Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Sanatçilarimiz, Ozanlarimiz , Sairlerimiz
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Like Tree2Likes
  • 2 Post By MaRaSlI
Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 23-05-2006, 00:14   #1
Onursal Dost
MaRaSlI - ait Avatar
Üyelik Tarihi: May 2006
Bulunduğu Yer: pazarcik
Yaş: 37
Mesajlar: 1,642
Tesekkür: 5
74 mesajina 228 kez tesekkür edildi
 MaRaSlI isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Post Hasret Gültekin


siteadi.com - Hasret Gültekin 1 Mayıs 1971’de, Sivas’ın İmranlı kazasına bağlı Han köyünde, Süleyman ve Hacıhanım Gültekin’in (Nazire ve Güler’den sonra) üçüncü çocuğu olarak doğdu. Altı yaşında saz çalmaya başladı. On bir yaşında sahneye çıktı. Kadıköy Anadolu Lisesi’nden ikinci sınıfta ayrıldı. 1987 yılında, ilk çalışması “Gün Olaydı” adıyla Diyar Müzik Yapım tarafından yayımlandı. İlk resitalini Kadıköy Moda Sineması’nda 1987 yılında verdi.

1989 yılında, “Gece ile Gündüz Arasında” adlı ikinci çalışması Saltuk Müzik Yapım tarafından yayımlandı. 29 Ekim 1989 yılında Hollanda Kültür Bakanlığı’nın daveti üzerine, “Genç Türküler” festivalinde Birsel Acar’la birlikte Türkiye’yi temsil etti. 1990 yılında aynı ülkede “Türk Haftası” etkinliklerine birçok sanatçı ile birlikte katıldı. Müzik yönetmenliğini üstlendiği resmi olarak ilk defa Kürtçe müzik yasağını delen “Newroz” adlı kaset, 1990’da önce enstrümantal olarak, sonra da Nilüfer Akbal ve Rıza Akkoç’un katılımıyla gerçekleştirildi. 1990 yılında, Şivan Perwer’in (Türkiye’de, resmi olarak Kürtçe müzik yasağını kaldıran) “Krivo” adlı karma kasetinin yayınlanmasına öncülük etti ve süpervizörlüğünü yaptı. 1991 yılında, “Rüzgarın Kanatlarında” adlı üçüncü çalışması Nepa Müzik Yapım tarafından yayımlandı. 1991 yılında Yeter Fırtına ile evlendi. Türkiye’nin dört bir yanında konserler verdi. Birçok Avrupa ülkesinde festivalllere katıldı ve konserler verdi. Aydınlık Gazetesi için; Ankara, İzmir ve İstanbul’da ProsEchos Grubu ile birlikte resitaller verdi. 2 Temmuz 1993’de, Sivas’ta Madımak Oteli’nde 37 insanla birlikte katledildi. 13 Eylül 1993’de oğlu, Roni Hasret Gültekin dünyaya geldi.


Hasret Gültekin’in müzik yönetmenliğini ve müziklerini yaptığı kasetler dizini:

1988 Abuzer Karakoç, Hüseyin Aydın, Ali Ekber Eren’in de yer aldığı “BİTMEYEN TÜRKÜLER-Dostlar Muhabbeti”.

1990 Gani Nar’ın seslendirdiği Kürtçe “JİYAN”.

1990 Abuzer Karakoç’un seslendirdiği ve Avrupa’da yayımlanan “Alvar Deyişleri”.

1990 Emekçi’nin seslendirdiği “Gül’e Barut Serdin mi?”

1990 Nurşani’nin türkülerinden oluşan kaseti.

1990 Lütfü Gültekin’in seslendirdiği “Karanlıkta Vurdular”.

1991 “NEWROZ 2” isimli, Kürtçe sözlü türkülerden oluşan kaset.

1992 Arif Sağ, Emekçi, Mehmet Koç, Emre Saltık, Talip fiahin, İhsan Güvercin’in de yer aldığı “Türküler Yalan Söylemez” isimli kasette üç eser seslendirdi.

