Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Serbest Bölge!
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Serbest Bölge! Kategorize edemediğiniz her telden konuyu bu başlık altında tartışabilirsiniz.

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 17-04-2007, 07:28   #1
Onursal Dost
ZiLAN - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1,415
Tesekkür: 0
41 mesajina 63 kez tesekkür edildi
 ZiLAN isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı Filisbakır'ın İntifada Çocukları

Amed'imin sokaklarındayım. Acının, başkaldırının, Filisbakır'ın intifadalarının sokaklarındayım. Gözleri kıvılcım saçan çocuklarımın ülkesinde... Bin yıldır Dicle'yle Fırat'ı taşıran acılarımın topraklarında... Yurtsuz, seslerinde dilsiz, savaşlar- göçler ülkesinde...
siteadi.com - Filisbakır'ın İntifada Çocukları


Acının, yoksulluğun, yoksun bırakılmışlığın ortasında, akıp giden yaşamın her köşesinde çocuklar da vardı. Ufacık bedenleriyle sokakları, pazarları, otogarları doldurmuşlar. Ne güzeldir çocukların sokakları doldurmaları. Ama gezmeye değil, hele oyun oynamaya hiç değil... O minicik, nasır tutmuş elleriyle yaşamı üretiyorlar. Omuzlarında tahtadan, kartondan, kutudan bozma boya sandıklarıyla yollarda, neredeyse boylarının erişemediği el arabalarıyla pazarda, garlarda ve kaçmak istercesine adımlarımızı hızlandırdıkça çığırtkan çocukların sesleri, daha bir gür çalınıyor kulaklarımıza...



Ve işte kendimi toparlayıp bir çocuğa yaklaşıyorum. "Êyakkabini boyiyim abla "Ufacık bedeni, etine işlemiş boyalı nasırlı elleri, kocaman çekik gözleri çarpıyor yüzüme. Yanına çöküp sohbet etmeye başlıyorum. Hewalleri de meraklı gözlerle toplanıyor başucuma... Onca acı, onca yoksulluk, yakılmış köyler, göç, savaş, kör kurşunlara kurban edilmiş, kimsesiz ve sessiz bir şekilde parçalanmış- gömülmüş bedenler; 6-9 yıllık yaşamlarına dolmuş da öfkeye dönmüş gözlerinden akıyor. Utangaç dillerinin, dilsiz seslerinin söyleyemediklerini gözleri anlatıyor...



İşte başka sokak, başka çocuklar... Her adım, her sokak hüzün dolduruyor yüreğime. Bir de onca acı içinde direngen solukları sıkıştırıyor göğüs kafesimi, tarifi zor... Ve konuştukça bir kez daha anlıyorum, bu savaş içinde en erken büyüyen çocuklar, bir de ellerinin nasırı... Minicik elleri iyi beslendiklerinden değil, nasırdan kocamış. Gözleri öfkeden...

"Yok çocuklara sorulur mu" diye geçiriyorum içimden yaşanılanları, direnişleri. "Çocuxlar insanlar öldi, ne hissettiz" kendime kızarak döküldü sözcükler dudaklarımdan. Anladım ki yürekleri de kocaman olmuş, nasırları gibi... "ben....ben..." dedi bir çocuk "Çox şe yapmax istedim... Çox üzüldüm, hetta axladım..." " Topraklarımızda esir ettiler bizi... Damarımıza basmasınlar abla" diye katıldı diğer bir çocuk, belki cümle kurmayı henüz öğrenmiş. "Hayalim büyüyünce 'polis' olmak, ülkemi (Kürdistan) korumak" diyor bir diğeri. Oysa çocuk gülüşleri... Ya düşler...

kim kimden alınıyor bu topraklardan
bu topraklarsa, tohumu biz
her bahar boy verip yeşermişiz.
şu çiçeklerse gözlerimiz
gizli gizli açılıp sevmişiz
siz bu sevinmeyi yaşayabilir misiniz.
geleceği besleyen emeğin sabrını
bir suyun akışında bulabilir misiniz
tetikte nöbetçi bütün sabahları
ölürcesine sevebilir misiniz
siz bu sevdayı öldürebilir misiniz.



Ateşin ve güneşin çocukları, uyanmış bin yıllık uykularından. Başka dillerden de olsa, geleceğin rengini tanımışlar. Kaç bin yıllık dilsiz olduklarını, karlı dağlarda selsiz, işledikleri topraklarda elsiz ve esen rüzgarlarda yelsiz olduklarını anlamışlar. İnce ince görüp anlamışlar ve takmışlar yakalarına gül diye korkusuzluklarını, o küçük bedenleriyle dev adamlar.



