Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Siirler > Kaynakli Siirler
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 31-10-2006, 23:30   #1
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 9
Tesekkür: 0
3 mesajina 4 kez tesekkür edildi
 Gerilla-62 isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı Nikola Vaptsarov - Motor Türküleri (Siir)

MOTOR TÜRKÜLERİ (Seçmeler)
siteadi.com - Nikola Vaptsarov - Motor Türküleri (Siir)
Çeviren ve Hazırlayan: Erdal Alova

Not: Bu Şiirleri Arama Sitelerinde sadece birkaç tanesini bulabilirsiniz. Nikola Vaptsarov un Şiirlerini Ben kendim pc'ye ekledim. B
Bulgaristanda direnis hareketi sirasinda fasistler tarafindan kursuna
dizilen sair Nikola Vaptsarov'un adi bugün yalniz kendi ülkesinde degil, tüm dünyada bilinmektedir. Bulgaristan isci sinifinin bagrinda dogmus
bu güclü sair sair gerek siirleri, gerekse yasamiyla günümüz-
de fasizme, emperyalizme karsi dövüsen halklara mut
ve esin kaynagi olmaktadir. Henüz 32 yasindayken, yaptini tamamlayamadan öldürülen bu seckin sairin önemi ölümünden sonra yeterince anlasabilmis, siirleri
ondan sonra yayginlasabilmistir. Bugün Nikola Vaptsarov Bulgaristan'in
ulusal sairleri arasindadir. Bulgaristan da bir heykeli de vardir, ölüm yildönü-
münde oranin önünde toplanirlar.
"Bir Hayat Fabrikasi Kuracagiz" Vaptsaron'un tek kitabi...

Şairin kurşuna dizilmeden bir kaç saat önce
Karısına Verdiği Son şiiri:


Kavga amansız ve katı.
Kavga, dedikleri gibi destansı.
Ben düştüm. Yerimi başkası alacak... o kadar.
Burda, bir kişinin lafı mı olur?

Kurşuna diziliş, dizildikten sonra kurtlar.
O kadar yalın ve akla yatkın.
Ama birlikte olacağız fırtınada,
halkım, çünkü sevdik seni.


01-Inanç
İşte, soluk alıyorum,
Çalışıyorum, yaşıyorum,
Ve şiirler yazıyorum
(Elimden geldiğince).
Hayatla ben bakışıyoruz kaş altından
Ve savaşıyorum onunla,
Gücümün yettiğince.

Hayatla kavgalıyız,
Ama sanma ki
Nefret ediyorum hayattan
Tersine, tam tersine!
Sonunda bilsem öleceğim,
Hayatı kaba, çelikten pençeleriyle
Yine seveceğim!
Yine seveceğim!

Diyelim, boynuma
Geçirip yağlı urganı
Sordular bana:
"Söyle, ister misin bir daha yaşamak?"
Haykırırım hemen:
"Çözün!
Çözün!
Çabuk çözün
İlmeği canavarlar!"

Hayat için
herşeyi yapabilirim
Uçabilirim gökyüzünde
Bir deney uçağıyla
İçine girebilirim patlayacak
Bir roketin bir başıma
Çok uzak
Bir gezegeni
arayabilirim
boşlukta.

Gönlüm yine de
Titrer sevinçten
Masmavi
Göğü
seyrederken.
Gönlüm yine
titrer sevinçten
hala sağım diye,
yaşıyorum.

Ama diyelim ki,
Aldınız
Ne kadar diyelim
Bir buğday tanesi kadar
İnancımdan
Haykırırım o zaman
yüreğinden yaralı
bir panter gibi
Haykırırım acıdan

Ne'm kalacak
benim o zaman
Soyulduktan sonra
darmadağın olurum
daha doğrusu
açıkçası
Soyulduktan sonra
sıfıra inerim ben.

Belki de siz
mutlu günlere
inancımı benim
yıkmak istersiniz
inancımı
daha güzel
daha anlamlı olacağına
gelecekteki yaşamın!

