Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Serbest Bölge!
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Serbest Bölge! Kategorize edemediğiniz her telden konuyu bu başlık altında tartışabilirsiniz.

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 05-07-2007, 14:41   #1
Dost
pınar09 - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Yaş: 37
Mesajlar: 3,610
Tesekkür: 201
173 mesajina 805 kez tesekkür edildi
 pınar09 isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Exclamation Avuçlarımda Bir Top Yangın Gezdiriyordum...

Çaylarımız ince belli bardaklarda soğuyordu.Yüzünde kırgın,kendine kızgın bir hüzün,bardağını göz hizasına kadar kaldırıyor."Hocam bu yine soğudu.Sana sıcak bir çay içiremedim"diyor."Olsun"dememe fırsat vermeden demlikleri kapıp mutfağa gidiyor Nurhan.
siteadi.com - Avuçlarımda Bir Top Yangın Gezdiriyordum... 1 Temmuz 1993,dört arkadaş o gün Pir Sultan şenlikleri açılışına gittiklerini anlatıyorlar.Ben de aralarına katılıyorum.Yanında oturduğum Mehmet,bundan bir kaç yıl önce Madımak Oteli önünde yakama yapışıp "neden bir şey yazmıyorsunuz hala"diye hesap sorandı.genelde az konuşuyor,gözlerinin içi hep gülümsüyor.Onun yanında yerinde duramayan Nurhan.Durmadan Birşeyler anlatıyor Mehmet'e,ondan cevap alamayınca diğer yanındaki kız arkadaşına dönüyor.Ayşe sahneyi gösteriyor"programı izle"der gibi.Feyza koltuğuna gömülmüş programı izlerken,bir yandan da saçları ile oynuyor.Eline geçirdiği bir tutam saçı işaret parmağına sarıp lüle yaparak salıyor.
Küçük bir şehrin yaşayabileceği bir heyecanın her anını yaşamak istiyorlar.İkinci günün akşamında yaşanacak acıyı unutarak zor bela bulduğumuz arka koltuklardaki yerimizde birlikte programı izliyoruz.Sahneye bir biri ardına gelen yazar ve sanatçıları dinleyip alkışlarla uğurluyoruz.Sivas valisi kısa bir konuşma yaptıktan sonra,Aziz Nesin bütün etkinliğin en renkli simalarından biri olarak sahneye alkışlarla geldi.
Mikrafonlar ayarlandı boyuna göre,başladı konuşmaya.600 Yıl önceki Ali ile Muaviye arasındaki kavganın bugün hala sürmesini inanamadığını anlattıktan sonra,Alevi sözcüğünün anlamını açıklamaya,Aleviliğe kendince bir yorum getirmeye çalıştı.Aleviliği bir din,mezhep olarak tanımlamanın doğru olmadığını anlatıryor.Bildiğimiz dinlerin hiç biri ile ilişkilendirmenin kolay olmadığını düşünen bizlere uzak gelmiyordu söyledikleri.
Ama birilerinin hoşuna gitmedi söyledikleri.Salonda homurdanmalar başladı ve giderek yükseliyordu tepki.İzleyenlerin tepkilerine aldırmadan lafı kendi dini duygularına ve dini nasıl algıladığına getirdi ve ardından o günlerin en tartışmalı söylemine getirdi sözü."Türklerin %65'i aptal dedim diye kıyamet koptu,kızanlar,beni mahkemeye verenler oldu.Ama şimdi dönüp bakıyorum.Ben az bile demişim.Türkelrin %85'i aptal."Salon dalgalandı,orada burada ayağa kalkanlar oldu.Ama kimse sahneye yürümeye kalkmadan,görevliler tarafından herkes yerine oturtuldu.
Bir an için bu sevimli,dik kafalı yazarın dayak yiyeceğinden korktuk.Ama oturduğu yerden "sen kendini ne sanıyosun be"diye bağıranlar,homurdananlar,ayağa kalkıp sahneye yürümek isteyenlere bakınca sanki her dediğinde yerden göğe kadar haklıydı.Nurhan kendini tutamayarak "aptalız işte"diyordu.Neyseki sahneye hemen gelen Semah ekibi müziğin ezgisiyle tansiyonu birden düşürmüştü.İlk kez bu kadar yetkin bir semah ekibi izliyorduk.Kızlı oğlanlı gencecikti ekip,genç turnalar kanat çırpıyor,yangınlara kendini atan yaşlı bir hüznü saklıyorlardı bakışlarında...
Program oldukça yoğundu ve ben bu gençlerin arasına katılmaktan o kadar memnundum ki,keyfime diyecek yoktu.Sanat hiç bu kadar kalabalık ziyarete gelmemişti bizi"diyordu Mehmet.Ama ben takılı kalmıştım genç semahçıların yüzündeki yangınlara koşan hüzne.Belki bir gün sonra onları bekleyen yangını bildiğimdendi.Ama yok,birlikte olduğum gençler de bunu konuşuyorlardı.Nurhan semah dönen gençlerin,içinde bir ateş yaktıklarından söz ediyordu.
