Ana Sayfa


Sonbahar Logosu Ana Sayfaya Gidin Ekibimiz Forum Kuralları Arama
Geri Dön   Dostun Sayfasi > Siyaset Kösesi
Yardım Takvim Bugünkü Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
Eski 30-03-2012, 15:47   #1
YOL
Dost
YOL - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Jul 2007
Bulunduğu Yer: Koordinat düzlemi dışında
Mesajlar: 227
Tesekkür: 189
115 mesajina 476 kez tesekkür edildi
 YOL isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı Laikliğin Ruhuna : El Fatiha!

LAİKLİĞİN RUHUNA: EL FATİHA!
siteadi.com - Laikliğin Ruhuna : El Fatiha!
“Din, mezhep, Kuran, imam, hatip” eğitiminin, temel eğitim müfredatına alınmasıyla birlikte, Türk devleti artık laik devlet olmaktan çıkmış, “rövanşistler” karşıdevrimi gerçekleştirmiştir. Çıkarılan yasanın, Türkçe açılımı budur…

“Kuran dersine girmiyor” notu, siciline yazılacak, damgayı yiyecek ve ömür boyu o damgayla yaşamaya mahkum olacaksın!

Arkanı döndüğünde; “seni Kızılbaş, Alevi, dinsiz seni!” denilecek; bu negatif sicili ömür boyu taşıyacak, “öteki” olacak, hakarete uğrayacak, görevde, terfide, bürokraside sürekli karşılaşacaksın…

Din-inanç, hiçbir ülkede bu kadar ayağa düşmedi, bu denli kullanılmadı; ucuzlatılmadı, çirkinleştirilmedi, itici olmadı…

Hiçbir “dış mihrak” bu ülkeye bu kadar kıymadı, toplumu bölemedi, kötülük edemedi…

Çıkarın, siyasetin, mevki-makamın, zenginliğin aracı yapılmadı…

Bunu AKP ve kendilerini “milliyetçi” sayan MHP başardı…

Bin kere yazıklar olsun…

Kuran öğrenilmesin mi, isteyenler dinini öğrenmesin mi? Elbette öğrensinler; zaten öğreniliyor, öğretiliyor; hem de onbinlercesine… Ama bu eğitim-öğretim kendi özel okullarında ve alanlarında olmalı… Eğitimi, çocuklarımızı, ülkemizi, birliğimizi tehdit edecek noktaya getirilmemeliydi…

Türkiye, artık muasır medeniyeti hedef alan Atatürk Türkiye’si olmaktan çıkmıştır. Derviş Mehmet’ler, Saidi Nursi’ler, Tayyipler ve Fetullahlar özlediği-istediği karşıdevrimi gerçekleştirmiş, cumhuriyet devrimlerine karşı girdikleri savaşımı kazanmışlardır.

Anayasanın temeli olan laikliğin lafzı bunca ağırlıklı olarak orada dururken; Kuran Eğitimi, Diyanet, Kuran Kursu, İmam Okulu ve de Zorunlu Sünni Dersleri, medrese tedrisatı uygulamaya konulurken, kalkıp Türkiye’nin halen “laik” bir devlet olduğunu söylemek ayıptır, sahtekarlıktır, iki yüzlülüktür!

Bir Alevi yurttaş olarak bana göre laiklik; özgür, müdahalesiz, aşağılanmadan, horlanmadan, eşitsizliğe tabi tutulmadan yaşamamı sağlayan en temel kavramdır. Bu ilke, çağdaş Türkiye tasavvuru için yaşamsaldır. Laik birey olmadan laik devletin olmayacağını, laik devlete sahip olmadan da ülkemde huzur içinde yaşayamayacağımı, tarihe, teolojiye yaşadıklarıma bakarak görüyor, inanıyorum. Laikliğin, özellikle de çoğunluktan farklı olan guruplar için yaşamsal değere sahip olduğunun farkındayım. O halde evrensel laiklik, bireylerin inançlarını ve inançsızlıklarını en özgür şekilde yaşamalarının teminatı olduğu kadar, çoğulculuğun, toleransın, karşılıklı saygı-sevginin ve bir arada yaşamanın da çimentosudur, teminatıdır.

Laiklik; birey olmanın, anayasal yurttaşlığın, çağdaş yaşamın, erdemli insan olmanın kaçınılmaz bir gereksinimiyse ki, elbette öyledir: o halde laikliğin “Aleviler, Sünniler, inançsızlar vb. için” kategorize edilmesinin, siyaseten ve ilke olarak doğru olmayacağını da ilave etmek isterim. Zira laiklik, bu kavramı kararlılıkla savunan ve yaşayan bir Sünni aydın bakımından da en az Aleviler kadar değerli ve yaşamsaldır. Bu durumda laikliğin farkına varmak ve değerini bilmek için birinci koşul “Alevi olmak değil, aydın olmaktır” diyebiliriz.

O halde, emperyalistlerin güdümündeki AKP’nin ülkemizi sürüklediği bu noktada Aleviler bakımından temel ayırım ve siyasal tercih noktası, Alevi-Sünni, Kürt-Türk ya da sağcı-solcu değil; demokrasi, laiklik ve evrensel insan haklarını herkes için isteyenlerle, ona karşı olanlar arasında olmalıdır.

