21-04-2007, 22:56 | #21 |
Banlanmış Üye
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Bulunduğu Yer: Belçika
Mesajlar: 690
Tesekkür: 0
|
Kerem kıl, kesme sâkıy, iltifatın bînevâlardan
Kerem kıl, kesme sâkıy, iltifatın bînevâlardan Elinden geldiği hayrı, diriğ etme gedâlardan Esîr-i gurbetiz biz, senden özge âşinâmız yok Ayağın kesme başın çün, bizim mihnetserâlardan Sabâ! Kûyunda dildârın nedir üftâdeler hâli? Bizim yerden gelirsen bir haber ver âşinalardan Deme zâhid ki: 'Terk et simber bütler temâşâsın! ' Beni kim kurtarır Tanrı sataştırmış belâlardan! Vücûdum ney gibi sûrah sûrah olsa ah etmem Muhabbeten dem urdum, incinmek olmaz cefalardan Fuzûli! Nâzenînler görsen izhâr-ı niyaz eyle Terrâhhum umsa ayıp olmaz, gedâlar padişahlardan... Fuzuli |
21-04-2007, 22:57 | #22 |
Banlanmış Üye
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Bulunduğu Yer: Belçika
Mesajlar: 690
Tesekkür: 0
|
Menüm tek hîç kim zâr ü perîşân olmasın yâ Rab
Gazel Menüm tek hîç kim zâr ü perîşân olmasın yâ Rab Esîr-i derd-i ışk u dâğ-ı hicrân olmasun yâ Rab Dem-â-dem cevrlerdür çekdügüm bî-rahm bütlerden Bu kâfirler esîri bir müselmân olmasun yâ Rab Görüp endîşe-i katlümde ol mâhı budur derdüm Ki bu endîşeden ol meh peşîmân olmasun yâ Rab Çıkarmak etseler tenden çeküp peykânın ol servün Çıkan olsun dil-i mecrûh peykân olmasun yâ Rab Demen kim adli yoh yâ zulmü çoh her hâl ile olsa Gönül tahtına andan özge sultân olmasun yâ Rab Cefâ vü cevr ile mu'tâdem anlarsuz n'olur hâlüm Cefâsına had ü cevrine pâyân olmasun yâ Rab Fuzûlî buldu genc-i âfiyet meyhâne küncinde Mubârek mülkdür ol mülk vîrân olmasun yâ Rab Fuzuli |
21-04-2007, 22:58 | #23 |
Banlanmış Üye
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Bulunduğu Yer: Belçika
Mesajlar: 690
Tesekkür: 0
|
Menüm tek hîç kim zâr ü perîşân olmasın yâ Rab
Gazel Menüm tek hîç kim zâr ü perîşân olmasın yâ Rab Esîr-i derd-i ışk u dâğ-ı hicrân olmasun yâ Rab Dem-â-dem cevrlerdür çekdügüm bî-rahm bütlerden Bu kâfirler esîri bir müselmân olmasun yâ Rab Görüp endîşe-i katlümde ol mâhı budur derdüm Ki bu endîşeden ol meh peşîmân olmasun yâ Rab Çıkarmak etseler tenden çeküp peykânın ol servün Çıkan olsun dil-i mecrûh peykân olmasun yâ Rab Demen kim adli yoh yâ zulmü çoh her hâl ile olsa Gönül tahtına andan özge sultân olmasun yâ Rab Cefâ vü cevr ile mu'tâdem anlarsuz n'olur hâlüm Cefâsına had ü cevrine pâyân olmasun yâ Rab Fuzûlî buldu genc-i âfiyet meyhâne küncinde Mubârek mülkdür ol mülk vîrân olmasun yâ Rab Fuzuli |
21-04-2007, 22:59 | #24 |
Banlanmış Üye
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Bulunduğu Yer: Belçika
Mesajlar: 690
Tesekkür: 0
|
Murabba' 1
Gayr ile her dem nedir seyr-i gülistân ettiğin; Bezm edip halvet kılıp yüz lütf-u ihsân ettiğin? Ahd bünyadın mürüvvetdir mi virân ettiğin! Hani ey zalim bizimle ahd-u peymân ettiğin? Cürmümüz noldu ki bizden eyledin bizârlık Biz gâmın çektik, sen ettin özgeye gâm-harlık Sizde adet bu mudur, böyle olur mu yârlık! Hani ey zalim, bizimle ahd-u peymân ettiğin? Fuzuli ************************************************** Murabba Perişan halin oldum sormadın hal-i perişanım Gamından derde düştüm kılmadın tedbir-i dermanım Ne dersin rüzgarım böyle mi geçsin güzel hanım Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım Esir-i dam-ı aşkın olalı senden vefa görmem Seni her kanda görsem ehl-i derde aşina görmem Vefa vü aşinalık resmini senden reva görmem Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım Değer her dem vefasız çerh yayından bana bin ok Kime şerh eyleyem kim mihnet ü enduh u derdim çok Sana kaldı mürüvvet senden özge hiç kimsem