21-02-2007, 01:06 | #1 |
Onursal Dost
Üyelik Tarihi: May 2006
Yaş: 41
Mesajlar: 1,387
Tesekkür: 4294967295
|
Edip Cansever Şiirleri
Aaaa
siteadi.com - Edip Cansever Şiirleri Bir Süleyman gördüm hiçbir yanı kımıldamıyor Oturmuş bir iskemleye Pek de oturmuşluğu yok iskemle ayaksız O nasıl şey, bu adam soyut mu ne Baksan bir ilgisi var elleriyle Uzamış uzamış uzamış doğrusu elleri Sevmeye domuzlanıyor gittikçe Konuştum konuşmuyor Dürttüm dürtülmüyor Kızdım, bir bıçak salladım karnına Aaaa! Yok yahu bana mısın demiyor Şaşırdım, yokladım kendimi iyice Bir çağ mı değiştik sabah sabah ne Artık ölüm insanlardan olmuyor. Kaynak: Yerçekimli Karanfil Acaba Dönelim Döndürsün bizi Kalbin akıp giden bulutlara benzeyen sesi Yağmursuz bir yağmura açılmış kapılardan Ve akılda kalan bir yokuştan Ve yalnız çocuklara özgü o sonsuz sinema koltuklarından Ve çocukluktan Dönelim Dönelim mi biz Gençlikten, oralardan Mutluluğu bir kabuk gibi saran mutsuzluklardan Dönelim mi acıya Acıya, büyük acıya Ve soralım mı acaba Ey büyük yalnızlık insansan eğer Bir kaya Dalgalar yalarken onu O bakarken kaskatı kalabalıklara Ah, kalbin bulut bulut akan sesi. Bütünüyle bir semte benziyor Ruhi Bey Binlerce, on binlerce kedinin hep birden kımıldadığı Kedilerden örülmüş bir semte Ve soğuk bir tuvalde yerini bulamamış renkler gibi Soğuk ve ayakta tutan çelişkileri Bir görünümden bir başka görünüme kolayca sıçranan Her şeyin, ama herşeyin çok dıştan farkedildiği Eh belki de bir satır fazlalığı ya da bir satır eksikliği Belki de genç bir şairden ödünç alınan. Yürüyor mu, yürümeyi mi düşünüyor Ruhi Bey Düşünmesi daha mı sonra koyuluyor yola Nereye gidecek ama, nereye varacak sanki Yoksa bir oyun tadı mı buluyor bunda Oyundan atılmaktan korkmayan bir oyuncu gibi Boşvermiş de sanki oyunun kurallarına Üstelik son bölümde, perdenin kapanmasına Azıcık vakit kalmış Ya da vakit var daha. Ama ne çıkar Gövdenin yazgıya başkaldırması mı Ruhi Beyin Başkaldırması mı yoksa Vaktinden önce anlamanın şaşkınlığı mı Vaktinde anlamanın sevinci mi Ya da biraz geç kalmanın O gereksiz tedirginliği mi Hangisi Ama belli ki sonundayız her şeyin En sonunda. Adını Funda Oteli Koy Adını funda oteli koy Aklından gelip geçen bir yazın Ve akşam güneşlerinde orda burda Bir deniz kıyısında, eski bir yıkıntıda İnce ince gezinen turuncu adamların. Adını funda oteli koy Sevdamızın da adını Ayakları dibinde gün batımının. Ve ağzında binlerce güneşin tadı Dilinin ucunda yalnızca kendi adın. Çünkü sevdikçe beni sen kendini tanıdın. Kaynak: Sevda İle Sevgi Adsız Bir Çiçek Rengini dünyaya ilk defa sunan Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim Sevgilim Bana "sen bir şairsin" dediğin zaman. Yalnız sana yazıyorum bu şiiri İstersen bir şiir gibi okuma Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu Soğuklar başlayınca havalanıp Millerce yol katettikten sonra Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle. Ve yazmış olacağım bir de Her dönemde her çağda Sevdanın kendine özgü diliyle Kaynak: Sevda İle Sevgi Alüminyum Dükkan Bir göz atıyorum denize Çın çın ötüyor balıklar Bu bir giyilmiş ayakkabıdır diyorum Bu bir sulanmış peynirdir diyorum Bu bir haşlanmış patates elinizdeki Bu insandaki ezgi Bu insandaki akıl Bu kanundur kanun Çileğin çilek oluşu gibi. İşte bu gerçektir diyorum siz de bilirsiniz gerçeği Bu çivinin çakılışı Bu ekmeğin sürülüşü Bu aşkın, bu ayıbın, bu insanın bilinişi Bu duymak, bu düşünmek, bu yüksünmek insanda Bu toplum içinde, bu toplum dışında Bu sizin durumunuz, bu tabiattaki iş Bu akılsız çiçek Bu bilgisiz ağaç Bu düpedüz ileri görüş Bu su, bu nehir, bu rüzgar Bu taş, bu bulut, bu hava Bu bilinen, bu bilinmeyen Bu İsa'dan önce, bu İsa'dan sonra. İşte bu yeninin yenisi insan Dizilmiş kutu Bükülmüş teneke Alüminyum dükkan. Kaynak: Yerçekimli Karanfil Anısındayım Hafifçe ısırılmış bir elmanın dilindeyim Elmanın kokusundayım Anısındayım -kimbilir kimin- Anılarda görünür, düşlerde görünmez insan Düşlerde görünen anlamlardır Özelliklerdir bir de belli belirsiz. Ve İnsansız anı yoktur. Var mıdır? Kaynak: Şairin Seyir Defteri Aşkın Radyoaktivitesi Aşkı duydum mu bir başıma kalıyorum Kasıklarımı ovuyorum bir güzel En küçükleri var ya ayak parmaklarımın İlk peşin onları görüyorum. Bir çelik mavisi damar tam da çenemin üstünde Çoğu zaman gün ışığında seçtiğim Tıp tıp atıyor yüzümün kenarcığında Saçlarım kapkalın geliyor elime. Gündüzün, ama tam gündüzün oluyor bu iş Kirlerim, pis kokularım bellıyken iyice Soluyup dururken, birşeyler geçirirken aklımdan Uzanıp kalıyorum ta pencerenin dibinde. Yukarıyı düşünüyorum, bir aşağı katta oluşumdan Dört duvar, bir buz dolabı, naylona benzer bir gök Bütün o zehir gibiliği soğumus seylerin Anlıyorum bir aşk akımıdır dolanıyor üstümde. Durmadan aşklanıyorum ama hep böyle Karanfiller gibi taze omzum, dizlerim, ayaklarım Toplanıp gidiyor derken o deli fişek şey Gün gibi parlıyor tırnaklarım. Kaynak: Yerçekimli Karanfil
__________________
bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi birçok kere yitirdim denizde kendimi gidiyorum aramaya, suyu bilmeden beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri. |
Tags |
cansever, edip, Şiirleri |
|
|