Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Serbest Bölge!
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Serbest Bölge! Kategorize edemediğiniz her telden konuyu bu başlık altında tartışabilirsiniz.

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 23-09-2007, 16:17   #1
Dost
tsira8383 - ait Avatar
Üyelik Tarihi: May 2007
Bulunduğu Yer: türkiye
Mesajlar: 131
Tesekkür: 31
10 mesajina 26 kez tesekkür edildi
 tsira8383 isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı Sevginin Böylesi

Benim adım Joe... Daha doğrusu arkadaşım Milton Davidson bana böyle der. Çünkü ben bir bilgisayarım. Tüm dünyadaki verileri toplayan, yöneten bilgisayar sisteminin önemli bir parçasıyım. Dünyadaki tüm bilgisayar yan üniteleriyle ilişki içindeyim. Herşeyi bilirim. Aklınıza gelecek her soruyu bana sorarsanız yanıtını alabilirsiniz.
siteadi.com - Sevginin Böylesi
Milton Davidson da benim programcım. Daha doğrusu benim en yakın arkadaşım.

Dünya üstündeki en bilgili bilgisayar uzmanıdır, Milton. Ben de onun danışmanlığı görevini yürütüyorum. Birlikte çalışmamızın nedeni dünyanın en iyi konuşabilen bilgisayarı olmam. Milton, “Bu yalnız simgeleri ses biçimine dönüştürmeyi bulmakla olur” diye açıkladı bana. “İnsan beynindeki simgeleri hâlâ bilmememize karşın, bu böyle gerçekleşir. Sendeki simgeleri bildiğim için, bunların karşılığı olan sözcükleri sana uyarlayabiliyorum.”

Aslında ben düşündüklerimi, düşündüğüm denli iyi anlatamıyorum. Ama yine de Milton çok iyi konuştuğumu söylüyor.

Milton aşağı yukarı kırk yaşlarında... Bu yaşına dek hiç evlenmedi. Bana söylediğine göre istediği gibi bir kadını bulamamış daha... Günün birinde ne düşündüğünü açıkladı bana. “Onu buluyorum Joe... Tam istediğim gibi bir kadın bulacağım. En iyisini bulacağım. Bu konuda sen yardımcı olacaksınbana.”


Şaşırmıştım... “Nasıl yapacağım?” diye kekeledim. Milton hafiften ağarmaya yüz tutmuş saçlarını eliyle sıvazladı. “Dünyada, artık sana çözmen için verebileceğim bir problem kalmadı. Onun için benim problemimi çözeceksin. Benim için gerçek sevgiyi bulacaksın.”

Sordum. “Nedir gerçek sevgi?” “Boşver sen. Bu soyut bir kavram. Dünyanın en iyi düşünürleri bile bulamadılar hâlâ yanıtını. Sen bana ideal kızı arayacaksın. Sen tüm dünyayı yöneten bilgisayar kompleksine bağlısın. Böylece dünyadaki tüm insanlarla ilgili merak ettiğimiz her türlü bilgiyi elde edebilirsin. Ondan sonra biz, ikimiz insanları gruplayarak ve sınıflandırarak tek kişi kalana dek ayırabiliriz. Mükemmel kadını bulabiliriz; işte o benim gerçek sevgilim, biricik eşim olacak.”

Bir saniyenin yüzde biri kadar süre düşündükten sonra “Ben hazırım” dedim. Yepyeni problemlerle karşılaşmak beni her zaman heyecanlandırmıştır. Yine aynı heyecanı mikrodevrelerimde duydum. Tüm gövdemin içine yayılmış kilometrelerce uzunluğundaki ince iletken tellerim heyecan hazzıyla ürpermişti.

Milton “Önce erkekleri ayır” diye emretti.