Söyleyin lütfen neyle saldıracaksınız?
Kurşun?
Hayır! Yararsız!
Durun! Kurşununuz beş para etmez!
İnancım
zırhla kaplıdır göğsümde
ve bu zırha işleyecek
kurşun
icat edilmemiştir henüz!
İcat edilmemiştir!



02-FABRİKA

Fabrika. Başı duman duman bulut.
Halk bilisiz,
hayat - ağır, sıkıcı. -
Hayat maskesiz ve makyajsız ---
hırlayan, azgın bir köpek.

Savaşacaksın bıkıp usanmadan,
ve direneceksin yılmadan,
bir dilim ekmek
koparabilmek için
* * * * * * * * kulaklarıni dikmiş
bu kuduz köpeğin dişlerinden.

Kayışlar saklıyor salonlarda,
her köşede
* * * * * * sesi dişlilerin.
O kadar boğucu ki hava,
olanaksız
ciğerlerini doldurmak,
derin bir solukla.

İki adım ötede bahar yeli
talazlıyor tarlalar, güneş ışıl ışıl..
Göğe
* *yaslanıyor ağaçlar,
gölgeleri
fabrikanın duvarlarına.

Ama nasıl da yabancı
* * * * * * * * * *ve gereksiz burada,
hepten unutulmuş
* * * * * * * * * * * * * * *şu tarla!
Bir el fırlatıp atmış cöp kutusuna
mavi gökyüzü hülyalarını,
Çünkü bir an düşmek dalgalara,
bir an yumuşaması yüreğin,
yok yere gitmesi demektir
güçlü
* * *işçi
* * * * * ellerin.

Ve patırtısında
* * * * * * * gürültüsünde makinaların
olanca sesinle bağırman gerek,
sözlerin asabilsin diye
* * * * * * * * * * * * * * * *aradaki boşluğu,
anlamlarını yitirmeden.

Ve yıllarca bağırdim ben--
hayatım boyunca...
Duyuyordum bağırdığını herkeslerin --
makinalar
* * * * * * *fabrika
* * * * * * * * * * * ve insanların
en kuytu
* * * * * * karanlık köşelerde.

Ve bütün haykırışlar
* * * * * * * * * * *bir alasım oldu
zirhladık hayatımızı onunla
öyle bir alasım ki
bir çubuk koydun mu tekerine
kırılır kolların o anda..

Ve sen, fabrika, bir de
kat kat
duman ve kurum
yağdırıyorsun üstümüze.
Boşuna! Sensin bize kavgayı öğreten ---
Ve biz indireceğiz
güneşi yanibaşına.

Calışmaktan yüzü kararmış
* * * * * * * * * * * * * * * bunca insanı
ezinç içinde ezip geçen
* * * * * * * * * * * * * * * * * *fabrika
yorulmaz bir yürek var sende
binlerce yürekle birlikte çarpan.



03-Anı

Bir arkadaşım vardı,
can arkadaştı,
yalnız... kötü kötü öksürürürdü.
Ateşciydi meslekten--
küfeyle kömür taşır
külleri atardı
on iki saat gece vardiyasında.

Gözleri geliyor gözümün önüne
ateşci arkadaşımın.
O gözler ki içerdi adeta
kurumlar arasından
bir yol bulup süzülen
ve küçük barakamıza giren
güneş ışınları tek tek.

Nasıl da alevlenirdi
hummalı susuzluğu
bahar günleri,
dışarda yapraklar
hışır hışırken,
ve kuşlar
sürülerle
geçerken gökyüzünden

Duyardım
gözbebeklerindeki yalvarışı,
acıyı görürdüm
o ölümcül acıyı!
Öylesine küçüktü dileği o gözlerin--
baharı,
öbür baharı görmek..

Geldi bahar
bütün güzelliğiyle
güneş,
ilik hava
ve gülleriyle.
Bulutsuz gökyüzünde
yayıldı
bir menekşe kokusu.
Ama onun içi karanlıktı
içine çöken günlük hayat
öylesine sıkıcıydı...