Şer-i devlete bir adım…

Şer-i kuralların ülkeme egemen olması durumunda, “şeriatın ilk hedefi Alevi, ateist, Musevi, Hıristiyan vb. gruplardır ve bu nedenle de söz konusu gruplar laikliğe daha duyarlıdır” diyebiliriz. Fakat bu durum, çoğunluktan farklı inananların ortadan kaldırılmalarından sonra, sıranın egemen çoğunluk içindeki çağdaş-laik kesimlere, hatta üç kuruşluk dünyalık için kendilerini iktidara pazarlayan liberallere gelmesi engellemez. Bunun en yakın ve bilinen örneği İran’dır. Şah Rıza Pehlevi monarşisinin kovularak, mollaların İran’a egemen olmasında, komünist Tudeh Partisi’nin büyük katkıları olmuş, sonrasında parti üyelerinin tamamı hem yönetimden, hem de ülkeden tasfiye edilmiş, birçoğu da öldürülmüştür.

Böyle baktığımızda laikliğin “olsa da olur, olmasa da” diyebileceğimiz bir fantezi değil, aksine gayet ciddiye alınması gereken, çağdaşlığın “olmazsa olmazı” durumunda olan bir kavram olduğunu kolaylıkla anlarız. Laiklik, kurum ve kuralları denenmiş, oturmuş ve netleşmiş bir kavramdır. İkide birde üzerinde oynamaya, orasını burasını budamaya, yeni tarifler üretmeye müsait olmadığı gibi, tekrar tanımlanmaya muhtaç, ya da müsait olan bir kavram değildir. Diğer yandan bir yaşama kültürüdür: yasa zoruyla, dikte edilerek, istendiğinde hemen yarın yaşama geçirilmesi mümkün olabilecek bir kuram da değildir.

Laiklik, hurafe ve doğmanın yerine bilimi önerir.

Bu yanıyla feodalitenin tasfiyesine kapı aralar; eşitliği, özgürlüğü, karşılıklı saygı içinde, barışı ve bir arada yaşama haklarını getirir. Kurumlaşması hem eğitim ve emek, hem zaman, hem de ekonomik özgürlük-yeterlilik gerektirir. Laikliğin Türkiye’deki sancısı ve kurumlaşamamasındaki temel etkenin, feodal direncin aşılamaması olduğu kadar, ekonomik refahın sağlanamaması da, en az feodal direnç kadar etkilidir.

Bu yüzden çağdaşlık karşıtı AKP, laikliği tasfiye etmiş, medrese eğitimine yönelmiştir…

Kimi siyasi akımların “özgürlükçü laiklik, ya da inançlara saygılı laiklik” gibi tez ve söylemlerinin, uygulanabilirlik yönünden ve evrensel laiklik bakımından hiçbir değeri yoktur. Şu ülke ya da dine göre değiştirilmesi, formüle edilmesi olanağı da yoktur. Dinin toplumsal ve siyasal hayatı yönlendirmesine, devleti yönetme istemlerine set çeker; devleti, toplumu ve kendi varlık nedenlerini esirger. Laiklik vardır ya da yoktur. Varsa, kurallarıyla vardır: kurallarını koyar, kendini korur ve yozlaşmaya katiyen izin vermez. Bu kurallardan biri, dinin okula, eğitime ve kamuya sızma talebi ve temayülü karşısındaki tutumudur. Yönetim erki olarak, din ve devletin alanlarını ayırmakta zafiyet gösterir, kurallarına ve kurumsallığına uygun davranmazsanız, laiklik sizi terk eder ve sizi, dininizle baş başa bırakır.

Laiklik bizim ikiyüzlülüğümüze daha fazla dayanamamış ve bizi terk etmiştir.

Dinsel fanatizmi katliam düzeyinde yaşayan bir kurumun mensupları olarak, okulu mutlaka korumalı, imkan sağlamalı ve ülkemiz için en iyi sistemi istemeliydik. Bunu yapamadık, kazanımlarımızı koruyamadık…

Yazıklar olsun!

“Fransa okullarında türbanlı eğitim isteği” üzerine Fransa Cumhurbaşkanı Sn. Jaques CHİRAC’ın soruna ilişkin yaptığı laiklik vurgusu, Türk siyaset ve eğitim adamları için eşsiz bir kaynak niteliğindedir: “... okulu kesinlikle korumalıyız. Okul paylaştığımız değerlerin –geleceğe- taşınmasında ve kazanılmasında en baştadır. (...) yarının yurttaşlarının eleştiri, diyalog ve özgürlük yönünde biçimlendiği, form elde ettiği ortamdır okul. Orada, onlara kendi kaderlerini çizmek ve açmak üzere anahtarlar verilir. (...) Okul bir cumhuriyet tapınağıdır; öğrenmenin ve değer kazanmanın önündeki eşitliği, tüm eğitim-öğretimde ve sporda, erkek ve kızlar arasındaki eşitliği korumak için onu savunmak zorundayız.” (17.12.2004, Elizi Sarayı)

Değerli yazar Özdemir İnce 23 Aralık 2004 tarihli Hürriyet Gazetesinde, Fransa’daki türban krizini incelediği yazısında “Gördüğüm şu” diyor: “Belki her şeyle dalga geçen Fransız, ‘Cumhuriyet’ derken gurur ve onur duyuyor. Cumhuriyet, ‘Laiklik’ temeli üzerine oturmuş, laiklikte ‘okul’un temelleri üzerine... İrtica ‘okul’a dokunduğu, ‘okul’un düzenini bozmaya kalkıştığı için ‘Bütün Fransa’ ayağa kalktı.”

Bizim duyarlılığımız da budur: ‘Okul’un işlevi nedir: Okul, alabildiğine dinselleşen, dinsel çelişkileri derinleştiren ve yeni çelişkiler üreten bir kurum mu olmalı; yoksa yerel kültürümüzün evrensel insanlık değerleriyle harmanlandığı ve çocuklarımıza sunulduğu bilim ve ilim yuvası mı?

