Dostun Sayfasi

Dostun Sayfasi (http://www.dostunsayfasi.com/)
-   Tarihe Imzasini Atanlar (http://www.dostunsayfasi.com/tarihe-imzasini-atanlar/)
-   -   Çankayanın First Laydleri (http://www.dostunsayfasi.com/tarihe-imzasini-atanlar/16884-cankayanin-first-laydleri.html)

cilek_22 26-11-2007 05:09

Çankayanın First Laydleri
 
LATİFE HANIM
"Köşkün en çok konuşulan hanımefendisi"

http://img61.imageshack.us/img61/5949/28189740sg6.png

Kurtuluş Savaşı sonrası Çankaya sırtlarında Gazi’nin Sakarya adlı atına binip dolaşan, kocaman kahverengi gözlü bir kadın. Gazi’nin eşi, Uşakizadeler’in kızı, yabancı dil bilen, yurtdışında üniversitede okuyan, peçesini asla yüzüne örtmeyen, Mustafa Kemal’e aşık, fazlaca kıskanç, sözünü de gözünü de budaktan esirgemeyen, biraz sert ve hırçın görünümlü ama çok akıllı ve cesaretli bir kadın. Büyük dedesi Hacı Ali Efendi, Uşak’ın paralı eşrafından.

1840’lı yıllarda İzmir’e göçtükten sonra helvacılığı bırakıp halıcılığa başladı. Çok para kazandı. Latife Hanım, onun Muammer adlı torununun en büyük kızı. 1898 İzmir doğumlu. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra hukuk okumak için Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’ne başlamış, bir yıl Londra’da yaşamış, sonra İzmir’e dönmüştü. Mustafa Kemal’le evlilikleri kısa sürse de ölene kadar ona bağlı kaldı. İçine kapandı, son günlerinde kanser olduğunu bile yakınlarından sakladı. 12 Temmuz 1975’te öldü.




MEVHİBE İNÖNÜ
"Deniz Gezmiş ve arkadaşları idam edilmesin"


http://img61.imageshack.us/img61/5306/88741904az4.png

Cumhuriyet tarihinin ikinci "first lady" si İsmet İnönü'nün eşi Mevhibe Hanım'dı. Eşine olan düşkünlüğüyle tanınan Mevhibe Hanım için köşke yıllarını vermiş emeklilerden biri, "Gördüğüm hanımefendiler arasında kocasına en tutkunu Mevhibe Hanım'dı. Paşa biraz rahatsız olsa, Mevhibe Hanım bütün gün yukarından aşağıya inmezdi" diyerek bu bağlılığı ifade ediyordu. Eşinin kıyafetlerini diken terzi İzzet'le de şahsen görüşür, kumaşları kendi beğenirdi. Mevhibe Hanım'ın en büyük zevki, her sabah eşi ile birlikte ata binmekti. Köşkün en genç ve en şık ev sahibesiydi. Özel işlerinde de Lütfiye adlı genç bir kız bakardı. Ahbaplarıyla da politika dışı, gerçek bir yakınlığı vardı. Araba kullanmayı da sever, kayınvalidesi Cevriye Hanım'ı alarak sık sık gezmeye giderdi.
Otomobil kullanmaya Lozan'da başlamış ve bir kadın şoförden ders almıştı. Mevhibe Hanım çocuklarının hiçbir zaman resmi davetlere, cumhuriyet balolarına katılmalarını istemedi. Onlar hep büyükanneleri ve dadıları ile ayrı bir hayat sürdüler. Ailenin en büyük eğlencesi akşamları hep beraber salonlardan birinde kurulan sinema perdesinde film seyretmekti.Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilecekleri zaman da Mevhide Hanım eşine "Onlar idam edilmesin" diye yalvarmıştı.Eşinin bu yalvarışlarına paşanın cevabı ise "Kadın git,daha fazla üstüme gelme" şeklinde olmuştu.





REŞİDE BAYAR
"Daha dün düşman olanla bugün dost olmam"