Derken,
birden değisti her şey.
Motor başladı teklemeye.---
Gacur gucur bir ses
ve... stop etti.
Bilmem neden,
belki de
ateşcinin ölmesinden

Belki tam böyle değil.
Belki açıkmış motor,
bekliyordu emektar bir el
kürek kürek kömür
atsın diye vaktinde ateşe.
Evet, belki de.
Bilemiyorum.

Ama öyle geliyor ki bana,
bütün o patırtı içinde,
soruyordu sızlana sızlana :
<teki>

O-öteki-öldü.
Ama işte--
dışarda bahar.
Uzaklarda
ok gibi gidiyor kuşlar.
Onları göremeyecek bir daha.

Böyle bir arkadaşım vardı...
Can arkadaştı!...
Yalnız kötü kötü öksürürdü.
Ateşciydi meslekten.
Küfeyle kömür taşır,
Külleri atardı
on iki saat gece vardiyasında.



04-Romantizm

Bugün ben
bir şiir
yazmak istiyorum,
çağımızın ruhu
onda yaşasın
diyorum.
Dünyayı kutuptan kutuba
dolaşın
şeytanın
kanatları gibi
gururla çarpsın
satırlarım.

Nedir bu mızmızlık sürüp giden?
Neden sızlanıyor insanlar
eskimiş bir romantikliğin
peşinden?
Şimdi romantizm
mavi gökte
şarkı söyleyen motorlarda.
Ve anlamadan bu gururlu şarkıyı
boşunadır
kırıştırmak
alınları.
Çünkü taşıyor
insanın sonsuz gücünü
bu şarkının
sağlam
çelik kanatları.
Görüyorum
yakın bir gelecekte
bu kartalların
tohumlar
serpiştirdiğini.

Ve yukarılardan
boşalan
* * * * * * * * * * * * * * *şarkılarından
emeğimizin
* * * * * ve özgürlüğümüzün
* * * * * * * * * * * * * * * * * * aktığını.
Denizler
* * * * * *üzerinden
* * * * * * * * * * * * *geçiyorlar,
sımsıcak Ekvator,
yemyeşil ovalar
ve arktik kar dağlarından.

Burda işte yeni romantizm,
doğmakla olan
her gecen gün
kendini bulan.
Ve gövdeleşip
bir uçak
filosunda,
dolaşıyor bugün
dünyayı
bir uçtan
bir uca.



05-Karşılıklı Kavga

Ellerimizi kenetledik seninle,
ve amansız bir kavgaya tutuştuk.
Bu kandır damlayan yüreğimde,
sende hal kalmamış, Öyleyse? ---
Biri düşecek,
birimiz yenilecek ---
ve sensin yenilecek olan.

Kuşkun mu var? Korkmuyorsun öyle mi?! ---
Ama her hareketimi hesapladım ben,
topladım bütün cesaretimi
ve enilip gideceksin sen
ey yozlaşmış, berbat hayat.

Kavgamız şimdi başlamıyor.
Kavgamız yıllar önce başladı.
Uzun yıllar öncesinden
kıran kırana savaşıyoruz.
Çoktandır kenetli ellerimiz.
Ve unutmayacağım hiç bir zaman
senden yediğim feci yumruğu.

Gaz patladı ocaktı.
Ve tonlarca kömür
aşağıda
gömdü on beş insanı.
Gömdü
tonlarca
kömür
on beş
insan
ölüsünü.
Bendim
onlardan
biri.

Bir mahzenin eşiğinde
tütüyor
düşmüş
bir tabanca.
Yavaş yavaş soğuyor ceset..
Ne bir haykırış,
ne bir inilti ---
bir kurşun
sonra --- çöplük
Ne kadar da kolay...
Kavgasız,
hayata küskün,
sessizce.
Kim miydi o
bilmiyor musun?
Bendim
o
ben!