Anayasamızda; “Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” denilmektedir. O halde din (mezhep) öğretimi neden zorunludur?.. Yanıtı, 2000 yılı adli yıl açış konuşmasında, Sn. Sami Selçuk veriyor: “... Ülkemizde cumhuriyetle birlikte Halifelik kaldırılmıştır. Şer’iye ve Evkaf Vekaleti ise görünüşte kaldırılmış, aslında DİB adıyla bir bakana bağlanarak devlet örgütü içine alınmıştır. Örgütün dini İslam, mezhebi Sünni’dir. Devlet, bu din ve mezhebin okullarını açmıştır. DİB ve din okullarının finansmanı devlete aittir. Resmi okullarda din dersi okutulması zorunludur. (...) Bir din ve mezhebin örgütünü devlet birimi içine alarak anayasal düzeyde güvenceye bağlayan ve laikliğin gerçekleşmesini güçleştiren, din ve mezhebin okullarını açan, finansmanını sağlayan bir devletin dini-mezhebi vardır; bir dini-mezhebi kayırmış, örtülü olarak benimsemiştir. Böyle bir devlet teokratiktir.”

Sonuç: Biz, siyasallaşan ve çıkar aracı haline gelen dinin devlete egemen olduğu her ülkede kaos ve istikrarsızlığın nedeni olduğunu görüyor, yaşıyor, karşı duruyor, bedel ödüyoruz. Bu bakımdan artık herkes bu hükümeti, karşı devrim çabalarını, yanılgıları sorgulamalıdır.

Dini siyasallaştıran, eğitimi dinselleştiren ve Sünni-İslam’ı insanlığın tek-mutlak dini kabul eden; farklılık, çoğulculuk ve hoşgörüye kapanan ve kendisini çağdışı kalmaya mahkum eden devletin geleceği, kargaşa ve sefilliktir!..

AKP ve onun tescilli kuyruğu olan MHP yöneticilerine soralım:

İçine girmek istediğimiz kıta Avrupa’sının, tam yüz yıl mezhep savaşlarıyla bitip tükendiğini, yüz milyonlarca insanın “benim mezhebim seninkinden makbuldür ya da Katolik, Protestan, Ortodoks daha iyidir” diyerek birbirlerini boğazladığını?

Ve ancak laik devlet sayesinde huzur bulduğunu, varsıllaşıp zenginleştiğini; daha sonra biz Müslümanları işçi, çöpçü, aşçı, bulaşıkçı ve hizmetçi olarak kullandığını? Biliyor muydunuz?



Murtaza DEMİR


LAİKLİĞİN RUHUNA: EL FATİHA!

__________________
  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi YOL üyemize tesekkür ettiler
Abudeniz (15-04-2012), insurgent (13-04-2012), kolheti (10-04-2012), MDENİZ (12-04-2012), MEHMETDOST (30-03-2012), son42 (21-01-2013)
Eski 10-04-2012, 21:18   #2
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 24
Tesekkür: 75
12 mesajina 44 kez tesekkür edildi
 kolheti isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Arkadaş Kusura Bakma Ama Türkiyede Nezaman Laiklik Varmış Yada Laik Bir Ülkeymişde Laiklik Elden Gitmiş Olmayan Birşey Gidemez!

Türkiye Hiçbir Zaman Laik Bir Ülke Değildi Laiklik Olan Bir Ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı Olmaz! Devlet İmam ve Müezzin Atayıp Bunları Maaşa Bağlayamaz! Laiklik Olan Bir Ülkede Sunni Alevi Yahudi Hristiyan Ayrımı Olmaz Olamaz!

Peki Cumhuriyet Kurulduğundan Beri Kaçtane Alevi Yahudi Hristiyan Puta Tapan Ateist vs vs Bu Ülkede C.Başkanı Başbakan Vali Hakim Savcı Kaymakam Olabilimmiş? Hiçbiri! Ozaman Nasıl Laiklik Bu? Laiklik Olduğu Söylenen Bir Ülkede Tek Sesli Diyanetin Devlet Kontrolünde Sunni Müslümanlığın Fetva Kurumu Olduğu Bir Ülkede Nasıl Laiklikden Bahsedilir.. Kısaca Diyanet İşleri Başkanlığı Varken Nasıl Bir Laiklikden Bahsedilir? Dünyada Birtane Örneği Varsa Buyrun Söyleyin!

Peki Kim Kurmuş Bu Diyanet İşleri Başkanlığını Diye Soracak Olursanız 3 Mart 1923'e Bakmanız Yeterli Olacaktır!

Uzun Lafın Kısası Kimin ne Giyip Giymeyeceğini Neyi Düşünüp Düşünemeyeceğini Neye İnanıp İnanmayacağını Tayin Etmeye Kalkan Kendine Bunu Hak Gören Kendini Ev Sahibi Hakları Kiracı Sanan Tek Tip İnsan Yaratma Çabasında Olan Kemalizm'in Dayattığı Sorunlardır Bunlar!! Laiklik'de Din Ayrımı Yoktur! Madem Bir İş Yaptın Laikliği Delip Diyanet İşleri Başkanlığını Kurdun Ozaman Eşit Olacaksın Sunni İmamları Maaşa Bağlıyorsan Hristiyan Papazlarıda Bağlıyacan Alevi Dedeleride Bağlıyacan Oda Yok Zaten Ben Bazı Alevilerinde Kemalist Ziniyeti Nasıl Savunduğunuda Hiçbir Zaman Anlamadım...