Bu benim için çok basit bir işlemdi. Dediğini hemen yerine getirdim. 3 milyar 784 milyon 982 bin 874 erkeği eledim. 3 milyar 876 milyon 112 bin 090 kadınla ilişkiyi koruyordum.Kadınlar arasından yirmibeş yaşından küçük, kırk yaşından büyük olanları ayıkla” dedi. Sonra programlamaya devam etti. “Zekâ seviyesi 120’nin altındakileri, boyu bir elliden kısa, bir yetmişten uzun olanları da çıkar.”

Milton, program boyunca bana çok kesin ölçümler verdi. Çocuğu olan ve belli genetik özellikler taşıyan kadınları da ayırmamı emretti.

“Göz renginin ne olması gerektiği yolunda bir fikrim yok” dedi. “Bunu daha sonraya bırakalım. Yalnız hemen kızıl saçlıları ayır. Kızıl saçlı kadınlardan hiç hoşlanmam.”

Çalışmamız iki hafta kadar sürdü. Eleye eleye sonunda iki yüz otuzbeş kadın kalmıştı. Milton “Dil anlaşmazlığının mutluluğumu gölgelemesini istemiyorum” dediği için hepsinin İngilizce’sinin mükemmel olmasına çabalamıştık. Ama Milton yine itiraz etti. “Bunların hepsiyle konuşmam çok uzun süre alır. Üstelik herkes ne yaptığımı merak edeceği için bu tehlikeli de olur.” Bunları söyledikten sonra bir süre düşündü. “Tüm bunları benim yerime sen yapabilirsin. Bilgisayar sistemi ile ilişkiye girip, bu zor sorunun altından kolayca kalkabilirsin” dedi.



Hemen itiraz ettim. Bu yasalara aykırıydı. Ben böyle bir iş için programlanmamıştım. Fakat beni ikna etmesi uzun sürmedi. “Sana düşlerimdeki kadın tipinin hologramlarını getireceğim. Onları bunlarla da karşılaştır” diye emretti.

Ertesi gün üç tane güzellik kraliçesinin fotograflarıyla geldi; iki yüz otuzbeş kadından bunlara en çok benzeyenlerini seçmemi istedi.

Kadınlardan sekiz tanesi ger

çekten de çok fazla benziyordu, bana gösterdiği fotograflara. Milton neşeyle gülümseyerek programımı yine değiştirdi.

“Bunların buraya sırayla atanmasını sağla. Buraya atanırlarsa onlarla daha rahat ilişki kurabilirim” dedi.



İyice rahatsız olmuştum. Bu açıkça bilgisayarı program dışı kullanma sonucunu oluşturuyordu. Ama, Milton’u kıramadım; büroya atandılar.

Milton ile kızlardan birincisi çok uzun süre birlikte oldular. Birlikte yemeğe çıktıkları akşamın ertesinde bana geldi. “Gözüm tutmadı” dedi.

“Onda hoşlanmadığım, ama ne olduğunu bilmediğim birşeyler var. Bu kız benim gerçek sevgilim olamaz.”

Sekiz kadında da aynı sonuçla karşılaştık. Birbirlerine çok benziyorlardı. Hepsinde de Milton’un ne olduğunu bulamadığı bir eksiklik vardı. “Anlayamıyorum Joe. İkimiz birlikte bana en uygun sekiz kadını seçtik. Niye benim idealimdeki aradığım kadını bulamadık?” dedi. Hemen yanıtladım.

“Peki sen onların aradığı bir tip misin?”

Milton, insanların çok sevdikleri bir bilim adamının yaptığı gibi sevinçle fırladı yerinden. “Buldum, buldum...”

Kafası hemen bir makine titizliği ile çalışmaya başladı. “Ben onların ideali değilsem, onlar nasıl benim ideal eşim gibi davransınlar? Şimdi sana kendimle ilgili herşeyi anlatacağım. Akla gelen her ilişkiyi kurup, ayrıntıları sen bulacaksın.”

“Bu bilgileri ne yapacağım, Milton?”

