Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Siirler > Kaynakli Siirler
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 27-08-2010, 19:20   #1
Dost
Adali - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Aug 2010
Mesajlar: 115
Tesekkür: 88
86 mesajina 238 kez tesekkür edildi
 Adali isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı Gökyüzünün Yedi Rengi

GÖKYÜZÜNÜN YEDİ RENGİ
siteadi.com - Gökyüzünün Yedi Rengi
Her sabah geçilen çamurlu yol
Taş kaldırım
Uzaktan bakılan sofra
Kutsanan kölelik
Yerin yedi kat altında
Kendi ciğerini yiyor madenci
Ey ısınmayan odalar
Tek göz kondular
Doktor kapıları
Rehin hastalar
Sizden söz etmeye fukara edebiyatı diyorlar


Bu sirenler kimin için
Çalan kimdir, çaldıran kim
Karnında ne saklıyor bu tahta at
Gün dönüyor
Varoşlardan akıyor hayat
Ey öfke, ey büyük direniş, ey acı
Kim diyet ödüyor kimin yerine
Kim celladına duacı

.

On yaşında bisikletli küçük kız
Onsekizinde kahraman
Erken büyüyor çocuklarımız
Öyle bilge, öyle insan, öyle çok
Gözlerinde gökyüzünün yedi rengi
Dördü Ümraniye’den oy benim anam
Üçü Buca’dan
Gündüzüm pus içinde
Kalan ömrüm senin olsun
Ay doğuyor geceden


Vatan diye kucaklayın şimdi
o gülen fotoğrafları
Ey evladını yitirmiş analar
Yakınsınız bana bilirim
Umudum, düşüm, gözyaşım kadar



İstediği kadar sıkı yağsın kar
Ağır ağır gelecek bahar
Göğsümüzün en sıcak yerine uğurladık şehitlerimizi

Bak işte tohum
Daha düşen ilk buğuda çatlamakta
Karalar giyinen toprak

Ak umutları sarmakta
Sığınacak yer yok artık tanrılara
Varsın davul sesiyle gelsin gece
Ateş bizim elimizde


Açlığı bir karabasan gibi duyalım etimizde
Yediğimiz ağaç kökleriyle dönsün midemiz
Yüzümüz duru
Dingin
Temiz


Ey borular
Kışlalar
Sabah içtimaları
Ey kavrulan dağlarım
Ey benim yirmi yaşım
Delifişek çağlarım
Orda bir köy var uzakta
Ey çocukluk şarkılarım
Giden kimdir
Gidilen yer neresi



Ey saray ışıkları
Bankalar, banknotlar, hisse senetleri
Ey imparatorlar
Biraz da siz üşüyün fildişi kuleler
Titreyin bu ansızın gelen tipide
Resimlere sarılıyor analarımız

Biraz da siz ağlayın çaresiz, yalnız

Dilsiz sokaklara dil olup geldik
Alev alev yanar avuçlarımız
Biz bu halkı sevdik bir kez
Artıyor suçlarımız

Kalkın ayağa, konuşalım diyorum
iki çift söz
Ekmekten
Gülden
Özgürlükten

Ama, olmuyor işte
Karbeyaz bir martı düşüyor ayaklarımın dibine
Gagasında bir damla okyanus mavisi
Kanlar içinde


Hızlı akıyor hayat
Gökyüzü bildik
Ağıtlar bildik
Acılar bildik bize

Ya sürünerek geçiyoruz birbir yanına
Ya halaya duruyoruz omuz omuza
Ey baharın muştucusu büyük bahçevan
Kulağımız sende şimdi
Vakit yok konuşmamıza

Aynı şehrin içindeyiz
Gazetede, işportada, okul önünde
Aynı evde ve sokakta
Sorgusuz
Silahsız
Pusatsız
Toprak oldu döşeğimiz
O kadar çok yaslandık ki selvi ağaçlarına

Rüzgarda sallanır beşiğimizO kadar çok yaslandık ki selvi ağaçlarına


Ölüm nedir diye soruyorum
Bağcıksız bir kundura
Ve kırık bir dal getiriyorsun bana
Beykoz ormanlarından
Oysa istemiyorum hiç
Ölümden söz etmesini


Ellerimi yumruk edip ağlıyorsam
Senin için ağlıyorum
Ey ekmeksiz kalabalık

Korkutuyor beni susmalarınız
Bir başka sevdayı anlatıyor türküler
O türküyü söyleyin