Gerçek Laikliği Savunan Sosyalist Birisi Olarak Tüm Samimiyetimle Soruyorum 85 Yıldır Laiklik Vardıda Son 10 Yıldamı Laiklik Elden Gitti? Akp İktidarda Yokken Nerdeydiniz? 3 Mart 1923'den Beri Diyanet İşleri Başkanlığını Kaldırmak İçin Neyi Beklediniz Hristiyan Yahudi Müslüman Alevi Eşitliği İçin Hangi Haklarını Savundunuz Kaç Defa Süryanileri Dinlediniz? Nerdeydiniz? Sizde Samimi Olun!....

Bu Arada Umarım Bu Siyasi Konuyla! İlgili Siyasi Düşüncemi Eleştirimi Yazdığım İçin Banlanmam Forumun Kurallarında Siyasi Söylemler Yasak Deniyordu Konu Başlığıda Siyasi Olduğu İçin Siyasi Argümanlar Kullanmadan Cevap Vermek İmkansız Olacaktı


Konu kolheti tarafından (10-04-2012 Saat 21:22 ) de değiştirilmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi kolheti üyemize tesekkür ettiler
Abudeniz (15-04-2012), duman (16-04-2012), MEHMETDOST (11-04-2012), YOL (10-04-2012)
Eski 10-04-2012, 21:45   #3
YOL
Dost
YOL - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Jul 2007
Bulunduğu Yer: Koordinat düzlemi dışında
Mesajlar: 227
Tesekkür: 189
115 mesajina 476 kez tesekkür edildi
 YOL isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Bahsi geçen Diyanet İşleri Başkanlığı "dönemi itibariyle" değerlendirilecek olursa; rejime(Cumhuriyet'e) karşı olup saltanatı isteyenlere karşı kalkan olarak kurulmuş bir kurumdur. O dönemdeki dış güçler ülkemizdeki azınlıkları kışkırtma yoluna gitmesin diye de azınlıkların bir çokhakkı devlet kontrolü altına alınmış. Günümüz şartlarına bakacak olursak bu durumun laiklikle bağı olduğunu savunamayız.
Kendi adıma, yasaklanmanızın site için kayıp olacağını düşünüyorum. Sonuçta -ben de dahil- yazdıklarınız birilerinin hoşuna gitsin ya da gitmesin düşüncelerinizi saygı çerçevesinde ifade etmeyi bilmişsiniz.

__________________
  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi YOL üyemize tesekkür ettiler
duman (16-04-2012), kolheti (10-04-2012), MEHMETDOST (11-04-2012)
Eski 10-04-2012, 22:22   #4
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 24
Tesekkür: 75
12 mesajina 44 kez tesekkür edildi
 kolheti isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Sevgili Dost

(Dyanet İşleri Başkanlığı "dönemi itibariyle" değerlendirilecek olursa; rejime(Cumhuriyet'e) karşı olup saltanatı isteyenlere karşı kalkan olarak kurulmuş bir kurumdur. O dönemdeki dış güçler ülkemizdeki azınlıkları kışkırtma yoluna gitmesin diye de azınlıkların bir çokhakkı devlet kontrolü altına alınmış)
Demişsiniz..

Azınlıkların Hangi Hakları Güvence Altına Alınmış? Gerçekten Merak Ediyorum Ayrıca1942'de Azınlıklara Uygulanan Varlık Vergisi Zulmünüde Hatırlatmak İsterim.!

Ayrıca Dış Güçler Olayınada Çok Fazla İtibar Etmemek Lazım Çünkü Bu Ülkedeki Çoğu Haksızlıkların Katliamların Üstünü Örtmek İçin İç Güçler Unutturularak Suçu Hep Dış Mihraklara Atmak Gibi Bir Alışkanlık Var Dış Güçleri İnkar Etmiyorum Ama Ben Kusursuzum Hep Onlar Yaptı Hep Onlar Yaptı Mantığıda Çok Masum Gelmiyor Bana Farzedelimki O Dönem İçin Dediklerin Doğru Olsun Bende O Dönemde Dış Güçler Olayım ve Azınlıkları Kışkırtma Yoluna Gideyim Asıl Sen Benim Elime Malzemeyi Diyanet İşlerini Kurarak Verdin

Ben Dış Güçlerdenim ve Azınlıklara Diyorum: Bakın Gördünüzmü Laikliğin Sözde Olduğu Nasıl Ortaya Çıktı! Laiklik Dediler Sunni Müslümanlık Tekelinde Bir Diyanet İşleri Başkanlığı Kurdular Heryere Cami Yaptılar İmamları Devlet Memuru Gibi Diyanet İşleri Başkanlığına Alıp Maaşa Bağladılar Sizin Papazlar Açlıkdan Ölüyor Bak Ben Bundan 19 Yıl Önce Demedimmi Size Uygulanan Ayrımcılığı Şimdide Size Varlık Vergisi Zulmünü Getirdiler...

Eğerki O Dönemde Gerçek Bir Laiklik Olsaydı Sizin Tabirinizle Dış Güçlere Verecek Hiçbir Malzeme Çıkmazdı Sen Yahudi Hristiyan Alevi vs vs Eşit Hak ve Özgürlük Verseydin Dış Güçlerde Deseydi Sana 2.Sınıf Muamele Yapılıyor Hadi Oradan Ben Hrsityan Olarak Müslümanlarla Her Hakka Sahibim Bak C.Başkanı Başbakan Vali Savcı Herşey Olabiliyorum.... Yani Tez Ve Anti Tezle Laik Bir Ülkede Diyanet İşlerinin Dış Mihrakların Kışkırtmalarını Engellemek İçin Kurulmadığını Görmüş Olduk!