Pusuya düşürülmüş
bir adam
uzanıyor ıslak kaldırmda.
Dinamitlerle dolu gökyüzü,
patlayışlarla
indi inecek alana.
Orada, kan gölü içinde yatan
adam
kardeşimdir benim,
ve buzlu cam gibi gözlerinde
kin ve sevgidir
yanan.
Alçak,
hain
nişancı
hemen yitirdi
izini.
Hatırladın mı o serseriyi?
O
*bendim.

Hatırladın mi bir çocuk öldü
Parist'te, barikatlarda...
Bir çocuk
öldü
kanlı gericilikle
savaşta.
Damarlarındaki kan
çelik gibi
soğudu yavaş yavaş.
Ve hafif bir gülümseyiş.
gezindi dudaklarında bir an.
Sonra mosmor kesildi o dudaklar
ama gözleri
yanıyordu alev alev,
gözleri şarkı söylüyordu:
<Libert>
Bir sokak çocuğuydu
kurşunlanan.
Ölüm soğukluğuyla yerde yanan.
Hatırlıyor musun
o sokak çocuğunu?
O bendim!

Hatırlıyor musun bilmem,
bir motor
sevinçli
bir iyimserlikle
yardı sis perdesini
o perde ki
bir nem deniziydi
kuşların bile
geçmediği;
bir motor ki
kanatlarıyla
parcalar buzları,
değiştirir yörüngesini dünyanın
ve patlasıyla benzin buharının
yol acar geleceğe doğru.

Yücelerde şarkı söyleyen o motor,
el emeğimdir benim,
motorun söylediği şarkılar
kanıdır yüreğimin.

Dikkat kesilip
pusulayi izleyen,
sislerle,
* * * * * kuzey soğuğuyla
savaşan o adam,
hatırlıyor musun
kimdi?
O
bendim.

Ben oradayım
buradayım. ---
Ben her yerdeyim. ---
Teksas'ta bir işçi,
Cezayir'de bir hamal,
şairim.
Her yerdeyim ben!
Her yerde!

Ne diyorsun,
kazanacak mısın,
kötü, somurtkan
pis hayat?
Yanıyorum,
yanıyorsun
sen,
ikimiz de
kan ter içinde.
Ama, sen bitiyorsun
zayıflıyorsun,
düşünüyorsun güçten.

Bu yüzden acımadan ısırman,
belki de
ecelin geldiğinden...
O zaman,
hep birlikte,
senin yerine,
ter ve emekle
bir hayat kuracağız
istenen
ve gereksinen
ama
ne hayat olacak!



06-Mektup

Anımsıyor musun
denizi ve makinaları,
yapışkan bir karanlıkla dolu
ambarları?
Ve Filipinle'e duyduğumuz
o yabanil özlemi,
Magosa üstündeki
iri yıldızlara?
Anımsıyor musun bir tek denizci ki
bakış atamamış olsun uzaklara,
tropikanın soluğunun hissedildiği
gecenin sönüp gittiği yerlere?
Anımsıyor musun nasıl
yavaş yavaş
soğuyordu son umutlarımız
iyiye
ve insana
olan inancımız
romantizme,
ve boş heveslere?
Anımsıyor musun
nasıl çabucak
bizi hayatın kapanına kısıtırdılar?
Kendimize geldik.
Geçti.
Çok fena bağlanmıştık-
Kafesteki hayvan gibi
aç aç parlıyordu
gözlerimiz
ve aranıyordu
merhamet dilenip.


Gençti,
o kadar gençtik!..
Ve sonra... sonra
bir kin
derinden işliyordu yüreğimize.
Kangren gibi,
hayır, cüzzam gibi
yayılıp
* * * *kapılıyordu ruhumuzu,
boşluğun
* * * * * *ve karanlık umutsuzluğun
korkunç ağlarını örüyordu,
yavaş yavaş ilerliyordu kanımızda,
uluyan gözdağlarıyla,
oysa erkendi, çok erkendi...