1992 Ahmet Arif’in şiirlerini besteleyen sanatçılar olarak, Cem Karaca, Ahmet Kaya, Sadık Gürbüz, Esin Afşar, Rahmi Saltuk’la birlikte, Ahmed Arif’in anısına çıkan kasette yer aldı.
Bir çok sanatçının kasetlerinde bağlama, cura ve şelpesiyle yer aldı.

renas89 and muhasebesa like this.
  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi MaRaSlI üyemize tesekkür ettiler
atec (16-10-2014), dipdalga (23-11-2013), huznunkollari (12-05-2013), lozan 2005 (23-01-2013), renas89 (18-03-2015), Zuluf (27-01-2014)
Eski 16-08-2007, 14:58   #2
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 1
Tesekkür: 0
0 mesajina 0 kez tesekkür edildi
 kaderim isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

tşk
elbistanlının halı başka elbistanlı doymaz aşka hele bi de sevdigi varsa elbistanlı ölmez asla elbistanlı aglamaz aglasada kimse duymaz

  Alıntı ile Cevapla
Eski 17-08-2007, 18:53   #3
Dost
cilek_22 - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Feb 2007
Bulunduğu Yer: ev.
Mesajlar: 1,720
Tesekkür: 113
98 mesajina 198 kez tesekkür edildi
 cilek_22 isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

tsk,ler cok güzel bir ses...

__________________
Sahiden de sürpriz olmaya başladı artık
"Bana gelişlerin"
  Alıntı ile Cevapla
Eski 18-08-2007, 03:49   #4
Dost
makar79 - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Bulunduğu Yer: inönü üniversitesi
Yaş: 44
Mesajlar: 426
Tesekkür: 0
2 mesajina 2 kez tesekkür edildi
 makar79 isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

sonsuz teşekkürler dost

  Alıntı ile Cevapla
Eski 25-08-2007, 07:35   #5
Dost
tufan - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Bulunduğu Yer: Ankara
Yaş: 43
Mesajlar: 730
Tesekkür: 0
14 mesajina 47 kez tesekkür edildi
 tufan isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

ellerine emeğine yüreğine sağlık dost bize bizlere hayatını anlattığın tüm sanatcılar için...
ayrıca;


yandık yakıldık semahlarımızda
direndik yobaza
haykırırken özgürlüğü dillerimizde
ateşlere atıldık
susmadık direndik
barışa döndük semahlarımızı
özgürlüğe döndük semahlarıımızı


saol dost;

  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi tufan üyemize tesekkür ettiler
Şahin06 (04-01-2013)
Eski 17-10-2007, 08:30   #6
gz_antepli
Guest
Mesajlar: n/a
Tesekkür:
mesajina kez tesekkür edildi
 
Tanımlı

"Rüzgarın Kanatlarında" uçan Hasrete bin selam.
Ellerine sağlık.
-Saygılar-

  Alıntı ile Cevapla
Eski 14-03-2012, 09:56   #7
YOL
Dost
YOL - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Jul 2007
Bulunduğu Yer: Koordinat düzlemi dışında
Mesajlar: 227
Tesekkür: 189
115 mesajina 476 kez tesekkür edildi
 YOL isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Rüzgarın kanatlarındakilere selam, insanlık ayıbı katliamı zaman aşımına sığdıran zavallılara yazıklar olsun!...

__________________
  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi YOL üyemize tesekkür ettiler
Sisi (15-03-2012)
Eski 24-12-2012, 02:19   #8
Dost
Üyelik Tarihi: Dec 2012
Bulunduğu Yer: ordu
Mesajlar: 693
Tesekkür: 97
105 mesajina 202 kez tesekkür edildi
 relax isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı son nokta

Hasret Gültekin Yaptıgı müzik bugun hala yapılamıyor...onun gibisi gelmeyecek...