Son Olarakda Banlanmayla İlgili Düşüncelerin İçinde Çok Teşekkürler Amacım Sohbet Bilgi Alışverişi Başkada Bir Niyetim Yok Bende Düşüncelerime Fikirlerime Gelecek Her Eleştiriye Açığım Aski Taktirde Düşünceye Özgürlüğü Savunmakda Bir Çelişki Olurdu Tabi En Önemliside Her Aykırı Düşünceye Tahammüllü Olmaktır.....Saygılar

  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi kolheti üyemize tesekkür ettiler
Abudeniz (15-04-2012), duman (16-04-2012), MEHMETDOST (11-04-2012), YOL (11-04-2012)
Eski 11-04-2012, 08:31   #5
YOL
Dost
YOL - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Jul 2007
Bulunduğu Yer: Koordinat düzlemi dışında
Mesajlar: 227
Tesekkür: 189
115 mesajina 476 kez tesekkür edildi
 YOL isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Arrow

Azınlık hakları devlet kontrolü altına alınmıştır dedim devlet tarafından hakları korunup kollanmıştır demedim. Söz konusu ayrımcılık olmamsın diye de ülke topraklarındaki herkesin Türk vatandaşı olarak kabul edildiği belirtilmiş. Hepimizin bildiği üzre din -sadece ülkemizde değil- suistimale ve koyun sürüsüne çobanlık yapmak isteyenler için kullanılabilen en sağlam maşadır. Bu nedenle o dönemdeki durumu, kurunun yanında yaşın da yandığı şeklinde değerlendiriyorum. Bahsi geçen dönemler sancılı dönemlerdir -bakınız imzalanan Mondros ve Sevr'den sonrasında yapılan Kurtuluş Savaşı ve sonrası- onun için de çoğunluğa hak(lar) verip yandaş olarak tutmak istemelerini çok da abes karşılamıyorum.
Bazı Alevilerin Kemalizmi nasıl desteklediğini anlamadığınızı da sormuştunuz. Öncelikle tarihçi olmadığımı ve bildiğim tek şeyin hiçbir şey bilmediğim olduğunu belirtmek isterim.
Alevi bir tarihçinin yalancısı olarak, bir programda söylediklerini aktarmak istiyorum. (Padişahın kim olduğunu tam olarak hatırlamıyorum ama aklımda 4'üncü Murat olarak kalmış) 4'üncü Murat döneminde alevilik yasaklanmış. Öyle ki aleviyim demek idam nedeni olarak kabul edilmiş. Bu yasağı Atatürk kaldırmış. Alevi tarihçinin "Alevilerin Atatürk hayranlığının nedeni nedir?" sorusuna verdiği yanıt buydu.

__________________
  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi YOL üyemize tesekkür ettiler
duman (16-04-2012), kolheti (11-04-2012)
Eski 11-04-2012, 17:51   #6
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 24
Tesekkür: 75
12 mesajina 44 kez tesekkür edildi
 kolheti isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Yol Dost Alevilik Konusunda Alevi Olmadığımdan Konuya Çok Fazla Hakimiyetim Yok Yanlış Birşey Söylemek İstemem O Yüzden Alevilerin Atatürk İle Olan İlişkileri Hakkındaki Söylediğinde Doğru Olabilir Bilemiyorum Bu Konuda Belki Alevi Dostlarımız Birşeyler Yazabilirler..Ancak Alevilerin Bir Kısmının Kemalizme Sıcak Bakarken Bir Kısmınında Kesinlikle Karşı Olduklarını Biliyorum...

Ben Yaşanan Bunca Sorunun ( Sunni Alevi Yahudi Hristiyan Türk Kürt Laz Çerkes vs vs ) Sebebinin Türkiyenin Kuruluş Felsefesiyle Alakalı Olduğunu Düşünüyorum Bu Kurucu Felsefede Malum Kemalizm Kemalizm'den Bahsederken 1.si Atatürk'ün Uyguladıkları 2.si Onu Kutsamak Adına Yapılan Uygulamalar Diye Ayırt Edilmesi Gerektiğine İnanıyorum Ben Her İki Uygulamalarıda Kabul Etmiyorum Kısaca Kemalizm'i Benimsemiyorum!

Öncelikle Yukarıda Bahsettiğimiz Laiklik Kavramının Aslında Türkiyede Hiç Olmayışı Sadece Sistemin Belirlediği Kısaca Kemalist İdeolojiyle Harmanlanmış Bir Laiklik Dayatması Olması ve Bu Kemalist İdeolojide Harmanlanmış Laiklik Egemenlerin Yeri Geldiğinde Diyanet İşleri Kuruyor Yeri Geldiğinde İse Başörtülülerin Yada Türban De Ne Dersen De Eğitim Hakkını Kısıtlıyor Olması Gerçek Laiklikikde Bu İkiside Yoktur Bilmiyorum Türbanın Okula Girmesi Hakkındaki Düşüncelerini Ben İnsanın En Temel Hakkının Eğitim Olduğunu Bu Eğitim Hakkının İdeolojilere Kurban Edilemiyeceğini Savunuyorum Bu Türban Konusunda Yıllarca Kadın Erkek Eşitsizliğide Yaşandı

Şimdi Kadın Erkek Eşitsizliğindeki ve Saçma Uygulamadaki Çelişkiye Bak

1.Sistem Diyor: Bayana Taktığın Türban Siyasi Sembol Bununla Okula Giremezsin Diyor.. Oysa Kız Ben Eğitim Almak İstiyorum Diyor Ağzında Tek Kelime Şeriat Yok!
2.Erkek Öğrenci: Uzun Sakal Bırakmış Alenen Şeriat İsitediğini Söylüyor Ve Erkek Öğrenci Okula Rahatlıkla Girebiliyor!