"Çocuklar inanın, inanın çocuklar/ güzel günler göreceğiz/ güneşli günler/ motorları maviliklere süreceğiz./ Güzel günler göreceğiz çocuklar/ Güneşli günler...”



Kaç yaşındasan?
Dıjvar: 11 yaşındayam. Silvan' da doğmışam. ( Sakız satıyor.)
Şerdıl: 9 yaşındayam. Kulp' liyam. ( Mendil satıyor.)
Şerwan: 13 yaşındayam. Annem gil Lice'den gelmiş. ( Ayakkabı boyacısı.)
Dicle: 13 yaşındayam. Kulp' tan gelmişıx. ( Ayakkabı boyacısı.)
Kadir: 9 yaşındayam. D. Bakırliyam. ( Mendil satıyor.)
Adar: 9 yaşındayam. Êli paşaliyam. ( Sakız satıyor.)
Suat: 12 yaşındayam. Çınarliyam. ( Boyacı.)
Celal: 10 yaşındayam. Ma nereli olacaxam, Amed'liyem. ( Müzik aleti imalatında çalışıyor.)
Egit: 6 yaşındayam. Kulp' liyam. ( Gofret satıyor. )
Mazlum: 8 yaşındayam. Kulp'tan gelmişıx. ( Ayakkabı boyacısı.)
Ferat: 7 yaşındayam. Liceliyem. ( Sakız satıyor.)
mendilci, sakızcı, boyacı çocuklar...

D. Bakır'a niye geldiz?
Dıjvar: Abla bizim köyde koyunlarımız, ineklerimiz varmış. Ma biz önce çox zenginmışıx. A gelmişler köyümüzü yaxmışlar, anamgil de D. Bakır'a gelmiş.
Şerdıl: Babam demiş, D. Bakır'da iş daha çox ben doğmadan buraya taşınmışıx.
Şerwan: 94'te köyümüzü yaxmışlar. Biz de buraya gelmişıx.
Dicle: Evimizi yaxmışlar. Burada ev bulmişıx. U buraya taşınmışıx.
Kadir: Niye geldıxımızı bilmiyem.
Adar: Ben burda doğmışam. Biz bi yerden taşınmişıx. Ama ben bilmiyem.
Suat: Babam burda iş var demiş, evi buraya taşımış.
Celal: Ben öz be öz Amed çocıxiyam. Biz buraliyıx. Bi yerden gelmemişıx.
Egit: Kulpliyam. Köyümüzü boşaltmışlar, biz de buraya gelmişıx.
Mazlum: Evimizi, köyümüzü yaxmışlar. A biz de buraya gelmişıx.

Ne zamandan beridir bu işi yapisan?
Dıjvar: 4 yıldır yapiyam.
Şerdıl: 3 yıl oldi.
Şerwan: 6 yıl oldi.
Dicle: 5 yıl oldi abla. Ama daha önce simit sattım, sakız sattım. Yani bu 5 yılda bu işleri de yaptım. Ben her işi yaparam.
Kadir: 2 yıl oldi zannedersem.
Adar: 2 yıldır yapiyam.
Suat: 5 yıldır.
Celal: 2 yıl.
Egit: Bilmiyem abla. Ama daha yenidir. Sen benden gofret alacaxsan?
Mazlum: 1 yıl önce simit satidım. A bir yıldır boyacılıx yapiyam. ( Tabi Mazlum burda bizi kandırıyor. Boyacılığı bir yıldır yaptığını söyledi. Meğer o gün ilk günüymüş. Bunu da kahverengi ayakkabımızın siyaha dönmüş halini görünce anlıyoruz. Ürkek, kaygılı, biraz da telaşlı, hatta çok telaşlı. Bize bakıp korkudan titreyen sesiyle "abla ne oli, kızma valla ayakkabi boya tutmadi" diyor. "la kurban olsun ayakkabi sehen, ma senden degerlidir" deyip oturup siyaha dönmeye yüz tutmuş ayakkabıyı birlikte boyuyoruz. Ama o hala çok telaşlı, o telaşla sıvı, şişede olan boyayı Dicle- Fırat'ın bahçesine deviriyor. Tabii orda kurum çalışanlarından fırça yemekten kurtulamıyor. "Isıyla boya daha iyi tutar" diyor, rekabet hırsı olmayan diğer 7 yaşındaki meslektaşı. Mazlum, boyalı süngeri ayakkabıya sürüyor; biz kibriti çakıyoruz. Bu defalarca tekrarlanıyor. Mazlum o minicik yanan, küçük üfürüklerle söndürmeye çalışan ellerine mi yansın; yoksa tutuşan süngerine mi... Velhasıl giyiyoruz cilasız ayakkabıyı ayağımıza, emeğine teşekkürlerimizi iletip; fotoğrafını çekmek istediğimizi söylüyoruz. Utanıp o minicik elleriyle; kuş kanadı, iri gözlerini kapatıyor. Minicik boyalı elleri objektifimize yansıyor...