  Alıntı ile Cevapla
Eski 27-01-2014, 23:09   #9
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Jan 2014
Bulunduğu Yer: İZMİR
Mesajlar: 1
Tesekkür: 25
0 mesajina 0 kez tesekkür edildi
 Zuluf isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

O kısacık ömrüne, gencecik yaşına neler sığdırdın Hasret. Sen ki ilham kaynağım, davamın gülü, güzel yüzlü güzel insan. Sizlere kıyan o zalim eller kırılsın.

Paylaşım için çok teşekkürler.

  Alıntı ile Cevapla
Eski 15-04-2019, 17:29   #10
Can Dost
Üyelik Tarihi: Jul 2010
Bulunduğu Yer: antalya
Mesajlar: 409
Tesekkür: 3549
69 mesajina 101 kez tesekkür edildi
 hasanozer isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Hasret Gültekin ile Söyleşi



Türk Halk Müziğinde Tutuculuk

Hasret Gültekin 1971 yılında Sivas’ta doğdu. 6 yaşında saz çalmaya başladı. 11-12 yaşlarında gazinolarda sahneye çıkarak sazıyla ünlü sanatçılara eşlik etti. Plak ve kasetler doldurdu. Geleneksel sazımız bağlamaya yeni boyutlar kazandıran ve haklı bir üne erişen sanatçımız Türk folkloruyla ilgili düşüncelerini Hürriyet okurları için açıkladı.

Eğer bugün varolan halk müziği eserlerinin üzerlerine birtakım yenilikler getirip, onları işleme alanına yöneldiğimiz zaman bu eserlerin bozulmamış bir hammadde olarak elinizde bulunması gerekir. Örneğin ben, diğer yörelerin bazı parçalarını otantik biçimiyle ve radyodaki icra ediliş şekliyle de dinledim. İkisi arasında büyük farklar vardı.

-Eksiklerimiz o kadar fazla ki, Türk Halk Müziği Konservatuarı bile 1976 yılında açılabilmiş. Dünyanın en zengin folkloruna sahip bir ülkede ciddi ve bilimsel çalışma yapabilecek konservatuarlarımızın bir 15 yıllık geçmişi var. Ancak, umut verici bir olay olarak genç kuşağın folklora daha güzel ve ciddi yaklaşımını gösterebiliriz.


SAYIN Hasret Gültekin Türk folklorunun geleneksel çalgısı saza yeni bir yorum ve üslûp getirdiniz. Ayrıca, genç yaşlarda gösterdiğiniz bu büyük başarı için sizi kutluyorum. Küçük yaşlarda kanıtladığınız bu ustalığın sırlarını bizlere anlatır mısınız?

- Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Türk folklorunun önemli bir özelliği var. Hissedilmeden icra edilemez. Folklorumuz matematiksel, teknik bir müzik değildir. Hangi yöreye ait olursa olsun o parçada duygular hâkimdir. Bizim ülkemizin folkloru adına şöyle bir örnek verebilirim. Otantik bir icracıdan bir türküyü derliyorsunuz ve notaya döküyorsunuz. Ama bakıyorsunuz ki birtakım nüansları teknik ve nota diliyle aynen kâğıt üzerine dökemiyorsunuz. Bu konuda güçlük çekiyorsunuz. Dolayısıyla Türk Halk Müziği’nde duygular konuşuyor. Kanımca, Türk folklorunun güzelliği de burada. Standart bir müzik türü değil. Ülkemizde bu konuyla ilgili ilk ciddi çalışma radyoda başlatılmış. Muzaffer Sarısözen’in başlattığı bu çalışmalarda duygu ve yorum unsuru ön plana alınmadığı için yeterli olunamamış. Çünkü o sıralarda radyoda Erzurumlu, İzmirli, Denizlili, Karslı veya çok değişik yörelerden gelen sanatçıları bir araya toplamışlar. Fakat bu kadar farklı yörelerden gelen insanların bir araya gelerek yaptıkları folklor tek tek bir yörenin türküsünü tam anlamıyla yorumlamaktan uzak kalmış. Böylece gerçek Anadolu folklorundan taviz verilerek ortaya yoz bir müzik türü çıkmış. Sanıyorum, her yörenin kendine has yorumunu yapabilecek ekiplerin kurulmamasına kadrosuzluk ve maddi imkânsızlıklar yol açmış. Ama bizim kuşağa böylece otantik özelliğini kaybetmiş, yoz bir müzik mirası bırakılmış. Eğer bugün varolan halk müziği eserlerinin üzerlerine birtakım yenilikler getirip, onları işleme alanına yöneldiğimiz zaman bu eserlerin bozulmamış bir hammadde olarak elinizde bulunması gerekir. Örneğin ben, diğer yörelerin bazı parçalarını otantik biçimiyle ve radyodaki icra ediliş şekliyle de dinledim. İkisi arasında büyük farklar vardı. ‘Yurttan Sesler’ adını verdiğimiz bu anlayış resmi kuruluşların dışında profesyonel olarak müzikle uğraşan icracıların çok gerisinde kalmıştır. Türk folklorunun günümüze yansıması bu akış içinde olmuştur. Muzaffer Sarısözen’den sonraki büyüklerimiz de çok tutucu olmuşlardır.