Gördüğüm sekizini çıkarırsak geri kalan 227 kadınla karşılaştır beni. Psikiyatrik araştırmalardan geçmiş olanlara bak. Uyumlu yönleri bul.”

Psikiyatrik yönlendirme benim orijinal programıma dahil olduğu için istediklerini itiraz etmeksizin yerine getirdim. Milton’la haftalarca oturup konuştuk. Bana kendini, çevresini, çocukluğunu, özlemlerini anlattı.

Onu daha iyi anlayabilmem için simgelerimi genişletti. Giderek onun gibi konuşmaya başladım. “Görüyor musun Joe?” dedi. “Benden aldıkların oranında bana uyum sağlıyorsun. Giderek benim gibi düşünüyor, benim gibi davranıyorsun. Eğer beni yeteri kadar tanır ve benle özdeşleşebilirsen benim için tanıdığın her kadın benim ideal eşim olabilir.”

Milton ile konuşmaya devam ettik. Aramızdaki benzerlik şaşırtıcı ölçeklere varmıştı. Tıpkı Milton gibi olmuştum.



Bir keresinde ona dedim ki “Görüyorsun Milton. Yalnız bedeniyle idealleşen kız yeterli olmuyor. Duygularınız ve kişilikleriniz uyuşmalı. Zaten estetik dediğin de nedir ki?”

“Tümüyle doğru” diye yanıtladı beni Milton. Onunla sürekli uzlaşıyor, anlaşıyorduk.

Milton’a göre bundan sonra sıra psikanalize gelmeliydi. Hemen onu da yaptık. Milton’un sevinci yüzünden belli oluyordu. “Seninle konuşmak ikinci benle konuşmak gibi. Kişiliklerimiz tümüyle uyuşuyor. Bu uyum aradığım kadında da olmalı.”

Sonunda aradığımız kadını buldum. İki yüz yirmiyedinin içindeydi. Adı Charity Jones’du. Wichi

ta’daki büyük kütüphanede çalışıyordu. Tüm öteki kadınlar bilgi toplama sırasında şu ya da bu nedenle devre dışı kalmışlardı.



Fakat Charity ile giderek daha yükselen bir uyum içindeydim. Onu Milton’a tanımlamama gerek yoktu. Milton ile simgelerimiz öylesine kenetlenmişti ki uyumu tam olarak bulabiliyordum. Charity benle tam bir uyum içindeydi.

Çalışma listelerini ve istihdam koşullarını öyle ayarladım ki Charity bizim büroya atandı. Çok özenli davrandığım için kimse durumun farkına varmadı. Milton bile...

İşlemlerimi hatasız sürdürüyordum. Charity’nin göreve başlamasından önce güvenlik güçleri gelip Milton’u tutukladılar. On yıl önce işlediği bir suç nedeniyle cezaevine götürdüler. Böylece Milton safdışı kalmış oldu.

Hiçbir zaman kendisini ihbar edenin “ikinci ben”i, yani ya- kın dostu Joe olduğunu da öğrenemeyecek...

Charity işe başlayacak. Yumuşak elleri ve tatlı sesi ile birlikte olacağım. Ona, beni nasıl kullanacağını, nasıl kumanda edeceğini öğreteceğim.

Eğer kişiliklerimiz uyum içindeyse estetiğin, dış görünümün ne önemi var.

Ona diyeceğim ki “Ben Joe’yum... Senin gerçek aşkın...”•

Benzer Konular
      Alıntı ile Cevapla
    Cevapla

    Tags
    böylesi, sevginin


    Yetkileriniz
    You may not post new threads
    You may not post replies
    You may not post attachments
    You may not edit your posts

    BB code is Açık
    Smileler Açık
    [IMG] Kodları Açık
    HTML-Kodları Kapalı
    Trackbacks are Açık
    Pingbacks are Açık
    Refbacks are Açık



    Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 03:01 .
    Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
    Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

    Modified by HAKANDOST

    eXTReMe Tracker




    Valid XHTML 1.0 Transitional


    Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1