yok Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım Gözümden dembedem bağrım ezip yaşım gibi gitme Seni terk eylemezem çün ben beni sen dahi terk eyleme İgen hem zalim olma ben gibi mazlumu incitme Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım Katı gönlün neden bu zulm ile bidade ragıbtır Güzeller sen tegi olmaz cefa senden vaciptir Senin tek nazenine nazenin işler münasiptir Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım Nazar kılmazsan ehl-i derd gözden akıdan seyle Yamanlıktır işin uşşak ile yahşı mıdır böyle Gel Allah'ı seversen bendene cevr eyleme lutf eyle Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım Fuzuli şive-i ihsanın ister bir gedayındır Dirildikçe seg-i kuyun ölende hak-i payındır Gerek öldür gerek ko hükm hükmün ray rayındır Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım Fuzuli |
21-04-2007, 23:00 | #25 |
Banlanmış Üye
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Bulunduğu Yer: Belçika
Mesajlar: 690
Tesekkür: 0
|
Mürde Cânım İltifâtundan Bulur Her Dem Hayât
Gazel Mürde cânım iltifâtundan bulur her dem hayât Ölürem ger kılmasan her dem mana bir iltifât Yaza bilmez leblerün vasfın temâm-ı ömrde Âb-ı Hayvân verse kilk-i Hızr'a zulmetden devât Men fakîrem sen ganî vergil zekât-ı hüsn kim Şer' içinde hem manadur hem sana vâcib zekât Görmeyince ışkunı îmâna gelmez âşıkun Yüz peygamber cem' olub gösterseler min mu'cizât Mazhar-ı âsâr kudretdür vücûd-ı kâmilün Feyz-i fıtratdan garaz sensen tufeylün kâ'inât Cevher-i zâtundadur mecmu-ı evsâf-ı kemâl Bu sıfât ile ki sensen kandadur bir pâk zât Işka tâ düşdün Fuzûlî çekmedün dünya gamın Bil ki kayd-ı ışk imiş dâm-ı ta'allûkdan necât Fuzuli ************************************************* Ney kimi her dem ki bezm-i vaslunı yâd eylerem Gazel Ney kimi her dem ki bezm-i vaslunı yâd eylerem Tâ nefes vardur kuru cismümde feryâd eylerem Rûz-ı hicrândur sevin ey murg-ı rûhum kim bugün Bu kafesden men seni elbette âzât eylerem Vehm edüp tâ salmaya sen mâha mihrin hîç kim Kime yetsem cevr ü zulmünden ana dâd eylerem Kan yaşum kılmaz vefâ giryân gözüm isrâfına Munca kim her dem ciger kanından imdâd eylerem İncimen her nice kim ağyâr bî-dâd eylese Yâr cevri içün gönül bî-dâda mu'tâd eylerem Bilmişem bulman visâlin lîk bu ümmîd ile Gâh gâh öz hâtır-ı nâ-şâdumı şâd eylerem Levh-i âlemden yudum eşk ile Mecnûn adını Ey Fuzûlî men dahi âlemde bir ad eylerem Fuzuli |
21-04-2007, 23:01 | #26 |
Banlanmış Üye
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Bulunduğu Yer: Belçika
Mesajlar: 690
Tesekkür: 0
|
Saçma Ey Göz Eşkden Gönlümdeki Odlara Su
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su Kim bu denli dutuşan odlara kılmaz çare su Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su Zevk-i tiğından aceb yok olsa gönlüm çâk çâk Kim mürûr ilen bırakır rahneler dîvâre su Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su Suya versin bağban gülzarı zahmet çekmesin Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gülzâre su Ohşadabilmez gubârını muharrir hattına Hâme tek bakmaktan inse sözlerine kare su Ârızın yâdiyle nemnâk olsa müjgânım n'ola Zayi olmaz gül temennâsiyle vermek hâre su Gam günü etme dîl-i bîmardan tiğin diriğ Hayrdır vermek karanû gecede bîmâre su İste peykânın gönül hecrinde şevkim sâkin et Susuzum bu sahrede benim içün are su Ben lebin müştâkıyım zühhâd kevser tâlibi Nitekim meste mey içmek hoş gelir huşyâre su Ravza-yı kûyuna her dem durmayıp eyler güzâr Âşık olmuş gâlibâ ol serv-i hoş reftâre su Su yolun ol kûydan toprağ olup tutsam gerek Çün rakîbimdir dahi ol kûya koyman vare su Destbûsi arzûsiyle ger ölsem dostlar Kûze eylen toprağım sunun anınle yâre su Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su İçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile Gül budağının mîzacına gire kurtâre su Tînet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme İktidâ kılmış tarîk-i Ahmed-i Muhtâr'e su Seyyid-i nev'i beşer deryâ-yı durr-i istifâ Kim sepiptir mu'cizâtı âteş-i eşrâre su Kılmak için taze gülzâr-ı nübüvvet revnakın Mu'cizinden eylemiş izhar seng-i hâre su Mu'ciz-i bir bahr-i bî-pâyan imiş âlemde kim Yetmiş andan bin bin âteşhâne-i küffâre su Hayret ilen parmağın dişler kim etse istima Parmağında verdiği şiddet günü Ensâr'e su Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su Eylemiş her katrede bin bahr-i rahmet mevchîz El sunup urgaç vuzu için gül-i ruhsâre su Hâk-i pâayine yetem der ömrlerdir muttasıl Başını taştan taşa vurup gezer âvâre su Zerre zerre hâk-i dergâhına ister salar nûr Dönmez ol dergâhtan ger olsa pâre su Zikr-i na'tın virdini derman bilir ehl-i hatâ Eyle kim def-i humar için içer meyhâre su Yâ Habîballah yâ Hayr'el-beşer müştâkınım Eyle kim lebteşneler yanıb diler hemvâre su Sensin ol bahr-i kerâmet kim Şeb-i Mi'rac'da Şeb-nem-i feyzin yitirmiş sâbit ü seyyâre su Çeşm-i hûrşidden her dem zülâl-ı feyz iner Hâcet olsa merkâdin tecdîd eden mi'mâre su Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dîl-i sûzânıma ebr-i ihsanın sepe ol nâre su Yümn-i na'tınden güher olmuş Fuzûlî sözleri Ebr-i nîsandan dönen tek lü'lü-i şehvâre su Hâb-ı gafletten olan bîdâr olanda rûz-i haşr Hâb-ı hasretten dökende dîde-i bîdâre su Umduğum oldur ki Rûz-i Haşr mahrûm olmayam Çeşm-i vaslın vere ben teşne-i dîdâre su Saçma ey göz yaşından gönlümdeki ateşe su Ki bu denli tutuşan ateşe olmaz çare su Ya su rengindedir gökyüzü rengini göremiyorum Ya da gözümden yayılmış hepten gökyüzüne su Mızrağının zevkiyle tutuşarak yok olsa gönlüm Ki geçerken yarıklar açar duvarda su Yaralı gönlüm korkuyla söz eder kirpiğinden Nitekim çekine çekine içer kimde olsa yara su Suya versin bahçıvan gülzarı zahmet çekmesin Bir gül açılmaz yüzün gibi verse bin gülzara su Hattat yazısıyla benzetemez yüzünün tüylerini Kağıda bakmaktan inse gözlerine kara su Sevgili anısıyla ıslansa kirpik ne olur Boşa gitmez gül umuduyla vermek dikene su Gam günü esirgeme hasta kalbe oklarını Hayırdır vermek karanlık gecede hastaya su Gönül yalnızlığında kirpiğinle özlemimi gider Susuzum bu sahrada benim için ara su Ben dudağı arzularım zahitler kevser ister Nitekim meste mey içmek hoş gelir ayıka su Her an yerinde durmayıp senin köyünden geçer Aşık olmuş galiba o hoş huylu serviye su Su yolunu o köyden toprak olup tutsam gerek Rakibimdir diye bırakmam varsın o köye su El öpme arzusu ile ölecek olsam dostlar Testi yapın toprağım sunun onunla yara su Servi dik başlı olur kumrunun yalvarmasına Karşı, eteğini tutup ayağına düşse yalvarsa su İçmek ister o bülbülün kanını hile ile Gül budağının doğasına gire kurtara su Tertemiz doğasını göstermiş dünyalılara Uymuş seçilmiş Ahmed peygamberin izine su İnsan türü efendisi af denizinin incisi Serpmiş mucizesi kötülerin ateşine su Peygamberlik bahçesini yeşertmek için Çıkarmış mermer taşından mucizeleriyle su Mucizesi dünyada engin bir denizmiş ki Yetmiş ondan kafirlerin bin bir ateşevine su Hayret ile parmağını dişler kim dinlese Parmağından vermesi şiddet günü Ensar'a su Dostu yılan zehiri içse hayat suyu olur Düşmanı su içse döner yılan zehirine su Var etmiş her damlada binlerce dalgalı deniz Abdest alırken değdiğinde yanaklarına su Ayağının toprağına varayım der çağlardır Başını taştan taşa vurup gezer avare su Zerre