Ankara Radyosu’nda Muzaffer Sarısözen’in başlattığı ‘Yurttan Sesler’ anlayışı Türk Halk Müziği adına yeterince başarılı ve yararlı olamamıştır diyebilir miyiz?

-Olaya genelinde baktığımızda böyle bir yargıya varıp onları yararlı olmamışlardır dememiz biraz haksızlık olur. Muzaffer Sarısözen 5 bin türkü derlemiş. Anadolu’da hangi dağın yamaçlarında hangi türkünün söylendiğini bilen değerli bir sanatçımızdır. Ancak, biraz önce de söylediğim gibi maddi imkânsızlıklar nedeniyle böyle ciddi bir çalışma için gerekli kadrolar kurulamamış. Böylece, her yörenin kendine has folklorik özüne sadık kalınarak işlenememiş. Bu yönden olayı eleştirirken diğer yandan da bu tutuculuğun yararları da olmuştur. Örneğin eğer onların bu tutuculuğu olmasaydı Türk Halk Müziği yerini, daha yoz bir müzik türüne bırakacaktı. Nasıl ki Türk Sanat Müziği yerini arabeske bıraktı. Sanırım o zamanlar moda olan Rum Müziği’nden esinlenen yoz bir müzik kültürü hâkim duruma gelecekti.


Türk Halk Müziği’nde bir değişim söz konusu mu?
- Bu kesinlikle mümkündür. Eğer olaya mistik bir açıdan bakıp bu bizim Karacaoğlanımız, bu bizim Köroğlumuz deyip rafa kaldırıldığı zaman türkülerimiz hatıra bir eşya gibi kalır. Bir İspanyol halk şarkısı dinliyorsunuz ve “Ne güzel çağdaş bir parça” diyebiliyorsunuz. Folklora böyle bakılmalıdır. Folklor çok güzel bir icra ile yükselebilir. Birtakım uluslar arası festivaller düzenleniyor. Bu festivallere Türkiye’den belli sanatçılar getiriliyor. Oysa, adı sanı duyulmamış öyle yöresel ozanlarımız var ki ben bu insanlarımızın bir İspanyol’un gitarıyla çalıp söylediği flamencolardan çok daha etkili olabileceklerine inanıyorum. Örneğin ben, bir Muharrem Ertaş’ı, Hacı Taşan’ı, Çekiç Ali’yi dinlediğimde saatlerce onların etkisinde kalıyorum.