Bunlar Çarpık Sistemin Çakma Laikliğin ve Keyfi Uygulamaların Toplum Üzerindeki Baskısı! Bunlar Ne İçin Yapılıyor Kemalizm'in Hedefi Muasır Medeniyetler Seviyesine Erişmek İçin Dünyada Hiçbir Devlet Otoritesinin Vatandaşını Çağdaşlaştırmak Gibi Bir Misyonu Yoktur..Hiçbir Toplumda Devlet Otoritesi Tarafından Çağdaşlaşmamıştır! Devlet Vatandaşının Diline Dinine Kültürüne Saygı Duymak Ve Korumaya Almak Zorundadır! Halka Rağmen Halkçılık Yapan Bir Devlet Otoritesi Olamaz! Ama Bu Coğrafyada Bu İşler Farklı Yürüyor 1924'de İnönü Anadilleri Yasaklayan Kanun Çıkarttı Kürtçe Lazca Konuşan İnsanlara Para Cezaları Kesildi (Ben Laz Kökenliyim) Büyüklerimiz Söyler Okulda Müdür Öğretmen Bitakım Öğrencileri (Türk Kökenli Öğrencileri) Görevlendirmiş Arkadaşlarınız Evinde Yada Sokakda Lazca Konuşursa Bize Söyleyin! Tespit Edilen Öğrenciler Sıra Dayağından Geçiyor! Tüm Bu Olanları Yok Sayamayız Hiçbir Ama Hiçbir Gerekçe İnsanların Dilini Yasaklama Anadilini Konuştu Diye Para Cezası ve Sıra Dayağından Geçirilmesine Gerekçe Olamaz!! Bugünki Bazı Kemalistlerin Sığındıkları Neymiş O Dönemde Yeni Bir Cumhuriyet Kurulmuş ve Bular O Dönemde Gerekliymiş Ozaman Kurulmasın Kardeşim! Bu Coğrafya İçin Savaşıp Ölmüş Öldürmüş Halkların Dilini Yasaklayamazsın Yasaklarsan Ezmeye Asimile Etmeye Kalkarsan Bugün Bu Sorunları Yaşarız! Konu Çok Fazla Uzamasın Diye Ermeni Techirinden 1955 Taksim Olaylarından Trakya Yahudi Rum Techirinden Dersim Katliamından Bahsetmiyecem...Uzun Lafın Kısası ve Toparlamak Gerekirse Ulus Devlet Anlayışı Ya Asimile Edeceksin Yada (Faili Meçhullerle) Yok Edeceksin Konu Laiklikdi Nerelere Geldi Ama Benim Asıl Anlatmak İstediğim Daha Çok Daha Büyük Sorunlar Varken Olmayan Birşey (Laiklik) İçin Feryadı Figan Etmenin Hiçbir Anlamı Yok Ben Gerçek Laikliği Savunurum! Onuda Ekleyim....Saygılar

  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi kolheti üyemize tesekkür ettiler
Abudeniz (15-04-2012), Aydındost (12-04-2012), duman (16-04-2012), YOL (12-04-2012)
Eski 11-04-2012, 23:30   #7
Can Dost
Aydındost - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Bulunduğu Yer: LAMEKAN
Yaş: 52
Mesajlar: 1,442
Tesekkür: 970
389 mesajina 3749 kez tesekkür edildi
 Aydındost isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Sayın KOLHETİ
öncelikle hoş geldiniz.
forum kurallarından bahsedicem
baktım siz zaten okumuşsun.
temel mantık konuya veya tartışmacıya hakaret türü yaklaşımlar olmaması.

farklı kimlik ve kültürlerin gogglede dolaşırken forum kurallarında böyle bir kuralın yazılı olması gayet doğal.

konu başlığı hakkındaki yorumunuza katılmak bence bir insanlık görevidir.

Yol nicli üyemizin Atatürkü aleviler niye sever konusunda belirttiği anlatım fikrine katılıyorum. tekrardan hoş geldiniz iyi forumlar.

__________________



ilk meyvasını veren bir fidandan ham zerdaliler toplayıp
uzun yollar boyunca esaret ve zafer üstüne marşlar söylemiştik
yaşadığın günlerin hesabını soranlara
bildiğin marşları söylemeyi unutma .

Konu Aydındost tarafından (11-04-2012 Saat 23:40 ) de değiştirilmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi Aydındost üyemize tesekkür ettiler
kolheti (12-04-2012), YOL (12-04-2012)
Eski 12-04-2012, 18:57   #8
Moderator
MDENİZ - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Dec 2009
Bulunduğu Yer: Ankara
Mesajlar: 12,502
Tesekkür: 1948
2426 mesajina 51702 kez tesekkür edildi
  MDENİZ isimli üye çevrimiçidir (Online)
Arrow

Sayın KOLHETİ.İlk önce hoşgeldin burası insanların bir birini kırıcı kelime kullanmamak şartıyla düşüncelkerini açık açık söyleye bildiği yerdir.

1 Kasım 1922 senesinde saltanat ve halifelik birbirinden ayrılarak saltanat kaldırıldı ve halifeliğin yetkileri dinî konularla kısıtlandı. Vahdettin’in ülkeyi terk etmesinden sonra, Osmanlı sülâlesinden Abdülmecit Efendi, TBMM tarafından halife ilan edildi. Kendisine sadece Müslümanların halifesi unvanını kullanması bildirildi. Halife olan Abdülmecit Efendi’nin, zamanla hükümetin talimatlarının dışına çıktığı farkedildi. Kendisini devlet başkanı gibi görmeye başladı. Bu durum ise yeni rejim için bir huzursuzluk kaynağı olmaya başlamıştı. Buna karşı derhal tedbir alınması gerekliydi. Ayrıca Türkiye’de gerçekleştirilmesi düşünülen inkılâpların yapılabilmesi için halifeliğin kaldırılması zorunlu idi. Diğer taraftan Mustafa Kemal ATATÜRK, halifeliğin yabancı güçler tarafından aleyhimize kullanılmasından endişe ediyordu.