Akşamüzeri Şifahiye medresesinde bir dolu yazar,sanatçı imza veriyorlardı,biz de ordaydık.Asım Bezirci çağırdı yanına bizleri,oturmamızı istedi,gençlerin duyarlılığını taktir etti,okumanın güzelliğinden,dünyayı da yaşamı da nasıl güzelleştireceğinden bahsetti.Birlikte olduğum gençlerin yanında ben de gençten sayılıyordum.Feyza kendileri için hazırlanan ateşi bilmeyerek,Timiur'un (Timurlenk)oturduğumuz medresenin çinilerini nasıl yaktığını anlattı.Bu şehrin güzelliklerinin,ışıltılarının gözlere özellikle de atların gözlerine zarar verdiğini anlatan ise Mehmet'ti.Nereden bilirdik binlerce insanın at gözlüklerinden kurtulamadığını ve bu güzel insanların ışıltılarına katlanamadığını.
Hep birlikte Metin Altıok'un masasına gittik sonra,ama şairin kitabı yoktu yanımızda,ben uzaklardan gelmiştim,arkadaşlarım işten çıkıp gelmişlerdi.Kapı önündeki standa koştum her birimize bir kitap almak için.Yok.Kitap kalmamıştı,özürdiledik şairden ayrıldık,aslında bize "kalın"demesini bekledik bir müddet,şiir konuşmak istiyordum ben.Ama o meşgüldü,başka gençler sarmıştı etrafını.Üstelik onların ellerinde imzalanmayı bekleyen kitapları vardı.
Akşam konser vardı spor salonunda.Birbirlerine bakıyorlar,sonrada dönüp bana."bana bakmayın"diyorum"siz nerede ben orada"
"gidiyoruz"diyerek son sözü söyleyen Ayşe oluyor.Gülüyorlar,kolkola girip yürüyoruz.Ben ortada kalıyorum bu sefer.Sonra onlar evlerine dağılırken,ben şehrin sokaklarında buluşma saatine kadar avare dolanıyorum.Bir an kendimi Sivas kongresinin yapıldığı binanın önünde buldum,valilik önünden geçip cumhuriyet meydanına çıktım.Şehri saran sessizlik peşime takılmış beni izliyordu.Selam vermek istediğim hiç kimse benle göz göze gelmek istemiyordu.Daha erkendi ama dükkanlar erkenden kepengleri indirmeye başlamışlardı.Yollarda telaşlı adımlar,durup kalkan minibüs ve dolmuşlar,bir an önce evine varmak isteyen insanları alıyor ve yoluna devam ediyorlardı.
Saat 19:00 gibi spor salonunun önünde kararlaştırdığımız gibi buluştuk.Salonun önünde ve çevresinde şehrin tümüne hakim olana havanın aksine güler yüzlü bir bekleyiş hakimdi.Çocuklar koşuyor oynuyor salonun önünde giderek büyüyen kalabalık ieri girmenin bir yolunu arıyordu.Hasret'in ince parmaklarının değidiği sazın telinden ulaşan ezgiler,bizi içeri çağırıyordu.Ama çok önceden gelenlerle dolan salonda bize yer yoktu.Mecburen geri döndük.Geç gitmiş olmamıza kızıyorduk.Orada hemen ikinci günkü programı kaçırmama kararı aldık.
2 Temmuz sabahı bir kafeteryada buluştuk,ilk program kültür merkezinde olacaktı.Biz yola düştüğümüzde,Dün evlerine kapanarak sokakları,yolları boşaltanların aksine yollar kalabalıktı."Şehir normalleşiyor,anlamsız korkusunu yendi"diye düşünüyordum ben.Ama genç arkadaşalrım bu kalabalığı pek de olağan bulmamışlardı.Adını koyamadıkları bir telaş dolanıyordu adımlarına..
Kültür merkezine vardığımızda ilk program çoktan başlamış,salon doluydu,içeri giremeyince,saat 14:00'teki Arif Sağ konserinde olabilme planları yapmaya başladık.Daha çok istasyon caddesi etrafında dolaşıyorduk.Birden olağanüztü bir hareketlilik başladı öğlen saatlerinde.
Kültür merkezinin önünden zincirini kırmış uğultular geliyordu,tekbir sesleri ne dendiği tam anlaşılmayan sloganlar, ve mahalle aralarında sebze meyve satan araçların megafonundan geldiğini düşündüren "gazanız mübarek olsun"diye bağıran yırtık bir ses yükseliyordu.Küçük alevler vardı yer yer.Yangın değildi ama ne yanıyordu çok ayırtına varamıyorduk.Sonradan öğrenecektik yaktıkları Pir sultan anısına dikilen heykelin parçalarıymış."Gaza"da bu heykele yapılan saldırıydı.Ama savaş çığıtganlığı yapan bu sesi tanıdı gençler.Çember sakallı belediye başkanından başkası değildi sesin sahibi.
İstayon caddesinden yukarı doğru yürüdüğümüzde saat 16:30 sıralarındaydı.Atatürk caddesi doluydu.kalabalıklar henüz meydana taşmamıştı,ne için meydana geldiklerini anlamadığımız bu kalabalık,giderek çoğalırken valilik binası etrafına ise askerler dizilmişti.Belliki valilik binasını korumaktı görevleri.İki gündür havada asılı duran korku giderek ete kemiğe bürünüyor ve askerler,polis giderek çoğalan kalabalığı seyrediyordu.Valiliğe yürüyen kalabalık,valinin istifasını istiyor,valiliği taşa tutuyordu.Nden dağıtmadığına ise hiçbirimiz anlam veremiyorduk.