Anadolu’nun hangi yörelerinde bağlamayı daha iyi çalarlar?
- Orta Anadolu yöresindeki insanlarımız bağlamayı çok iyi çalarlar. Yediden yetmişe bağlamaya müthiş hâkimdirler. Bugünkü virtüözler bile kendi yörelerinde onlarla aşık atamazlar. Çoğunlukla hepsinin sesleri çok güzeldir. O yörelerde teberler adı verilen ozanlık kuşaktan kuşağa, babadan oğula geçer. Anadolu çok zengin bir folklora sahiptir. Anadolu gezilerimizde bir elli kilometre gidiyoruz bakıyoruz ki melodiler, üslûp tamamen değişmiş. Bir elli kilometre daha gidiyorsunuz bu defa bambaşka bir müzikle karşılaşıyorsunuz. Bir yerde bir etkilenme görüyorsunuz, sebebini araştırıyorsunuz yüzyıllar öncesine gidiyorsunuz. Denizli’de tekke melodisine rastlıyorsunuz. Tekke melodisi buraya nereden gelmiş? Araştırıyorsunuz Yörük aileleriyle Türkmenler o yöreye gelmiş. Avşarlar, zeybekler, Kütahya türküleri hepsi birbirinden çok farklı ve zengin.


Çeşitli yörelerde birbirine benzeyen türküler yok mu?

- Türkülerdeki benzerlik Anadolu’nun güneyi ile kuzeyi arasında daha fazla. Folkloristler türkülerdeki benzerliğin ve etkilenmenin sebebini soğuk iklimlerden sıcak iklimlere yapılan göçler olarak gösteriyorlar. Melodiler bu nedenle bir yöreden diğerine taşınmış.


Türk Halk Müziği bugün belli bir sisteme oturabildi mi?

- Bugün dahi Türk Halk Müziği belli bir sistem içine girememiştir. Bizim kuşaktan geçmişten günümüze kalan eksikleri daha iyi görebiliyoruz. Eksiklerimiz o kadar fazla ki, Türk Halk Müziği Konservatuarı bile 1976 yılında açılabilmiş. Dünyanın en zengin folkloruna sahip bir ülkede ciddi ve bilimsel çalışma yapabilecek konservatuarlarımızın bir 15 yıllık geçmişi var. Ancak, umut verici bir olay olarak genç kuşağın folklora daha güzel ve ciddi yaklaşımını gösterebiliriz. Biz kendi folklorumuzu batı müziğinden ayrı şekilde düşünüp değerlendirmek zorundayız. Folklorumuzu batı müziğiyle kıyaslamaya kalkarsak zaten çelişkiye düşeriz.


Türk folklorunun batı müziği ölçü ve kalıpları içinde anlatılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Bu konuda diğer bazı kompozitörlerimizin yanı sıra rahmetli Adnan Saygun’un güzel çalışmaları var. Ama bir dönem yapılan bu çalışmalar Türk halkına bir şey veremediği için yaygınlaşamadı. Bu nedenle bu çalışmaları sadece farklı bir çalışma şeklinde görmekle yetinmek zorundayız. Atılan taşlar yerini bulmadı diyebiliriz. Folklorumuzu kendi ölçüleri içinde değerlendirmemiz gerekir. Türk folklorunun göz kamaştırıcı zenginliği de tam olarak değerlendirilmiş değildir. Eğer biz bu zenginliği yıllar öncesinden başlayarak değerlendirebilseydik bugün kullanabileceğimiz zengin bir hazineye sahip olabilirdik. Ben böyle bir denemeyi İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ile yaptım. 37 kişilik senfoni orkestrası eşliğinde bağlama resitali verdim. Eksik olmasın Okay Temiz de katıldı. Bu kasetin hazırlanmasının maddi külfeti de çok ağır bir olaydı. Ama ben bu olayda bir hata yaptım, senfoni orkestrası ve bağlama birbirlerine taviz vermeden çaldıkları için iki tarafa da yaramayan bir müzikal çıktı ortaya. Çalışmamı beğeniyorum ama şu anlamda eleştiriyorum; uyum sağlanabilmesi için iki taraftan biri taviz vermelidir. Bir başka deyimle bağlama kocaya gitmemeli. Gelin getirmeli ama evde kalmamalı. Edindiğim tecrübeye göre bugün senfoni orkestrası da bağlamaya uymalıydı diyorum. Bu bir denemeydi ve ben bu denemeye büyük bir cesaretle girdim. 1980 yılından sonra da Türkiye’de bir soul müzik moda oldu. Bağlama, flüt, keman bir araya gelip bir şeyler çalınmaya başlanınca bu çağdaş müzik oldu. Aslında öyle denildiği gibi olmadı. Zaten bir türkü icra edilirken yanında bir piyano veya flüt nasıl çalması gerekiyorsa ve öyle çalıyorsa yamama bir müzik ortaya çıkar. Bu sazları bir uyum içinde sunabildiğiniz zaman bir şeyler yapmış oluyorsunuz. Herkesin kendi başına çaldığı değil de, enstrümanları birbirlerine kaynaştırıp sunabilirseniz o zaman amacınıza ulaşabilirsiniz. Söz ön planda ve asıp kesiyorsa buna ilerici müzik deniyordu. Zaten halk müziği özünde toplumcu bir nitelik taşır. Birtakım vurucu sözlerle müziği altetmeye zaten ihtiyaç yok. 40 yıl önce okuması yazması dahi olmayan Hacı Taşan; “İsterse düşmanım karlı dağ olsun – Aşikâr istiyorum gizli istemem.” diyorsa mesajını en ilerici şekilde verebiliyor demektir.


