siteadi.com - 3 yaş çocukları da oy kullanabilseydi Çetin ALTAN



Seçimlere katılacak partiler; -çok göz aldığı için- "kırmızı" dışında, kura ile kendilerine bir renk çekselerdi; sarı, turuncu, yeşil, lacivert, kahverengi, açık mavi, koyu mavi vs. gibi...
Seçim sandıklarının yanında da; oy pusulası yerine, partilerin kura ile çekilmiş çeşit çeşit renklerde simgesel küçük kartonları bulunsaydı; açık mavi şu parti, turuncu da bu parti gibi.
3 yaş çocukları, hangi renkteki kartonu sevmişlerse, onu atsalardı seçim sandıklarına.
Sonuç çok değişik olur muydu acaba?
***
İlk bakışta, genel seçimlerde 3 yaş çocuklarının oy kullanması akıl dışıymış gibi görünebilir.
Akıl dışı olan ise seçmenlerin de, adayların da; hem "ekonomi, hukuk ve tarih" bilincinden, hem de parti programlarının arasındaki farkların bilincinden yoksun bulunuşları.
O nedenle de, partilerin programlarına değil, liderlerine oy verilmekte. Tıpkı 3 yaş çocuklarının, oy pusulası yerine, sevdikleri renkteki küçük bir kartonu sandığa atmaları gibi.
***
Hangi parti lideriyle, hangi seçmen; Türkiye'deki itfaiye teşkilatıyla ambulansların ve adalet saraylarının; İngiltere, Almanya ve Japonya'ya kıyasla nasıl bir tablo sergilediğini biliyor?
3 yaş çocuklarıyla eşdüzeyde bir durum.
***
Politikanın getirisi, bürokrasinin getirisini aşmaya başlamış ki; iri kıyım bürokratların, aday olabilmek için koltukları boşalttıkları gazete manşetlerinde...
Dileriz dönerci ustalığının getirisi de, politikanınkini aşar.
***
Ayrıca seçimlerde adayların yapmak zorunda kalacakları harcamalar da açıklanmakta; 500.000 YTL'ye kadar çıkıyormuş.
Demeçlere bakılırsa; vatana, millete hizmet aşkıyla yapıyorlarmış bu fedakârlığı...
***
Türkiye, 200 yıldır burjuvalaşmaya çalışıyor. En büyük yanılgı da, köylülükten kentliliğe "eğitim" sayesinde geçilebileceğinin sanılması.
Son 150 yıldan bu yana, "rüştiye, idadiye ve lise"den mezun olanlar; geçimlerini sağlamak için acaba hangi kesime tırmandılar?
***
20. yüzyılın sonunda ise, 2. Dünya Savaşı'na da girmemiş olan Türkiye; nasıl oldu da "yaşam kalitesi" açısından, tepesinde atom bombaları patlamış olan Japonya'nın 85 basamak altında kaldı?
Bu tür sosyo-ekonomik bir değerlendirmenin; 3 yaş çocukları da dışında, parti liderleri de, seçmenler de...
***
Tepeden tırnağa, hemen hemen bütün erkekleri; sivil-asker bürokrat olan bir ailenin çocuğuyum bendeniz de.
Ve bendeniz, avukatlık stajını da yapmama karşın; Hazine'den geçinmeli kesime kapağı atma yerine, bir kalemle bir kâğıdı yeğlemeye kalktığımdan ötürü; ailece kendime yazık ettiğime karar verilmişti.
Namdar Rahmi boşuna mı yazmıştı o iğneli mısraları:
Sende cevher var imiş, bunu âlem ne bilsin;
Süslü bir dairede müdür bile değilsin.
***
En küçük torunum Tuğçe Bakan, dün 20'sine bastı. En büyük torunum Sanem Altan da -ha doğdu, ha doğacak- bir bebek getirmek üzere dünyaya...
Yılların çarkları dönüp gidiyor.
***
Önceki gün kızım Zeynep Bakan'la, baş başa bir öğleden sonra geçirdik.
Zeynep, henüz Basınköy'de ilkokul 3'üncü sınıftayken, okul gösterisinde başında kırmızı kurdeleyle bir çocuk şiiri okuduğu için, karakola götürülmüştü.
Komşulardan biri şikâyet etmiş, başındaki kırmızı kurdelenin komünistlik işareti olduğu iddiasıyla.
***
Baba-kız şöyle bir göz gezdirdik dünyaya da, Türkiye'ye de, yaşadıklarımıza da...
Avrupa Birliği üyeliğinin, Türkiye'deki oligarşik yapıyı zorladığında; hangi kesimin çıkarlarının da daha çok bozulacağını ve cızırtıyıp duran eski resmi plakların nasıl çöpe savrulacağını, ufak ufak tıklattık gülümseyerek.
***
Tuğçe 40'ına, 3 yaş çocukları da 23'üne geldiğinde; kim bilir kim olacak cumhurbaşkanı?
Ya bugünkü keskin nutukçular ne olacak?
Unutulmuş gölgeler albümünde birer yaprak sadece.

[email protected]

__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi
birçok kere yitirdim denizde kendimi
gidiyorum aramaya, suyu bilmeden
beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri.