31-10-2006, 23:30 | #1 |
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 9
Tesekkür: 0
|
Nikola Vaptsarov - Motor Türküleri (Siir)
MOTOR TÜRKÜLERİ (Seçmeler)
siteadi.com - Nikola Vaptsarov - Motor Türküleri (Siir) Çeviren ve Hazırlayan: Erdal Alova Not: Bu Şiirleri Arama Sitelerinde sadece birkaç tanesini bulabilirsiniz. Nikola Vaptsarov un Şiirlerini Ben kendim pc'ye ekledim. B Bulgaristanda direnis hareketi sirasinda fasistler tarafindan kursuna dizilen sair Nikola Vaptsarov'un adi bugün yalniz kendi ülkesinde degil, tüm dünyada bilinmektedir. Bulgaristan isci sinifinin bagrinda dogmus bu güclü sair sair gerek siirleri, gerekse yasamiyla günümüz- de fasizme, emperyalizme karsi dövüsen halklara mut ve esin kaynagi olmaktadir. Henüz 32 yasindayken, yaptini tamamlayamadan öldürülen bu seckin sairin önemi ölümünden sonra yeterince anlasabilmis, siirleri ondan sonra yayginlasabilmistir. Bugün Nikola Vaptsarov Bulgaristan'in ulusal sairleri arasindadir. Bulgaristan da bir heykeli de vardir, ölüm yildönü- münde oranin önünde toplanirlar. "Bir Hayat Fabrikasi Kuracagiz" Vaptsaron'un tek kitabi... Şairin kurşuna dizilmeden bir kaç saat önce Karısına Verdiği Son şiiri: Kavga amansız ve katı. Kavga, dedikleri gibi destansı. Ben düştüm. Yerimi başkası alacak... o kadar. Burda, bir kişinin lafı mı olur? Kurşuna diziliş, dizildikten sonra kurtlar. O kadar yalın ve akla yatkın. Ama birlikte olacağız fırtınada, halkım, çünkü sevdik seni. 01-Inanç İşte, soluk alıyorum, Çalışıyorum, yaşıyorum, Ve şiirler yazıyorum (Elimden geldiğince). Hayatla ben bakışıyoruz kaş altından Ve savaşıyorum onunla, Gücümün yettiğince. Hayatla kavgalıyız, Ama sanma ki Nefret ediyorum hayattan Tersine, tam tersine! Sonunda bilsem öleceğim, Hayatı kaba, çelikten pençeleriyle Yine seveceğim! Yine seveceğim! Diyelim, boynuma Geçirip yağlı urganı Sordular bana: "Söyle, ister misin bir daha yaşamak?" Haykırırım hemen: "Çözün! Çözün! Çabuk çözün İlmeği canavarlar!" Hayat için herşeyi yapabilirim Uçabilirim gökyüzünde Bir deney uçağıyla İçine girebilirim patlayacak Bir roketin bir başıma Çok uzak Bir gezegeni arayabilirim boşlukta. Gönlüm yine de Titrer sevinçten Masmavi Göğü seyrederken. Gönlüm yine titrer sevinçten hala sağım diye, yaşıyorum. Ama diyelim ki, Aldınız Ne kadar diyelim Bir buğday tanesi kadar İnancımdan Haykırırım o zaman yüreğinden yaralı bir panter gibi Haykırırım acıdan Ne'm kalacak benim o zaman Soyulduktan sonra darmadağın olurum daha doğrusu açıkçası Soyulduktan sonra sıfıra inerim ben. Belki de siz mutlu günlere inancımı benim yıkmak istersiniz inancımı daha güzel daha anlamlı olacağına gelecekteki yaşamın! Söyleyin lütfen neyle saldıracaksınız? Kurşun? Hayır! Yararsız! Durun! Kurşununuz beş para etmez! İnancım zırhla kaplıdır göğsümde ve bu zırha işleyecek kurşun icat edilmemiştir henüz! İcat edilmemiştir! 02-FABRİKA Fabrika. Başı duman duman bulut. Halk bilisiz, hayat - ağır, sıkıcı. - Hayat maskesiz ve makyajsız --- hırlayan, azgın bir köpek. Savaşacaksın bıkıp usanmadan, ve direneceksin yılmadan, bir dilim ekmek koparabilmek için * * * * * * * * kulaklarıni dikmiş bu kuduz köpeğin dişlerinden. Kayışlar saklıyor salonlarda, her köşede * * * * * * sesi dişlilerin. O kadar boğucu ki hava, olanaksız ciğerlerini doldurmak, derin bir solukla. İki adım ötede bahar yeli talazlıyor tarlalar, güneş ışıl ışıl.. Göğe * *yaslanıyor ağaçlar, gölgeleri fabrikanın duvarlarına. Ama nasıl da yabancı * * * * * * * * * *ve gereksiz burada, hepten unutulmuş * * * * * * * * * * * * * * *şu tarla! Bir el fırlatıp atmış cöp kutusuna mavi gökyüzü hülyalarını, Çünkü bir an düşmek dalgalara, bir an yumuşaması yüreğin, yok yere gitmesi demektir güçlü * * *işçi * * * * * ellerin. Ve patırtısında * * * * * * * gürültüsünde makinaların olanca sesinle bağırman gerek, sözlerin asabilsin diye * * * * * * * * * * * * * * * *aradaki boşluğu, anlamlarını yitirmeden. Ve yıllarca bağırdim ben-- hayatım boyunca... Duyuyordum bağırdığını herkeslerin -- makinalar * * * * * * *fabrika * * * * * * * * * * * ve insanların en kuytu * * * * * * karanlık köşelerde. Ve bütün haykırışlar * * * * * * * * * * *bir alasım oldu zirhladık hayatımızı onunla öyle bir alasım ki bir çubuk koydun mu tekerine kırılır kolların o anda.. Ve sen, fabrika, bir de kat kat duman ve kurum yağdırıyorsun üstümüze. Boşuna! Sensin bize kavgayı öğreten --- Ve biz indireceğiz güneşi yanibaşına. Calışmaktan yüzü kararmış * * * * * * * * * * * * * * * bunca insanı ezinç içinde ezip geçen * * * * * * * * * * * * * * * * * *fabrika yorulmaz bir yürek var sende binlerce yürekle birlikte çarpan. 03-Anı Bir arkadaşım vardı, can arkadaştı, yalnız... kötü kötü öksürürürdü. Ateşciydi meslekten-- küfeyle kömür taşır külleri atardı on iki saat gece vardiyasında. Gözleri geliyor gözümün önüne ateşci arkadaşımın. O gözler ki içerdi adeta kurumlar arasından bir yol bulup süzülen ve küçük barakamıza giren güneş ışınları tek tek. Nasıl da alevlenirdi hummalı susuzluğu bahar günleri, dışarda yapraklar hışır hışırken, ve kuşlar sürülerle geçerken gökyüzünden Duyardım gözbebeklerindeki yalvarışı, acıyı görürdüm o ölümcül acıyı! Öylesine küçüktü dileği o gözlerin-- baharı, öbür baharı görmek.. Geldi bahar bütün güzelliğiyle güneş, ilik hava ve gülleriyle. Bulutsuz gökyüzünde yayıldı bir menekşe kokusu. Ama onun içi karanlıktı içine çöken günlük hayat öylesine sıkıcıydı... Derken, birden değisti her şey. Motor başladı teklemeye.--- Gacur gucur bir ses ve... stop etti. Bilmem neden, belki de ateşcinin ölmesinden Belki tam böyle değil. Belki açıkmış motor, bekliyordu emektar bir el kürek kürek kömür atsın diye vaktinde ateşe. Evet, belki de. Bilemiyorum. Ama öyle geliyor ki bana, bütün o patırtı içinde, soruyordu sızlana sızlana : <teki> O-öteki-öldü. Ama işte-- dışarda bahar. Uzaklarda ok gibi gidiyor kuşlar. Onları göremeyecek bir daha. Böyle bir arkadaşım vardı... Can arkadaştı!... Yalnız kötü kötü öksürürdü. Ateşciydi meslekten. Küfeyle kömür taşır, Külleri atardı on iki saat gece vardiyasında. 