![]() |
![]() |
#1 |
Can Dost
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]()
|
![]()
Türkülerin halayların nasıl doğduğunu anlatan hikayelerden birisi. Bir aşk hikayesi. Yaralı, bereli, hüzünlü, acılı, buruk bir aşk hikayesi. Sonu acıyla biten bir hikaye. Türk filmi gibi bir hikaye..
siteadi.com - Büyük Cevizin Dibi Hikayemiz bir ceviz ağacının dibinde başlıyor. Yanık sesli İsmail, elinde sazı, bir cevizin dibinde türküler söyleyip duruyor. İsmail köyün çobanı. İşi zor. Yazın bahçelerde de, kış geldi mi asıl işi başlar. İsmail’in babası baş eke. Sonbaharın yarısı dedin mi bir iş güç alır İsmail’in ailesinin başını. Başlar asıl koşuşturma. Köy gezilecek, kom gezilecek. Mallar alınacak, büyükbaşı da, küçükbaşı da ayrı ayrı toplanacak. Ben deyim bin, siz deyin iki bin davar toplanacak. Mezra’ya çıkarılacak. Bütün kış bakılacak. Sütü, yağı çıkacak. Herkesin payı ayrılacak. Hepsi İsmail’in ailesinin ellerinden öper. Bahar geldi mi yavaş yavaş paylar dağılır. İsmail’in işi azalır. Alır sazını gider cevizin dibine. Başlar türkü söyleyip saz çalmaya. En güzel uzun havalar İsmail’de, en güzel oyun havaları İsmail’de, en güzel halaylar İsmail’de. “İyi de çalar köftehor…” der babası. Arkadaşlarının düğününde İsmail çalmıştır hep. Aslında köyün çoğunun düğününde çalmıştır da. Bazen civar köylerden bile gelir çağırırlar İsmail’i. Gider çalar. Fakirse para pul almaz düğün sahibinden. İnsanlar mutlu olsun ister, sevsin ister, sevenler kavuşsun ister. Kendi de sever. Köyün güzellerindendir İpek Kız. İpek gibidir teni, bembeyazdır elleri, akça pakça bir dünya güzeli. Ailesinin tek kızıdır İpek Kız. Herkes üstüne titrer. İsmail’i ta çocukluğundan tanır. Bütün köy aşkları gibi çeşme başında ilk sohbet yapılmış; çanaktan, atının üzerindeki İsmail’e su verilmiş, İsmail su içerken bakışılmış ve yüreklerde yangın başlamış işte. Deli gibi severler birbirlerini. Bir gün göremeseler yürekleri yanar hasretle. Evlenecekler sonunda, köylü de bilir bunu. İpek Kız’ın babası da sever İsmail’i evladı gibi, razıdır bu evliliğe. Ama anası yok mu, o cadı anası. Boynu altında kalası, bedenine top değesi. İster ki kızı zengin birine varsın da havası olsun köyde. Neyse işte, sonuçta babanın sözü geçer de Allah’tan evde sevenler kavuşacak gibi görünür hikayemizde. Ama hiç de öyle sanıldığı gibi olmaz. Hayat yine acıdır. Gösterir gerçeğini yine. Nasıl mı? Efendim, bizim İpek Kız’ın babası bir gün çeker İsmail’i bir köşeye “Evlat..” der, “…vakit geldi git artık askere, bak ben de yaşlandım. Git dön yapalım İpek kızımla düğününüzü, üç günlük ömrüm kaldı, göreyim torunlarımı da öyle göçeyim bu diyardan…” İçinde yıldırımlar, şimşekler çakar İsmail Oğlan’ın. Öper müstakbel kayın babasının ellerinden gözleri yaşlı. Gider kendi anasına babasına anlatır olanları. Babası rıza verir. İsmail ilk celpte gider askere, vatani görevine. Mektuplar yazılır, şiirler yazılır. İsmail’e saz bulur başçavuş. İsmail türküler yakar İpek Kız!a. İki kere izne gelir yirmi dört ayda. Görür İpek Kız’ı rahatlar. Kayınbabası uğurlar her seferinde “Yüreğin rahat olsun evladım. Sizi evermeden ölmem.” der. Der de tutamaz sözünü. Teskereye altı ay kala İpek Kız’ın babası Hakkın rahmetine kavuşur. Cadaloz anası hemen oyunlarına başlar. İpek Kız’ı Reşit Ağa’nın oğluna yamamaya kalkar. İpek Kız ağlar sızlar. Bir de mektup yazarlar başçavuşun ağzından, şehit oldu İsmail diye. İpek kız erir biter. Düşünemez olur. Bakışları donuklaşır. Beklentisi falan kalmaz hayattan. Bu arada anası da lafı yayar ortasına köyün. İpek Kız severmiş de güya Reşit Ağa’nın oğlunu babasına korkusundan demezmiş şimdiye kadar. Gün falan belirlenir. Dernek düğün edilecek. Hiç düşünmezler İsmail’in öğreneceğini. İsmail köydeki kan kardeşinden öğrenir olayları. İnanmaz okuduklarına. Tam düğün günü gelir elinde sazıyla. Çıkar meydana. Başlar çalmaya. Büyük Cevizin Dibi (Nanay Gülüm Nana Yar) Ne Gezersin El Gibi (Nanay Kibarım Nanay) Sallan Da Gel Yanıma (Nanay Gülüm Nana Yar) Helalca Malım Gibi (Nanay Kibarım Nanay) Büyük Ceviz Yarıldı (Nanay Gülüm Nana Yar) Annen Bana Darıldı (Nanay Kibarım Nanay) Darılırsa Darılsın (Nanay Gülüm Nana Yar) El Oğludur (Kızıdır) Sarıldı (Nanay Kibarım Nanay) Ceviz Meyvasın Güzel (Nanay Gülüm Nana Yar) Güz Gelir Döker Gazel (Nanay Kibarım Nanay) Beni Sevmez Demişler (Nanay Gülüm Nana Yar) Seni Severim Ezel (Nanay Kibarım Nanay) İpek Kız inanamaz gözlerine. Koşar gelir İsmail’inin yanına. Sarılırlar birbirlerine. Bir daha da ayrılmazlar ömür boyunca. Bir ömür ayrılmadılar dedim ama, ne kadar sürdü ömürleri? Kaçtıkları evden, ki İsmail’in babasının mezradaki damından, gelip Reşit Ağa’nın adamları, kaldırıp ikisini de dağa; en yüksek uçurumun kenarında vurdular ikisini de. İkisinin cansız bedeni bile yan yana düştü |
![]() |
![]() |
#2 |
Can Dost
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]()
|
![]()
__________________
. En uzak mesafe, iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan..... CAN YÜCEL . |
![]() |
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi HÜLYADOST üyemize tesekkür ettiler | seyyid (15-10-2019) |
![]() |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|