ettiğim "Tarihteki nitelemelerin kimler tarafından ve nasıl ortaya koyulduğunun objektif biçimde düşünülmesi" girmeli, dürüst bilim adamları öncülüğünde araştırılmalıdır.
Sonuçları yetkililerce hazmedilmeli vatandaşlara uygun dille anlatılmalıdır.

[...]

  Alıntı ile Cevapla
Eski 24-09-2007, 21:03   #10
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Sep 2007
Mesajlar: 24
Tesekkür: 0
2 mesajina 2 kez tesekkür edildi
 Şaman isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

İşte meselede budur zaten.

Bileceğiz ki çarpıtmaların karşısında durabilelim.

Bilmessek, öğrenmezsek, sorgulamazsak, irdelemezsek bunu yapmamız mümkün değildir.

Tarihi yazanların, tarihi yapanlara sadık kalıp kalmadıklarının tesbiti ancak analitik düşünceyi terk etmediğimiz müddetçe mümkün olur diyelim bağlayalım

  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
dede, hayatı, korkutun


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:57 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1