04-Romantizm Bugün ben bir şiir yazmak istiyorum, çağımızın ruhu onda yaşasın diyorum. Dünyayı kutuptan kutuba dolaşın şeytanın kanatları gibi gururla çarpsın satırlarım. Nedir bu mızmızlık sürüp giden? Neden sızlanıyor insanlar eskimiş bir romantikliğin peşinden? Şimdi romantizm mavi gökte şarkı söyleyen motorlarda. Ve anlamadan bu gururlu şarkıyı boşunadır kırıştırmak alınları. Çünkü taşıyor insanın sonsuz gücünü bu şarkının sağlam çelik kanatları. Görüyorum yakın bir gelecekte bu kartalların tohumlar serpiştirdiğini. Ve yukarılardan boşalan * * * * * * * * * * * * * * *şarkılarından emeğimizin * * * * * ve özgürlüğümüzün * * * * * * * * * * * * * * * * * * aktığını. Denizler * * * * * *üzerinden * * * * * * * * * * * * *geçiyorlar, sımsıcak Ekvator, yemyeşil ovalar ve arktik kar dağlarından. Burda işte yeni romantizm, doğmakla olan her gecen gün kendini bulan. Ve gövdeleşip bir uçak filosunda, dolaşıyor bugün dünyayı bir uçtan bir uca. 05-Karşılıklı Kavga Ellerimizi kenetledik seninle, ve amansız bir kavgaya tutuştuk. Bu kandır damlayan yüreğimde, sende hal kalmamış, Öyleyse? --- Biri düşecek, birimiz yenilecek --- ve sensin yenilecek olan. Kuşkun mu var? Korkmuyorsun öyle mi?! --- Ama her hareketimi hesapladım ben, topladım bütün cesaretimi ve enilip gideceksin sen ey yozlaşmış, berbat hayat. Kavgamız şimdi başlamıyor. Kavgamız yıllar önce başladı. Uzun yıllar öncesinden kıran kırana savaşıyoruz. Çoktandır kenetli ellerimiz. Ve unutmayacağım hiç bir zaman senden yediğim feci yumruğu. Gaz patladı ocaktı. Ve tonlarca kömür aşağıda gömdü on beş insanı. Gömdü tonlarca kömür on beş insan ölüsünü. Bendim onlardan biri. Bir mahzenin eşiğinde tütüyor düşmüş bir tabanca. Yavaş yavaş soğuyor ceset.. Ne bir haykırış, ne bir inilti --- bir kurşun sonra --- çöplük Ne kadar da kolay... Kavgasız, hayata küskün, sessizce. Kim miydi o bilmiyor musun? Bendim o ben! Pusuya düşürülmüş bir adam uzanıyor ıslak kaldırmda. Dinamitlerle dolu gökyüzü, patlayışlarla indi inecek alana. Orada, kan gölü içinde yatan adam kardeşimdir benim, ve buzlu cam gibi gözlerinde kin ve sevgidir yanan. Alçak, hain nişancı hemen yitirdi izini. Hatırladın mı o serseriyi? O *bendim. Hatırladın mi bir çocuk öldü Parist'te, barikatlarda... Bir çocuk öldü kanlı gericilikle savaşta. Damarlarındaki kan çelik gibi soğudu yavaş yavaş. Ve hafif bir gülümseyiş. gezindi dudaklarında bir an. Sonra mosmor kesildi o dudaklar ama gözleri yanıyordu alev alev, gözleri şarkı söylüyordu: <Libert> Bir sokak çocuğuydu kurşunlanan. Ölüm soğukluğuyla yerde yanan. Hatırlıyor musun o sokak çocuğunu? O bendim! Hatırlıyor musun bilmem, bir motor sevinçli bir iyimserlikle yardı sis perdesini o perde ki bir nem deniziydi kuşların bile geçmediği; bir motor ki kanatlarıyla parcalar buzları, değiştirir yörüngesini dünyanın ve patlasıyla benzin buharının yol acar geleceğe doğru. Yücelerde şarkı söyleyen o motor, el emeğimdir benim, motorun söylediği şarkılar kanıdır yüreğimin. Dikkat kesilip pusulayi izleyen, sislerle, * * * * * kuzey soğuğuyla savaşan o adam, hatırlıyor musun kimdi? O bendim. Ben oradayım buradayım. --- Ben her yerdeyim. --- Teksas'ta bir işçi, Cezayir'de bir hamal, şairim. Her yerdeyim ben! Her yerde! Ne diyorsun, kazanacak mısın, kötü, somurtkan pis hayat? Yanıyorum, yanıyorsun sen, ikimiz de kan ter içinde. Ama, sen bitiyorsun zayıflıyorsun, düşünüyorsun güçten. Bu yüzden acımadan ısırman, belki de ecelin geldiğinden... O zaman, hep birlikte, senin yerine, ter ve emekle bir hayat kuracağız istenen ve gereksinen ama ne hayat olacak! 