Orada ----
yedi kat gökteyse,
titriyordu yine
martıların kanatları
Gökyüzü parlıyordu yine
mika gibi
gökboşluğu yine mavi
ve uçsuz bucaksızdı,
ufukta yine akşamları
yitiyordu yelkenliler
ve serenler görünmez oluyordu enginde,
ama biz körleşmiştik.
Benim için bunlar geçmişte kaldı ---- artık önemsiz.
Ben ki bir ot yatağı paylaştım seninle
ve işte anlatmak istiyorum sana
nasıl canlıyım bugün, nasıl derin inancım.


Sokaklarımda delik açmamak için
beni durrudan
işte
bu.
Yüreğimizdeki o kini
bugün
budur
kaynayan
bir kavgaya
dönüştüren.
Ve bize Filipinler'i geri verecek
ve Magosa üstündeki
iri yıldızları,
ve yüreklerimizde
sönen sevinci,
makinalara duyduğumuz ölü sevgiyi,
tropikal rüzgârların soluduğu
denizlerin mavi sonsuzluğunu.

Simdi gece.
Makina ritmiyle
bana eşlik ediyor
ve sıcak bir inanç eştiriyor.
Bilsen nasıl seviyorum hayatı!
Ve nasıl tiksiniyorum
boş
ve ham hayellerden...


Günüm ağaracağından ne kadar eminsem ---
eminim buzları kafamızla kıracağımıza.
Ve karanlık ufuktan
güneş,
evet, bizim
parlak
güneşimiz
ışıyacak.
Birak o zaman dalasın
küçük bir kelebek gibi
kanatlarımı.
İlençler yağdırmayacağım,
yakınmayacağım hayır,
biliyorum çünkü
ölünecek yine de.
Ama
zehirli küfünden
sıyrılırken
yeryüzü,
yeniden doğarken milyonlar,
bir türkü olacak ölmek,
evet bir türkü!



07-İnsan Üstüne Bir Türkü

Bir bayanla tartışıyoruz
Konumuz:
“Zamanımızın insanı”

Hanımda surat bir karış, anlıyorsunuz.
Ayak diriyor, sinirleniyor
Ağlıyor hatta.
Lafa boğuyor beni
Çamur atıyor
Derken başlıyor
Sözcük sözcük dolu yağmaya

Bir dakika diyorum, bir dakika
Dinleyin beni...
O, gücenmiş sözümü kesiyor:
- Oh, lütfen yeter!
Tiksiniyorum insan denen şeyden
Layık değil sizin övgünüze

Bir yerde okumuştum
Adamın biri baltayı kaptığı gibi
Doğramış öz babasını
Yıkanmış
Sonra da
Kiliseye gitmiş
Ve...Hafiflemiş

Dehşetle irkildim. Ağrıma gitmedi değil.
Ben ki
Tökezlerim
Kurama gelince
Kendi kendime düşündüm bir an
En iyisi gözden geçirmek öyküyü
Sakince
Acele etmeden.

Olay yeri Mugila köyü
Baba üç beş kuruş koymuş
Köşeye.
Oğul anlamış durumu
İç etmiş parayı
Sonra öldürmüş babasını

Aradan bir hafta, bir ay
Geçmemiş
Jandarma dayanmış kapıya ve...mahkeme.
Mahkemede
Gönlünü okşayacak değiller ya
Adamı mahkum etmişler ölüme

Alıp götürmüşler
Caniyi
Tıkmışlar deliğe
İnsanlar arasına düşmüş orada
Ve insan
Olmuş

Bilmem
Mayası neden
Nasıl yoğrulmuş
Bilmem
Ama yazgısını
Kitaplardan değil
Öğrenmiş bir türküden

Ve anlatıp durmuş:
“Bre bir hata ettik
Boyladık
Daracağını
Bi ekmeksiz kal
Sendeliyorsun
Acıdan
Ve bir yanlış adım sonun feci
Bekle dur
Kurbanlık koyun gibi
Bir aşağı bir yukarı
Gözlerin bıçakta
Ah kötü
Çok kötü
Şu dünyanın düzeni:
Başka türlü olabilirdi oysa.”