Mazlum ile birkaç kez daha görüştük. Sonradan öğrendik ki gizli bir hayranım olmuş. 20 yaş farkı güldürüyor bizi. O tertemiz yüreğinde bize de yer verişi onore ediyor. 2 gün üst üste beyaz gömleğini giyip jölelenmiş saçlarıyla kuruma gidip bizi sormuş. Kurumdaki arkadaşın cümleleri: “Hewal gözün aydın, artıx evde kalmazsan, bitene talibin çıxmış“... gülüşmeler. Selamımızı ve bir daha görüşeceğimizin sözünü iletip ayrılıyoruz.
Ferat: 1 Yıldır yapiyam. (Ferat da bize sessizce yaklaşan, 10 yaşlarında bir kapkaççıyı ve telsizli amcaları teşhir ediyor. Çatlamış yanağına öpücüğümüzü konduruyoruz, o çatlamış yanaklar bir anda al'laşıyor.
boyacı

Kaç kardeşséz? Evde kaç kişi çalişi?
Dıjvar: 9 kardeşıx. Ben, abém, babam, kardeşım çalişiyıx. Abém demircide çalışi. Kardeşim de sakız sati.
Şerdıl: 5 kardeşıx. Babam nan ben çalişiyıx.
Şerwan: 3 kardeşıx. Babam, ben, abém çalişiyıx. Abém, mobilyacıda çalişi.
Dicle: 5 kardeşıx. Babam, ben, kardeşim çalişiyıx. Kardeşim mendil sati.
Kadir: 6 kardeşıx. Babam işsiz. Benen abém çalişiyıx. Abém fırında ekmek yapi.
Adar: 7 kardeşıx. Babam inşaattan düşti, şimdi yataxta, éyaxlari tutmi. Felç olmış. Benen abém çalişiyıx. Abém inşaatta çalışi.
Suat: 9 kardeşıx. Babam, abém, ben çalişiyıx.
Celal: Ben, babam, kardeşim çalişiyıx. Kardeşim de éyakkabı boyi. 5 kardeşıx.
Egit: 6 kardeşıx. Babam, abém, ben çalişiyıx.
Mazlum: Babam, abém, ben çalişiyıx.
Ferat: Ben, abém çalişiyıx.

Oqula gidisen?
Dıjvar: He abla. 4. sınıfa gidiyem.
Şerdıl: 3'e gidiyem.
Şerwan: 5'e gidiyem.
Dicle: 5'e gidiyem.
Kadir: 3'e gidiyem.
Adar: Ben oqula gitmiyem. Aslında gitmax istiyem ama...
Suat: 6. sınıfa gidiyem.
Celal: 2'ye gidiyem. Gerçi birez geç kalmışam ama olsın.
Egit: Ma ben daha küçügem. Büyük olım, gideceğam.
Mazlum : 2'ye gidiyem. (Bakmayın okula gidiyorum dediğine. Hafta içini bizimle geçirdi. Okula gittiği yok. Sorduğumuzda "Ögretmenim xestexanada (hastane) bi xefte (hafta) sonra bıraxılacax.” diyor. Şu "bırakılacak " sözüne epey gülüyoruz, hapisteymiş gibi ifade ediyor... Mazlum'a göre kapalı olan her yer hapishane...
Ferat: Okula gitmiyem. Önümüzdeki yıl gidecaxam.