TBMM inkılap yanlılarının çoğunlukta olduğu bir meclisti.fakat yenilik karşıtı olan muhalefet grubu daha güçlü olabilmek için halife ile yakın bir ilişki içerisinde olmaya ve bu makamı politika malzemesi yapmaya çalışmaktaydı.Yeni rejim karşıtları ve diğer muhalefet grupları için halifelik bir sığınma makamı haline gelmişti.

İşte bu olaylardan dolayı halkın tepkisini almamak için Mustafa Kemal Atatürk.Diyanet işleri başkanlığını kurdu.Ama o zamanlar bu kurumun bu kadar yetkisi yoktu.Sadece görevi din konusunda halkı bilgilendirmekti.Atatürkün asıl düşüncesi zamanla halk halifeliğin kaldırılmasını benimsedikten sonra diyanet başkanlığınıda kaldırmaktı ancak ömrü yetmedi.

Sayın KOLHETİ
Alevilikle ilgili soruna gelince.
Aleviler, Atatürk Cumhuriyeti ile birlikte şehre inebilmişler, yüzyıllardır maruz kaldıkları izolasyondan kurtulup toplumun diğer kesimleriyle entegrasyon sürecine girmişlerdir.

Osmanlı döneminde hiçbir zaman devlet yöneticisi / memuru olamayan Aleviler, Cumhuriyet devrinde TBMM Başkan vekilliği, mebusluk, bakanlık vb. olabilme imkanına kavuşmuşlardır.

Bunlardan dolayıdır ki YOL arkadaşın tüm düşüncelerine katılıyoruym.

__________________
UYARI:
Paylaştığım Mp3 ve Albümler tanıtım amaçlı olup , indirenler tarafından 24 saat içerisinde silinmelidir.
Aksi bir durumda www.dostunsayfasi.com ve şahsım sorumlu tutulamaz.
  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi MDENİZ üyemize tesekkür ettiler
Abudeniz (15-04-2012), duman (16-04-2012), JIYAN U MIRIN (21-05-2012), YOL (12-04-2012)
Eski 12-04-2012, 23:42   #9
Yeni Üye
Üyelik Tarihi: Jun 2007
Mesajlar: 24
Tesekkür: 75
12 mesajina 44 kez tesekkür edildi
 kolheti isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Sayın MBDENİZ Dost Yukarıda Tc'nin Kuruluş Felsefesindeki Zihniyeti ve Katılmadığım Yerleri Açıkça Belirttim Bir Ülke Ya Laik'tir Yada Değildir Bunun Ortası Aması Şu Nedenlerden Şunlar Yapıldısı Olmaz Olamaz! Oldumu Bunun Adı Laiklik Olmaz Egemenlerin Evirip Çevirip Kemalizme Entegre Ettikleri Çakma Bir Sistem Olmakdan Öteye Gitmez Daha Öncede Dediğim Gibi Gerçek Anlamda Hiçolmayan Birşeyi Bugüne Kadar Hep 90 Yılı Aşkındır Bilinçsiz Vatandaşları Türkiye Laik Bir Ülkedir Yalanıyla Kandırdılar Bugünde Olmayan Birşeyin Elden Gittiğini Söyleyerek Ortalığı Velveleye Verircesine Dert Yanıyorlar Benim Bu İki Yüzlülüğe Tahamülüm Yok! Bu Arkadaşlar Dert Yanacaksa Şuna Yansınlar Türkiyede Kemalizme Ve Devlet Otoritesine Entegre Edilmiş Devlet Otoritesi Tarafından İçeriğiyle Oynanmış Olan Yan Sanayi Laikliğimiz Elden Gidiyor Desinler İtirazım Olmaz Akp Hükümetini Zerre Desteklemiyorum.Zaten Sosyalist Olduğumuda Söyledim!.Demek İstediğim Akp Yokken Laikliği Bukadar Kendine Dert Eden Bukadar Düşünen (Sosyal Demokratlar Kemalistler) Şahıslar Acaba Neden Bu D.İşlerini Kaldırmamış Neden Gerçek Laikliği İnşa Etmemiş Diye Sorası Geliyor İnsanın Ama Sormuyorum Çünkü Egemenlerin Kemalist Otoritenin Laiklikden Anladığı Tek Şey Şu (Herkesin Başı Açık Olsun Kimse Türbanla Okula Girmesin Yeterlidir) Adamların Laiklik Anlayışı Sadece Bu! Birşeyden Bahsederken İçini Doldurmak Gerçekçi Olmak Gerektiğine İnanıyorum Ben Bunların Anladığı Laikliğe (90 Yılı Aşkın Olan Sözde Laikliğe) Sonuna Kadar Karşıyım! Tamamen Silinmeli Bu Zihniyet ve Gerçek Laiklik İnşa Edilmeli...

Atatürk Ve Aleviler Yada Kemalizm ve Aleviler'in Neden Sıkı Sıkıya Bağlandıkları Konusunda Galiba Tam Anlatamadım Derdimi..Aleviler Bugüne Kadar İbadetlerini Rahat Yaptılar Cem Evleri Hiç Kapanmadı Alevilerin Hiçbir Sorunu Olmadı Derseniz Ozaman Bunu Anlarım Tamam Derim..