zerre dergahın toprağına salsın ister nur Dönmez o dergahtan lime lime bile olsa su Natının virdini hata işleyen ilaç bilir İçkiden kurtulmak için içer ayyaş bile su Ey peygamber ey en güzel insan seni özlerim Nasıl ki susuzlar yanıp her an ister kendine su Sensin keramet denizi ki miraç gecesinde Feyzin şebnemi yetirmiş durana gezene su Güneşten her zaman duru ışıklar saçılır ki Gerekirse kabrini imar eden mimara su Cehennem korkusu ateşi salmış yanık gönlüme Rahmetinin bulutu serpsin o ateşe su Natının kutuyla cevher olmuş Fuzûlî sözleri Nisan bulutundan inen inci tanesi gibi yere su Gaflet uykusundan uyandığında kıyamet günü Hasret uykusundan döküldüğünde uyanık gözlere su Umudum odur ki kıyamet günü mahrum kalmayayım Kavuşma pınarın versin susuz dudağıma su Fuzuli |
21-04-2007, 23:02 | #27 |
Banlanmış Üye
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Bulunduğu Yer: Belçika
Mesajlar: 690
Tesekkür: 0
|
Su Kasidesi
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su (Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda vermez.) Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su (Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök kubbeyi kaplamıştır, bilemem..) Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su (Senin kılıca benzeyen keskin bakışlarının zevkinden benim gönlüm parça parça olsa buna şaşılmaz. Nitekim akarsu da zamanla duvarda, yarlarda yarıklar meydana getirir.) Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su (Yarası olanın suyu ihtiyatla içmesi gibi, benim yaralı gönlüm de senin ok temrenine, ok ucuna benzeyen kirpiklerinin sözünü korka korka söyler.) Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su (Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.) Ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su (Hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem gibi, gözlerine kara su inse (kör olsa, kör oluncaya kadar uğraşsa yine de) gubârî (yazı)sını, senin yüzündeki tüylere benzetemez. ) Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n'ola Zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su (Senin yanağının anılması sebebiyle kirpiklerim ıslansa ne olur, buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek dileği ile dikene verilen su boşa gitmez.) Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su (Gamlı günümde hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan bakışını esirgeme; zira karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı bir iştir.) İste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su (Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi yatıştır, söndür. Susuzum bu defa da benim için su ara.) Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi Nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su (Nasıl sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su içmek hoş geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum, sofular da kevser istiyorlar.) Ravza-i kûyuna her dem durmayup eyler güzâr Âşık olmış galibâ ol serv-i hoş-reftâra su (Su, her zaman senin Cennet misâli mahallenin bahçesine doğru akar. Galiba o hoş yürüyüşlü, hoş salınışlı; serviyi andıran sevgiliye aşık olmuş.) Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek Çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su (Topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o yere bırakamam.) Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su (Dostlarım! Şayet onun elini öpme arzusuyla ölürsem, öldükten sonra toprağımı testi yapın ve onunla sevgiliye su sunun.) Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su (Servi kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık ediyor. Onu ancak suyun eteğini tutup ayağına düşmesi (yalvarıp aracı olması bu dikbaşlılığından) kurtarabilir.) İçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile Gül budağınun mizâcına gire kurtara su (Gül fidanı bir hile ile (meşhur gül ve bülbül efsanesindeki gibi yine) bülbülün kanını içmek istiyor; bunu engelleyebilmek için suyun gül dallarının damarlarına girerek gül ağacının mizacını değiştirmesi gerekir.) Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme İktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr'a su (Su Hz. Muhammed'in (s.a.v) yoluna uymuş (ve bu hâli ile) dünya halkına temiz yaratılışını açıkça göstermiştir.) Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ Kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su (İnsanların efendisi, seçme inci denizi (olan Hz. Muhammed'in s.a.v) mucizeleri kötülerin ateşine su serpmiştir.) Kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnakın Mu'cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su (Katı taş, Peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını tazelemek için (ve onun) mucizesinden dolayı su meydana çıkarmıştır.) Mu'cizi bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffara su (Hz. Peygamberimiz'in mûcizeleri dünyada uçsuz bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan (o mucizelerden), ateşe tapan kâfirlerin binlerce mâbedine su ulaşmış ve onları söndürmüştür.) Hayret ilen barmağın dişler kim itse istimâ Barmağından virdügin şiddet günü Ensâr'a su (Mihnet günü Ensâr'a parmağından su verdiğini (bir mucize olarak parmağından su akıttığını) kim işitse hayret ile (şaşa kalarak) parmağını ısırır.) Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su (Dostu yılan zehri içse (bu zehir onun dostu için) âb- ı hayat olur. Aksine düşmanı da su içse (o su, düşmanına) elbette yılan zehrine döner.) Eylemiş her katreden min bahr-ı rahmet mevc-hîz El sunup urgaç vuzû içün gül-i ruhsâra su (Abdest (almak) için el uzatıp gül (gibi olan) yanaklarına su vurunca (sıçrayan) her bir su damlasından binlerce rahmet denizi dalgalanmıştır.) Hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasıl Başını daşdan daşa urup gezer âvâre su (Su ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.) Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûr Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su (Su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler halinde ışık salmak (orayı aydınlatmak) ister. Eğer parça parça da olsa o eşikten dönmez.) Zikr-i na'tün virdini dermân bilür ehl-i hatâ Eyle kim def-i humâr içün içer mey-hâra su (Sarhoşlar içkiden sonra gelen bat adrysını gidermek için nasıl su içerlerse, günahkârlar da senin na'tının zikrini dillerinde tekrarlamayı (dertlerine) derman bilirler.) Yâ Habîballah yâ Hayre'l beşer müştakunam Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su (Ey Allah'ın sevgilisi! Ey insanların en hayırlısı! Susamışların (susuzluktan dudağı kurumuşların) yanıp dâimâ su diledikleri gibi (ben de) seni özlüyorum.) Sensen ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i Mi'râc'da Şebnem-i feyzün yetürmiş sâbit ü seyyâra su (Sen o kerâmet denizisin ki mi'râc gecesinde feyzinin çiyleri sabit yıldızlara ve gezegenlere su ulaştırmış.) Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mimâra su (Kabrini yenileyen (tamir eden) mimara su lazım olsa, güneş çeşmesinden her an bol bol saf, tatlı ve güzel su iner.) Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma Var ümîdüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su (Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmış, (ama) o ateşe, senin ihsan bulutunun su serpeceğinden ümitliyim.) Yümn-i na'tünden güher olmış Fuzûlî sözleri Ebr-i nîsândan dönen tek lü'lü şeh-vâra su (Seni övmenin bereketinden dolayı Fuzûlî'nin (alelâde) sözleri, nisan bulutundan düşüp iri inciye dönen su (damlası) gibi birer inci olmuştur.) Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşr Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su (Kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan düşkün (yahut aşık) göz, (sana duyduğu) hasretten su (gözyaşı) döktüğü zaman,) Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su (O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını ummaktayım.) Fuzuli |
21-04-2007, 23:04 | #28 |
Banlanmış Üye
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Bulunduğu Yer: Belçika
Mesajlar: 690
Tesekkür: 0
|
Vefasız Dünyanın Vefasız Sevgilisi
Vefa her kimseden kim istedim ondan cefa gördüm Kimi kim bîvefa dünyada gördüm bîvefa gördüm (Her kimden vefa istediysem ondan cefa gördüm; kimi gördüysem vefasız dünyada, onun vefasızlığını da gördüm) Kime kim derdimi izhar kıldım isteyip derman Özümden bin beter derd ü belaya mübtela gördüm (Kime derman için derdimi açtıysam, onu benden bin beter dertli gördüm.) Mükedder hatırımdan kılmadı bir kimse gam def'in Safadan dem uran hemdemleri ehl-i riya gördüm (Kederli gönlümden kimse üzüntülerimi gidermedi. Esenlikten dem vurarak beni teselli edecek dostlarımı iki yüzlü gördüm) Ayak bastım reh-i ümmide, sergerdanlık el verdi Emel serriştesin tuttum elimde ejderha gördüm (Ne zaman umut yoluna ayak bastım, başım dönüp durdu. Emel ipinin ucuna yapıştım elimde ejderha gördüm) Fuzuli ayb kılma yüz çevirsem ehl-i âlemden Neden kim her kime yüz tuttum andan yüz bela gördüm (Ey Fuzuli, artık insanlardan yüz çevirirsem beni ayıplama. Çünkü kime yaklaştıysam ondan belanın yüz türlüsünü gördüm) Fuzuli |
21-04-2007, 23:05 | #29 |
Banlanmış Üye
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Bulunduğu Yer: Belçika
Mesajlar: 690
Tesekkür: 0
|
Yâ Rab hemîşe et lutfunu reh-nümâ mana
Gazel Yâ Rab hemîşe et lutfunu reh-nümâ mana Gösterme ol tarîki ki gitmez sana mana Kat'eyle âşinâluğum andan ki gayrdur Ancak öz âşinâlarun et âşinâ mana Bir yolda sâbit et kadem-i i'tibârumı Kim reh-ber-i şerî'at ola muktedâ mana Yok mende bir amel sana şâyeste ah eger A'mâlüme göre vere adlün cezâ mana Havf-i hatâda muztaribem var ümîd kim Lutfun vere beşâret-i afv-i hatâ mana Men bilmezem mana geregin sen hakîmsen Men'eyle verme her ne gerekmez sana mana Oldur mana murâd ki oldur sana murâd Hâşâ ki senden özge ola müdde'â mana Habs-i hevâda koyma Fuzûlî-sıfat esîr Yâ Rab hidâyet eyle tarîk-i fenâ mana Fuzuli ************************************************ Zeyde ile sitem mektubu. Gayr ile her dem nedür seyr-i gülistân etdüğün Bezm urup halvet kılup yüz lutf u ihsan etdüğün Ahd bünyâdın mürüvvetdür mi virân etdüğün Kanı ey zâlim bizümle ahd u peymân etdüğün Fuzuli ************************************************** ** Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum Gazel Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum Bildi temâm-ı âlem kim derd-mend-i ışkam Yâ Râb henûz hâlüm bilmez mi ola yârum Vaslundan ayru n'ola kanun tökelse gül gül Men gül-bün-i belâyem bu fasldur bahârum Tasvîr eden vücûdum yazmış elümde sâğar Ref' olmağa bu sûret yoh elde ihtiyârum Dûr istemen zemânı mey neş'esin başumdan Toprağ olanda yâ Râb dürd-i mey et gubârum Rusvâlarından ol meh saymaz meni Fuzûlî Dîvâne olmayum mı dünyâda yoh mu ârum Fuzuli |
Tags |
fuzuli, Şiirleri |
|
|