Baban ne iş yapi?
Dıjvar: Babam işatta çalişi.
Şerdıl: Babam şöfördür. Babamı az göriyem. Uzağa gidi. Ama geldiğında bize portakal, şeker getiri. Bu geldığında behen 1 tene silah almışti.
Şerwan: İnşatta çalişi. Ma anam daha ölmış çamaşırıni yıxıya. Makinamız da yoxtır. A éle elinde yıxi.
Dicle: Babam işatta çalışi.
Kadir: Babam çalışmi, iş ari. Kaç kere gıttı işe almadılar.
Adar: Babam felçtır çalışami.
Suat: Babamın çek çek arabası var. (el arabası, yük taşıma aracı.)
Celal: Babam pazarcılık yapi. Şımdi İstanbul'dadır, pazarda elbise sati.
Egıt: Babam yol kenarında toka sati.
Mazlum: Babam ne iş olsa oni yapi.
Ferat: Babaş işsizdır iş yox.
inşaat

Günde ne kadar kazanisan kazandıxın parayı ne yapisan?
Dıjvar: Günde 4 milyon kazaniyam. Bazen 8 milyon oli, buralarda en çok parayı ben kazaniyam, parayı anama veriyem. (14 ve 15 yaşlarındaki iki ablası da evlenmiş)
Şerdıl: Günde 3.5- 4 milyon kazaniyam, parayı eve veriyem. Anam bıze yemek yapi, elbise ali.
Şervan: Günde 3 milyon kazaniyam, eve veriyem.
Dicle: 3 milyon kazaniyam, eve veriyem.
Kadir: Günde 3 milyon kazaniyam, parayı anama veriyem.
Adar: Bazen günde 2-3 milyon kazaniyam, bazen heç kazanmiyam, parayı anama veriyem.
Suat: 1-1.5 milyon kazaniyam, parayı anama veriyem.
Celal: Günde 3 milyon aliyam, anama veriyem.
Egit: Ben işe yeni başladım. Günde 2 milyon kazaniyam, anama veriyem, o eve eşya ali.
Mazlum: Günde 2 milyon kazaniyam, ma ne yapacaxam? Anama veriyem.
Ferhat: 1-1.5 kazaniyam, eve veriyem

En büyük hayalin nedir?
Dıjvar: Bımiyem......Ögretmen olmax.
Şerdıl: Ögretmen olmax istiyem.
Şervan: Ben ögretmen olmaxı çok istiyem.
Dicle: Avkat olacaxam. Neden? Haklı olanlari savunacaxam, burda insanları öldürenlerı hepse atacaxam.
Kadir: Walla bılmiyem...
Adar: .... (Dudak büküp sessiz kalıyor.)
Suat: Ögretmen olmax.
Celal: Doktor olmak istiyem. Xesteleri iyleştırecaxam. Feqirlerden para almayacaxam.
Egit: (Sessiz kalıyor.)
Mazlum: Doxtor ya da polis olacaxam. Neden polis? (Kendi ülkesinin polisi olmak istiyor) Kötü adamları hapse atacaxam. Burda büssürü kişiyi öldürdiler. Ben onları yaxaliyacaxam hepse atacaxam. Bizi köydeki evımızden kovduklarında köpegımız varmış onu da öldırmışler, olay oldıxında polisler beni dögdi. Ben de onların kafasını kıracaxam, onların köpegıni öldırecaxam. Onun için polis olmax istiyem. (Ona hayvanlara zarar vermemesi gerektiğini anlatıyoruz.) Sen de varmıydın olaylarda? Sende taş attın mı?( Gülerek el işaretiyle ses kayıt cihazını gösteriyor, biz de cihazı kapatıyoruz. Bu arada söyledikleri aramızda bir sır olarak kalıyor.) Ee biraz taş attım. Ma abla zatan topraxımıza girmişler. Bu da yetmi mexlemıze keder girdiler, allahıma damarımıza basmasınlar. (Mimikleri ve el hareketleri güldürüyor bizi.)
Ferat: .... Bilmiyem.