Fakat Gerçektende Öylemi? Aleviler Bugün İbadetini Rahat Yapamıyorsa Ayrımcılığa Tabi Tutuluyorsa İmamlar Maaş Alırken Alevilerin Mabet Yerleri Kendi Kaderine Bırakılmışsa Ve Tek Sesli (Sunni Müslümanlık ) Olan Diyanetin Hiçbir Katkısı Yardımı Olmuyorsa Ozaman Bu Çelişki Değilmi? Arkadaşlar Tüm Bunların Sorumlusu Unutmayınki Şahıslar Değil Kemalist Devlet Otoritesidir Zannedersem Kimse İtiraz Etmezki 90 Yıldır Bu Ülkenin Dini Sunni Müslümanlıktır Egemenlerin Alevilikden Bahsediyor Olması Aleviliği Tanıdığı Anlamına Gelmezki Zaten Böyle Birşeyde Olmadı Gerçek Laikliğin Önemide Burda Ortaya Çıkıyor! Merak Ettiğim Bir Diğer Konuysa Kemalizm'le Barışık Olan Bu Alevi Dostlarımız Neden Bugüne Kadar Bunları Hiç Sorgulamadı Laikliğin Yeniden Yapılanmasını İstemedi? Ben Bugüne Kadar Hiçbir Kemalistin Alevilerin Hakkını Savunduğunu Görmedim! Türban Sosyal Yaşamda Varolmasın Okula Girmesin Diye Verdikleri Uğraşın 100de10nunu Alevilerin Hakkını Savunmaya Ayırırken Görmedim! Kusura Bakmayında Tek Taraflı Bir Sevgi Sözkonusu Sistem Olarak Belirledikleri Laiklikle Ayrımcılığın Hertürlüsü Göstermişler Ne Yahudiyi Ne Aleviyi Nede Hristiyan Olan Süryaniyi Dinleyip Mabed Yerlerine Saygı Göstermişler Bugüne Kadar! Yatıp Kalkıp Türbanla Uğraşmışlar Tüm Bunları Görmezden Gelmemek Lazım Geçen Birtane Sözüm Ona Bir Cumhuriyet Savcısı Çıkmış Tv'de Alevilik Din Değildir Cem Evleri İbadethane Olamaz Diyor!! Laiklik Olan Bir Ülkede Bırakın Aleviliği Adam Ben Patatese Tapıyorum Dese Devlet Otoritesinin O Vatandaşa Patatese Tapmak Din Değildir Deme Hakkı Olamaz Devlet Neyin Din Olup Olmadığını Neye İnanıp İnanılmayacağını Belirleyemez! Gelinde Çıkın Bu Sözüm Ona Yan Sanayi Laikliğin İçinden Tarihdeki Kemalizmin Yaptığı Dersim Alevi Kürt Katliamından Bahsetmiyorum Bile!

Son Olarak Kanımca Birşeyi Savunurken Savunulan Değerin Neden Savunulduğunun (İnternetten Alıntı Yazılar Eklemeden) Bigi Ve Birikimlerinizle İçi Doldurulmalı.! Yoksa Yapacağımız Sohbet Faydalı Olmaz Vereceğimiz Cevap Size Değil Alıntı Yazının Sahibine Gitmiş Olur Saygılar


Konu kolheti tarafından (13-04-2012 Saat 00:04 ) de değiştirilmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi kolheti üyemize tesekkür ettiler
Abudeniz (15-04-2012), duman (16-04-2012), YOL (13-04-2012)
Eski 13-04-2012, 08:43   #10
YOL
Dost
YOL - ait Avatar
Üyelik Tarihi: Jul 2007
Bulunduğu Yer: Koordinat düzlemi dışında
Mesajlar: 227
Tesekkür: 189
115 mesajina 476 kez tesekkür edildi
 YOL isimli üyemiz çevrimdışıdır. (Offline)
Tanımlı

Sayın kolheti, bana göre Türkiye Cumhuriyeti'nde laikliğin elden gitmesi Köy Enstitüleri'nin kapatılmasıyla başlamıştır. Tarih kitaplarında -ki hani şu okullarda okutulanlardan farklı olarak gerçekleri ayrıntılarıyla- yazanlara göreyse Osmanlı döneminde muhteşem padişahın o dönemin eğitim kurumlarında öğretilen felsefe derslerini kaldırtıp, din öğretimini, dini hurafeleri dinin kendisi sayan kişilere verdirtmesi vb ile başlar. Her iki durumdaki ortak nokta ise eğitimle birilerinin kaşıyacağı din istismarına uygun şekilde oynanılıyor olmasıdır.
Dersim Kürt Alevi katliamına karşı çıkmak; "benden olan her haltı yesin, benden olmayanın gözünün üstünde kaşı varsa gözü çıksın" demekten farkı yoktur.
Sizinle anlaşamadığımız en önemli nokta ise tarihi o günün şartlarıyla değerlendirmiyor olmanızdır.
Saygılar.

__________________

Konu YOL tarafından (13-04-2012 Saat 21:39 ) de değiştirilmiştir. Sebep: kelime eksikliği :)
  Alıntı ile Cevapla
Yandaki üye(ler) bu mesajindan dolayi YOL üyemize tesekkür ettiler
Abudeniz (15-04-2012), duman (16-04-2012), kolheti (13-04-2012)
Cevapla

Tags
fatiha, laikliğin, ruhuna


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:18 .
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.

Modified by HAKANDOST

eXTReMe Tracker




Valid XHTML 1.0 Transitional


Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.1