06-Mektup Anımsıyor musun denizi ve makinaları, yapışkan bir karanlıkla dolu ambarları? Ve Filipinle'e duyduğumuz o yabanil özlemi, Magosa üstündeki iri yıldızlara? Anımsıyor musun bir tek denizci ki bakış atamamış olsun uzaklara, tropikanın soluğunun hissedildiği gecenin sönüp gittiği yerlere? Anımsıyor musun nasıl yavaş yavaş soğuyordu son umutlarımız iyiye ve insana olan inancımız romantizme, ve boş heveslere? Anımsıyor musun nasıl çabucak bizi hayatın kapanına kısıtırdılar? Kendimize geldik. Geçti. Çok fena bağlanmıştık- Kafesteki hayvan gibi aç aç parlıyordu gözlerimiz ve aranıyordu merhamet dilenip. Gençti, o kadar gençtik!.. Ve sonra... sonra bir kin derinden işliyordu yüreğimize. Kangren gibi, hayır, cüzzam gibi yayılıp * * * *kapılıyordu ruhumuzu, boşluğun * * * * * *ve karanlık umutsuzluğun korkunç ağlarını örüyordu, yavaş yavaş ilerliyordu kanımızda, uluyan gözdağlarıyla, oysa erkendi, çok erkendi... Orada ---- yedi kat gökteyse, titriyordu yine martıların kanatları Gökyüzü parlıyordu yine mika gibi gökboşluğu yine mavi ve uçsuz bucaksızdı, ufukta yine akşamları yitiyordu yelkenliler ve serenler görünmez oluyordu enginde, ama biz körleşmiştik. Benim için bunlar geçmişte kaldı ---- artık önemsiz. Ben ki bir ot yatağı paylaştım seninle ve işte anlatmak istiyorum sana nasıl canlıyım bugün, nasıl derin inancım. Sokaklarımda delik açmamak için beni durrudan işte bu. Yüreğimizdeki o kini bugün budur kaynayan bir kavgaya dönüştüren. Ve bize Filipinler'i geri verecek ve Magosa üstündeki iri yıldızları, ve yüreklerimizde sönen sevinci, makinalara duyduğumuz ölü sevgiyi, tropikal rüzgârların soluduğu denizlerin mavi sonsuzluğunu. Simdi gece. Makina ritmiyle bana eşlik ediyor ve sıcak bir inanç eştiriyor. Bilsen nasıl seviyorum hayatı! Ve nasıl tiksiniyorum boş ve ham hayellerden... Günüm ağaracağından ne kadar eminsem --- eminim buzları kafamızla kıracağımıza. Ve karanlık ufuktan güneş, evet, bizim parlak güneşimiz ışıyacak. Birak o zaman dalasın küçük bir kelebek gibi kanatlarımı. İlençler yağdırmayacağım, yakınmayacağım hayır, biliyorum çünkü ölünecek yine de. Ama zehirli küfünden sıyrılırken yeryüzü, yeniden doğarken milyonlar, bir türkü olacak ölmek, evet bir türkü! 07-İnsan Üstüne Bir Türkü Bir bayanla tartışıyoruz Konumuz: “Zamanımızın insanı” Hanımda surat bir karış, anlıyorsunuz. Ayak diriyor, sinirleniyor Ağlıyor hatta. Lafa boğuyor beni Çamur atıyor Derken başlıyor Sözcük sözcük dolu yağmaya Bir dakika diyorum, bir dakika Dinleyin beni... O, gücenmiş sözümü kesiyor: - Oh, lütfen yeter! Tiksiniyorum insan denen şeyden Layık değil sizin övgünüze Bir yerde okumuştum Adamın biri baltayı kaptığı gibi Doğramış öz babasını Yıkanmış Sonra da Kiliseye gitmiş Ve...Hafiflemiş Dehşetle irkildim. Ağrıma gitmedi değil. Ben ki Tökezlerim Kurama gelince Kendi kendime düşündüm bir an En iyisi gözden geçirmek öyküyü Sakince Acele etmeden. Olay yeri Mugila köyü Baba üç beş