Az sonra kalabalık Madımak oteline yöneldi.Tv kanalları canlı yayına başlamış,dünya izliyordu.Kuşatılmış Madımak Oteli her an ateşe verilebilrdi.Çoğalan kalabalık gittikçe büyüyordu.Ekrana takılan bazı görüntülerde herkes tanıdıklarını,sokaktan gördüklerini bilerek orada olmasına şaşıyordu."kahrolsun laiklik""Sivas Azize mezar olacak"sloganları Sivasa sığmıyor,ekranlarda türkiyeye oradan da dünyaya yayılıyordu.
Hedef Aziz Nesin diyorlardı.İnanası gelmiyordu insanın,öyle olsaydı dün Şifahiye Medresesinde bir çocuk bile öldürebilirdi Aziz Nesini.Hem o bu konuşmasında bu kalabalığı öfkelendirecek birşey söylememişti,aksine aksine onların bir kaşık suda boğmak istediği alevilerin kızacağı,öfkelendireceği şeyler söylemişti.o da büyümeden durdurulmuş,olay kapanmıştı.
Tahammülümüz yoktu,aklıselimi bilmiyorduk.Adalet Ağaoğlunun söylediği gibi çocuk kalmış bir toplumduk,hep bir sahip arıyorduk kendimize.Nurhan;"merak ediyorum bu kontrolsüz kalabalığın kan içmeyi seven sahibi kim"diye bize soruyordu.
Gündüz varlıklarıyla,onurlandığımız güzellikleri ile gözlerimiz alan bu güzel insanlar,az sonra duman duman yüreklerimiz köreltecek bir yangında yok olacaklar.Ankara canlı yayında katliamı izliyordu.
Ankara,İstanbul,Türkiye,Ali baba mahallesi neden susuyordu,neden sokağa çıkmıyordu.hep beraber çıksak sokağa başarabilirdik,yangını söndürebilir,yakmak için uğraşılan bu canları,yangında yok edilmeye çalışılan düşüncelerini kurtarabilirdik.Hatta onbin kişinin katil olmasını,yaşamının sonuna kadar bu yükü taşımasını engelleyebilirdik.
Engelleyemiyoruz,karşısında duramıyoruz kara donlu karanlığın.Hangi köşe başında düştüm,hang,i yardan yuvarlandım,gözümü hastabede açıyorum ve iki gündür birlikte olduğum gençlerde aklım.Nurhan,ayşe,mehmet,ve feyza evlerinde Tv karşısındalar.
Sevindiğimiz sanatçılar,yazarlar semah dönen gençler Madımak Otelinde,diğerleri evlerinde,işyerlerinde mahsur kalmıştı.Ali Baba mahallesinin önü kesilmiş,şehre inilmesi engellenmişti.İlk yaralılar,ilk ilk kayıplar hastehaneye ulaştırıldı.Hastanede bir koşuşturma bir telaş başlamıştı.Çaresizlik sarıyordu yaralarımızı.Genç bir doktor ağlayara çıkıyordu acil servisten,gördüğü o korkun yanık yaraları karşısında ne yapacağını bilmiyordu.
İzinli hemşireler doktorlar geri çağrılmış,hastaneye koşuyorlardı.sokakta gördüklerini anlatıryorlardı.Bir hemşire göz yaşları ile sokaktaki kara cübbeli adamların ellerindeki sopalarla yerlere vurarak sokaklarda askerlerin arasında dolandığını anlatıryordu.Her yer asker polis kaynıyordu.nerdeydi bu asker,polis,dün neredeydi bunların hepsi.
İtfaiyelerin uzattığı merdivenlerden alınan Aziz Nesin tartaklanmış ve sonra hastaneye getirilmişti,en üzt katta bir odadaydı.Bir sır gibi saklıyorlardı kendilerinden ve herkesten.Sinirliydi ve arkadaşalrını soruyordu.Kimler kurtulmuştu kimler yanmıştı bilmek istiyordu.Ankara ile yaptığı görüşmelerin hiçbir işe yaramamış olmasına diyecek söz bulamıyordu.
Söylenen hiçbir söz onu yatıştırmaya yetmiyor,yerinde duramıyordu.Kendisini kontrol etmek isteyen doktorlara bile kızıyor,kontrol etmelerine izin vermiyordu.tansiyonu yükselmiş kritik bir düzeydeydi.uzanması dinlenmsei lazımdı ama o hep ayaktaydı.Kimseye güvenmiyor sivastan hemen ayrılamk istiyordu.Telefonla konuşuyor,kızıyordu uzaktaki birilerine.
Kendi fikri olduğunu söylüyorlardı,kimin nereden getirdiğini bilmediğimiz,bir köylü kadın kıyafeti giydirildi Aziz Nesine.Kimsenin yüzeüne bakmayacağı kısa bodur,başörtülü çirkin bir kadın sabaha karşı hastaneden ayrıldı.Aziz Nesin gittikten sonra hastanede şimdi kalan tek kişi vardı ve o da komadaydı.Metin Altınok.Bedeni bir çadırla örtülüydü,ve kafası o kadar şişkin kırmızıydı ki.Evet,şiiri yakmıştık ama o direniyordu.
Sonunda kendime bir top yangın edindim,soluğumla besledim.Ömrümün külüydü savrulan hep ardımda.Örterek bıraktığım izleri,yanmış bir günün sürüklenen kanatlarıyla koştum,durmadan koştum.Zaman ve mekan içinde kaybolmuş düşlerimle ardımda bir yangın,yakılmış şiirler,türküler,kendi göğümü bulmaya çalıştım......
Hasan KAYA

