Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Türkü Hikayeleri
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 14-06-2019, 16:39   #1
Can Dost
Üyelik Tarihi: Mar 2013
Bulunduğu Yer: artvin
Mesajlar: 4,650
Tesekkür: 7729
1214 mesajina 1746 kez tesekkür edildi
 seyyid isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı Beyaz Geyme Toz Olur

Beyaz Geyme Toz Olur
siteadi.com - Beyaz Geyme Toz Olur Siyah Geyme Söz Olur
Gel Beraber Gezelim
Muradımız Tez Olur


Salına Da Salına Da Gel
Hadi Yavrum
Dön Dolaş Yine Bana Gel


Beyaz giyme tanırlar
Seni yolcu sanırlar
Zaten bende talih yok
Seni benden alırlar

Salına da salına da gel
Haydi yavrum

Dön dolaş yine bana gel

Alçak ceviz dalları
Sıva beyaz kolları
Kız (Yar) nereden geleyim
Hep sarmışlar yolları


Salına da salına da gel
Haydi yavrum
Dön dolaş yine bana gel



Ege sahillerinde, düşman tarafından işgal edilen eski bir ilimizden, Bolu’ya yerleşen bir ailenin üç kızı vardı. Cevriye, Fevriye ve Nevriye. Bu kızlar, yetiştikleri yörenin gelenek ve göreneklerini, Bolu’da da yaşatmaya ve yaşamaya başlamışlar. Bolu’nun gelenek ve göreneklerine ters düştüklerinin farkındalarmış ama oralı bile olmuyorlarmış. Onların yaşam biçimleri eleştiri konusu olsada, anne babalarından destek alıyor , söylenenlere kulak asmıyorlarmış.


Mudurnu’nun zengin eşrafından üçü de evli, çoluk çocuk sahibi genç delikanlılar, bu üç kızın güzelliklerine ,cazibelerine ilgi duyarlarmış. Bazı akşamlar bu kızların evlerine gider, içkili alem yapmayı alışkanlık haline getirmişler. Kızların adını da “kız kahbesi”ne çıkarmışlar. Bunlara “kız kahbeleri” denmesine neden olmuşlar.


O zamanlar, mahalle bekçileri mahallenin asayişi ile ilgilerinin dışında, mahallenin ırz ve namusunu da koruma görevlerini de üstlenmişlerdi.Bu üç kafadar arkadaş felekten bir gece çalmak amacıyla, akşam erkenden kızların evlerine damlarlar. Sofralar kurulur, olabildiği kadar sazlar çalınır, Sohbetler koyulaşır.

Derken kapı yıkılırcasına çalmaya başlar.Bu eve girdiklerini gören mahallenin bekçisi, zaman kaybetmeden haber verdiği, Mahallenin imamı, muhtar ve azalar çalmaktadır kapıyı. Gürültüye neden olanlar ve mahallenin bekçisi, içerdekilerin kim olduklarını bilmemektedir.

İçerdekiler başka mahalledendir çünkü. Çaresiz kapıyı açarlar. Bu arada zaptiyeye haber salınmıştır,Üç delikanlıdan biri, ne yaptı, nasıl yaptıysa, ortadan yok olur. Ararlar bulamazlar üçüncüyü. Zaptiye her tarafı tutmuştur. Üç kız ile iki delikanlıyı, kapı altına götürürler.
Üçüncü kişi o kargaşada un kilerinde almıştır soluğu. Eli yüzü, siyah pahalı elbisesi beyaza bulanmış, bembeyaz un olmuştur. Ne kadar gayret ettiyse de un tozlarından kurtulup,temizlenememiş halde ortalıkta kalakalmıştır. O an çocukları ve her şeyden çok sevdiği genç karısı gelmiş aklına.

Evine gitmek istese de, halinden dolayı gidemeyeceğini anlamıştır. Köpekleri peşine takarak, yakındaki çiftliklerine atmış kendini. Kahya’nın karısı Şerife abla bile, temizleyememiş üstünü. Çaresiz, sabaha karşı gizliden, evine gider. Gelir gelmez doyasıya bakar çocuklarına, eşine uyurken ki masumuyetlerine. Kapı altından kurtulmuştur. Kurtulmuştur ama çok geçmeden o evde olduğu duyulmuştur. Kapı altında ki tutuklu delikanlıların evlerine haber gider.
Komşuları, evin hanımını uyarırlar, Zaptiye Komutanı Hamza Bey Oğlu Kara Yüzbaşı Ahmet Ağa’ya haber verilir. Evin, büyük hanımı, kardeşine gider. Hatırı sayılır olan kardeşi, kapı altına gittiğinde Kara Yüzbaşı Ahmet Ağa ile karşılaşır. Tanışıklıkları vardır komutanla. Şaşkın bir birlerine bakışırlar dakikalarca. İçeri girerler. Üç kız, iki delikanlı zaptiyelerin demlediği çaydan içmektedirler.

Karşılarında gördükleri kişilerin, şaşkınlığı ile bardaklar ellerinden düşüp kırılır. Komutanın odasına girerler. Hadiseyi incelerken, her nasıl olduysa kahveden çıkıp kızların babası gelir, kapı altına.”Bu iki delikanlı, benim misafirimdir.”Diyerek konu örtbas edilerek, konu başka yöne doğru yön alır.Kapatılmak istense de unutulamayan bu olayı, adından hiç söz edilmeyen bir ozan türküleştirir.
Daha sonra da bu türküyü, kapı altına gitmekten kurtulan delikanlı ile karısı bir birlerine söyleyerek, sevgilerini kanıtlamaya çalışmışlar uzun süre. Günümüzde de söylenmesi belki de ondandır. kim bilir?

  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi seyyid üyemize tesekkür ettiler
HÜLYADOST (19-06-2019)
Cevapla


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:05 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1