Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Türkü Hikayeleri
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 15-04-2019, 12:17   #1
Can Dost
Üyelik Tarihi: Jul 2010
Bulunduğu Yer: antalya
Mesajlar: 409
Tesekkür: 3549
69 mesajina 101 kez tesekkür edildi
  hasanozer isimli üye çevrimiçidir (Online)
Tanımlı Bir Antalya Efsanesi / Muhannet Su (Uçar Su) Efsanesi

Bir Antalya Efsanesi
siteadi.com - Bir Antalya Efsanesi / Muhannet Su (Uçar Su) Efsanesi

Muhannet Su (Uçar Su) Efsanesi




Sizlere, Muhannet Suyu efsanesini anlatacağız. "Muhannet", kıskanç, bencil demektir. Diyeceksiniz ki, suyun da bencili mı olurmuş. Evet. efsanemizi okuduğunuz zaman, suyun da bencillik yaptığını göreceksiniz. Bakalım, su nasıl bencillik yapmış...

Finike ve çevresinde bilinen ve sevilen erenlerden Abdal Musa, bir gün Fethiye taraflarına gitmiş. Gittiği her yerde olduğu gibi, Fethiye köylerinde de Abdal Musa çok iyi karşılanmış. Yedirmişler, içirmişler, yatırmışlar... Köylüler kentliler onu gurup gurup ziyarete gelmişler. Sohbetini dinlemişler, akıl danışmışlar.

Abdal Musa da onları çok sevmiş. Hele hele gönlü tok, gözü tok, almadan veren, Tanrı misafirine gönlünü açan köylüleri çok beğenmiş Kendisine yapılan bu ikramları karşılıksız bırakmak istememiş.

- Ey güzel Allah'ın sevgili kulları. Allah gönlünüze göre versin, söyleyin
bakalım, eksiğiniz gediğiniz var mıdır?

Köylüler, Abdal Musa'nın bu iltifatına teşekkür etmişler.

- Sağ olasın Ey Musa. Sayenizde ve dualarınızla hiçbir eksiğimiz gediğimiz yoktur, demişler.

Abdal Musa, bu insanların gönül tokluğuna memnun olmuş. Ama bir şeylerin eksik olduğunu da görmüş. Sararan ekinlere, kıraç araziye bakmış

- Eksiksiz insan olur mu, aksayan bir şeyleriniz herhalde vardır.

Köylüler de, Abdal Musa'nın bu anlayışlı tutumu karşısında cesarete gelmişler.

- Her şeyimiz tamamdır Ey Musa, lâkin suyumuz yoktur. Bu yüzden, koyunlarımız, kuzularımız susuzluktan kırılır. Ekinimiz, bağ-bahçemiz. günü gelmeden sararır, demişler.

Abdal Musa'nın yüzü bulutlanmış. Doğrusu, bu derece büyük bir talep beklemiyormuş.

- İyi de, demiş. Sizler, bu güzelliklerin üstüne, bir de bol suya kavuşur sanız, çok zengin olursunuz. Çok zengin olunca da, Tanrı Misafirine güler yüz göstermez, onu gereği gibi ağırlamazsınız.

Köylüler telâşa kapılmışlar. Yeminler şartlar etmişler.

- Aman Ya Musa, ne var ise sende vardır. Hem biz zengin olursak.
Tanrı Misafirine daha iyi bakar, onu daha iyi ağırlarız. Yeter ki suya kavuşalım, demişler.

Abdal Musa, bu ısrarlar karşısında dayanamamış. Ağır ağır ayağa kalkmış, elinde âsasıyla bir kayaya doğru gitmiş. Köylüler de, arkasından, sessiz büyülenmiş bir şekilde onu izlemişler.

Abdal Musa, ellerini havaya açmış. Bir süre öylece kalakalmış. Sonra eline asasını almış ve "Yaa Allah!" diyerek asasını hançer gibi kayaya sokmuş.

Köylülerin şaşkın bakışları arasında asanın girdiği kayalıktan buz gibi. berrak bir su fışkırmaya başlamış. Bu su genişlemiş, büyümüş ve küçük ırmak olmuş.

Köylüler Abdal Musa'ya teşekkürler dualar etmişler. Ve onu. Saygıyla uğurlamışlar Bu suyun çıkması ile o köyün çehresi değişmiş. Bağ bahçe sulanmış verim çoğalmış, biranda köy zengin olmuş.

Olacak bu ya... bir kaç yıl sonra Abdal Musa'nın yolu, tekrar bu köye düşmüş. Birde ne görsün, herkes bir koşturmaca içinde. Onun yüzüne bile bakan yok. Aradan saatler geçmiş. Zaten yorgun ve açmış. Çaresiz köylülerden ekmek istemiş.

- Allah rızası için, bir parça ekmek verin demiş, demiş ama, dinleyen kim. Üstüne birde azar işitmiş.

- Haydi yoluna be adam. Hangi yüzle ekmek istiyorsun. Yani biz kazancımızı sana mı yedirelim. Yazın bizimle birlikte tarlada-ormanda çalıştın mı? Bizimle beraber ekin mi biçtin, harman mı ettin, demişler.

Kendi ağzıyla ekmek istediği halde, köylülerden ekmek alamayan Abdal Musa çok üzülmüş. Bu köylülere su vermesi için Tanrıya yakardığına pişman olmuş. Bunun üzerine Abdal Musa, etrafına toplanan tüm köylünün gözleri önünde yine ellerini açmış, yüksek sesle dua etmiş.

- Ey Tanrım! Bu zavallı insanlar, senin verdiğin nimetin kıymetini bilemediler . Zengin oldular ama, zenginliğin gereğini yapmadılar. Kötü bir gurura kapıldılar. Kibirlendiler, Tanrı misafirini aç koydular. Var iken vermediler. Onlara verdiğin güzel suyu muhannet kıl. Tarlalarına su gerektiğinde hiç akmasın, kış mevsimi gelip su gerekmediğinde de bulanık aksın, diye dua etmiş.

O dakika su kesilmiş köylüler yaptıklarına pişman olmuşlar, ama iş işten geçmiş. Tekrar Abdal Musa'nın ayaklarına kapanık af dilemek istemişler ama, biranda Abdal Musa ortalıktan kaybolmuş.

İşte o gün bugün bu su yön değiştirmiş, Hıdrellezden üç yada beş gün sonra büyük bir gürültü ile patlayarak gömbe yaylası tarafına akmaktadır.

Ama o güne kadar berrak akan su, Ekim ayı geldiğinde suyu bulanır ve Fethiye tarafına doğru akar. Bu suya, Fethiye taraflarında zamanında akmadığı için "Muhannet Su", Gömbe Yaylası tarafında ise: yüksekten döküldüğü için "Uçar Su" adı verilmiştir.


Derleyen: Yasın Demirbaş-Funda Erer
Kaynak Kişi: Hakkı Kocaoğlıı/Hasyurt-Finike

  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi hasanozer üyemize tesekkür ettiler
HÜLYADOST (15-04-2019)
Cevapla


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:59 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1