İşte o zaman
Başlarmış türküsüne
Yavaştan
Gözünün önünde
Akıp giden hayat
Ve sonra
Dalarmış uykusuna
Gülümseyerek...

Ama koridorda
Fısıltılar dolaşıyor
Sonra sessizlik bir an
Biri yavaşça açıyor kapıyı
Birkaç kişi. Arkalarından gardiyan
İçlerinden biri titrek bir sesle:
“Haydi kalk”
diyor.
Berikiler boş gözlerle
Nemli kurşuni duvarları
Süzüyor.

Anlamış o zaman
Hayat onun için
Bitmiştir artık
Ve birden
Fırlayıp terini silmiş
Yabanıl bir boğa gibi
Süzmüş çevresini
Ama yavaş yavaş
Kavramış
Korkunun ecele faydası yok
Ölecek
Ve o an
Ferahlamış yüreği
- Gidelim mi demiş beriki
- Tamam.

Yürümüş. Arkasından
Yürümüşler.
Uğursuz bir ürpertiyle
Söyleniyormuş asker:
“Bi bitse şu iş...
Yedi belaya çatmışsın kardeş.”

Koridorda
Dönüp dolaşıyor fısıltılar
Karanlık sinmiş köşelere
Sonra inmişler avluya
Tanyeri
Ağarıyormuş yavaş yavaş
Ve tan yerine baktığında adam
Görmüş
Işık denizinde yıkanan yıldızı
Ve geçmiş aklından bir an
Şu
Ağır
Acımasız
Kara
Yazgısı
“İşim bitik...
Sallanacağım ipte
Ama bununla
Her şey bitmiyor işte
Daha güzel bir hayat başlayacak
Şarkılardan
Ve ilkbahardan...”

Hatırlamış o türküyü
Ve aydınlanmış yüzü
Gözleri alev alev
Gülümsemiş sıcak
Ve içten
Arkasına dayanmış başlamış türküsüne
Ne dersiniz
Kompleks bir isteri mi
Söz konusu burada
Nasıl isterseniz öyle düşünün
Lakin
Dostum yanılıyorsunuz derim
Adam sakin
Dili sürçmeden
Okumuş türküyü sonuna dek
Ötekiler korkuyla
Süzüyormuş onu
Dehşetli bakışlar atarak
Hapishane bile
Titriyormuş dehşetle
Karanlık ürküyle sıvışmış
Sevinçle seslenmiş
Gökteki yıldızlar:
“Bravo insanoğluna!”
Sonrası malum. İpi
Geçirmişler boynuna ve
Ölüm

Hala o şarkı
Hafif hafif
Dökülüyor dudaklarından.

Şimdi geldik çözüm noktasında
Okurum ya sen dersin?
Ağlamaya başladı zavallı hanım
Kendinden geçip bastı feryadı:
“Korkunç! Korkunç!
Sanki
Yaşamış gibi anlatıyorsunuz!”...
Korkunç da ne demek?!
Ama adam türkü söylüyormuş.

Korkunç güzel değil mi bu?

  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi Gerilla-62 üyemize tesekkür ettiler
Veldet (14-07-2019)
Eski 01-11-2006, 01:15   #2
Onursal Dost
Serhad - ait Avatar
Üyelik Tarihi: May 2006
Yaş: 41
Mesajlar: 1,387
Tesekkür: 4294967295
63 mesajina 141 kez tesekkür edildi
 Serhad isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

çok değerli şiirler bunlar eklediğin için teşekkürler. + rep

__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi
birçok kere yitirdim denizde kendimi
gidiyorum aramaya, suyu bilmeden
beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri.

  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
motor, nikola, siir, türküleri, vaptsarov


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:36 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1