Şimdi 100 milyonun olsa ne yapardın?
Dıjvar: Pıskılet ( bisiklet) alırdım.
Şerdıl: Ben behen bitene pıskılet alırdım, bi de o büyük çuklatadan alırdım.
Şervan: Hem eve verirdım, hem oquldaki ihtiyaçlarımi alırdım.
Dicle: Anamgile verirem.
Kadir: Uuu o çox paradır... Kendime pıskılet, büssürü çuklata, eyakkabi, oyuncax alıram. Üstüni de anama verirem.
Adar: 100 milyonum olsa, babamı doxtora götırırem, ona ilaç alıram. Belki iyleşir...... o çalışır ben de oqula giderem.
Celal: 2 milyonunu kendime alıram. Kalan paranın yarısıni anama, yarısıni babama verirem... Abla ben dün éle ağladııım. Niye ağladın? İlk defa dün iki bıçıx milyon iş yaptım. Eve gittım. 1 milyonu tuvalete düşürdım. éyni 2 seğet axladım. A, o bi bıçıx milyona anam makarna nan domatez aldi, yemek yapti. A ben oparayi götürmiyeydim axşam ac yatacaxtıx.
Suat: Pıskılet alırdım. Ama nerdee... 100 milyon çox para, o da bizde yox......
Egit: Hahooo 100 milyoon... Anama verirem.
Mazlum: Boya sandıği alıram. (boya malzemelerini poşette taşıyor.) Sonra diger parayi anama verirem.
Ferat: Eve veriyem...

Amedin intifadalarına teşekkürlerimizi sunup, yüreğimizi yanlarında bırakarak ayrılıyoruz oradan.



aç gözlerini o çığlıklara çocuk
kayıp analarının gözlerine bak
o gözler ki karanfil kıvrımında nar çokluğu
sevda denizlerinde oğul ve kız yokluğudur
her biri bir depremdir yüreklerde
her biri açlık içinde, zulüm tokluğudur.

__________________
Serbest piyasa dostluklar

ikilem kıskacında

Hüküm sürüyor iktidar

Hükümlü olmuşuz

Hükmettiğimiz çarkın sahte zarında

Her gün,

Biraz daha zalimleştiriyor

İçimizdeki canavarı

Her kuvvet,

Biraz daha zalimleştiriyor

İçimizdeki şeytanı


DİLİMİN SINIRI DÜNYAMIN SINIRLARIDIR...
  Alıntı ile Cevapla
Eski 17-04-2007, 07:47   #2
Dost
mnoocalan - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Bulunduğu Yer: ANKARA
Yaş: 48
Mesajlar: 4,240
Tesekkür: 87
113 mesajina 198 kez tesekkür edildi
 mnoocalan isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

o çocuklar ki elleri kalem tutmalı

"Çocuklar inanın, inanın çocuklar
güzel günler göreceğiz
güneşli günler
motorları maviliklere süreceğiz.
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler...”

__________________
Kayıp kentin güzel insanı
Rüzgar esermi sizin oralarda?
Ve
Umut türküsü söylenirmi
Sevda misali?
Yada buradan sesimiz duyulurmu
Bir SELAM desek dosta...
  Alıntı ile Cevapla
Eski 17-04-2007, 16:09   #3
Onursal Dost
ZiLAN - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1,415
Tesekkür: 0
41 mesajina 63 kez tesekkür edildi
 ZiLAN isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Haklısın dostum çocukların elleri kalem tutmalı.Bunu sağlamsı gerekenlerin aksini yapmaları ne büyük sorundur...Yorumun için teşekkürler dostum..

__________________
Serbest piyasa dostluklar

ikilem kıskacında

Hüküm sürüyor iktidar

Hükümlü olmuşuz

Hükmettiğimiz çarkın sahte zarında

Her gün,

Biraz daha zalimleştiriyor

İçimizdeki canavarı

Her kuvvet,

Biraz daha zalimleştiriyor

İçimizdeki şeytanı


DİLİMİN SINIRI DÜNYAMIN SINIRLARIDIR...
  Alıntı ile Cevapla
Eski 17-04-2007, 16:23   #4
Dost
cilek_22 - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Feb 2007
Bulunduğu Yer: ev.
Mesajlar: 1,720
Tesekkür: 113
98 mesajina 198 kez tesekkür edildi
 cilek_22 isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

cok yazikyaa..bitaraf neyle ugrasiyor diger tarafin cocuklari okul yerine sokaklarda mandil,sakiz satiyor..

__________________
Sahiden de sürpriz olmaya başladı artık
"Bana gelişlerin"
  Alıntı ile Cevapla
Eski 23-04-2007, 14:22   #5
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Mar 2007
Mesajlar: 15
Tesekkür: 0
0 mesajina 0 kez tesekkür edildi
 eylüle isyan isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

söylenecek laf bulamıyorum...onlarki hayatı bir kambur gibi sırtlarında bu yaşta taşıyorlar...aslında hepsi kahraman dewrimci yazar samed behrenginin kahramanları...onurun yaşama savaşının kahramanları

  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
Çocukları, filisbakırın, İntifada


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:04 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1