http://img61.imageshack.us/img61/5969/40979292is7.png

Türkiye Cumhuriyeti'nin üçüncü cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın eşi Reşide Bayar, Çankaya Köşkü'ne orta yaşın üzerinde bir büyükanne iken yerleşti. Köşk'e çıktığında Atatürk'ün odasının eski halini muhafaza ederek bir müze gibi koruyan Reşide Hanım'ı köşk çalışanları "sakin, sessiz ve çok dindar bir hanımefendi" olarak tanımlardı. Yolculuklarda bile Kur'an'ı elinde bırakmadığı belirtilen Reşide Hanım, gündüzleri de odasında okurdu. Her salı günü 15.00-20.00 arasında Reşide Hanım'ın kabul günleri yapılırdı. Gelenler arasında eski Ankaralılar, bakan eşleri ve bazen de Reşide Hanım'ın hiç tanımadıkları olurdu. Bayan Bayar giyime fazla meraklı bir değildi. Evde rahat ve pamuklu kıyafetleri tercih eden Reşide Hanım, davetlerde ise sade ve yünlü takımlar giyerdi. Köşk personeline, "Benim için siyasi fikirleriniz önemli değil. Hepiniz evladımsınız" diyen Reşide Hanım, köşkteki eğlencelere de pek katılmazdı. Yunan protokolüne "Daha dün düşman olduğumla bugün dost olamam"diyerek çıkmayan Reşide Hanım, eşini Yunanistan gezisinde de yalnız bırakmıştı.




MELAHAT GÜRSEL
"Ben ne paşayım ne de reisicumhur eşi,ben evimin kadınıyım"

http://img119.imageshack.us/img119/1883/15423950uq7.png

Melahat Gürsel, personelin alıştığı hanımefendilerden farklı olarak köşkün "Ana" sıydı. Çok iyi ve titiz bir evhanımıydı. Sümerbank'tan aldığı basit ama zevkli, laleli kumaşlarla salonda bulunan takımları kaplattı. En büyük zevki dikiş dikmekti. Tam bir asker ailesi olan Gürsel'ler, sabah 06.00'da güne başlar, öğlen 12.00'de yemek yerlerdi. Örf ve adetlerine sıkı sıkıya bağlı olan Bayan Gürsel, protokolden ve resmi davetlerden hoşlanmazdı. Heyet kabullerinde yabancı elçi eşleri ile görüşmelerde çok heyecanlanır ve yakın dostlarını telefonla arayarak "yardım" isterdi. Fakat Bayan Gürsel, şakacı ve sevimli kimliğiyle sefireleri de kendine bağlardı. Hatta Türkiye'ye gelen Fransız elçisinin hanımı, "Ah hanımefendi, sizi bir daha görecek miyim" diyerek göz yaşlarına hakim olamamıştı. Bayan Gürsel, devlet malının ziyanına tahammül edemezdi. Fazla yanan ışıkları görünce personeli hemen uyarırdı.Melahat Hanım her seferinde "Ben ne paşa,ne de reisicumhur eşi oldum.Ben hep mutfaktayım" diyerek anaç doğasını gözler önüne sererdi.





ATIFET SUNAY
"Keşke beni birkez olsun kırsaydı"

http://img119.imageshack.us/img119/5876/95804260yb0.png

Karadeniz fıkraları; ve hikayeleri anlatarak toplum içinde herkesin dikkatini çeken Bayan Sunay, konken oynamayı; da çok severdi. Son derece rahat, konuşkan, neşeli ve hareketli bir kişiliğe sahipti. Atıfet Hanım, Atatürk'ün Ankara'ya ilk geldiğinde bir süre kaldığı; Çiftlik'teki evinden gelen bazı tarihi eşyaları; da tamir ettirdi. Öyle ki, Kenan Evren'in cumhurbaşkanlığı döneminde kullandığı Atatürk'ün maroken masası Atıfet Hanım'ın zamanında tamir ettirildi. Birbirlerine bağlılıkları ile tanınan Sunay çiftinin bu mutlu evliliğini Gelin Sevgül Hanım, şöyle anlatıyordu: "Annemle babam, hayatlarının sonuna kadar aynı odada yattılar. Kayınvalidem eşini ağır hasta olduğu zaman bile hastabakıcılara bırakmadı" Atıfet Hanım, hayat arkadaşının acısını şu sözlerle ifade ediyordu: "Beraberliğimiz boyunca Paşa keşke bir gün beni kırmış olsaydı da böyle yanmasıydım". Eşine her zaman "Paşam" diye hitap eden Bayan Sunay, eşi ile sadece yemek listesi konusunda anlaşamazdı. Atıfet Hanım, tavuk ve balık sevmez, Paşa sebze sevmez, tavuk ve balığa bayılırdı. Bayan Sunay giyimine çok özen gösterirdi. Türk motifli gece elbiselerini tercih ederdi. Atıfet Hanım, 28 Mart 1966 - 28 Mart 1973 tarihleri arasında Çankaya Köşkü'nün evsahibeliğini yaptı.