Halkın ve haklının türküsünü

türkümüzü
Yoksa aşağılayacak hayat
Hepimizi

Sordum kendime bir gün: kimim ben?
Her şey bu soruyla başladı
Bu soruyla buldum kendimi
Bu soruyla yitirdim
Bu soruyla sevdim dünyayı
Bu soruyla dar oldu dünya bana



Buralı değil miydi yoksa sözlerimiz
Yine yollara düştük, sürgünüz yine
Sırtımızda soytarılar
mirasyediler
krallar

Yüzümüzü ateş yalar
Bir de yıllanmış acılar

Bir yanında Fransız’a kurşun atan dedeler
Bir yanında öksüz bebeler yatar
Ey Diyarbakır
Koca Amed
Zindanında yeniyetme ölüler


Oysa güzel bir dünyayı selamlamıştık
kendi anadilimizle
Meydan okuma gibidir belki bu yüzden
Ağıtlarımız, vedalarımız bile



Coşkun ırmaklar gibi yaşadık
Büyüdük çalı dibinde
Göl kıyısında
Anayurt sevdasında


Biraz erken, beklenmedik gelse de bazen ölüm
Canımız sağ olsun
“yola yakın kazın mezarımızı
yorulmasın yoldaşlarımız”



İyi bak şu bilet satan çocuğa
Elleri donmuş, üşüyor besbelli
Mavi başlığını annesi örmüştür
Ayakkabısı çamurlu, ıslak, boyasız
Çorabı yok
Bir eli cebinde
Avucunda ekmek parası
Burnu pancar gibi soğuktan
Salya sümük
Birazdan otobüs gelecek
Bineceğiz
Gideceğiz
O kalacak


Ne dersin şair
Dalıp gitmiş gözlerin
Diş gıcırtını duyuyorum
Yazmaya başladın bile
En yeni şiirini yüzünden okuyorum


Farkımız budur belki, kimbilir
Sen şiirini yazarsın
İçinde insanı saklarsın
Ben çakarım kibritimi karanlığa
O çocuğu düşünürüm
Yakamazsam üşürüm
Ben vururum saraylara
Vuramazsam üşürüm
Ben döğüşürüm


Ben döğüşürüm
Dalaşırım kuşatmaya
Böyle yaz
Kuşatılan bir kent değil
Bir kent değil a be şair
Ömrümüz!

Ne kumsal
Ne güneş
Ne deniz
Direnişteyiz


Meyve yüklü bir dal gibi ağır
Dala konmuş bir kuş gibi ince, hafif
Temmuz ve biz
Açlıkla besleniyor kavgamız
Ne alın yazısı, ne mide sancısı
Ey duvarlar
Ey tarih
Ey sağır kulaklar

Dinleyin ve not edin
Açlığın altmışüçüncü günü
Uğurladık Aygün’ü


Hey çocuklar, ne çok şeyi anlattınız bize
Ölümü o kadar hafife aldınız ki
Onlar bile şaşırıyor gidişinize



Temmuz’da pus iner bu dağlara
Bulutlar yağmur devşirir, küf kokar yorganım
Gözlerimi kapatsam, her yer kırmızı
Buz tutuyor kirpiklerim
Oysa ne çok nedenim var ağlamak için


Lokmasını kanımıza banıyor
geğiriyor yarasa
Dilinde bildik besmele
Kalın bir sis dolduruyor odamı
Bizim buralarda Temmuz
Çürütür adamı



Gece yarısı bir çığlıkla uyanıyorum
Dışarıda köpek ulumaları
Tamam diyorum, bir yıldız daha kaydı
Sen de mi İdil!

Etimi eziyor kemiklerim
Sonra Berdan, İlginç, Hüseyin, Osman
Dile kolay
Oniki can
Oturmuş bize bakıyor

Anacığım
İçimde bir kan ırmağı akıyor



Ey ölüm
Ne de çabuk alışıyoruz sana
Ne de kolay kanıksıyoruz
Hiç istemesek bile



Bir siperden yükseliyor türküleriniz
Yeniden hatırlıyoruz
Ay ışığı gibi doğuyor o soylu düş
Anacığım, sar göğsüne
Evladından sana miras bu gülüş


İbrahim Karaca

__________________
PHP Kodu:
Hayvan olmak istiyorsan olabilirsin elbetteBunun için insanlığın acılarına sırt çevirmenVe yalnız kendi postuna özen göstermen yeterlidirKarl Marx 

  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi Adali üyemize tesekkür ettiler
Corumlu (27-08-2010), MEHMETDOST (27-08-2010)
Cevapla

Tags
gökyüzünün, rengi, yedi


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:17 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1