kuruş koymuş Köşeye. Oğul anlamış durumu İç etmiş parayı Sonra öldürmüş babasını Aradan bir hafta, bir ay Geçmemiş Jandarma dayanmış kapıya ve...mahkeme. Mahkemede Gönlünü okşayacak değiller ya Adamı mahkum etmişler ölüme Alıp götürmüşler Caniyi Tıkmışlar deliğe İnsanlar arasına düşmüş orada Ve insan Olmuş Bilmem Mayası neden Nasıl yoğrulmuş Bilmem Ama yazgısını Kitaplardan değil Öğrenmiş bir türküden Ve anlatıp durmuş: “Bre bir hata ettik Boyladık Daracağını Bi ekmeksiz kal Sendeliyorsun Acıdan Ve bir yanlış adım sonun feci Bekle dur Kurbanlık koyun gibi Bir aşağı bir yukarı Gözlerin bıçakta Ah kötü Çok kötü Şu dünyanın düzeni: Başka türlü olabilirdi oysa.” İşte o zaman Başlarmış türküsüne Yavaştan Gözünün önünde Akıp giden hayat Ve sonra Dalarmış uykusuna Gülümseyerek... Ama koridorda Fısıltılar dolaşıyor Sonra sessizlik bir an Biri yavaşça açıyor kapıyı Birkaç kişi. Arkalarından gardiyan İçlerinden biri titrek bir sesle: “Haydi kalk” diyor. Berikiler boş gözlerle Nemli kurşuni duvarları Süzüyor. Anlamış o zaman Hayat onun için Bitmiştir artık Ve birden Fırlayıp terini silmiş Yabanıl bir boğa gibi Süzmüş çevresini Ama yavaş yavaş Kavramış Korkunun ecele faydası yok Ölecek Ve o an Ferahlamış yüreği - Gidelim mi demiş beriki - Tamam. Yürümüş. Arkasından Yürümüşler. Uğursuz bir ürpertiyle Söyleniyormuş asker: “Bi bitse şu iş... Yedi belaya çatmışsın kardeş.” Koridorda Dönüp dolaşıyor fısıltılar Karanlık sinmiş köşelere Sonra inmişler avluya Tanyeri Ağarıyormuş yavaş yavaş Ve tan yerine baktığında adam Görmüş Işık denizinde yıkanan yıldızı Ve geçmiş aklından bir an Şu Ağır Acımasız Kara Yazgısı “İşim bitik... Sallanacağım ipte Ama bununla Her şey bitmiyor işte Daha güzel bir hayat başlayacak Şarkılardan Ve ilkbahardan...” Hatırlamış o türküyü Ve aydınlanmış yüzü Gözleri alev alev Gülümsemiş sıcak Ve içten Arkasına dayanmış başlamış türküsüne Ne dersiniz Kompleks bir isteri mi Söz konusu burada Nasıl isterseniz öyle düşünün Lakin Dostum yanılıyorsunuz derim Adam sakin Dili sürçmeden Okumuş türküyü sonuna dek Ötekiler korkuyla Süzüyormuş onu Dehşetli bakışlar atarak Hapishane bile Titriyormuş dehşetle Karanlık ürküyle sıvışmış Sevinçle seslenmiş Gökteki yıldızlar: “Bravo insanoğluna!” Sonrası malum. İpi Geçirmişler boynuna ve Ölüm Hala o şarkı Hafif hafif Dökülüyor dudaklarından. Şimdi geldik çözüm noktasında Okurum ya sen dersin? Ağlamaya başladı zavallı hanım Kendinden geçip bastı feryadı: “Korkunç! Korkunç! Sanki Yaşamış gibi anlatıyorsunuz!”... Korkunç da ne demek?! Ama adam türkü söylüyormuş. Korkunç güzel değil mi bu? |
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi Gerilla-62 üyemize tesekkür ettiler | Veldet (14-07-2019) |
01-11-2006, 01:15 | #2 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: May 2006
Yaş: 41
Mesajlar: 1,387
Tesekkür: 4294967295
|
çok değerli şiirler bunlar eklediğin için teşekkürler. + rep
__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi birçok kere yitirdim denizde kendimi gidiyorum aramaya, suyu bilmeden beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri. |
Tags |
motor, nikola, siir, türküleri, vaptsarov |
|
|