EMEL KORUTÜRK
"İşgencehane artık sanat müzesi"

http://img61.imageshack.us/img61/6273/83212016tg7.png

Emel Korutürk, güne özel kalem müdürlerinin randevu tesbitleri ile başlardı.Tanıdığı tanımadığı kişilere saat ayırırdı. Eşi Fahri Korutürk ile birlikte kermeslere, toplantılarına katılırdı. Mükemmel dilbilgisi ile kordiplomatiğin sevdiği bir ev sahibesiydi. En sevdiği görevi salonların çiçek düzenini yapmaktı. Çocukluğu ünlü sanatçılar arasında geçmiş olan Emel Korutürk aile koleksiyonundaki seyretmeye doyamadığı ünlü Türk ressamlarının tablolarından birkaç tanesini de Köşk'ün duvarlarına astı. Bayan Korutürk'ün uzun yıllar süren büyükelçilik hayatından tecrübesi vardı. Emel Hanım ailenin samimiyetini korumak biraz ev sıcaklığı getirmek önce köşke kendi deyimiyle "hafiflik" getirdi. Annesinden kalan büyük kristal avizeyi Çankaya salonlarına taktırdı. Bu arada da Çankaya'ya yerleşirken kendisinin getirdiği eşyaların bir listesini çıkararak köşkün emektarı Yusuf Efendi'nin envanter defterine kayıt ettirdi. Kendisine gelen kadınların istekleri üzerine Emel Korutürk 1970'lerde Türk Ocağı olarak bilinen ve işgence yapıldığı iddia edilen binayı temizletip müze kimliğine kavuşturdu.





SEKİNE EVREN
"Halk istemeden,referandum olmadan köşke çıkmam"

http://img61.imageshack.us/img61/8686/28976366ta2.png

Alaşehirli bir bağcının dört kızının en büyüğüydü. 1922’de doğdu. Alaşehir’de lise olmadığı için eğitimine devam edemedi. Üsteğmen Kenan Evren’le evlendikten sonra hayatı, parasızlık ve sıkıntıyla geçmişti. Taşınmaktan öyle usanmıştı ki eşi Kore’ye tayin olunca hüngür hüngür ağlamıştı. İlk çocuğunu doğumda kaybetti, üç kızı oldu. Erken yaşta şeker hastası oldu, kalp krizi geçirdi. 1980 Mayısı’nda Brüksel’de felç geçirdi. 11 Eylül 1980 gecesi ziyaretine gelen eşi "Yarın yönetime el koyuyoruz" deyince cevabı kısaydı: "Çok iyi edersiniz." Köşke çıkma teklifine "Halk istemeden, referandum olmadan köşke çıkmam" diyerek cevap veren Sekine hanım 3 Mart 1982'de öldü.





SEMRA ÖZAL
"Çankaya günleri özel defterde"

http://img61.imageshack.us/img61/8951/65721586nj0.png


Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde diğer "first lady"lere göre değişik bir görüntü çizen Semra Özal, Turgut Bey'le elele çekilen fotoğrafları, özel otomobilleri ile boğaz köprüsünden geçerken aralarında geçen sohbete TV yoluyla herkesi ortak etmeleri buna en güzel örnek teşkil etti. ANAP'ta İstanbul İl Başkanlığı yaparak siyasetin içine giren Semra Hanım, Turgut Özal'ın cumhurbaşkanlığı döneminde ANAP Genel Başkanlığı için Yıldırım Akbulut'a karşı destek verdiği Mesut Yılmaz ile daha sonra ile ters düştü. Yılmaz'ı "Bizi dinlemiyor. Bize danışmıyor. Bu gidişle ANAP'ın başında kalamaz" diye eleştirdi.

5 Kasım 1995'te kurulan CHP-DYP koalisyonunun dağılmasıyla birlikte gündeme gelen hükümet krizini çözmek için Başbakan Tansu Çiller, Meclis'teki çalışmalarını sürdürürken Semra Hanım, Çiller'e destek verdi. Yılmaz'a karşı olan tavrı nedeniyle ANAP’tan tepki aldı. Turgut Özal'ın ani vefatından sonra bir süre medyada görünmeyen Semra Özal, daha sonra gece hayatında hızlı bir şekilde giriş yapmasına nedenini şu sözlerle ifade etti: "Eve kapansam yaşayamazdım..Gittiğim her yerde onu da yanımda hissediyorum" Semra Hanım "Papatyalar" adıyla anılan gelir düzeyi yüksek hanımlardan oluşan grup, binlerce nikahsız çiftin resmi nikaha kıymasına önayak oldu. Semra Hanım, 9 Kasım 1989 - 17 Nisan 1993 tarihleri arasında Çankaya Köşkü'ne evsahibeliği yaptı.