Türk folklorunun simgesi olan bağlamada zamanla değişim oldu mu?

-Bağlama çalınış sistemi olarak çok geniş bir alana uzanabilen, her şeyi kabul edebilen bir saz. Bu sazla her istediğinizi çalabilirsiniz. Çünkü, bağlamada ondan fazla düzen var. Bu boyutlar hiçbir çalgıda yok. Bu nedenle çok değişik toplumlar bağlama çalıyorlar. Hepsi de kendi melodilerine özgü akort sistemi bulmuşlar. Bu anlamda bağlama kapıları zorlanabilecek bir enstrüman. Türkiye’de yapılan imalatta bağlama, yapılış sistemi olarak, bir standarda oturdu. Eskiden üç tane bağlama yan yana asılsaydı, üçünün de ölçüleri birbirine uymazdı. Şimdi, su sesteki bağlama bu boyadır, bu sesteki bağlama bu boydadır şeklinde bir ölçü uygulaması içine girildi. Bundan sonra da bu işin bir metoda bağlanması gerekir.


Yeni çalışmalar yapmayı planlıyor musunuz?

- Türkler’in Anadolu’ya yerleşmesinden günümüze gelinceye kadar olan müzik çeşitlemelerinden bir uzun çalar yapmayı düşünüyorum. Böylece, folklorumuzdaki değişimi de anlatmak istiyorum.


Bağlamayı alışılmışın dışında parmaklarınızla çalıyorsunuz. Herhalde büyük bir ustalık isteyen bu çalış stilini nasıl benimsediniz?

- Halk müziği terminolojisinde mızrap anlamına gelen şelpeyi kullanmıyorum. Bu yeni bir olay değil. Avşarlar ve Alevi dedeleri bağlamayı bu şekilde çalarlar. Aşık Nesimi de böyle çalardı. Ağabeylerimiz, ustalarımız da bu tür çalıştan haberdardırlar. Ben yaklaşık dokuz on yıldır bu teknik üzerinde çalıştım. İspanyol çingenelerinin gitarı elle çalma tekniğini de bağlamaya uyarladım. Şimdi ben “Türk Halk Müziği’nin bütün icraatlarını elle çalabilirim” iddiasında da bulunuyorum. Böyle bir icra biçimini de bağlamaya kazandırmış bulunuyorum. Bu tür bağlama çalışım konservatuardaki yetkili arkadaşların da çok ilgisini çekti. Türk televizyonu da bu olayla ilgili çekim yaptı.


Hürriyet Söyleşi, 10.05.1991
Söyleşi: Suat TÜRKER

  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
gültekin, hasret


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 11:10 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1