__________________
Ben bir ırmağım, dağlardan coşarım
Akma deme bana, ben akarak yaşarım
  Alıntı ile Cevapla
Eski 20-07-2007, 16:52   #2
Aktif Üye
Üyelik Tarihi: Jun 2007
Bulunduğu Yer: ankara
Yaş: 45
Mesajlar: 209
Tesekkür: 0
10 mesajina 11 kez tesekkür edildi
 crazydark isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Wink teşekkürler

emeğine sağlık can çok duygulu ve güzeldi

  Alıntı ile Cevapla
Eski 20-07-2007, 22:08   #3
Dost
pınar09 - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Yaş: 37
Mesajlar: 3,610
Tesekkür: 201
173 mesajina 805 kez tesekkür edildi
 pınar09 isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Alıntı: CRAZYDARK´isimli üyeden Alıntı | Mesajı Göster
emeğine sağlık can çok duygulu ve güzeldi

ben teşekkür ederim dostum yorumun için.

__________________
Ben bir ırmağım, dağlardan coşarım
Akma deme bana, ben akarak yaşarım
  Alıntı ile Cevapla
Eski 21-07-2007, 10:21   #4
Dost
marksis - ait Avatar
Üyelik Tarihi: May 2007
Mesajlar: 395
Tesekkür: 12
10 mesajina 9 kez tesekkür edildi
 marksis isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Emeğine sağlık dost!!!

  Alıntı ile Cevapla
Eski 21-07-2007, 13:12   #5
Dost
pınar09 - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Yaş: 37
Mesajlar: 3,610
Tesekkür: 201
173 mesajina 805 kez tesekkür edildi
 pınar09 isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Alıntı: marksis´isimli üyeden Alıntı | Mesajı Göster
Emeğine sağlık dost!!!

teşekkür ederim dost!

__________________
Ben bir ırmağım, dağlardan coşarım
Akma deme bana, ben akarak yaşarım
  Alıntı ile Cevapla
Eski 07-08-2007, 21:43   #6
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Mesajlar: 1
Tesekkür: 0
0 mesajina 0 kez tesekkür edildi
 alişçelik isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

bu kadar samimi bukadar sade bir anlatım anlatmak... tek kelimeyle mükemmel.işte dostun yüreği.yüreğine sağlık.

  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
avuçlarımda, bir, gezdiriyordum, top, yangın


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:55 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1