NAZMİYE DEMiREL
"Yine atıyorsun"

http://img119.imageshack.us/img119/1559/35513765vu7.png

Nazmiye Hanım, Türk siyasi hayatının önemli isimlerinden biri olan 9'uncu cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'i iyi günde ve kötü hiç yalnız bırakmadı. 12 Eylül 1980 sabahı Demirel, Hamzakoy'a giderken yanında yine Nazmiye Hanım vardı. Eşinin 29 günlük zorunlu ikameti süresince en büyük destekçisi oldu. Ardından Demirel, Zincirbozan'a sürgün gönderildiğinde, gözlerinden akan iki damla yaş çektiği sıkıntıları belki de ilk kez dışarıya vuruyordu.. DYP'nin kuruluşunu Nazmiye Hanım an be an izledi. İsmet Sezgin, Necmettin Cevheri ve Yılmaz Ergenekon gibi kurmaylar sürekli Nazmiye Hanım'ı da bilgilendirip moral verdiler. O hep Demirel'in gizli kadın kurmayı oldu. Yasaklı yıllar bitti.
Eşi devletin zirvesinde o da yine Washington'da dünyanın en güçlü kadınlarının arasındaydı. 40 yıldır eşi ile birlikte protokoldeki yerini dolduran Nazmiye Hanım Köşk'te sayısız kere dünyanın ünlü polikitacılarına ve eşlerine evsahipliği yaptı. Demirel'in "Siyasi hayatımdaki en önemli evsahipliğini yaptım" dediği 16.11.1999'de Clintonlar'ın ziyareti sırasında da ABD'nin first ladysi Hillary Clinton'ı ağırlayan Nazmiye Hanım her zamanki gibi ağırbaşlı ve iyi bir evsahibesiydi. Nazmiye Hanım,espri anlayışıylada takdir edilen bir kadındı.Öyle ki uçakta yolculuk ettikleri sırada basın mensuplarının sorularına cevap veren Demirel'in eline vurarak "Yine atıyorsun..." diyecek kadar..




SEMRA SEZER
"Çalışan 'ilk' first lady"

http://img119.imageshack.us/img119/9820/50712155er2.png

Türkiye'nin 10'uncu cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in öğretmen eşi Semra Sezer Ankara'ya 18 Eylül 1975 tarihinde naklen geldi. Çankaya İlköğretim Okulu'nda görev yapan Semra Sezer, Şubat 2000'nde emekliye ayrılmak üzere dilekçe verdi. Bayan Sezer dilekçesinde “eşinin sağlık durumunun, uzun soluklu bir bakım gerektirdiğini'' gerekçe göstererek emeklilik talebinde bulunduğu ileri sürüldü. Semra Sezer'in dilekçe verdiği dönemde, Ahmet Sezer, by-pass ameliyatı geçirmişti. Semra Sezer'e, görevinden ayrılırken, okuldaki başarısı nedeniyle okul yönetimince bir maaş ikramiye ödül verildi. Ankara Çankaya İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı görev yapan Semra Sezer, 1/4 kadro derecesinden emekli oldu. Bayan Sezer, eşinin 24 Nisan 2000'de iktidar ve muhalefet partilerinin tarihi mutakabatıyla Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterildiğini televizyondan öğrendiğini belirtirken, yorum yapmaktan kaçındı. Sadece “Hayırlı olsun” demekle yetindi.Mütevazi kişiliği ile tanınan Bayan Sezer saçlarını boyatmıyor, takı kullanmıyor. Her zaman sadeliği tercih eden Semra Hanım'ın marka düşkünlüğü hiç olmadı. Aile bütçesine katkıda bulunmak için özel dersler verdi, tutumlu bir insan olarak tanınıyor. Çok konuşmayı sevmiyor, içki ve sigara kullanmıyor. Tek düşkün olduğu şey ise eşi ve çocukları.

tufan 26-11-2007 06:55

Çok güzel bir araştırma emeğine sağlık çilek dostum. Şöyle bir bakıldığında aslında sanki zaman tünelinden geçiyorsun bunu şu şekilde daha iyi ifade edebiliriz sanırım;


http://img61.imageshack.us/img61/5949/28189740sg6.pngÖnce



Ne kadar gelişmişiz değilmi :)

gz_antepli 26-11-2007 07:45

Muhteşemsin çilek
Eyvallah
Ellerine sağlık

ekoo 26-11-2007 08:13

degısık bır calıs ama ozellıkle ısmet ınonunun karısının dedıkelrı hosuma gıtıı

cilek_22 26-11-2007 12:23

Alıntı:

tufan´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 99681)
Çok güzel bir araştırma emeğine sağlık çilek dostum. Şöyle bir bakıldığında aslında sanki zaman tünelinden geçiyorsun bunu şu şekilde daha iyi ifade edebiliriz sanırım;


http://img61.imageshack.us/img61/5949/28189740sg6.pngÖnce



Ne kadar gelişmişiz değilmi :)

tesekkürederim ilginize ama;ben bu konuda sanirim sekilci diilim..degisimin bedenden ziyade ruhta olduguna inananlardanim..ha bu arada keske degismeseydik oda ayri konu..


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:17 .

Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1